leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
lleana Stauss
lleana Stauss
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 261
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Nerden : Vatikan.

"Beni biraz sev." Empty "Beni biraz sev."

Cuma Nis. 13, 2012 4:15 pm
"Beni biraz sev." 118 "Beni biraz sev." Alex-alex-pettyfer-24786402-100-100

Londra
~
Güneşin, kan kırmızı kostümünü giyindiği saatler,
    Sessizlik, eylemsizlik, artık huzursuz edici olmaya başladığında hafifçe yan tarafa çevirdi başını. Boynu ve vücudunun bir bölümü bir süredir hareketsiz oturuyor oluşundan dolayı uyuşmuştu neredeyse. Duvarın büyük bölümünü kaplayan ve balkona geçişi sağlayan camdan içeriyi dolduran kızılımsı ışık huzmesi yüzünün bir bölümüne çarparak çehresini aydınlatıyordu. Huzmenin beraberinde getirdiği, pürüzsüz cildini okşayan sıcaklıkta cabası. Büyücü, yanındaki kıpırtıyı fark edip, o da başını çevirdiğinde ışıltılı bir gülümseme aydınlandı yüzünde. Okulda saldığı üne, gerçekleri saklamak için taktığı maskeye hiçte yakışmayan bir gülümseme. Kimin umurunda? Sevdiği adamla birlikteydi. Yapamayacağı hiçbir şey yoktu, aksi, asla iddia edilemezdi. Kırmızıya boyadığı biçimli dudaklarını bir hamlede yalayıp araladı konuşabilmek adına. "O sıkıcı yere gidene kadar seninle kalacak olmam, ah, ne kadarda harika." Yüz kaslarına tamamen hakim olan ışıltılı gülümsemeye uyacak bir tondaydı sesi. Zorla kıvrıldığı belli olan dudakların dışında hiçbir karşılık alamadığında havada asılı kalmıştı çaresizce. Beyazın tüm tonlarının hakim olduğu, ferah salonda gezindi bakışları. Eşyalarının istiflenmiş bir biçimde dizildiği çantaya ulaştığında gitme fikrini en ufak geçirmedi içinden. Genç adama öylesine bağlıydı ki derinlerde. Ona nasıl davranacak olursa olsun, büyücünün de onu sevdiğini yalnızca -her erkek gibi- duygularını belli etmekte sıkıntı çektiği düşüncesiyle kandırıyordu kendini. Yanıldığını anladığında ise çektiği acı katlanılamaz olacaktı, yaşına rağmen yıpranmış ruhu için. Hisleri, mantığını körleştirmişti. Ne beklenmedik şey ama!

    Ani, çocukça bir hamleyle sıçradı yerinden. Vücudunun anaç bir tavırla kavrandığı kırmızı, deri koltuktan kalkmış dünyanın en değerli mücevheriymişçesine bakıyordu genç adamın zümrütleri bile kıskandıracak yeşillikte ki gözlerine. Yüzünü çevreleyen sarı saçlarının ardında, saniyeler boyunca tatlı bir tebessüm sunduktan sonra kemikli, ince parmaklı elini uzattı gence. Karşılaştığı boş bakışların sonrasında gözlerini devirdi. Uzanıp, kendisi tuttu adamın ellerinden birini. En ufak dokunuş, tesadüfen tenlerinin birbirine değmesi bile delicesine heyecanlandırıyordu cadıyı. Kalbi, göğüs kafesini delip geçmek istercesine atarken, solukları yadsınamaz biçimde hızlanmıştı. Kaslı bir bedeni elinin tek hareketiyle koltuktan kaldıramazdı, hayır. Ama çocukça tavırlardan bunalan büyücü anlamıştı kızın isteğini, doğrulmuştu çabuk bir hamleyle. Uzun topuklarının ahşap parkeye temasıyla, uyuz edici tıkırtılar eşliğinde ilerlediler balkona doğru. lleana öndeydi ve büyücü arkasında, sesini çıkartmaksızın eşlik ediyordu cadıya. Nihayet salonu kaplayan turuncu huzmelerin nedenini anlayacak kadar ilerlediklerinde son engel olan basamağı da geçtiler, yere kadar inen camın dışarısında, geniş balkondaydılar şimdi. Göz ardı edilemeyecek gürültü kulaklarını dolduruyorken, lleana büyülenmişçesine bakıyordu kan kırmızısı güneşe. Sanki bakışlarını bir an olsun kaçırsa bir daha göremeyecekti güneşi, karanlık hakim olacaktı dünyaya. Bir şeyler söyleyebilmek için başını sevgilisine(!) çevirdiğinde karışık ve güneşle kıyaslanabilecek sarılıkta ki saçlara dökülen turuncu demetlerle karşılaştı. Saniyeler önce manzara karşısında büyülendiğini düşündüğü için kızdı kendisine. Dudakları vücudunu ele geçiren afallama ile aralık, aralarındaki mesafeyi kapatarak ulaştı sevgilisine. Neredeyse her noktasına dokunmuş olduğu bedene nedenini çok iyi bildiği bir çekingenlikte sokuldu, kollarını doladı usulca. Sevdiği adamın kollarındayken bir süre sonra gözden kaybolacak manzarayı izliyordu huzurla.
    "Sence de en etkileyici büyü, bu değil mi?" Dolgun dudaklarından yükselen kelimelerin altında ayrı bir mecaz yatıyordu bu defa.
Andrzej F. Mieszko
Andrzej F. Mieszko
Büyücü
Büyücü
Mesaj Sayısı : 14
Kayıt Tarihi : 07/04/12

"Beni biraz sev." Empty Geri: "Beni biraz sev."

Cuma Nis. 13, 2012 5:06 pm
    Saniyeler geçmek bilmiyordu, gözünü televizyona da değil, karşı duvara dikmişti ve ne kadar olduğunu bilmediği bir süredir aynı pozisyondaydı. Yanındaki kızın bazen huzursuzca iç çektiğini ya da hareketlendiğini hissediyordu ancak tepki vermiyordu. Sıkılmıştı ve bunu, kızın da anladığından öyle emindi ki. Ancak niye halen buna devam ediyordu, bilmiyordu. Bu ilişkiyi Andrzej bitirmek istemiyordu, çünkü Ileana, ondan biraz küçüktü. Daha doğrusu, Andrzej onun böyle bir şeyi atlatıp atlatamayacağını kestiremiyordu. Çünkü kızın, kendisini çok sevdiğinden emindi; en azından, Andrzej'in onu sevdiğinden daha fazla olduğu kesindi. Bu ilişki başladığında, buralara gelebileceği Andrzej'in aklından hiç geçmemişti. O her zamanki kızlardan olduğunu düşünmüştü Ileana'nın; aşk peşinde değil, yakışıklı erkek peşinde. Birkaç birliktelikten sonra bir daha görüşmeyeceklerini düşünmüştü ancak öyle olmamıştı. Başlarda Andrzej, Ileana'ya karşı bir şeyler hissettiğini sanmıştı ama kız, Andrzej'i kendinden soğutmuştu. Aslında onun bir suçu yoktu; kızın düzgün bir ilişki istediği belliydi ancak yanlış kişiyleydi. Andrzej de ona bu mesajı vermeye çalışıyordu, onun üzülmesini istemezdi ama bu ilişki bir süre daha böyle devam ederse, sonucunda öyle olacaktı. Ah, evet, Andrzej'e bir şey olmazdı. O böyle şeylere alışıktı.

    Şimdi, kollarının arasında Ileana ile balkonda gün batımını seyrediyorlardı. Ileana seyrediyordu, daha doğrusu. Andrzej gözlerini boşluğa dikmişti, hatta kolunu kıza zorla sarmıştı. Bugün geçmek bilmiyordu; böyle ilerlerse de geçmeyeceği belliydi. Ne yapacağını bilmiyordu; ona karşı dürüst olmayı istese de bunun onu üzeceğini düşünüyordu. Ah, ondan ayrılmasına gerek yoktu ancak Ileana, Andrzej'in böyle şeylerden hoşlanmadığını bilmeliydi. En azından, Ileana ile birlikteyken böyle şeylerden hoşlanmıyordu. Ona biraz... garip geliyordu. Kızı kendisine aşık etmiş olması büyük hataydı doğrusu. Kızın sorduğu soruyu cevaplamamış, bir süre daha sessiz kalmıştı ancak bu böyle devam edemezdi. "Ah, evet," diyerek, geç kalan cevabını verdikten sonra, kızın somurtmasına sebep olacağını bile bile, "Haydi içeri girelim," dedi ve kızdan ayrılıp, balkon kapısına doğru yöneldi. Salona adım atmadan önce kıza dönmüştü ve kıza, "Bir içki içelim, ne dersin?" diye sordu. Andrzej'in sarhoşken daha eğlenceli olacağı kesindi. Salonu geçip mutfağa doğru ilerledi ve dolaptan bir ateşviskisi şişesi çıkarıp iki kadehe doldurdu; kendisininki biraz daha büyüktü. Kadehleri alıp içeri girdiğinde, Ileana koltuktaki eski yerini almıştı. Andrzej de onun yanına oturup kadehi uzattı ve kendi kadehinden ilk yudumu aldı. "Sen de sıkılmadın mı?" derken kadehini masaya koymuş, dudaklarını kızın boynuna doğru yaklaştırıyordu.
lleana Stauss
lleana Stauss
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 261
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Nerden : Vatikan.

"Beni biraz sev." Empty Geri: "Beni biraz sev."

Cuma Nis. 13, 2012 5:54 pm
    Kendisine doğru yapılan hamleye geri çekilerek karşılık verdi lleana. Koltukta olabildiğince uzaklaşmış, sessizliğini koruyarak eline tutuşturulan kadehten tatmin edici yudumlar alıyordu. Yoğun kırmızı sıvı, boğazından aşağı yakıcı bir tat bırakarak inerken, büyük bir ironiyle gevşemesi gereken yere daha çok gerildiğini hissediyordu. Damarlarında dolaşan kana karışmıştı sanki, sıcaklığını sinir bozucu bir etkiyle yayıyordu tüm bedenine. Salona hakim olan sessizliğini önemsemeden bitirdi elindeki kadehi. Ruju hafifçe dağılmış, ateşviskisi ıslak bir görünüm bırakmıştı ardında. Önlerindeki ahşap, geniş sehpaya bıraktı elindeki kadehi. Çabuk, fark edilemeyen ve derince bir nefes doldurdu ciğerlerine. Sanki az önceki hiçbir şey olmamış gibi, sakin bir gülümsemeyle döndü Andrzej'e. "Romantik komedi izlemeye ne dersin? Umarım kayda değer bir şeyler vardır." Söyleyeceklerini söyleyip, olağan bir keyifle büyücünün tepkisini beklemeye başladı. Hayır, elbette kendisine bir pislikmiş gibi davranan bu adamdan teklifini kabul etmesini beklemiyordu. Yalnızca kendisine karşı takınılan tavır sinirlerini bozmuştu. Ve az önce doruk noktada hissettiği duygularla taktığı pembe gözlüğe rağmen, lleana Stauss sinirlenirse, sinir ederdi. Andrzej'in suratına yayılan ifadeyi gördüğünde gülümsemesi alaycı bir hal alırken sırtını dikleştirdi. Parmakları gömleğinin düğmelerine ulaşmıştı. Küçücük düğmeleri, bir bir iliklerinden çıkartırken bakışları büyücünün üzerindeydi. "Bir an önce soyunmalı mıyım? Yoksa biraz oynaşmak mı isterdin?" Dudaklarından dökülen sivri sorunun ardından gülümsemesi son buldu aniden. Gömleğinin düğmelerini sutyeni gözükecek kadar aralamış, dik bakışlarını yeşil gözlere kenetlenmişti.
Andrzej F. Mieszko
Andrzej F. Mieszko
Büyücü
Büyücü
Mesaj Sayısı : 14
Kayıt Tarihi : 07/04/12

"Beni biraz sev." Empty Geri: "Beni biraz sev."

Cuma Nis. 13, 2012 6:51 pm
    Ileana'nın gerilemesine pek şaşırmamıştı, bu yüzden aynı yüz ifadesiyle eski yerine dönmüştü. Kızın dediklerine her zamanki gibi yüz ifadesini değiştirerek cevap veriyordu. Ancak sonra Ileana, aniden soyunmaya başlamıştı. Andrzej, kızın hareketlerine şaşkınlıkla bakarken, sonrasında sorduğu iğneleyici soruyla birlikte, bunu yapmasının amacını anlamıştı. Andrzej'in istediği kız olmaya çalışıyordu; tabii bunu gerçekten istediği için yapmıyordu. Andrzej ne yapacağını bilememiş, duygusuz bir ifadesiyle Ileana'nın gömleğinin düğmelerini açmasını izlemişti. Kızın dediklerinden sonra, kaşlarını "Ne yapıyorsun sen?" anlamında çatmış, biraz önce eline aldığı ateşviskisi kadehini yudumlamadan yerine bırakmıştı. Ancak sonra bir şey yapmaya karar vermişti; madem o böyle oynamak istiyordu, Andrzej de oyunu kurallarına göre oynayacaktı. Gülümsedi. Ileana'nın şaşırmış olduğunu düşünüyordu ya da tahminlerinin doğru çıktığını düşünüyor olduğunu. Kız buraya geldi geleli, hep baştan savma bir gülümseme takınmıştı; yapmacık olduğu öyle belli oluyordu ki. Ancak şimdiki gülümsemesi, oyunculuk yeteneğinin de etkisiyle, daha gerçekçi duruyordu. Bundan emindi. Güneş ya battı ya batacaktı; odanın içi biraz karanlık olmuştu ancak bu Andrzej için yeterliydi. Koltukta biraz yana kayıp kıza doğru yaklaştı, az önceki yerini aldı ve kızın dudaklarını birkaç saniye boyunca öptü. Geri çekildiğinde ise, kaşlarını çatmış, yüzlerinin arasında birkaç milim mesafe kalmış şekilde duruyordu. "Ne yapıyorsun sen?" diye fısıldadı kıza. "Anlamadım sanma. Ne yaptığını sanıyorsun? Şimdi sıra bunda mı?" Geri çekildi ve iç çekerek koltuğa yaslandı. "Beni çok yanlış anlıyorsun, Ileana. Yaptığın şey... Ben, ben sadece tanıştığım Ileana'yı istiyorum." Bu sefer de dediklerinin yanlış anlaşılmadığını umuyordu.
lleana Stauss
lleana Stauss
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 261
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Nerden : Vatikan.

"Beni biraz sev." Empty Geri: "Beni biraz sev."

Cuma Nis. 13, 2012 7:28 pm
    Dudaklarının teması bile daha farklı hissettirmedi cadıya. İşittikleriyle mantığı kontrolü yavaş yavaş ele geçirirken öylece kalakalmıştı, yalnızca düşünüyordu. Yaptıkları saçmaydı. Tavırları haddini aşmıştı. İçinde bulunduğu boşluk, ne kadarda rahatsızlık vericiydi böyle. Tek istediği avazı çıktığı kadar, bağıra bağıra ağlamaktı. İnsan seveceği kişiyi seçmiyordu ki. Kalbinin seçtiği kişiyi sevmeye mahkumdu. Andrzej bunu anlayamamış mıydı hala? Kalbi, onu birini sevmeye mahkum etmemiş miydi hiç? Birde benden tecrübeli olduğunu iddia ediyor, diye geçirdi içinden lleana. Büyücünün her fırsatta aralarındaki yaş farkını hatırlatmasını anımsayarak. Sessizlik, aralarındaki gerginliği arttırıyordu. Sessizlik, problemlerine çözüm değildi. Beceriksizce araladı dudaklarını. Hareket ediyor oluşuna rağmen hiçbir ses çıkartamadığını fark ettiğinde birbirlerine sıkıca mühürledi tekrardan. Ne söyleyebilirdi ki? Acınası halini dahada katlanılamaz kılan kelimeler, çatlak ses tonu, onu genç adamın gözünde dahada değersiz kılacaktı. Emin olduğu bir tek şey vardı ki, Andrzej hareketlerini duygularına göre yönlendiren insanlardan hiç mi hiç hoşlanmıyordu. Başını sakince sallamakla yetindi. "Anlıyorum. Biz, hiçbir şey değiliz aslen." Kısa bir süre duraksayıp ekledi. "Tek sorun, benim hastalıklı kuruntularım." Aklında yankılananlar arasında duygudan en yoksun kelimeleri seçmişti. Şükür ki, ses tonunu sabit tutabilmişti. Büyücünün gözünde, birde zavallı rolüne bürünmek istemiyordu. "Ama seninde anlayamadığın bir şey var. Sana aşık olmayı ben istemedim, Mieszko." Güneşin yerini yavaş yavaş aya bırakmasından mıdır bilinmez, soğuk bir ürperti yayılmıştı bedenine. Kelimelerini sarf ederken göz teması kurmaktan kaçınmıştı büyücüyle.

    *üzgünüm. bu gece ilham yanımdan bile geçmiyor.*
Andrzej F. Mieszko
Andrzej F. Mieszko
Büyücü
Büyücü
Mesaj Sayısı : 14
Kayıt Tarihi : 07/04/12

"Beni biraz sev." Empty Geri: "Beni biraz sev."

Cuma Nis. 13, 2012 9:55 pm
    Kızın dediklerinden sonra, onun Andrzej'in ne demek istediğini bu sefer gerçekten kavradığını anlamıştı. Ancak, kızın ses tonunda bir belirti olmasa da, içten içe üzüldüğünü hissedebiliyordu Andrzej. Zaten son cümlesi de bu düşünceyi destekliyordu. Birazdan ağlamaya başlarsa hiç şaşırmayacaktı. Kıza baktığında onun gözleriyle karşılaşacağını düşünmüştü ancak yanılıyordu. Kızın gözleri başka yerlerdeydi ve Andrzej'e dönmeye hiç niyetli değil gibiydiler. Andrzej bir süre sessiz durdu ve ne yapacağını düşündü. Öncelikle, Ileana'yı üzmek istemiyordu. Aslında, Andrzej'i fazla 'romantikliğe' boğmadığı sürece iyi bir kız arkadaştı ancak bu geceki davranışlarını yaptığında, Andrzej hem sıkılıyor hem de ondan soğur duruma geliyordu. Sağ elini uzattı ve kızın çenesine dokunarak yüzünü, kendisine çevirmesini sağladı. Eliyle kızın yanağını okşarken, ismini fısıldadı ona. Oda az öncekinden biraz daha karanlıktı; sadece televizyondan gelen ışıkla aydınlanıyordu yüzlerini ve o ışıkta, kızın gözlerinin dolu olduğunu gördüğünü düşündü bir an. Ah, neden olmasın? O bir kızdı, yani ağlayabilirdi böyle durumlarda. Üstelik, Andrzej gibi, doğru tabirle, 'odun' biriyle birlikteyken ağlaması daha da normaldi. Andrzej gerçekten bir ahmak olduğunu biliyordu ancak ne yapabilirdi ki? Böyle şeyler ona göre değildi, ona göreyse bile Ileana ileyken o yönü ortaya çıkmıyordu. Belki kızın bu davranışları, onun yaşlarındaki birini gülümsetebilirdi ancak Andrzej'e eski ve vasat geliyorlardı. "Seni seviyorum ancak böyle şeylerden hoşlanmıyorum ve sen de bunu anlamıyorsun." Sakin bir sesle söylemişti cümlelerini ve eli hala kızın yanağındaydı. Kıza biraz daha yaklaştı ve sarıldı. Bu belki "seni gerçekten seviyorum" mesajı verebilirdi ancak Andrzej, kızın buradan hüngür hüngür ağlayarak çıkmasını istemezdi.
lleana Stauss
lleana Stauss
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 261
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Nerden : Vatikan.

"Beni biraz sev." Empty Geri: "Beni biraz sev."

C.tesi Nis. 14, 2012 10:49 am
    Görünmez olabilmeyi dilediği dakikalarda, eğer yüzünü gizleye bilirse bunu becerebileceğini düşünüyordu. En azından öyle umut ediyordu. Andrzej'in kollarının arasındayken biraz daha sokularak yüzünü genç büyücünün boynuna gömdü. Buraya geldiğinden beri uğradığı duygu değişimi genç yılanı hazırlıksız yakalamıştı. Kirpiklerinin hemen üzerinde akmaya hazır yaşlar birikmişti. Görünüşünü azda olsa engelliyor, her şeyi bulanıkça görmesini sağlıyorlardı. Tek zaafıydı erkekler. Onca şey arasında, tek zaafı. Ve lleana onların yanında tüm savunma kalkanlarını indirip kendisi olurken erkekler yalnızca canını yakmayı seçmişlerdi. Sanki tek bir seçenekleri varmış gibi. lleana, sevdiği kişiyi mutlu etmek adına elinden geleni yapmıyormuş gibi. Düşünceleriyle boğuşuyorken ne kadar süre öyle durdu bilinmez, yavaşça hareketlenerek yüzünü pürüzsüz ve sıcak ciltten ayırdı istemsizce. Andrzej için böyle şeyler saçma ve gereksizdi. Hisleri ne olursa olsun kimseyi istemediği bir şeyi yapmaya zorlayamazdı ki. Aralarındaki mesafeyi arttırmadan doğruldu. Dudakları genç adamın kulağına yakın bir yerlere ulaştığında dişlerinin ardında biriktirdiği ılık nefesin Andrzej'in tenini okşamasına izin verdi. "Sevgi kavramından anladıklarımız, öylesine farklı ki." Sanki odada birileri varmış ve lleana duyulmak istemiyormuş gibi cılız bir fısıltı halindeydi ses tonu. "Kendini kandırma Andrzej. Eğer beni gerçekten seviyor olsaydın, ne olursa olsun, yapmayı hoşlandığım şeylerden zevk alırdın." Sağ elini, bedenlerinin arasında götürerek Andrzej'in gömleğinin üzerine, tamda kalbine yakın bir yere koydu. "Birini burasıyla seversin," Parmakları ağır ağır kayarak adamın kucağına, kasıklarına ulaştı. Hafif, arsızlıktan uzak bir dokunuş. "Burasıyla değil."
Andrzej F. Mieszko
Andrzej F. Mieszko
Büyücü
Büyücü
Mesaj Sayısı : 14
Kayıt Tarihi : 07/04/12

"Beni biraz sev." Empty Geri: "Beni biraz sev."

C.tesi Nis. 14, 2012 12:20 pm
    Kızın elini, ulaştığı yerden uzaklaştırarak ona sinirli bir bakış attı. Sinirlenmesine hakkı yoktu, çünkü bunlara o sebep olmuştu ve bunu isteyerek yapmıştı. Amacına ulaşıyor gibi görünse de, kızın davranışlarından onun bunu istemediğini anlıyordu. Yine de, Andrzej'in nelerden hoşlanıp nelerden hoşlanmadığını anladığı için mutluydu. Şu anda kendisini kız kardeşinin çocukça davranışlarına kızan bir abi gibi hissediyordu. Belki de en başında hata yapmıştı Andrzej; aslında bundan sonra hiçbir Hogwarts öğrencisiyle bu kadar fazla yakınlaşmamaya kararlıydı. Sadece umursamaz olanlar hariç. Andrzej'e aşık olma tehlikesi olmayankişilerle yakınlaşabilirdi ama diğerleriyle asla... bir daha aynı hatayı yapmayacaktı tabii ki. Masaya uzanıp ateşviskisi kadehini aldıktan ve yudumladıktan sonra yerine bıraktı kadehi; kıza döndü tekrar, bir iç çekişten sonra. "Evet, sevgi anlayışımız çok farklı," diyerek doğruladı kızın dediğini. "Her şeyimiz farklı Ileana. Birbirimizin zıttıyız." Galiba bu ilişkiyi bu gece bitirecekti Andrzej; öyle görünüyordu. Ileana böyle bir konuşmadan sonra aynı şeyleri yaşamak ister miydi bilmiyordu. Şimdi doğruları söyleme zamanı gelmişti; Andrzej daha uygun bir zamanı bulamazdı. "Ben kimseyi sevemem, Ileana." Gözlerini onun gözlerine kenetlemişti ve tepkisini bekliyordu; bu sırada sözlerine devam etti Andrzej. "Sevebilsem de, o kişi sen değilsin." İşte, sonunda söylemişti. Üstünden büyük bir yük kalkmıştı; tekrar bir iç çekip kızın diyeceklerini beklemeye başladı.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz