leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Rogue Chancellor
Rogue Chancellor
Ravenclaw IV. Sınıf
Ravenclaw IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 156
Kayıt Tarihi : 10/04/12
Yaş : 31
Nerden : İngiliz
Lakap : Ro

Başkan Olmak Zor! Empty Başkan Olmak Zor!

Ptsi Nis. 30, 2012 2:35 pm

Başkan Olmak Zor! Hollow_art_so026 Başkan Olmak Zor! Sasha_pivo_020
Glee ~ Loser Like Me

    Orenthia'nın başladığı ilk gün Bina Başkanları için de işler çoktan başlamıştı. Sabahın ilk ışıklarıyla uyanan genç kız, asasıyla yaptığı ufak tılsımlar sayesin kağıtlarını çoğaltmaya başlamıştı. Böylece Quidditch duyuruları okula yetebilecek denli çok olmuşlardı. Hem Rogue'nin yaptığı özel bir tılsımla başvuran öğrenciler adlarını hangi listeye yazdırırsa yazdırsın genç cadının elinde bulunan kağıda adları işlenecekti. Böylece genç cadı bir daha kalkıp bütün okulu dolaşmak zorunda kalmayacaktı. Genede ilk sefer kalkıp okulu dolaşması gerekiyordu. Bu yüzden biraz surat astı ama okul görevi olduğunun bilincinde yerinden kalktı. Gözlerini uyumakta olan kuzenine dikti. Genç kızın yorganı birkaç defa dürtüklemesinin ardından düzenli bir sesle "Ben gidiyorum Luj." şeklinde bir bilgi yumağı savurdu. Kuzeni yatağın içinde homurdanarak bir yanından diğerine döndü. Rogue böylece bunun çok anlamsız olduğunu anlayarak başını salladı. Mavi işlemeli cübbesini üzerine geçirdi. Sarı saçlarını at kuyruğu şeklinde topladı ve mavi gözlerinin altına belli belirsiz bir göz makyajı yaptı. Sonunda güne hazır olduğuna karar vererek yatakhaneden çıktı. Ortak salona indiğinde her yer boştu. Ev cinleri işlerinin sonuna gelmiş gibiydi. Ona görünmeden geçtikleri birkaç saniyenin ardından clik sesleri eşliğinde yok olduklarını duydu genç kız. Bununla birlikte yalnız olduğu salonda rahatça ilerledi. Masanın üzerinde duran meyve sepetinden daha yeni konulmuş taze bir yeşil elma aldı. Onu elince çevirerek ortak salonu da terk etti.

    Okulun birkaç yerini dolaşmıştı. Elindeki elmayı hala çevirmekteydi. Yemek veya yememek arasında kararsızdı ama gün içinde onu elinde elma olmadan asla bulamazdınız. Genç kız derste elmasını masaya bırakır, ders çıkışında alıp yemeye devam ederdi. Öyleki bazıları onun elmadan yapıldığını bile düşünebilirdi. Geçenlerde bir muggle yapımı anime izlemişti. Orada ölüm meleği olarak bilinen bir canlı durmadan elma yiyordu. Kendini onlara benzettiğinde bu işte daha fazla hoşuna gitmeye başlamıştı. Üçüncü kat koridoruna girdiğinde elmasını yukarı doğru fırlattı. Elma geri eline düşerken gözleri panoyla uğraşmakta olan çocuğa takıldı. Çocuğu tanıması için saniyenin bile geçmesine gerek yoktu. Ömrünü harcasığı bu çocuğu her an tanıyabilirdi. Sevgili üvey abisine yaklaşırken genç adamda arkasını dönmüştü. Rogue daha demin yakaladığı elmadan sonunda bir ısırık almasının ardından "Mükemmel başkanımızda buradaymış." diyerek gülümsedi. Abisinin panoya astığı kağıda yaklaştı ve kendi kağıdını hemen onun yanına iğneledi. Gözleri büyük bir iş başarmışçasına kısıldı. Gülümseyerek onu izleyen genç adama doğru döndü. Bütün içtenliğiyle savurduğu gülümsemesinin ardından dudakları birkez daha hareketlendi. Bu sefer diğerinden daha canlı bir sesle "Sevgili abiciğim, boşuna bu saatte uğraşmasydın. Nasılsa senden daha iyi bir başvuru listem olacak. Her zamanki gibi." sözcükleri ağzından özenle savurmuştu. Sonunda elmasından bir ısırık daha alarak duvara yazlandı. Gözlerini eğlendiğini belirtircesine kırpıştırdı ve tek kaşını kaldırarka karşısında duran üvey abisine, ilk aşkına birkez daha meydan okudu.


Riçırd
Riçırd
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 254
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Başkan Olmak Zor! Empty Geri: Başkan Olmak Zor!

Salı Mayıs 01, 2012 3:39 pm
    Gözlerini hafifçe araladıktan sonra esnemeden edemedi. Okulun ilk günü olduğundan erken kalkmaya alışamamıştı. Hem erkekler yatakhanesi zindanlarda olduğundan, saate bakmadan gün hakkında bir tahmin yürütemiyordu. Ayaklarını süre süre banyo yapmaya gittikten sonra her zaman gurur duyduğu formasını giyip, herkes yataklarında mışıl mışıl uyurken kendisine bahşedilmiş görevini yerine getirmeye gitti. Artık buna alışması gerekiyordu. Ailesinin tüm sorumluluğu üzerinde olduğu gibi, şimdi bina arkadaşlarına da göz kulak olması gerekiyordu. Başını her zamanki gibi dik tutarak, tüm sert görünümüne rağmen süzülerek koridorda yürümeye başladı. Kendisinden bakışlarını ayıramayan gözleri hissedebiliyordu. Çoğu onunla konuşmaya bile korkuyorlardı halbuki. Oldukça ilgisiz bir edayla elindeki broşürleri büyük, mantar panoya asmaya başladı. Quidditch tarihleri, kulüp etkinlikleri, okul korosu vs. Richard'ın dikkat etmediği o kadar çok konu ve gereksiz şey vardı ki oğlan afallamıştı. Ne kadar kendisine güveni tam, tehlikeli bir genç adam gibi görünse de aslında bazı konularda aceleci, ilgisiz bir oğlan çocuğu gibi olabiliyordu. Maalesef ki ailesine ve bulunduğu konuma tutunabilmesi için, içinde bulunan masumluk tohumundan ve neşe pırıltısından uzak durmalıydı. Ağzı açık bir şekilde pano ile uğraşırken ensesinde tanıdık bir ses işitti. Bu tiz ve baş kaldırıcı sesi nerede duysa tanırdı ne de olsa. Rogue, kendisine küçük göndermeler yaparken Chancellor varisinin bıyık altından gülmesi, alaycı bir şekilde üvey kız kardeşini süzmesi ve ona aldırış etmemesi gerekiyordu; lakin Richard hiçbir zaman bir alfa gibi davranamamıştı. Lider ruhlu olduğu doğruydu. Güçlü ve kudretli olduğu da. İstediği zaman her şeyi yapabileceği söylentileri de doğruydu; fakat o soğuk ruh onda yoktu. Tanımadıklarına aldırış etmese de Rogue onun için farklıydı. Arkasından kuyusunu kazacak olan tescilli mahluk!

    Bir elini duvara yaslayarak rahatsız edici, etrafta çınlayan bir kahkaha koparıverdi. Bunu sırf sevgili üveyini kızdırmak için yağmıştı. " Senin benden daha iyi olduğuna dair bir şüphe yok kız kardeşim! " Sırıtışına bir türlü engel olamazken kıza doğru bir adım attı. Bunu onu sinirlendirmek için yapıyordu. Richard ne zaman yakınlık gösterse, kıza fiziksel bir temasta bulunsa Rogue daha da sinirleniyordu. Oğlan, en başlarda bundan rahatsız olsa da şimdi pek kafasına takmıyordu bile. Eliyle çenesini kendine doğru kaldırarak kız kardeşinin gözlerinin içine baktı. O kadar korkutucu ve aynı zamanda harika görünüyordu ki, bazen Richard'ın nutku tutuluyordu. Diliyle kurumuş dudaklarını ıslattıktan sonra, her erkeğin yapamayacağı bir şekilde gözlerini kırpıştırıp büyüleyici bir ses tonu ile kız kardeşine kur yaptı.
    " Kesinlikle Chancellorların gururusun, Rogue. Babamın şehvet tutkusunun ve çok eşli oluşunun kanıtısın. " Muzip bir şekilde geri çekilirken yüz ifadesini saklamak için çok uğraşmıştı. Ne olursa olsun fazla ileri gittiğini düşünmüştü. Tam sözünü geri alacak iken kız kardeşinin ateş saçan gözlerini gördüğünde konuşamadı.
Rogue Chancellor
Rogue Chancellor
Ravenclaw IV. Sınıf
Ravenclaw IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 156
Kayıt Tarihi : 10/04/12
Yaş : 31
Nerden : İngiliz
Lakap : Ro

Başkan Olmak Zor! Empty Geri: Başkan Olmak Zor!

Perş. Mayıs 03, 2012 2:31 pm

    Karşısındaki genç adamın kahkahasıyla bir an kan beynine sıçramıştı. Çekip gitmesini düşünürken karşısındaki adam onu gerçekten ciddiye alıyordu. Uzun yıllar boyunca Rogue böylesine ciddiye alınarak nefret edilmenin verdiği ızdırabı birkez daha hissediyordu şimdi. Çünkü ona göre bu yalnızca üvey abisinden gelmiyordu, hayatı boyunca kalbini açtığı tek adamdan geliyordu. Oysa o umursamazca genç kıza yaklaşmaya devam ediyordu. Duvarla abisinin arasında kaldığında genç kız nefesini tutmuştu. Bu yaptığına inanamayan her saniyesi abisinin sözlriyle zehir oluyordu. Genç adamın dudaklarına düşen her damla nefretle birlikte Rogue'nin dayanma dürtüsü bir o kadar sınanıyor gibiydi. Mavi gözlerini kaçıramadığı o kısacık anda abisinin dudağını yalaması ve geri çekilirken hakim olmadığı kahkahasıyla genç kızı kendine getirmişti. Yüzüne doğru çıkan öfke alevleri kendi gelmesini de bir o kadar engelliyordu. Alev almış bakışlarıyla abisine baktığında genç adamın sustuğunu gördü. Aradaki mesafeyi açıp karşısındaki adamı dibine geldiğinde ufak bedenini ona doğru tutarak gözlerinin içine baktı. Öylesine nefretle bakıyordu ki taş olsa çatladı ve Rogue artık bunu yaşamaktan bıkmış gibiydi. Hırçın sesiyle konuştu. "En azından senin gibi duygusuz değildi. Sen, onun varisi nasıl ona hakaret edebilirsin? Hemde..." O an ölmüş olduğunu söyleyememişti genç cadı. Çünkü bu ailede ona iyi davranan tek kişi hep babası olmuştu. Başka kimse onu istememişti. Amcası babasının mirası olduğundan Rogue'yi kabullenmişti, oysa aynı şey Richard ve Mischa için geçerli değildi. Rogue iki kişi olmasalar bu ailedeki asıl üveylerin onlar olduğunu düşünecekti. Çünkü sonuçta sevilmeyen onlardı. Babalarının kardeşi tarafından istenmeyenlerde. Oysa genç cadı abisi olmasa ne yapardı bilmiyordu. O ne kadar sert vurursa vursun her vuruşunda kalkmayı biraz daha öğrenmişti. Tekrar ayaklandığındaysa her seferinde abisinin başına daha büyük bir bela olmuştu. Son nefesine kadar da böyle olmaya devam edecekti. Çünkü başka şansı yoktu, abisinin yanında olmasının başka şansı yoktu belkide. Çünkü eğer bu kadar çok direnmeseydi çoktan aileden kovulmuştu ve Richard'a asla koruyacak denli yakın olamayacaktı. Şimdiyse onun gözüne durmadan burada olduğunu gösterirken her şeyi yapabilecek bir yerdeydi.
Riçırd
Riçırd
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 254
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Başkan Olmak Zor! Empty Geri: Başkan Olmak Zor!

C.tesi Mayıs 05, 2012 8:04 am
    Kız kardeşinin, oğlana doğrulttuğu bıçak kadar keskin kelimeler, Richard'ın yüreğinde daha şimdiden büyük bir yarık açmaya yetmişti. Aklına o anda gelebilecek en olanaksız düşünce geliverdi. Babası. Hiçbir zaman onun alfa olacağını düşünmemişti. Ona karşı hiçbir zaman nazik olmamıştı. Mischa ve Richard babasının gurur duydukları kişiler değildiler. O kişi Rogue idi. Güzel ve güçlü genç kız. Babasının aşık olduğu tek kadından olan cadı. Richard ve Mischa ise çıkar amaçlı bir evliliğin ürünü idiler. Babaları Richard, hiçbir zaman küçük Richard'a şefkat göstermemişti. Oysa babaları, o kadına -Rogue'un annesine- gittiğinde kendi annesini teselli eden tek kişi olmuştu. İşte belki de bu yüzden, hiçbir zaman üvey kız kardeşine tam olarak bir kardeş gözüyle bakmamıştı. O yasak bir aşkın tohumu olan, var olmaması gereken bir varlıktı. Mischa ve Richard'a hayatı zindan eden küçük, sinsi kız. Tabi ki babaları ölene kadar. Az değil, yirmi yıl Chancellorların lideri olan, bu zalim adam öldüğünde tüm aile ve Rogue derin bir hüzne boğulmuştu. Sadece, cenazede bile arka sıralarda duran Richard ve Mischa derin bir nefes alabilmişlerdi.

    Yeni bir lider, güçlü bir alfa seçileceği zaman kimse Richard'ın seçileceğini düşünmemişti belki de. Ne de olsa babaları onları sevmezdi. Çok fazla lider seçeneği olmasına karşın, özellikle en güçlüleri olan Aidan'ın seçileceği beklenirken, Golpé ağacı Richard'ı seçtiğinde herkesin yüzü allak bullak olmuş, o anda Chancellorların keşmekeş bir hayat süreceği anlaşılmıştı. En kötüsü de, Richard'ın seçildikten sonra direkt olarak Rogue'un gözlerinin içine bakması olmuştu. Zafer, intikam, işkence. Genç kız, babasının ölümüne hazırlıksız yakalandığında, bir de üstüne ondan nefret eden abisi alfa olunca yıkılmış olmalıydı; fakat Richard o sözünü ettiği intikamı, işkenceyi hiçbir zaman üvey kız kardeşine yapamadı. İstese de yapamazdı zaten. Richard genç kıza baktığında, babasının o korkutucu fakat güven veren gözlerini görüyor, ne yapacağını bilemiyordu. Biliyordu ki, eğer Rogue'u kendi etrafından uzaklaştırırsa savunmasız kalacaktı. Aslında Mischa'dan bile daha fazla güvendiği kişinin Rogue olması ironik bir durumdu; fakat babasının onlara bıraktığı tek hatıra üvey kız kardeşi idi ve bunun önüne geçemezdi.

    Damarlarına basınç yapan öfkenin önüne geçemedi genç alfa. Gözlerini kısarak Rogue'a baktığında hem o nefret, hem de asla göremediği sevgiyi hissediyordu. İçinden hem onu sarsmak hem de sonsuza kadar sarılmak geliyordu; fakat ikisini de yapamayacak kadar öfkelenmişti. Rogue'un kolunu hafifçe sıktı ve kızın ki gibi alev saçan bakışlarla karşılık verdi. " Ona hakaret etmek mi? Onun bana her gün hakaret edişi ve küçük sevimli üveyime iyi davranmam gerektiğini her fırsatta yüzüme vurmasını sayarsak, o adam ölmekle, doğduğumdan beri bana hiç yapmadığı bir iyiliği yaptı! " Öfkesi gittikçe yükseliyor, alfa olduğunda hissettiği kudreti, yüreğinin tam ortasında -bu kez acı verecek bir şekilde- hissediyordu. Kızın kolunu daha da sıkarak, " Ah tabi. Benden o kadar nefret ediyordu ki, ömrüm boyunca bana yük olacak bir varlık bıraktı. " Parmağını kızın göğsüne vura vura bağırdı. " SENİ! "
Rogue Chancellor
Rogue Chancellor
Ravenclaw IV. Sınıf
Ravenclaw IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 156
Kayıt Tarihi : 10/04/12
Yaş : 31
Nerden : İngiliz
Lakap : Ro

Başkan Olmak Zor! Empty Geri: Başkan Olmak Zor!

Perş. Mayıs 10, 2012 9:35 am

    Kanının son damlasına kadar dökmek. Genç kız onu hiç sevmeyecek abisi için bunu yapabilir miydi? Küçüklüğünde belki ama öncelikle kendini düşünmeyi öğrenmişti Rogue zaman içinde. Abisinin arkasında duran Mischa'da vardı, onlar birbirlerine sahipti. Oysa genç cadı aralarında bir sığıntı gibi kabul ediliyordu ve hiçbir şeye sahip değildi. Belki bu yüzden bilinmez her şeye sahip olmaya başladı. Richard'ın önce doğarak ondan aldığı her şeye sahip çıkıyordu yavaş yavaş. Kendi soyundan abisine ihanet edemezdi elbet ama bunu Richard'ın bilmesine gerek yoktu. O anın koşullarında gerekirse en kötüsü olacaktı. Önce kendini kurtaracak ama yapabilirse - ki yapmak zorunda olduğundan genelde yapardı. - yanında abisini de kurtaracaktı elbette. Bunu yapması için sevgisinden çok daha farklı nedenleri de vardı elbette. En başta ailenin daha fazla karışmasına kimsenin ihtiyacı yoktu. Zaten ilk alfa seçildiğinde bütün dengeler bozulmuştu ama bunu dengelemeleri içni Rogue hep uğraşmıştı. Böylece yeni yeni rayına oturan aile düzenini tekrar bozmak saçmalıktı. Bunun dışında kan bağı vardı ve sonuçta babasının bir mirasıydı bu. Daima kardeşlerini korumasını söylerdi Rogue'ye babası. Genç kızı hep en iyi şekilde yetiştirmişti ve kardeşlerine bir katkısı olması gerekiyordu. Tabii bunların dışında sevgiside vardı elbet. Mischa'ya karşı da çok kötü duygular beslemiyordu ama ilk aşkı olan abisine duyduğu kin dışında sevgisi hiç bitmemişti. Aslında onu taktir eder bir yapısı bile olabilirdi. Genede şimdi karşısında köpüren adama sadece kin besleye bilirdi.

    Genç kız kolunun sıkılmasıyla bir anda patlama noktasına ulaşmak üzereydi, genede kendisini tutması gerektiğini biliyordu. Gözlerini kırpıştırarak absine dikti. En alaycı tonunu takınarak abisinin sinirli sesini dinlemeye başladı. Gözleri hiçbir şey anlatmıyordu ama sinirli olduğu diken diken olan tüylerinden belli oluyor olmalıydı. Kolunun daha beter sıkışmaya başlamasıyla birazcık oynattı. Sinirli el onun kaçmasına izin vermeden bütün zehriyle sözlerini sarf ediyordu. Genç kıza düşen tek şeyse bunu dinlemek oluyordu bir süre. Genede sonunda altta kalamayacağı bir şey demişti abisi. Babasının Rogue'yi ona emanet ettiğini, yük olduğunu yüzüne birkez daha haykırmıştı. Oysa bilmiyordu ki ona bakan hep genç cadıydı. Her zaman bir işler yapsa ve arkasının toplanması gerekse bunu sevgili kız kardeşi yapıyordu. Hayır öz kız kardeşi değil, o çok sevdiği kız değil Rogue'du bunları yapan. Oysa her seferinde yüzüne hain veya yük olarak bakılan gene genç kızdı. Sınıfa gelmişti işte. Sinirleri genç kızın bedeninin zorluyordu. Forestier'liğinin kaba gücünü kullanarak kolunu sıkan eli büyük bir güçle üzerinden attı. Karşısında öfkeyle duran adama doğru ilerledi. İşaret parmağını tehditkar bir biçimde genç adamın göğsüne bastırarak konuştu. "Ben yük değilim. Babam da bütün aile de bunun farkında." Sinirlerine hakim olamıyordu genç kız. Bu sebepten sviri dilini tutamadan en alaycı tonunu takınmıştı. Oysa öyle sinirliydiki söylediklerinin alaya alınacak hiçbir tarafı yoktu. Bu yüzden sözcükleri belkide yanlış seçerek konuşmasını sürdürdü. "Kendi işimi pek güzel halledebilirim. Hatta seni bile halledebilirim!" Haykırdığı sözler beynine anında nüfuz edince dediğini anladı. İşte hain olarak nitelendirilebilecek bu sözler son derece açıktı. Oysa genç kızın demeye çalıştığı bundan çok uzaktı. Genede bu anlama geldiğini anlayan kız çok ileri gittiğini düşünerek bir anda parlayan sinirini biraz olsun bastırmıştı. Oysa iş işten çoktan geçmiş, sözcükler ağzından koridora büyük bir yankıyla yayılmıştı bile.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz