leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Seth Saunders
Seth Saunders
De Vries
De Vries
Mesaj Sayısı : 377
Kayıt Tarihi : 09/04/12

Tercih Empty Tercih

Salı Nis. 10, 2012 8:07 pm
“NE DERSENİZ DEYİN, BEN GİDİYORUM!”

Kendisinden beklenmeyecek bir şiddetle bağırırken annesinin gözlerine bakmaktan özellikle kaçınıyordu. Ailesinin hayalleri yıkıyor olmaktan, onları böyle geride bırakıyor olmaktan hiç hoşnut değildi ama kendisi için bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyordu artık. On dokuz yaşındaydı ve yapmak istediği tek şey farklı yüzler tanımak, sıradanın dışında yaşamaktı ve ailesi bunu anlamamakta ısrar ediyorsa anlatmaya çalışmayacaktı. Ne ağabeyleri gibi bakanlıkta çalışacak kadar zekiydi, ne de bunu yapmak istiyordu zaten. Onların hayatlarının ne kadar sıkıcı olduğunu görmüş, izlemiş ve kararını daha küçücük bir çocukken vermişti: Ya dünyayı gezecekti, ya da çok ünlü bir şarkıcı olacaktı! Şimdi ikisini aynı anda yapabileceğini görüyordu ve isteğinin önünde durulmasına izin vermemeye kararlıydı. Kendisini zorlayarak baktı annesinin yaşarmış gözlerine. Kadın, ne zaman sıkışsa ağlardı ve şimdi gözyaşlarının gerçek olduğuna inanması için hiç nedeni yoktu Micheline’in. Karşısındaki her bir aile üyesinin yüzlerini inceledi teker teker. Babası öfkeden kızarmış bir yüzle salonda volta atıyordu, ağabeyleri şaşkın ve belki de endişeli ve hafifçe öfkeli gözlerle izliyorlardı kızı. Bir anda kendisini çok yalnız hissetmişti, daha gitmeden üstelik. Fakat artık çantasını hazırlamış ve onca bağırış çağırışa katlanmışken asla geri dönmezdi, tükürdüğünü yalayan tiplerden olmamıştı hiç eğer kapıdan çıktığında bir daha eve giremeyecekse bile geri dönmeyecekti yolundan. Yine de küskün ayrılmak istemiyordu ve bir daha denedi. “Bunların hiç anlamı yok biliyorsunuz değil mi?” Daha sakindi şimdi. “Gideceğim ben, kararımı verdim ve sizin itirazlarınızı da dinlemeyeceğim!” Volta atan yaşlı adam donmuş gibi kalakalmıştı olduğu yerde. Ama duymak istemiyordu, bir anlık duraksamanın ardından yoluna devam etmişti. Annesinin dudaklarından çıkan acı dolu iniltiyi duymamazlıktan gelerek tuttuğu nefesini verdi hırsla. “Madem öyle, ben gidiyorum!” Sırt çantasını omzuna atıp gitarını eline aldı ve kapıyı çarparak kapattı. Yaptığının doğru olup olmadığını bilmiyordu, aslında korkudan ölüyordu ama kararını vermişti bir kere. Evin bahçesi gözünü açtığından beri aynıydı, ama şimdi öyle farklı geliyordu ki, ne yapacağını bilemedi bir an. Küçükken Marijuan’la oynadıkları oyun köşesi evde çocuk olmamasına rağmen hala aynı yerinde, aynı şekilde duruyordu. Gülümsedi. Onunla vedalaşma şansı bile olmamıştı. Birden çocuğa duyduğu sonsuz özleme karşı koyamadığını hissetti ve evlerinin bahçelerinin birleştiği ortak duvara yürüdü. Sırt çantasını diğer bahçeye atarken tekrar beş yaşına dönmüş gibi hissediyordu, uzun zamandır ön kapıyı kullanıyordu Marijuan’a gitmek için. Ama şimdi, bir aileyle daha tartışmak istemiyordu ve duvardan atlamak çok daha makul görünüyordu gözüne.

Bahçeye girdiğinde yerden bulduğu bir taşı alıp gerileyerek çocuğun camını hesapladı göz kararı. Başarabileceğinden çok emin olmamakla birlikte attığı ilk taşın cama vurma sesini duyduğunda hoşnutlukla gülümsedi. Şimdi, çocuğun odasında olmasını umarak bir taş daha aradı etrafında. Neyse ki nafile çabası sona ermeden camın açılma sesini duymuştu. Yüzünde uzun zamandır olmadığı kadar hoşnut bir gülümsemeyle başını kaldırdı ve sesin geldiği yöne baktı. Az sonra Marijuan’ın yüzünü gördüğündeyse gülümsemesi biraz daha yayılmıştı yüzünde. Fakat çocuğun konuşacağını hissedip çabucak dudaklarına götürdü işaret parmağını ve ardından ince parmaklarıyla aşağıya davet etti çocuğu; dudakları da eşlik ediyordu bu sessiz pandomime “Aşağıya gel.”
Marijuan Madlenak
Marijuan Madlenak
Slytherin IV. Sınıf
Slytherin IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 375
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Tercih Empty Geri: Tercih

Salı Nis. 10, 2012 8:51 pm
Kötü rüyalar birbiri ardına sıralanıyordu bu günlerde. Her ılık yaz sabahına kan ter içinde uyanıyor ve her güne kötü başlıyordu okulun başlamasına haftalar kala. Eskiden bu günleri iple çeker ve her güne sıcak bir gülümseme ile uyanırdı. Fakat artık önündeki iki okul yılı cehennem gibi geçecekti biliyordu. Çünkü O olmayacaktı... Gerçi son yıllarda iyice uzaklaşmış sayılırlardı. Ama yine de orada olduğunu bilmek bile yetiyordu. En kötüsü de sadece okulda değil, penceresinin karşısındaki odada da olmayacaktı artık. Yaz sabahlarını güzel başlatan o perdenin aralanışıyla gelen güzellik..
Fakat bu beklenmeyen bir şey değildi zaten. Yıllardır buna kendini hazırlıyordu Marijuan. Çocukluğundan beri hep o masallarla büyümüştü çünkü. Kendisinin değil de Micheline’in hayalleri ile. Ve işte gidiyordu şimdi hiç onun olmamış gerçeği ile.
Annesinin verdiği birkaç mektuba cevap verme görevini yerine getirirken pencerenin yanındaki masasında, dünyanın en güzel kızı olduğuna her şeyini bahse koyabileceği şey, bütün kafasını dağıtmaya yetmişti. Bahçedeki duvardan atlaması, camına taş atması.. Bunlar olağan şeyler değildi son zamanlara göre. Bütün bedenini saran endişeyle başa çıkmaya çalışırken bir de o cama çıkıp kızla konuşma cesareti bulmak şu an için hiç de kolay değildi. Kapalı ama arkasını görebildiği perdenin arkasında kendini güçsüz biri gibi gizlerken, Mish’in belirsizce bir şeyler aranmasının hiç adil olmadığını düşünmek biraz olsun camı açmaya yaklaştırmıştı onu. Şu güne kadar en rahat iletişim kurduğu, her şeyini paylaştığı insanla yüzleşmekten neden şimdi bu kadar korkuyordu..
Kafasındaki korkuları atmaya çalışarak doğal bir şekilde camı açtı. Gözleri hariç her zaman duygularını gizlemek ya da yalan söylemek için fark etmez, çok güzel rol yapabiliyordu. Tabi şimdi gördüğü gibi o her zamanki baştan çıkarıcı gülümsemenin karşısında şapşalca sırıtması dışında.
Diline gelen onca kelimeden hangisini seçse bilemiyordu fakat bir şey söylemeliydi. Şu an, o kadar çok eski günleri hatırlatmıştı ki ona, gözlerinin dolmaması için belki de saçma bir şeyler söylemeliydi. Bütün endişeleri kuytu köşeye saklanmışken dudaklarını araladı. Neyse ki Mish anı mahvedebilecek olan lafları son anda engellemiş ve onu aşağı çağırmıştı.
Normalde kapıdan iner karşılardı onu bu durumda, fakat duvardan gelen bu mutluluğa bir karşılık da o vermeliydi. Cama iyice yaklaşarak sağ bacağını pencereden sarkıttı ve tuğla çıkıntıyı arandı. Diğer ayağını da çıkıntıda sağlama aldıktan sonra pencereye arkasını döndü ve ne yaptığını düşünmeden ikinci kattan aşağıya atladı. Mish’in şaşkın bakışları karşısında sağlam bir duruş sergileyebilmek için hemen ayağa kalktı. Oysa sağ bileği fena burkulmuştu fakat yıllar sonra Mish’in bu hareketini küçük bir kız gibi zırlayarak heba edemezdi. Ne karşılık alacağını düşünmeden sardı kollarını her zamanki inciteceğini düşünecekmiş zayıflığından çok bu sefer bırakmaz istemezcesine. Çünkü sarılmadan önce, görmüştü o hoşnut gülümsemenin altında gizlenen tedirgin gözleri. Ve o gözlere bakmaktansa şu an, bütün tedirginliklere karşı bir siper olarak hiç çekilmesini istemiyordu o sıcak bedenin.


Neymiş ben erkek olarak rp yapmamalıymışım, çünkü gay gibi oluyormuş ahaha
Seth Saunders
Seth Saunders
De Vries
De Vries
Mesaj Sayısı : 377
Kayıt Tarihi : 09/04/12

Tercih Empty Geri: Tercih

Çarş. Nis. 11, 2012 7:00 pm
Çocuğun camın ardında kaybolup kapıdan gelmesini beklerken bacağını camdan dışarıya atması kızın gözlerinin iri iri açılmasına neden olmuştu. Senini çıkaramadan, fısıltıyla ve panikle eve yaklaştı. “Ne yapıyorsun? Düşecelsin! Marijuan!” Fakat çocuk dinlememişti bile. Tam karşısında yere düşmesini izleyip çocuğun yanına koştu. Fakat karşısındaki bu genç adam ayaklanmıştı bile. “Sen çıldırdın mı? Bir yerini kırabilirdin! Ölebilirdin bile!” Göz ucuyla atladığı yerin yüksekliğine göz attı, herkes Micheline’e uçarı derdi ama o çocuğun şu an yaptığını asla yapmazdı. Yine de onun sağlıklı bir şekilde karşısında görmenin verdiği rahatlamayla çocuğun açık kollarının arasına bıraktı kendisini. Çocukluğundan beri hep sevmişti onunla kucaklaşmayı, kendine has bir kokusu vardı Marijuan’ın ve bir şekilde huzur vermeyi başarıyordu. Üstelik evden çıkarken kimseden göremediği anlayışı ondan görmek, yaptığının bir şekilde doğru olduğuna inandırıyordu kızı. En azından yanında birilerinin olduğunu bilmek cesaretlenmesini sağlıyordu. Başı sıkışırsa eğer Marijuan’a ulaşabileceğini bilmek güzel bir duyguydu.

Kollarını çocuktan ayırdı ve bir iki adım geriledi. Dudaklarında küçük bir gülümsemenin izleri vardı şimdi. “Annen seni kapıda bulduğunda ne demeyi düşünüyorsun gerçekten merak ediyorum.” Gülümsemesi kıkırdamaya dönüşmüştü. Birkaç dakika sonra neşeli kahkahası belki de son defa çınlıyordu evlerinin arasındaki avluda. Bu düşüncenin üzerinde bıraktığı ağırlıkla dudaklarında gülüş dondu birden bire. Kendisinden beklenmeyecek kadar ciddiydi şimdi, ömrü boyunca ciddiyetsizlikle suçlanmış birisi için fazla ciddi belki de. “Şey… Ben gidiyorum Marijuan.” Kendisini suçlu hissediyordu bir parça. Ailesine karşı değil, karşısında kıvranan çocuğa karşı suçlu hissediyordu. Onun duygularını biliyordu Micheline, en ufak mimiğinden ne demek isteyeceğini anlayacak kadar iyi tanıyordu ve şimdi karşısındaki bu genç adamın her bir hücresinin gitmemesini bağırdığını görüyordu. Fakat öyle kararlıydı ki yeni bir hayata atılmaya, görmezden gelmek çok da zor gelmiyordu kıza. Sadece karşısındaki çocuğun dünyasını daha çekilmez kıldığının bilincindeydi ve bu bir parça vicdan azabına neden oluyordu. Diğer taraftan belki gözünün önünde olmazsa çocuğun hayatının düzene girebileceğini düşünüyordu. Umudunu kestiğinde kalbinden de söküp atardı belki kızı. Çok düşünmüştü bunu yıllar boyunca. Onun hayatında arkadaş olarak var olmanın, sevgisine saygısızlık olup olmayacağını düşünmüş, ama hep başladığı yerde bulmuştu kendisini. Seviyordu onu çünkü. Hayatından çıkamayacak kadar bencildi ve öyle çok ortak noktaları vardı ki istese de uzaklaşamayacaktı zaten. Belki Marijuan’ın istediği duygularla değil ama kardeşlerinden daha çok seviyordu karşısındaki çocuğu. Çocukken aşk sandığı kalp çarpıntıları dostluktan öte gidememişti ne yazık ki ve şimdi karşısında durduğu her an bu genç adamın kalbini kırdığını biliyordu.

“Bana öyle bakma, bunu yapacağımı biliyordun.” Suçlulukla gözlerini yerdeki çimlere çevirdi. Çocuğun mavi gözlerindeki ifadeden hiç hoşlanmamıştı. “Sana yıllardır bir gün gideceğimi anlatıp duruyordum ve artık yapacak bir şeyim yok. Çalışmak istemiyorum, başka hiçbir şey de yapmak istemiyorum. Farklı insanlar tanımak, farklı ülkeler görmek istiyorum ben.” Omuz silkti. Daha önce belki de yüzlerce defa anlattığı şeylerdi bunlar ama şimdi düşüncesi bile gözlerinin heyecanla parlamasına, az önceki suçluluk halinin üzerinden kalkmasına neden olmuştu. Olduğu yerde yaylanıyordu şimdi hafifçe. Görecekleri düşünmenin keyfi yüzünden okunuyordu. Kendi zevkinin Marijuan’a acı verdiğinin farkındaydı ama mutsuzmuş gibi davranamıyordu işte. “Hem gittiğim yerlerden sana bir sürü fotoğraf yollayabilirim. Kart yazarım. Yapma Marijuan, en azından senden destek görmek istiyorum.” Yakınan ses tonunun yüzsüzlük olduğunu biliyordu aslında. Çok şey bekliyordu çocuktan ama yeni bir hayatın eşiğindeyken biraz desteğin oldukça cesaret verici olacağını düşünüyordu. “Üstelik okulun bittiğinde belki sen de bana katılırsın!”
Marijuan Madlenak
Marijuan Madlenak
Slytherin IV. Sınıf
Slytherin IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 375
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Tercih Empty Geri: Tercih

Çarş. Nis. 11, 2012 8:41 pm
İşte ayrılmıştı kolları sanki bir daha birleşmeyecekmişçesine. Her zamanki olağan sırıtışının hakim olduğu yüzü şimdi daha olgun bir insanın yüzü gibi duruyordu. Birden bir ağırlık çökmüşçesine sönük fakat yine de gülümseyen bir yüz. Bunun karşısındakini rahatsız edeceğini bildiğinden biraz olsun kafasını dağıtmayı denedi. ‘ Tekrar camdan çıkarım ben de öyleyse!’ diye neşeli olmadığı anlaşılmayan bir ses tonuyla da bunu becerdiğini düşünüyordu. Mish’in kahkahaları da bunu onaylarcasına kulaklarına dolarak beyninin ‘unutulmayacaklar’ kısmına depolandı, her şeyin çoğunlukla Mish’le ilgili olduğu yere.

Ve işte o filmlerde soğuk ve dramatik bir müziğin eşlik ettiği anlardan birine girmişlerdi. Sanki yüzyıllar sürecek olan bu an geçmek bilmeyecek, damarlarındaki kan her zamankinden daha yavaş akıp zihnini donduracak, karşısındakini dinlerken zorla gülümsemeye çalışırken yüz kasları belki de her zamankinden fazla çalışacaktı. Gözlerini temas halinde tutmaya çalışırken Mish ile belki de hayatının en zor anlarını yaşıyordu. Ciddiyet, ağına yakalanan yeminin karşısında aç gözlerle bakan bir örümcek gibi dikmişti gözlerini sanki. Evin tek çocuğu olması dolayısı ile bir çok zorluğa tek başına göğüs germemiş Marijuan için şu an, koca bir devle yüzleşmekten bile zor geliyordu. Ve gidiyorum kelimesi önce hecelerine, sonra harflerine ayrılarak beyninde milyonlarca kez tekrar etti. Ve devin elindeki, o adını bile bilmediği koca sopa indi göğsüne sanki. Gitme, demeliydi belki de. Fakat Mish evi çoktan terk etmişken bavulları ile, asla geri dönmezdi biliyordu. Mish’in arkasında duran eve kaçırdı gözlerini bir an. Kim bilir ailesi ile neler yaşayıp çıkmıştı o evden. Ve o bunları bile göze almışken asla diyemezdi ki gitme diye. Evden sonra arkadaki oyun alanına çevirdi dikkatini. Çocukluk anıları sanki izledikleri bir film ya da okudukları bir kitaptan ibaretti. Aslında yaşayan onlar değildi de kendilerini bir dünyanın kahramanlarının yerine koyarak sadece hayal etmişlerdi.

Derin bir nefes alarak tekrar Mish’e bakma cesaretini buldu kendinde fakat gözlerindekileri gizleyememişti yine. Kızı gitmek istediği için suçlayamazdı. Marijuan’a göre bir amacı ve yapmak istedikleri vardı ve bunların önünde duran kişi kendisi olmamalıydı. Zaten gitme dese de, kızın gideceğini bildiği için kendini bir engel olarak görmüyordu da aslında. Şu anın olmasının tek sebebi Mish’in giderken vicdanını rahatlatma isteğiydi Marijuan’dan destek aldığını duyarak. Çünkü o da çok iyi biliyordu ki, Marijuan onu destekleyecekti. Ve açığa çıkmayan gerçeklerin üstünü örten kara yalan perdesini bir daha aralamadan inanacaklardı, kime göre daha iyi olduğu bilinmeyen bir düşünceye.

Kız değişmeyecek bir gelecek için bahanelerini sunmaya devam ederken Marijuan sadece sustu. Çünkü bu cümleleri zaten fazlaca duymuştu. Fakat nasıl git diyebilirdi ki, nasıl destek verebilirdi onu bilmiyordu. Heyecanını kırmak en son isteği iken, kendini kötü hissetmesini sağlayan geleceğe odaklanmayı bırakıp geçmişe götürmüştü Mish’in heyecan dolu gözleri onu. Derin nefesler çekerken ciğerlerine, onu rahatlatmak yerine yakıyordu. Keşke yaşadıkları acılar çocukluklarındaki gibi olmaya devam etseydi.

12 yıl önce

‘Daha hızlı sallıyorum!’
Beyaz tenli kız önüne gelen salıncağı tüm gücüyle yüklenerek ittiriyordu. Diğer şeyleri unutup sadece buna odaklanmış olduğu kocaman açılmış gözlerinden, rüzgardan sopsoğuk kesilmiş ellerinden ve sanki yeni bir kıta keşfediyormuşçasına olan heyecanlı sesinden açıkça anlaşılabiliyordu. Olayın kurbanı olan salıncaktaki çocuk ise, nasılsa kız onu görmüyor diye sıkıca kapattığı gözleri ile korku dolu Marijuan’dı. Hayır diyememişti ki hiçbir zaman ilk aşkının lütfenlerine, bunu reddedebilmiş olsun. İçinden sadece dua etmekle yetinerek bir an önce durmasını diliyordu Mish’in. Kız ise Marijuan’a hiç olmadığı kadar özgürlük yaşattığı düşüncesi ile durmayı aklından bile geçirmiyordu. Gözlerini kapattığı için daha fazla midesi bulanan Marijuan gel gitlerin şiddeti ile bir anda boş bulunarak midesine sarıldı. Ondan önce davranıp yerde ufak bir göl oluşturan kusmuğu sinsice hoş geldin diyordu sanki. Gözlerini hala sıkıca kapalı tuttuğunu fark etti yüzüne doğru hızlı hızlı soluyan Mish’in varlığını hissettiğinde. Gözlerini açtığında gördüğü endişeli gözler ise karşısındakinin kendisine değer verdiğini kanıtlıyordu.

Şimdi

İçini ısıtıp karşısındaki kıza destek vermesine olanak sağlayan hatıralar bundan sonra en iyi arkadaşı olacaktı belli ki Marijuan’ın. Mutlu ama hüzünlü, ağır ama karşısındakini hafifleten tebessümü dudaklarına yerleştiğinde biraz olsun gözlerindeki endişe de gitmiş, rahatlamış bir ifadeye bürünmüştü. Hatıraların onu ağırlığıyla ezip yere yığılmasını sağlayacağını sanırken böyle olmasının tek sebebi Mish’in şu andan sonra mutlu olacağını bilmesiydi. Ve kendi gösterdiği güçlülük de ayrı bir gelişmeydi. Derin bir nefes aldıktan sonra uzun sessizliğini bozmak istedi. İki yıl sonra durumları ne olurdu bilemiyordu fakat, Mish’in söylediği gibi olmayacağı kesindi. Yine de, şu an olumsuzu dile getirip heyecanı bozmak istemiyordu. Öyle olsa bile aklına söyleyecek olumlu bir şey gelmiyordu ki. Gelecek için planları yoktu, bunun Mish’le olmayacağını da biliyordu. Ve bu gerçek, bir bıçak gibi boynuna dayanmış vahşice kan akıtmayı beklerken nasıl karşı bir şey söyleyebilirdi. Fakat şu an sessiz kalmaktansa saçma da olsa bir şeyler uydurmak, destek olduğunu göstermek için daha uygun olacağından yutkunarak konuşmaya başladı. ‘Okulum bittiğinde eminim sen çoktan profesyonel bir sanatçı olacaksın. Ben de ailemin parasını yiyen fan boy olarak dünya turunda gezdiğin bütün ülkelerde seni en ön sıradan izleyeceğim. Diğer hayranları kıskandırmak için birkaç kez beni sahneye davet edersin diye düşünüyorum. Yıllarca senin en yakınlarından biri olarak insanların bana duyduğu kıskançlık ifadesini arasıra tekrar görmek fena olmazdı.’ İyi bir yalancı olabilme özelliği şu an yok olmuştu sanki. Biraz olsun neşe ile söylediği bu cümlelere, Mish'in inanması en büyük dileğiydi.

Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz