leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mercier'in Sihirli Yemekleri.

+4
Mylene de Villiers
Liljana Doritsch
Irene Cleveland
Rohésia Récolte
8 posters
Aşağa gitmek
Rohésia Récolte
Rohésia Récolte
Hufflepuff IV. Sınıf
Hufflepuff IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 92
Kayıt Tarihi : 23/04/12
Yaş : 31
Nerden : Kasaba
Lakap : Rose

Mercier'in Sihirli Yemekleri. Empty Mercier'in Sihirli Yemekleri.

Ptsi Nis. 30, 2012 9:19 am

Mercier'in Sihirli Yemekleri. Tol_drinks28Mercier'in Sihirli Yemekleri. Tol_candy26Mercier'in Sihirli Yemekleri. Tol_candy05Mercier'in Sihirli Yemekleri. Tol_coffee08
Nil Karaibrahimgil ~ Kek

    Mercier ortak salonu boş gün olduğundan tıklım tıklım doluydu. Yer bulabilenler şanslı oldukları her köşeye tünüyor ve ellerine geçen bir parşomenle derslerine bakıyorlardı. Ödevleri herkesin bu gidişle öğlene doğru bitecek gibiydi. Öyle harıl harıl çalışıyorlardı ki önceden ödevlerini yapmış olan genç bir cadı eline kitap alıp okumak dışında başka bir yol bulamamıştı. Arkadaşlarının hiçbirini rahatsız etmek istemiyordu çünkü genç cadı. Her birinin ödevlerini bitirmesi gerektiğinin farkındaydı, hatta küçük sınıfların yardıma ihtiyacı olduğunda yardım edebileceğinden ortak salonu da terk etmemişti. Kahverengi saçlarını geriden toplamış, yüzünde sakin bir gülümsemeyle eline ilk geçen kitabı okumaya başlamıştı. Kitap belkide ortak salondaki ufak kütüphanede en eskimemiş kitaplardan biriydi. Genç cadı kimsenin bu kitabı okumaya ihtiyaç duymadığını düşünmüştü. Sebebini merak ederek kitabı kütüphaneden çektiğinde bir toz bulutu üzerine doğru savruldu. Genç cadı refleks olarak mavi gözlerini hızla kapadığında bir öksürük yağmuruna tutulmuştu bile. Birkaç saniye öksürmesinin ardından toz bulutu sonunda dağılmış gibiydi. Genç cadıyla bunun rahatlamasıyla derin bir nefes çekti. Tek elini kütüphaneye dayamıştı, o elini kütüphaneden çekerek diğer elinde tuttuğu kitapla bulduğu ilk yere oturdu. Sırtını duvara dayayımi oturduğu pufun üzerinde rahat bir konum almaya çalıştı. Ufak tefek bedeni bu konularda hiç zorlanmıyordu. Yıllardır kasabada yaşadığı için zaten rahatsız oturaklara alışıktı ve Orenthia'dakiler fazla rahattı. Kitabı ufak ellerinde evirip çevirerek birkaç saniye neden okunmadığını anlamaya çalıştı, ama yazıyı okuduğunda bunun sebebinin zaten açık olduğuydu. Kitabın başında büyük, altın harflerle 'Ev Kadınları İçin Yararlı Tılsımlar' yazılıydı. Bu durumsa kitabın okunmamasının sebebini kesinlikle açıklıyordu. Zaten kitap okumayı dersler hariç yapmayan binadaşları tutup bir de orayı burayı toplama tılsımları için vakit öldürecek halde değillerdi. Genede genç cadı belki yapacak başka bir işi olmadığından, belki de merakından kitabın kapağını araladı. Gözleri birkaç satırda gezindi ve sonunda öylesine başka bir sayfaya atladı. Ortalarda olan bu sayfanın başında şekilli bir kurabiye resmi vardı. Kurabiye resmin içinde yapılış tarifine göre şekil değiştirip, hareketlenirken genç cadıda sayfadaki kelimelerin üzerini gözleriyle geçiyordu. Sonunda bir yerde gözleri takıldı. Ufak elinde işaret parmağını oraya bastırarak kalabalık salında "Tabii ya!" diye haykırdı. Artık ne yapacağını biliyordu genç cadı. Bu sıkıcı günde arkadaşlarının ödevlerinin zaten bitmek üzere olduğunun farkındaydı, kendisinin de yapacak bir işi yoktu. Hem emin olduğu başka bir şeyse herkesin karnının acıkmış olduğuydu. Bu yüzden hızla yerinden fırladı. Sabahtan beri bir şey yememiş midesi onu onaylarcasına hafifçe guruldadı. Sonunda ortak salonda ona dönmüş yüzlere tatlı tatlı gülümserken "Kızlar mutfağa, işimiz var. Tılsımlı kurabiye yapmak isteyen." şeklinde birkaç kelime savurmasının ardından, bu tarifi başka şekillerde kullanabileceğini düşünerek gülümsemesini arttırdı. Sonunda hiçbir cevap beklemeden koşarak ortak salonu geçti. Portre deliğine geldiğinde onunla gelecek olduklarına emin olduğu birkaç kişiye baktı. Bir kez daha gülümseyerek delikten çıktı.

    Zşndanlara indiğinde bir anda genç kızın bedeni ürpermişti. Burası sanki gerçekten bulunmaması gereken bir yer gibiydi. Selfier'lerin daha derine doğru nasıl gidebildiklerini aklı almıyordu. Hele burada asla olmayacak güneş ışığını görmeden uyanmanın acısını düşünemiyordu bile genç kız. Ufak bedeni zindan duvarlarına tutunarak ilerlerken karşısına birinin çıkmamasını umuyordu. Diğer elinde hala sıkıca tuttuğu kitabı vardı, gözleri karanlık içinde buradaki eşyalardan tek farklı olan portreye takıldı. Meyve sepeti çizilmiş portreye birkaç saniye bakmasının ardından eliyle dokundu. Portre kıpırdandığında hemen çerçevesini birazcık yana doğru indirdi. İşte o zaman portrenin yanında duran duvar kıpırdanmaya başladı. Birkaç tuğla hareket ederken sonunda duvar teker teker yok olarak genç cadıya ışıklı bir yol sunmuştu. Arkasından gelen arkadaşlarına gülümseyerek birkez daha baktı. Sonunda hiç düşünmeden içeriye süzüldüğünde karşısına çıkan ev cinine sakince gülümsemeye devam etti. Cin meraklı gözlerini onlara diktiğinde genç cadının içinden cini kucağına oturtup mıncıklayarak sevmek gelmişti. Ganede bu hissi bir kenara bırakarak "Biz yemek yapmaya geldik, izin verirseniz. Hem de yemeklerde ufak eğlenceli tılsımlar kullanacağız." diyerek durumu açıklamıştı. Cin meraklı bakışlarını bu sözcüklerle parıldatarak yüzüne kocaman bir gülümseme yaydı. Elini açarak onları buyur ederken geriye doğru gitmeye başladı. Diğer cinler birer ikişer ortadan kaybolurken onları karşılayan cin hiçbir yere gitmiyordu. Tatlı yüzünü genç kıza dikmişti ve birkaç saniye sonra uzun parmaklarını şıklattı. İşte tam o anda mutfak tezgahında tatlılar, içecekler yapmak için isteyebilecekleri her malzeme belirmişti. Genç kıza bunun neşesiyle kitabını açık bir biçimde tazgaha bıraktı ve ellerini çırparak arkadaşlarına döndü. Büyük gülümsemesiyle onlara bakmasının kısa dakikalarının ardından daha fazla dayanamayacağının bilincinde "Başlayalım." diye soludu.


Irene Cleveland
Irene Cleveland
Yönetici, Hufflepuff III. Sınıf
Yönetici, Hufflepuff III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 164
Kayıt Tarihi : 14/04/11

Mercier'in Sihirli Yemekleri. Empty Geri: Mercier'in Sihirli Yemekleri.

Ptsi Nis. 30, 2012 1:28 pm
Ortak salondaki şömineden sigarasını yakmaya uğraşırken bir eliyle de kestane rengi saçlarını tutmaya çalışan cadı, kulaklarına gelen kıkırtılar ve bir çocuğun onu onaylamayan bakışlarını görmezden geliyordu tam anlamıyla. Binasındaki her bir öğrenci, Irene'i umursamayı uzun bir süre önce bırakmış olmalıydı aslında, fakat yine de birilerinin bakışlarını hâlâ üstünde hissedebilmek onu sinirlendirmeye yeterdi. Genellikle mutlu, neşeli ve iyimser bir bakış açısına sahip olan genç cadıyı sinirlendirmeye yetebilecek yegâne şeylerden biri de yargılanmaktı ne de olsa. Ufak bir homurtuyla yumuşak minderlerin arasında gömüldü, gözlerini hafifçe kapatıp dudaklarının arasındaki sigaradan olabildiğince keyif almaya bakıyordu, okul başladığından beri elde edebildiği eğlencelerden en legal olanı bu gibiydi ne de olsa. Fazla bir zaman geçmeden heyecanlı bağırışlar kulağına çalındı, binasında yeni bir planın şekillendiğini kolayca hissedebilmişti. Hemen her olaya damlayan bir karakterle, bundan uzak durması da oldukça güçtü. Çabucak ayaklanıp siyah kot şortunu düzeltti, poposu görünerek Orenthia koridorlarında salınmak onun için bile fazlaydı ne de olsa. Yüzünde yarım yamalak bir gülümsemeyle Rohesia'yı dinledi; binalarının kasabalı, şirin kızı. Oldukça güzel olsa bile insan sanki onun yanaklarını sıkmaktan başka bir şey yapamazmış gibi geliyordu bazen Irene'e. Yemek yapma temalı planı dinleyip, çocukluğundan beri yeme eylemi dışında yemekle ilgilenmediğini farketti. Belki annesiyle yaptığı turtaları bu sefer arkadaşlarıyla yapabilirdi, kim bilir? Gerçi arkadaşları yarı zamanlı fahişeler değildi ve Irene dokuz yaşına gelince de ölmeyeceklerdi, ama bir şekilde olayları zihninde bağdaştırabiliyordu. Durumun groteskliği kıza bir derece komik gelmişti, yanına turuncu kıvırcık saçlı bir cadıyı alarak Rose'u takip etmeye başladı. Uzun fakat eğlenceli bir yürüyüşün ardından mutfağa vardıklarında, yaptığı ilk şey yanındaki cadının kafasına yanlışlıkla bir un kasesi boşaltmak olmuştu. Pek de iyi bir başlangıç olmasa gerek; fakat Wingardium Leviosa hiçbir zaman onun en iyi büyüsü olmamıştı ki. Etrafı kaplayan beyaz bulut, çoğu cadıyı sinirlendirecek gibiydi fakat Irene'in yaptığı tek şey kahkahalarla gülmek olmuştu.
Liljana Doritsch
Liljana Doritsch
Hufflepuff IV. Sınıf
Hufflepuff IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 250
Kayıt Tarihi : 11/04/12
Lakap : doritos!

Mercier'in Sihirli Yemekleri. Empty Geri: Mercier'in Sihirli Yemekleri.

Ptsi Nis. 30, 2012 4:24 pm
    Okulun yeni kızının Ortak Salon'da bir köşeye çekilerek okumaya başladığı kitabın sayfalarını yelpaze gibi kullanıp hışırtılar çıkarması hemen yanında bulunan ve ödev yapan birkaç Mercier'in uyaran bakışlarını üzerinde hissetmesi için yeterli olmuştu. Aman, sanki Sihir Tarihi için hazırlamaları gereken parşömeni bu hışırtıları duymadan tamamlasalar dünyayı kurtaracaklardı! Hatta iki kere daha denese biçim değiştirme büyüsü Darth Vader'ı kötü bir adam yerine oğlunu seven baba figürüne çevirebilecekmiş gibi sürekli kendi hatalarını başkalarına yükleyen iki kıza dilini çıkararak sırtını dönmekle yetindi. Parmağına çizdiği bıyık bile son günlerde sohbeti ısıtmaya ve çevresini genişletmeye yardımcı olamıyordu, oysa oldukça sevimliydi. Alışkın olmadığı yerlerde uyumayı sevmeyen insanlardandı o, ha bir de dersleri de sevmeyen versiyonu. Tabii ki asa kullanmadaki ayrıntıları öğrenmeyi de sevmiyordu. Hele iksiri nasıl sevmediğini anlatmaya kelimeler yetmezdi. Ah, bu düşüncelerin ardından aynaya bakarak kendini kontrol etse iyi olacaktı zira küçük, mavi ve kafasında beyaz şapkası bulunan Huysuz Şirin'e dönüşmüş olabilirdi. Krastyo'nun onu sinir etmek istediğinde Şirine olarak atfettiği zamanları kafasından uzaklaştırmak için masanın üzerinde eski Hufflepuff denilen binadan kalma bir porsuk heykelciğini elleri arasında incelemeye başlamıştı şimdi. Burnuna doğru yaklaştırarak siyah boya ile belirginleştirilmiş gözlerinin içine baktı hayvanın; gözlerinde birkaç yıl öncesine kadar Hogwarts olan okula duyduğu özlemi görmeyi bekliyordu belki. Hiçbir duygu kırıntısıyla karşılaşamayınca onu da bir kenara koymak zorunda kaldı, gerçi olmayan arkadaşları ile hayali sohbetler yapmak yerine heykeli en yakın dostu seçse oldukça mantıklı olabilirdi. Birlikte derslere girer, göl kenarında oturup piknik yaparlardı! Şizofrenik hayallerini bir kenara bırakınca binanın oldukça sevilen mensuplarından birinin yemekler hakkında planlarını dinlerken cadının istemeden de olsa Liljana'nın asosyalliğini giderebileceğine dair umut tohumu içine bırakmıştı bile. Porsuğun arkasından "Daldan dala! Daldan dala!" diye bağırışlarını duyarken onu satıp gitmediğine ve aynı zamanda deli olmadığına kendini inandırmak için içinden şarkılar mırıldanmakta geri kalmamıştı. Azımsanmayacak sayıda istekliyi takip ederken bilmediği koridorların onu nereye götüreceği merakı, zindanın işkence yerleri gibi görünen korkutuculuğu ile kapışıyordu ancak açık ara farkla öne geçen şey insanlarla tanışma isteği olmuştu. Ev cinlerinin itaatkar tavırlarla ortadan kaybolmasını gülümseyerek karşılarken yapacakları kurabiyenin içine tüm okulun burnunu kanatacak bir şeyler katabileceği gizli anı kollamayı kafasına koymuştu. Üçüncü sınıfta olmasına rağmen bina başkanı olan ve gözüne oldukça sempatik gelen Irene'in başarıya erişemeyen büyüsü yüzünden yarattığı beyaz bulutun içindeki kahkahalara o da eşik ediyordu şimdi. Elinin altındaki kaseye kırmak üzere olduğu yumurtalardan birini yakaladığı gibi eğlenme amaçlı olduğunu belirten şekilde kızın kafasına nişan alırken şamata arasında yabancılık çekmeyeceğini biliyordu en azından, cephanelik olarak edindiği bir avuç unu en ılıman ve bu yemek savaşına katılması beklenecek cadılardan birine gönderirken uzun zamandır böylesine içten gelmeyen kahkahalarını tekrar duymanın onu da rahatlattığını hissetmek iyi gelmişti.
Mylene de Villiers
Mylene de Villiers
Hufflepuff V. Sınıf
Hufflepuff V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 81
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Mercier'in Sihirli Yemekleri. Empty Geri: Mercier'in Sihirli Yemekleri.

Salı Mayıs 01, 2012 12:22 pm
    Her zaman ki gibi ödevlere dalmıştı güzel cadı. Uzun ince parmakları, parşömen parçasına dokunurken, dudaklarını sıkıntıyla büzüyordu. Böyle güzel bir günde ödev de neyin nesi? demek için can atıyordu adeta. Ayaklarını daha da uzatarak oturduğu koltuğa yayıldı ve gözlerini birkaç saniyeliğine kapattı. Yorgun değildi ancak ödev denilince hangi varlığın uykusu gelmezdi ki? Uzun kirpikleri bir perde gibi okyanus gözlerini tekrar belirginleştirirken, işaret ve başparmağı ile çenesini tuttu. Biraz daha sabrederse belki ödevini bitirip sıkıntıdan uyuyabilirdi? Nasılsa Darya’nın da nerede olduğu belli değildi. Daha okulun ilk gününden en iyi dostu tarafından ekilmiş ve başıboş bırakılmıştı. Hayatı hep böyle olmamış mıydı zaten? İyi bir ailenin kızı olabilirdi ancak hep yalnızdı. Her zaman tek başına mücadele etmişti. Derin bakışlarını, parşömene bir kere daha kaydırınca gülümsemişti. Bu notları tutarken, neredeyse her şeyi yarım yamalak yazıyordu. Nedeni oldukça açıktı. Profesör Vladimir yine genç cadının aklını başından alıyor, her saniye bakışları zihninde beliriyordu. Acı çektiğini belli edercesine yüzünü buruşturduktan sonra, hoş tınılı bir ses ile tüm düşünceleri bozulmuştu. Bakışlarını sesin geldiği yöne çevirince, masum bir gülümseme belirdi yüzünde. Sarışın porsuk her zaman ki meleksi ifadesi ile eğlenceli bir şeyler yapacağını söylüyordu. Mylene, dalgınlığına lanet ederken kızın fazlasıyla saf olduğunu gördü. Öyleydi, aynı yaptığı iki yüzlülük gibi. Salonda ayaklanan birkaç cadının kızı takip ettiğini görünce merakına engel olamadan yanındaki kıza döndü. ‘‘Nereye gidiyor bunlar?’’ Çatılan kaşları, merak içinde kıvranan gözleri ile eş değer vaziyetteydi. Yanındaki kızın mırıldanmasını duyarken çoktan ayağa kalkıp uzun bacaklarını hareket ettirdi. Mutfağa ulaştığı sırada kahkahasına engel olamamıştı. Kendisine çevrilen gözlere aldırış etmeden, Rose’a yaklaştı ve kitaba baktı. ‘‘Eee nereden başlıyoruz çocuklar?’’
Lily Potter
Lily Potter
Hufflepuff II. Sınıf
Hufflepuff II. Sınıf
Mesaj Sayısı : 147
Kayıt Tarihi : 28/04/12
Lakap : cünyır potır

Mercier'in Sihirli Yemekleri. Empty Geri: Mercier'in Sihirli Yemekleri.

Çarş. Mayıs 02, 2012 5:20 am
Tıklım tıklım dolu olan Mercier ortak salonunda bedenlere çarpmadan ilerleyerek oturacak bir yer aramaya başlamıştı küçük cadı. Oda bir hayli doluydu ve herkes ayrı bir telden çalarak hareket ediyordu. Gözleri şöminenin tam karşısında duran halıyla kaplı yüzeydeki, duvarın önünde boş bir yere takıldı ve dikkatlice o tarafa doğru ilerledi. Aslında biraz uykusu gelmedi değildi, fakat o yatmaktansa, herkesle beraber oturmayı yeğliyordu. Boş yere varınca oturdu ve ellerini iki tarafına destek olarak koydu. Halının pürüzlerini kendi narin ve yumuşak avuçlarının içinde hissediyordu. Kendisini hayal alemine attı ve dudaklarını kemirerek etraftaki coşkulu binadaşlarını izlemeye koyuldu. Kıkırdaşmalar, kahkahalar, fısıltılar ve bağırışmalar birbirine karışıyor, odada baş ağrıtıcı bir gürültü oluşturuyordu. Yerinde rahatsız bir şekilde kıpırdayarak yeşil irislerini eski ve yanmayan şömineye sabitledi ve derin bir nefes alarak arkasına yaslandı. Kemirdiği alt dudağından ağzına demirimsi bir tat gelmişti. Baş parmağıyla sildiğinde yanılmadığını, dudağını kanatmış olduğunu gördü. Bunu her zaman sıkıldığında yapardı zaten. Elinin tersiyle dudağındaki kanı sildi ve etrafı süzmeye devam etti. Gözünün önüne gelen kızıl kahküllerini sol tarafa doğru geçirdi uzun ve narin parmaklarıyla. Daha sonra ortak salonun görüntüsüne bir kez daha baktı ve iç geçirdi. Herkes eğleniyor gibi gözüküyordu fakat kendisi bunların aksine, sıkılmıştı, belki de uyuması gerekiyordu. O sırada gözleri portre deliğine doğru ilerleyen birkaç kendinden yaşça büyük genç cadıya ilişti. Aklındaki yatakhaneye çıkıp kendisini derin bir uykunun kollarına bırakma fikri aklından çabucak silindi ve hızla oturduğu yerden kalkıp onlara doğru yöneldi. Uyuşmuş bacakları bedeninin gıdıklanmasına yol açsa da buna birkaç saniye sonra alışmıştı ve genç cadıları takip etmeye devam etti. Eğleneceğini biliyordu, abileri ve kuzeniyle çok eğleniyordu çünkü. Büyükler eğlenceliydi. Heyecanla ilerlerken zindana geldiklerini gördü ve bir an için içi gerçekten ürperdi küçük cadının. Öteki cadılara daha fazla sokuldu bu sebeple. Biraz sonra bir yerde durduklarını fark etti. Etrafa göz attıktan sonra nerede olduklarını anlamak bir saniyesini almıştı. Mutfağa gelmişlerdi. Peki ama neden ? Bu sorusunu dile getirecekken şahit olduğu konuşma bunu açıklamıştı. Yemek yapmak, eğlenceli olabilirdi. Biliyordu işte küçük cadı, bütün büyükler eğlenceliydi. Büyük bir gülümsemeyle malzeme dolu masaya doğru yaklaştı ve gerçekten ne yapacağını bilmeden birkaç yumurtayı eline alıp bir kaseye kırmaya çalıştı. Tabii bu girişiminin sonunun hüsran olması da küçük cadıyı bir hayli hayal kırıklığına uğrattı. Önünde duran kase yumurtanın sıvısının üstünde yüzen yumurta kabuklarıyla dolmuştu. Her ne kadar beceremese de bu fikri sevmişti, gerçekten eğleneceklerdi.
Aderyn Dorielle Euphrosyn
Aderyn Dorielle Euphrosyn
Hufflepuff IV. Sınıf
Hufflepuff IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 45
Kayıt Tarihi : 21/04/12

Mercier'in Sihirli Yemekleri. Empty Geri: Mercier'in Sihirli Yemekleri.

Paz Mayıs 06, 2012 6:28 am
You cast a spell on me spell on me
You hit me like the sky fell on me fell on me
And I decided you look well on me well on me
So let's go somewhere no-one else can see you and me

Saatlerdir dilinde aynı sözler dönüp dururken, ince biçimli bacaklarıyla da sözlerin ritmine uygun olarak hareket edip duruyordu. Ödevlerini çok önceden bitirmiş olmanın verdiği rahatlıkla kendini bahçeye atmış, ayakkabılarını da çıkarıp çimenler üzerinde durmak bilmeksizin dans etmeye koyulmuştu. Sıkıca kapattığı göz kapaklarının ardında onun yüzü vardı. Dudaklarının zevkle kıvrılmasını, kalbinin hızla daha da hızla atmasını sağlayan o sımsıcak bakışları hayal ediyordu her zamanki gibi. Ondan uzak bile olsa onu düşünerek mutlulukta kaybolabiliyordu. Siyah uzun saçları bir kez daha savrulup zarifçe boynuna çarpınca onun sert sakallarının tenine sürtünüşünü hatırlamıştı işte. Boynundan göğüslerine doğru süzülen terin bıraktığı ıslak yol tıpkı onun dilinin geride bıraktığı gibiydi. Tıpkı onun yanındayken heyecandan nefesnin kesilmesi gibi uzun süredir dans ettiği için yorgunluktan nefesi kesilmişti. Sonunda durmaya karar verdiğinde bacaklarının onu taşıyamayacak kadar güçsüz olduğunu fark etti. Eteğinin yukarıya toplanmasına aldırmadan kendini çimenlerin üzerine bıraktı boylu boyunca. Güneş kar beyazı teninde büyüleyici bir görüntü yaratırken kocaman gülümsüyordu. Mutluydu işte, ne olursa olsun mutluydu.

Neşesi iyice yayılırken sebepsiz bir kahkaha da güzel dudaklarından dökülüverdi bir anda. Çevresinde somurtkan suratlarla dolanıp duran diğer öğrenciler onu tuhaf bakışlar atsa da umrunda değildi. Ellerini başının altında birleştirip dans ettiği şarkıyı söylemeye başladı yine. Çevresindeki birçok sesin yanı sıra karnından yükselen bir gurultu da eşlik ediyordu şarkısına. Bedeninden yükselen bu ihtiyaç dolu sesle saatlerdir hiçbir şey yemediğini hatırlayınca yeterince dinlendiğine karar verip hemen ayağa kalktı. Zindanlara inmek oldukça itici bir düşünce olsa da öğle yemeğini bekleyemeycek kadar sabırsız olduğunu hissediyordu. Mutfağa giden yolda karşılaşacağı Selfier öğrencilerini değil de, onu bekleyen ev cinlerinin hazırladığı enfes yiyecekleri düşünerek sabırsızlıkla yola koyuldu. Korkusundan mı yoksa açlığından mı bilinmez bilinçsizce birbiri ardına hızlı adımlar atıyor çevresine çok fazla dikkat etmiyordu. Sonunda mutfağa ulaştığında sabırsızlığın da etkisiyle içeriye daldı. Açlığı sayesinde içeriye o kadar hızlı girmişti ki kurabiye yapmakta olan tüm kızlar ellerindeki malzemelerle kalakalmış koskoca mutfağa sessizlik çökmüştü. Yüzünde koca bir gülümsemeyle donup kalan Aderyn karşısındaki Mercier kızlarının da onun kadar şaşkın olduğunu görünce neşe dolu bir kahkaha daha attı.

Genç kızın kahkahasını karnından yükselen yeni bir gurultu takip edince tüm kızlar haline gülmeye başladı. Utançtan hafifçe yanakları pembeleşen genç kız kahküllerinin ardından onlara diktiği koca gözleriyle “Midemin küçük duyurusundan da anlayabileceğiniz gibi çok açım. Size katılmamın bir mahsuru var mı?” diye sordu. En tatlı ses tonunu ve sevimli tavrını takınmıştı bu soruyu sorarken. Başka zaman olsa kim olduğunu umursamaz doğruca yiyeceklerin başına çökerdi ama binadaşlarından oluşan bu zarif kızlar grubunun arasında öyle davranmayacak kadar terbiye almıştı. Kızların birçoğunu tanısa da hiçbiri ile fazla yakın olmaması onu yemeklere bir ifrit gibi saldırmaktan alıkoyan tek şeydi. Birazcık daha yakın olsalar sadece azıcık daha, hepsine içinde gizlenmekte olan oburu göstermekten çekinmezdi oysa. Sorusuna bir cevap almayı beklerken sabırsızlıkla yerinde kıpırdanıp duruyor gözleriyle tüm masayı taramayı da ihmal etmiyordu. Gözlerini yiyeceklere dikmiş sabırsızlıkla bakarken afacan bir çocuktan farkı yoktu her zamanki gibi.
Alexis Antoinette
Alexis Antoinette
Hufflepuff V. Sınıf
Hufflepuff V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 127
Kayıt Tarihi : 19/04/12
Nerden : Gondor

Mercier'in Sihirli Yemekleri. Empty Geri: Mercier'in Sihirli Yemekleri.

Çarş. Mayıs 09, 2012 2:26 pm
    Bir sayfa, bir sayfa daha ve ardından… Ohh, bir esneme daha. Bu dersler olmasa ne yardım edecekti gen Mercier’in uyumasına. Önündeki parşömeni bir çırpıda uzaklaştırdı kendisinden ve derin bir nefes alıp başını geriye attı. Güneş Tanrıçasının kutsadığı saçları hafifçe omuzlarından aşağıya dökülüyordu. Zihninde tek bir isim yankılanırken ne kadar uykusunun geldiğini fark etti, yine. Küçüklüğünden beri uykuya bu kadar düşkün olmasının tek sebebi güzelliğine önem vermesiydi. Annesi ona daha minicik bir kızken eğer yeterince uyumazsa gözlerinin altında inanılmaz derecede çirkin halkalar olabileceğini söylemişti. Küçük Alexis bu sözlere öylesine inanmıştı ki, bir daha asla ama asla uykudan kaçmamaya yemin etmişti… Bir an korkuyla açtı gözlerini, uyuyakalmıştı. Buz mavisi gözlerini fazla incitmemeye özen göstererek hafifçe ovuşturdu ve etrafına bakındı. Tüm kızlar toplanmış bir yere gidiyorlardı sanki. Hiçbir şeyden geri kalmamayı felsefe edinmiş genç cadı yerinden kalktı, zarif devinimlerle diğerlerinin peşinden gitmek üzere.

    Her ne kadar binadan dışarıya çıkmamış olsalar da hafifçe titremeye başlamıştı. Üzerindeki hırkaya sıkı sıkıya sarındı ve incecik bedeni tüy yumağı gibi küçücük kaldı… Mutfağa geldiğinde tüm Mercier kızları oradaydı, şuh bir kahkahanın ardından gözlerini elinde kitap tutana çevirdi ve kollarını sıvadı. Kendisine güvendiği yegane konu yemekti. Eh ne de olsa bir erkeğin midesine giden yol kalbinden geçer. Argh! Yine yanlış söylemişti. Kalbine giden yol… Bu güne kadar annesinin öğrenmeye lütfettiği yegâne şey nasıl yemek yapılacağıydı. “Bu işi üstadına bırakın kızlar..” Neşeli sesi mutfakta çınlarken ileriye doğru bir adım attı ve ayağı takıldı. Yaşı belirli bir seviyeye gelmiş olmasına rağmen hala uzuvlarına hakim olamıyordu yeterince. Çabucak kendisini toparladı ve zarif bir hareketle başını kitaba doğru uzattı. Kurabiye, mm. Leziz.
Denise Chantal Joel
Denise Chantal Joel
Hufflepuff V. Sınıf
Hufflepuff V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 104
Kayıt Tarihi : 06/05/12
Nerden : Hollanda.

Mercier'in Sihirli Yemekleri. Empty Geri: Mercier'in Sihirli Yemekleri.

Paz Haz. 03, 2012 7:25 pm
"Kaçıncı sayfadasın?"
Elinde tuttuğu kitabın küçük harflerinden arta kalan yerde yazılı duran sayfa sayısına gözleri kaydı sarışın cadının. Kendisine ait yatağının üzerinde oturan arkadaşının sorusunu cevaplayabilmek için süslü bir şekilde yazılmış rakamlar, sözcükle can buldular. "189. sayfadayım fakat, geç okuduğumu söylemeliyim. Şayet şöyle bir sorun var ki bu sayfalar hiçte heyecanlı geçmiyor." Diye söylendi çok kısık bir sesle. Her zaman sessizce konuşur, karşısındakinin onu dinlemesini beklerdi. Konuştuğu zamanda gerçekten dolu şeylerden bahsederdi. Boş laflarla işi olmayan bir Mercier'di o. Çoğu Mercier de bunu yapardı zaten. Gaetane'nin sorusunu bu şekilde cevaplamakla yetindi. Parşömenin o yağmuru anımsatan kokusunu ciğerlerine doldurdu. Elindeki kitabın en güzel özelliği ise, kitap hangi hava durumundan bahsederse o havanın kokusu burnunuza gelirdi. Bu da kitabı çekici kılan diğer özelliğiydi yoksa çoktan Denise bu kitabı rafa kaldırmayı ve tozunu alana kadar beklemeyi becerirdi. Bunu çoğu kez yapmıştı da yapmadığı şey değildi ki. Okuduğu kısmın arasına parmağını özenle yerleştirdi yerini kaybetmemek için. Oturduğu camın kenarından dışarıya bir bakış attı. Hava o kadar sıcaktı ki camın her yerinden güneşin ışıkları içeriye süzülüyordu. Bacaklarını toplardı ve ayaklarını diğer köşeye doğru uzattı. Tekrar kitabını okumaya devam edecekti ki odada oluşan fısıltı dikkatini çekti. İster istemez bakışlarını kitabın kapağından çekip yatakhanenin kapısına doğru bakmaya zorladı. Birkaç Mercier kızı odadan ayrılıyordu. Bu kadar kızın bir anda nereye gittiğini merak etmemiş değildi.

Kafasındaki soruları hemen yatağının üzerinde ojelerini özenle süren Gaetane'ye sormaya yeltendi. "Nereye gidiyorlar?" Zihnindeki soru bu basit sorudan ibaretti. Gaetane, yeşile bürünmüş fırçayı havaya kaldırarak "Duymadın mı? Mutfağa gidiyorlar, açlık başlarına vursa gerek," dedi ve işini yapmaya koyuldu. Mutfağa gidiyorlardı demek, bir şeyler yapacak olmalıydılar. Hem sarışın cadının da bu fikir midesini guruldatmaya yetmişti. Bir de saatlerdi bu pencere kenarında sıcacık fırından pişmiş gibi olduğunu düşününce soğuk bir şeyler gözlerinin önünden geçmiyor değildi. Yüzüne muzip bir gülümseme yerleştirdi ve kitabı, diğer ders kitaplarının üzerine fırlatarak odadan dışarıya çıktı.

Zindanların o siyahımsı havası, rutubetli bir şekilde üzerine çöküyordu sanki sarışın cadının. Karanlık ve koyu renkler küçüklüğünden beri hoşuna gidememişti. Koridoru zoraki geçtikten sonra mutfağın o yiyecek dolu havası esmeye başladı yüzüne. Biraz önce fırın gibi hisseden dişiden eser kalmamıştı, buzdan prenses olmuştu. Mercier kızlarının o eğlenceli tavırlarını görünce içine sıcaklık oturdu. Onların arasında yerini almak için aralarına katıldı, "Biraz Muggle'ların tarzlarını deneyebilirsiniz," dedi, bu işten kendine pay ayırabilmek için. Hem de eli kolu bağlı oturmayı pek sevmezdi.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz