- Aderyn Dorielle EuphrosynHufflepuff IV. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 45
Kayıt Tarihi : 21/04/12
Aderyn |
C.tesi Nis. 21, 2012 7:45 pm
İstenilen bina; Mercier
Kısaca karakteristik özellikler; Biraz şımarık, deli dolu, çalışkan ve adil. Modaya, dansa ve kitaplara fazlasıyla düşkündür. Oldukça dağınık, birazda hayalperest biridir. Kendi kendine konuşur ve olur olmaz yerde dans eder. Bir parça sakar, oldukça patavatsız ve fevri bir kız olan Aderyn her ne kadar umursamaz görünse de her zaman mantığın yolunu takip etmeye çalışır.
İstenilen dönem; IV
Örnek RP;
Kısaca karakteristik özellikler; Biraz şımarık, deli dolu, çalışkan ve adil. Modaya, dansa ve kitaplara fazlasıyla düşkündür. Oldukça dağınık, birazda hayalperest biridir. Kendi kendine konuşur ve olur olmaz yerde dans eder. Bir parça sakar, oldukça patavatsız ve fevri bir kız olan Aderyn her ne kadar umursamaz görünse de her zaman mantığın yolunu takip etmeye çalışır.
İstenilen dönem; IV
Örnek RP;
- Spoiler:
- Kalp atışları her geçen an hızlanıyor, nabzı gümbürdeyerek kulaklarını dolduruyordu. Güçlü vuruşlar tüm bedeninde yankılanıyor, aldığı her nefesle boğulma hissi daha da çok artıyordu. Zihnini saran ritmik vuruşlar gittikçe güçleniyor sonun yaklaştığı hissini güçlendiriyordu. Panik anbean benliğini ele geçirirken Aderyn tüm gücüyle direnmeye çalışıyordu. Uyumsuz solukların ve hızlanan kalp atışlarının ardından tüm bedenini özellikle de başını etkisi altına alan bir karıncalanma hissi sarmıştı. Dayanılmaz bir baskı kafatasını sararken ellerini şakaklarına bastırdı genç kız. Dişlerini sıkarken bedenini saran panik hissini bir kenara bırakmaya çalışıyordu. Gözlerinden aralıksız yuvarlanan yaşları fark etmiyordu bile. Zihnini toparlayarak düzenli nefesler almaya odaklanmayı deniyordu. Nafile bir çabayla bedenini kontrol altına almayı denerken elinde olmadan oturduğu yerde ileri geri sallanıyordu. “Sorun yok.” Diyordu kendi kendine. “Sorun yok, tüm bunlar psikolojik. Az sonra hepsi bitecek.” Diyerek kendini ikna etmeye çalışıyordu. Zihninin çok gerilerinden gelen mantığın sesi haklı olduğunu söylese de şu an onu etkisi altına alan endişe ve paniğin sesi mantığınkinden çok daha güçlü çıkıyordu.
Ona inat tatlı bir şekilde parıldayan güneş soluk mavinin en güzel tonunda parlayan saçlarına vuruyor, gözyaşlarına farklı bir ışıltı katarak genç kızı acılar içinde kıvranan kırılgan bir melek gibi gösteriyordu. Genç kızda bir sorun olduğunu anlayan arkadaşları endişeyle yanına koştular. Birçok farklı sesin adını söylediğini duyuyordu. Her kafadan farklı bir ses, farklı bir yorum çıkıyor Aderyn’i iyice bunaltıyordu. “Profesörü çağıralım mı?” “İyi misin?” “Su ister misin?” “Ona noluyor?” Sesler gittikçe yükseliyor ve bedenler dört bir yanını sarıyordu. Zaten zor nefes alan genç kızın iyice fenalaşmasına neden oluyordu hepsi de. Yatağından çevik bir hareketle kalkarken aklındaki tek düşünce düşmeden yatakhaneden çıkmaktı. Kesik kesik nefes alan ve hıçkırıkla ağlayan genç kızın koşarak kendini ortak salondan dışarıya attığını gören herkes şaşkınlıkla donup kalmıştı. Sadece ortak salonundaki değil, geçtiği her yerdeki gözlerin kendisine dikildiğinden adı gibi olan kız yüzünü kurulamaya çalışırken bilinçsizce yoluna devam ediyordu.
Sonunda Hogwarts’ın taş koridorlarını ve bunaltıcı binasını geride bıraktığını fark ettiğinde ne yapacağını bilmez bir şekilde olduğu yerde kalakaldı. Yemyeşil bahçenin ortasında düğümlenmiş mavi saçları, ağlamaktan kızarmış gözleri, darmadağın olmuş üniforması ve şaşkın bakışlarıyla duruyordu. Başını berrak gökyüzüne kaldırıp derin bir soluk aldı. İçine çektiği her nefeste yenilendiğini hissediyordu. Panik yavaşça bedenini terk ederken düşünme yetisini de geri kazanıyordu. Neredeyse kendini toplamayı başarmışken birinin adını seslendiğini duydu. Yavaşça arkasını döndüğünde sakin ve bir parça da bıkkın adımlarla yanına gelen Astrid’i gördü. Sarı saçları yüzünün iki yanında yumuşakça salınan genç kız sıkkın bir şekilde “ Joseph’i ve krizini bir yana bıraksan da Uçuş dersine yetişsek nasıl olur?” demişti. Aderyn’in krizlerine alışık olan genç kız bu durumda en iyisinin onu kendi haline bırakmak olduğunu bildiği için krizi geçene kadar beklemiş ve sakinleştiğini görünce yanında bitmişti.
Joseph kaybolduğundan beri neredeyse iki ay geçmişti fakat Aderyn hala onun yokluğunu alışamamıştı. Her gece başını yastığına koyduğunda onun için gözyaşı döküyor ve nerede olduğunu düşünerek endişe içinde kabuslarla örülü bir uykuya dalıyordu. Joseph; sevgilisi, en değer verdiği kişi bir anda sırra kadem basmıştı. Kimse nerede olduğunu ya da hayatta olup olmadığını bilmiyordu. O gittiğinden beri Aderyn kendini kaybetmiş gibiydi. Durmadan ağlıyor, bu saçma sapan krizleri geçiriyor ve adeta bir ruh gibi geziniyordu. Herkes ona her an darmadağın olmasını beklermişçesine ürkek bakışlar atıyordu. Astrid ona hala eskisi gibi davranan ender kişilerdendi. Genç kız onun yanında eski neşeli kişiliğine kavuşuyor, endişelenmeyi ve üzülmeyi bir yana bırakarak hayatın huzur veren monoton akışına karışabiliyordu. Joseph’e ait tüm düşünceleri kafasından silen Aderyn yüzüne uçucu bir gülümseme yerleştirerek arkadaşıyla birlikte uçuş dersliğine yöneldi. Birlikte yürümeye başladıklarında genç kız yine eski haline dönmüş arkadaşını gülümsetecek saçma hareketler yapıyor, yürüyüşüne basit dans adımları katarak hararetle ona bir şeyler anlatıyordu.
Nihayet uçuş dersliğin vardıklarında tam vaktinde yetiştiklerini gördüler. Aderyn yerini alır almaz Profesör Efrain de konuşmaya başladı. Ne anlattığıyla pek ilgilenmeyen genç kız daha çok bir profesör için oldukça genç olan adamın mimiklerine odaklanmıştı. Kavisli kaşları sürekli hareket halinde olan adam en spor kıyafetlerin içinde bile kendinden emin bir asaletle duruyordu. Her ne kadar otoritesini koruyan ciddi bir şekilde ders anlatıyorsa da eğlenceli kişiliği her seferinde kendini gösterecek bir yol buluyordu. Uçuş dersinden tam manasıyla nefret ediyor olsa da Profesör Efrain’i severdi genç kız. Gözlerinde hep coşku dolu bir pırıltı olan genç adamın konuşmasını dinlemek çok zevkliydi. İlgi çekmekten çok uzak olan fauller konusunu dahi ince esprilerle dokumuş dinlemesi keyifli bir hale getirmişti yine. Aderyn yüzünde çarpık bir gülümseme ile profesörün dersi anlatışını izliyordu. Tüm dikkati profesörde büyük bir memnuniyetle dersi dinliyordu genç kız. Pratik yapmak yerine dersin sözlü olarak ilerlemesi genç kız için en güvenli olanıydı. Sakarlığıyla kimseden zarar vermeden atlatabilecekti bu dersi. Arkadaşları bıkkın bir şekilde dersi dinlerken genç kız zihninde adeta sevinçten dans ediyordu. Gün bir anda gözüne daha güzel görünmeye başlamıştı. Güneşin tatlı ışınları tenini yumuşacık bir sıcaklıkla sararken sıkıntılarını gökyüzüne bırakmış gittikçe genişleyen bir gülümsemeyle dinliyordu dersi.
“Evet, konu bitti. Şimdi, sıra sıra uçunuz. Süpürge üzerinde nasıl olduğunuza bakalım.” Sözleri genç kızın yüzünü kaplayan gülümsemeyi anında silmişti. Zihninde alarm zilleri çalmaya başlayan Aderyn, yavaşça arkaya doğru ilerlemeye başlamıştı. Sıkıntıdan ölmek üzere olan öğrenciler uçma sözünü duyar duymaz çekirge sürüsü gibi hareketlenmiştiler. Neşe ile süpürgelerine ilerleyen arkadaşlarına öldürücü bakışlar atıyordu. Durmadan birilerine çarpıyor, herkes öne doğru ilerlerken o geriye gidiyor bu da daha çok dikkat çekmesine neden oluyordu. Az önce içini ısıtan güneş ışınları şu an gözüne çok parlak geliyordu. Adeta bir spot ışığı gibi tam tepesine dikilmiş o burada diye bağırıyordular sanki. Kötü bir koku almışçasına burnunu buruşturan genç kız içten içe kendine lanet ediyordu. Sonunda iyi bir uçuş dersi geçireceğini düşünerek çok yanılmıştı. Profesör Efrain’e görünmemeye çalışırken bir yandan da zihninde kendi kendine bağırıyordu. “ Sen koca bir aptalsın! Kımılda hadi, Profesör seni görürse kurtulamayacaksın. Saçlarını maviye dönüştürmek için harika bir gün tabii. Seni uyuşuk şapşal. Ah Merlin buraya bakıyor.”
Düşüncelerinde kendiyle çatışırken herkesin çoktan süpürgelerinin başına geçerek havalandığını görmemişti bile. Profesör dışında hala ayakları üzerinde olan tek kişi kendisi olduğunu fark edince mahcup bir gülümsemeyle bakışlarını ayaklarına yöneltti. Daha fazla kaçamayacağını bilmesine rağmen hala denemekten vazgeçmiyordu. Profesör Efrain’in ayakları görüş alanına girince bakışlarını adamın yüzüne kaldırmak zorunda kaldı. Karşısındaki çatık kaşları görünce en masum bakışlarını takınarak sorarcasına gülümsedi. Elbette bu gülümseme işe yaramamıştı, aldığı tek cevap onu bekleyen süpürgeyi işaret eden bir parmak ve daha da çatılmış kaşlardı. Süklüm püklüm süpürgesine yönelen Aderyn yapması gerekenleri düşünmeye başladı. Süpürgesinin yanına geldiğinde korkunun ecele faydası olmadığını kabullenerek titrek elleriyle süpürgenin sapını kavradı. Ayağını korkunun da etkisiyle biraz sertçe yere vurunca hızlı bir şekilde havalandı. Ani yükselişi sonucunda ağzından bir korku çığlığı kaçmıştı. Titreyerek sıkıca süpürgesine tutunmuş, gözlerini kocaman açarak bakışlarıyla yardım dileniyordu. Oysa kimse onu takacak durumda değildi. Herkes neşeyle çevresinde hızla uçarak birbirine caka atma çabası içindeydi. Genç kızın tek umursadığıysa kendisi dahil kimseyi sakatlamadan yere inebilmekti.
Yere çakılmadan beş dakika havada kalmayı başaran Aderyn az da olsa gevşemişti. Süpürgeye bindiği andan beri tuttuğu soluğunu veren genç kız ürkek bakışlarını yavaşça çevresine yöneltti. Bu bakış en büyük hatası olmuştu. Başını kaldırır kaldırmaz Slytherinli bir kızın son sürat üzerine geldiğini gördü. Yüzünde geniş ve iğrenç bir gülümseme vardı. Paniğin etkisiyle süpürgesi üzerinde sıçrayan Aderyn tam da ondan bekleneceği şekilde dengesini kaybetti ve kendini boşlukta uçarken buldu. Düşüşüne eşlik eden güçlü çığlığı Profesör dahil tüm sınıf arkadaşlarının dikkatini çekmişti. Sert bir şekilde yere çakılması ile çığlığının kesilmesi de bir olmuştu. Korkaklığı yüzünden çok yüksekte uçmaması yararına olmuştu genç kızın. Hafif bir sersemleme dışında oldukça iyi olduğunu görünce endişeli bakışlarla yüzüne bakanlara mahcup bir şekilde gülümseyerek el salladı. Olduğu yere bağdaş kurarak oturan genç kız bu kadar uçmanın -yoksa rezil olmanın mı desek- yeterli olacağını bilerek dersin bitimini beklemeye koyuldu. Çok geçmeden herkes birer birer yere inmeye başlamıştı zaten. Her uçuş dersinde olduğu gibi Profesör Efrain’in dağıttığı parşömenlerden bir tanede onun için alan arkadaşları “Hadi bakalım sakar.” diyerek onu yerinden kaldırmış ve kahkahalarla haline gülerek ortak salona kadar ona eşlik etmişti.
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz