- Rose RoycestonHufflepuff V. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 87
Kayıt Tarihi : 14/04/12
Lakap : Ateşin Kızı
Roycester
C.tesi Nis. 14, 2012 8:32 pm
İstenilen bina; Sizin tercihinize bırakıyorum.
Kısaca karakteristik özellikler; Masumiyeti yüzüne vurmuş genç bir kızdır Rose; yalan dolandan, döndürülen olaylardan, entrikadan anlayacak duyuyu geliştirememiş ve anlam da erdirememiştir. İyi bir insan sarrafıdır, bu yolla kime yakınlaşacağını ve kimden saklanacağını anlayabilir. Canayakın biri olmasına karşın insanlara çabucak güvenemeyen bir yapısı olduğundan çok fazla arkadaş edinememiş ve aradığı desteği kitaplarda bulmuştur. Aydınlıkta, karanlıkta, yürürken, otururken, yatarken, bağdaş kurmuşken ve bedenini türlü şekillere sokarken okuyabildiği kitapları genellikle geleceğe yönelik tahminlerden ve komplo teorilerinden oluşmaktadır.
İstenilen dönem; V. Sınıf
Örnek RP;
Kısaca karakteristik özellikler; Masumiyeti yüzüne vurmuş genç bir kızdır Rose; yalan dolandan, döndürülen olaylardan, entrikadan anlayacak duyuyu geliştirememiş ve anlam da erdirememiştir. İyi bir insan sarrafıdır, bu yolla kime yakınlaşacağını ve kimden saklanacağını anlayabilir. Canayakın biri olmasına karşın insanlara çabucak güvenemeyen bir yapısı olduğundan çok fazla arkadaş edinememiş ve aradığı desteği kitaplarda bulmuştur. Aydınlıkta, karanlıkta, yürürken, otururken, yatarken, bağdaş kurmuşken ve bedenini türlü şekillere sokarken okuyabildiği kitapları genellikle geleceğe yönelik tahminlerden ve komplo teorilerinden oluşmaktadır.
İstenilen dönem; V. Sınıf
Örnek RP;
- Spoiler:
- Benim mutluluğu bulamamış olmam senin de bulamayacağın anlamına gelmez, Deirdré.
Kırık bir kalp. Arkada bırakılanlar kırık bir kalpten ibaretti. Hayatı boyunca hiç gülememiş bir annenin kızıydı ateş saçlı kız. Belki aldatılmış, belki dövülmüş, belki daha kötüsü. Bilinmezlikte kaybolmuştu annesini ölüme sürükleyen sebep. İntihar... İşte annesinin yaptığı tam da buydu. Daha fazla katlanamamaktı acılara, gülümseyememekti tekrar, bileklerdeki çiziklerin kalıcılığıydı. Yüzyüze elveda diyememiş, korkunç bir anı bırakmıştı kızının hafızasında. Düşünseli'ne fırlatıp atılamayacak kadar değerli ama bir o kadar da korku, acı ve keder dolu. Hatırlandıkça ağlatan, aylarca işkence eden ruh haline sebep bir anı. Annesini gördüğü son an, annesinin belki de en mutlu ânı. Unutulamaz, çöpe atılamaz, hafızadan çıkarılamaz. Çok özel, gizli ve kişisel. Kendini astığı ip, mutluluğunun ipi. Üstüne çıktığı tabure, mutluluğun simgesi. Tabureye çıktığı an, en mutlu düşünceler. Hızlıca atan bir kalbin ve hemen ardından yere düşen taburenin sesi. En korkunç acılarla yuvasını büyütmüş bir kadının son düşünceleri. Çocuğuna bakamamış bir kadının elvedası. Anne demeye bin şahit arayan akrabaların arasında ezilen çocuğa seslenişi.
Kimsenin umursamadığı bir kızdı o zamanlar Deirdré. Dört yaşındaydı ama gördükleri sorgulanırdı, gözünün önüne gelmesi umursanmadan defalarca anlatılırdı gördükleri. Kimsenin duygularını, psikolojisini önemsemediği kızdı. Gördüklerinden sonra büyü yeteneği gösteremeyeceğine inanılan çocuktu. Odasında, kağıtlara annesini ve kendini çizen bir hayalperest. Resimdeki annenin suratı, gerçekte asla görünemeyecek bir gülüşe sahip ve gözleri parlıyor. Kağıdı ıslatıp boyayı dağıtan gözyaşları. Kimsenin girmediği odada yapayalnız, ne hissettiğini anlayamayacak kadar küçük. Açıklayacak kimsesi yok, sarılacak kimsesi yok. Hayat için kötü bir başlangıç ve bu başlangıcın üstüne örülen duvarlar. Kıskançlık, kibir... Dış görünüşünün beklenmedik bir güzelliğe sahip oluşundan faydalanmak. Yıllarca arkadaşsız, sadece eski püskü oyuncaklara sahip. Büyüdükçe gördüklerini yorumlama da eklenince üstüne, saatlerce ağlamak banyoda, bulduğu keskin cisimlerle kesmek bileklerini derinden ama bir türlü ölememek. Yağmur yağdırmaya hazırlanan gökyüzü gibi bir ruh hali, kapalı ve gergin. Tetikte. Asla atlatamayacağını sanmışlardı, hep hayallerinde yaşayacaktı Deirdré. O da öyle sanıyordu, sabahları sırılsıklam yastığın üzerinden uyanacağı günlerin sonsuzluğuna inanıyordu. Ta ki, Hogwarts'ta girdiği bir dersin üzerine yüzleşene dek. Bir Böcürt'ün, annesinin kılığına girdiğini görerek, tıpkı son gündeki gibi. Beyaz bir elbise, yaralı bacaklar, kesik bilekler ve mosmor bir yüz. Düşmüş bir taburenin üstünde halat boynunu sıkarken sallanıyordu bir yandan. Gözyaşları damlamıştı cadının suratına ama pes etmemeliydi. Yüzleşmeliydi. O gün, o ders, başardı korkularını aşmayı, annesinin anısıyla savaşmayı. İlk kez o gün çiçekler parlaktı, hava sıcaktı ve güneş pırıl pırıldı gökyüzünde. İlk kez o gün korktu Sihirli Yaratıkların Bakımı dersinde gördüğü yaratıklardan. İlk kez o gün kuş elini gagaladığında yandı canı. Böcürt, gerçekliği tokat gibi çarpmıştı suratına. Yeni doğan bir bebeğin nefes almasını sağlamak gibi, çabuk ve acı dolu ama sonrasında bir merhaba ile. Şoktan çıkaran kurtarıcıydı o tokat, canlanan o anı.
Pıt, pıt, pıt... Beyaz terliklerin çıkardığı sesler birinci katta yankılandı. Aynı çocuğun, aynı ateş saçlı cadının yolu şimdi bahçeydi. Geceyarısı olduğunu belirten saatin çan sesi duyulalı bir kaç dakika olmuştu sadece. Yatağında dönüp duran cadıyı kaldıran da bu olmuştu. Düşüncelerini ve anılarını çevirip durmuştu kafasında. Bir türlü gözlerinin kapanmadığını, düşüncelerin kararmadığını anlayınca kalkmıştı yatağından ve yürüyerek inmişti aşağı. Bir an içeride, Giriş Katı'na merhaba demişti ve şimdi dışarıdaydı. Bembeyaz ay, yüzünün yarısını gösteriyordu o gece. Yıldızlar yoktu, hareketli bulutlar örtmüştü üstlerini. Rüzgâr sertçe esti ve cadının ateş saçları alevlendi, yaktı geçti karanlığı. Bembeyaz teni ayışığında yıkanmış gibi duruyordu ve esen rüzgar uçuşturuyordu geceliğinin eteğini. Tereddütsüz yöneldi görkemli Quidditch Sahası'na. Çünkü ne Yasak Orman'a gidecek kadar aptaldı, ne Göl Kenarı'na gidecek kadar melankolik, ne de arenaya gidecek kadar deli. Gökyüzünde ay, bulutların arkasına iyice saklanırken Deirdré, soyunma odasına yöneldi. Kapı açıktı ve içerisi sıcaktı. İçerideki sıcaklık birden tenini yaktı ama umursamazdı Deirdré. O gece, aklına gelenler farklıydı. Her binanın Quidditch takımı farklıydı ve süpürgeleri ayrılmıştı. Deirdré'nin süpürgesini ödünç almayı düşündüğü kişi Melodie'ydi. Siyah kahküllerinin arkasına gizlenmiş muhteşem gözleri olan, Ravenclaw Kulüp Başkanı genç kız. Deirdré ile pek yakın olmasalar da arkadaş sayılırlardı ve süpürgesini aldığına kızacağını düşünmüyordu. Nasıl öğrenebilirdi ki zaten?
Süpürgeyi kapmış olan cadı, yine rüzgârla buluşmuştu. Sahanın ortasına doğru yürürken sert esen rüzgâr saçlarını havalandırıyor, eteğini uçuşturuyordu. Karmakarışık düşünceleriyle boğuşmanın en kolay yolu aklındaydı Deirdré'nin, gökyüzüyle buluşup derdini anlatacaktı. Sahanın ortasına geldiğinde şöyle bir etrafı gözlemledikten sonra ödünç süpürgeye bindi, ayağını sertçe yere vurdu ve gökyüzüne doğru süzülmeye başladı. Yeterince yükseğe çıkabilmek için süpürgenin ucunu biraz havaya kaldırdı ve ateş saçları gökyüzünü yararken zevkle inledi. Gökyüzü, düşünceleri tazelemenin en kolay yoluydu. Üstelik o gece davetkâr bir ruh halindeydi lacivert örtü. Yağmur yağdırmaya hevesli bulutlar, hoşgeldin dercesine gürledi ve uzakta bir yerlerde görkemli bir şimşek çaktı. Huzursuzluğunun anlaşıldığı hissiyle biraz daha yukarı çıktı ve istediği yüksekliğe geldiğinde indirdi süpürgenin ucunu. Şimdi gezme vaktiydi. Kulelerin çevresini turladı cadı, Hogwarts'ın etrafında gezdi, gölün üzerinden uçtu, Yasak Ormanı kuşbakışıyla gözledi.
Bu gezi sırasında kararlar belirdi kafasında. Bundan böyle annesini sadece doğum ve ölüm yıldönümünde anacaktı ve asla depresif bir ruh halindeyken onu düşünmeyecekti. Yeni aşklara, arkadaşlıklara yelken açmanın vakti gelmişti artık, geçmeden yakalamalıydı zamanı. Gelecek yazı Fransa'da, Feodora ikizleriyle geçirecekti. Hem Fransızca'sını ilerletme imkanı da doğmuş olacaktı böylece. Deniz, kum, güneş üçlüsünün tadını çıkarırken en yakışıklı çocuklarla flört edecek, belki bir yaz aşkı edinecekti. Kederli ve karanlık düşüncelerin hüküm sürdüğü defteri kapatıp kütüphaneye koyarken, kırtasiyeye uğrayıp temiz bir deftere başlayacaktı. Ve kararlıydı, defteri açar açmaz görülecek ilk kelimeler şunlar olacaktı, Hayatımda yeni biri var.
Ayakları tekrar toprakla buluşurken gülümsüyordu Deirdré, otuz iki dişini birden sergiliyordu doğaya. Karar vereceği ana kadar sıkıntılı ve gergindi fakat kararlar alındıktan sonra yüzü gülmeye başlamıştı. Melodie'ye ait süpürge yerini buldu ve Deirdré soyunma odasından çıkarak Hogwarts'a yöneldi. Kafasını kurcalayan düşünceleri söküp atmıştı ve huzurlu bir uyku bekliyordu artık onu. Ve sabah onu karşılayacak kuru bir yastık.
- William Mason CarringtonBiçim Değiştirme Profesörü
- Mesaj Sayısı : 52
Kayıt Tarihi : 11/04/12
Geri: Roycester
C.tesi Nis. 14, 2012 8:33 pm
Mercier, V. sınıf veriliyor.
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz