Romanova, D.
2 posters
- Darja RomanovaRavenclaw V. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 9
Kayıt Tarihi : 07/04/12
Romanova, D.
C.tesi Nis. 07, 2012 9:21 pm
- Forestier, V. sınıf.
- Spoiler:
- Genelde rüya görmezdi Darja, uyuduğu zaman derin, karanlık bir okyanusa gömülür hiçliğin orta yerinde kaybolur giderdi. Uyanana dek hiç kimsenin ulaşamadığı bir yerlerde saklanır, gözlerini yumduğu andan itibaren kendisiyle baş başaymış gibi hissederdi. Fakat bu sabah yalnızlığını biriyle hatta birileriyle paylaşırken bulmuştu kendini, içine doğru çekildiği rüya –ki rüya denemeyecek kadar karanlıktı– ender olarak gördüklerinden bile farklıydı. Darja kâbus görüyordu, yıllar sonra öyle beklenmedik bir olaydı ki bu uykusunda bile durumu kavramakta zorlanmıştı, en sonunda ise karşısındaki şeye yenik düşerek geçmişe dönük bir ziyarette bulunmak zorunda kalmıştı. On yedinci yüzyılın sonları ve on sekizin de başlarındaydı şimdi, dönüştürüldüğü güne ait hatıraları her zamanki netliğindeydi ve işte şimdi her şeyi en ince ayrıntısına kadar yeniden yaşıyordu. Zihni uzun zamandır unutmak için çırpındığı mazisini gözleri önüne getirerek geçmişten kaçamayacağını Darja’ya anlatmak için son bir kez oyun oynuyordu sanki.
Rusya’nın ücra köşelerindeki köylerden birinde yaşayan Romanov ailesi savaşın eşiğinde olduklarını bile bile hiçbir hazırlık yapmayarak günü geldiğinde iki çocukları dışındaki tüm aile fertlerinin ölümüne sebep olmuştu. Kurtulmayı başarabilen çocuklardan biri Darja’ydı, diğeri ise Dante’den başkası değildi, tabii onlarınkine kurtulmak denilebilirse. İkisi de köy basıldığı sırada birlikte, evlerindeydiler ve kardeşlerin tek beklentileri dışarıdaki fırtınanın dinip etrafın sessizleşmesiydi. Tüm o haykırışlar ve bağırışlardan sonra Darja’nın pencereden bakmaya dahi cesareti kalmamış, öylece olduğu yere çöküp ellerini kulaklarına bastırmıştı. Gözlerini ise sıkıca yummuştu hem bulunduğu yerden soyutlanmak istercesine hem de sicim gibi akan gözyaşlarını tutabilirmişçesine. Derken omzunda hissettiği güven verici ellerin sahibine doğru bakabilmişti o kargaşanın içinde, Dante odanın öteki ucundan kız kardeşinin yanına gelmiş ve genç kızı sarılarak teselli etmiş, her şeyin geçeceğine dair bir şeyler mırıldanmıştı. Darja duyduklarına inanmak istiyor, ertesi gün yapacaklarını düşünmeye çalışıyordu, ta ki kapı ardına kadar açılıp içeri giren askeri görene dek. Daha sonrası ise belki de gerçekten hatırlamak istemediği için hatıraları arasında kaybolmuştu, tek anımsayabildiği Dante ile kendisinin önüne atlayan annesinin kulakları dolduran tiz çığlığı ve kadının üzerine kapanan bir çift sivri dişti.
Derken Darja soluk soluğa gözlerini açıp içeriden kilitlemiş olduğu tabutun kapağını sertçe açtı, düşüncelerini küçük bir kutuda toplayıp onları yok etmek, o çığlığı hafızasından sonsuza dek silmek istiyordu. Yıllar sonra bu anıların birden bire canlanması nedendi? Her şey gayet sıradan ve sorunsuz giderken kaçmak istediği geçmişine takılıp yerle bir olmasının sebebi neydi? Hissettiği tedirginlik ve panik açlığını bastırmış, yeryüzünden kâbusu dışındaki her şeyi silmişti sanki. Arkasında bıraktığı kapalı tabuta kısaca bir göz atıp evin alt katından kendini gecenin karanlığına bırakıverdi. Geri döndüğünde Dante ile ilgilenebilirdi, zaten yorgun olarak uyanacaktı ve Darja olmadan beslenemez dolayısıyla da dışarı çıkamazdı. Genç vampir kardeşini bir kenara bırakarak az önceki hikâyenin devamını hatırlamak için kendini zorladı. Korkudan bayıldığını hatta o dişleri hayal ettiğini düşünerek ürkekçe açmıştı gözlerini yeni ve sonsuz hayatına. Hiçbir şey bilmeden, insanların arasına karışamadan yıllarca dünyayı dolaşmıştı Dante ile. Onları dönüştüren vampire hem hayatını borçlu olduğunu düşünüyor hem de onu ailesinden kopardığını bilerek kin güdüyordu. Ne yapacağını bilemez hâlde evin avlusunda dönüp dururken gözlerini ay ışığıyla yıkanan eve çevirdi. Uzun zamandır burada yaşıyor ve neredeyse Dante’den başka hiç kimseyle konuşmuyordu. Bu asosyalliğinin sebebini sorgulamak yerine düşünceleri istemsizce kardeşinin üzerinde toplanıyordu, kaşları hafifçe çatılırken içinde daha önce hiç hissetmediği bir sıcaklığın büyüyerek tüm vücuduna yayıldığını hissedebiliyordu. Endişeyle kırışan alnı olabilecekleri hızla düşündüğünün kanıtıydı, aklından geçenleri hiç kimseyle paylaşamazdı, buna cesareti yoktu. Sırf şu an içinde bulunduğu ruh hâli sebebiyle ona tutunuyordu, yoksa bunlar oldukça anlamsız duygulardı. Silkinip kendine gelmek istercesine kırmızı bir lastikle tutturduğu saçlarını özgür kılarak bahçe kapısına yöneldi, küçük adımlarla ilerliyor nereye gidebileceğini düşünürken kendi kendine zaman kazandırıyordu. Geçenlerde neon tabelasına aldanıp içeri girme gafletine düştüğü o uyduruk barlardan birine gitmeyecekti, eğlence arıyordu ve onu Çatlak Kazan gibi yerlerde bulamayacağından da adı gibi emindi. Bu yüzden dudakları keyifli bir gülümsemeyle kıvrılırken Knockturn’e doğru yola çıktı.
Sonunda dikkatini çekebilecek nitelikte bir mekâna geldiğini düşünerek kendini içeri attı, yalnız kalabileceği küçük bir masa arayarak loş ışıkta ilerliyor, önüne çıkanları itip kakmaktan da kendini alamıyordu. İçerideki yoğun insan kanıyla bile sarhoş olabilirdi yine de dudaklarını sıkıca birbirine bastırarak dişlerinin dışarı çıkmasını engellemeye çalıştı, dönüştürüldüğünden beri herhangi bir “insan”dan beslenmeyi denememiş yalnızca ihtiyacı olduğu kadarını Dante’den alarak yaşamını sürdürmüştü. Bir şikâyeti yoktu, bu daha biraz önce kâbusunda konuk olduğu o ormanda aldıkları bir karardı. Elindeki bardakla oyalanırken aldığı büyük yudumlar hafiften etkisini göstermeye başlamıştı, saati yanında olmadığından burada ne kadar vakit öldürdüğü hakkında hiçbir fikri yoktu, yüzüne özenle yerleştirdiği o çekici gülümsemesini takınarak oturduğu uzun bar sandalyesinden inip çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Üzerine oturan, deri ceketini elinde taşımaktansa üzerine geçirmeyi tercih ederek soğuk havayı ciğerlerine doldurdu, gecenin en sevdiği saatlerinde tek başına eve dönüyordu şimdi. Cadde boyunca kulaklarını dolduran, uzun topuklarının taş zeminde bıraktığı tok ses artık son derece sinir bozucu geliyordu, yine de bu gece kendini rahatlatıp zihnini boşaltabildiği için mutluydu. Tam köşeyi dönüyordu ki keskin duyularının algıladığı koku onu bir an için irkiltti, öyle tanıdıktı ki imkân veremediği hâlde gerçekliğinin farkındaydı. Kokunun geldiği yöne doğru ilerleyince gözlerinin önüne serilen manzara üzerinde ikinci bir şok etkisi yaratmıştı. Gördüklerini inkâr etmek istiyor, biraz önce düşündüğü şeylerdeki çarpıklığı şimdi kendi kendine kabullenebiliyordu. Yine de bu inanmak istemediği gerçeğini değiştirmiyordu, kardeşinin dudaklarından dökülen kelimeler de endişesini ele veriyor, Darja onun kendisini savunma içgüdüsüyle tedirginliği arasındaki mücadeleyi neredeyse gözleriyle görebiliyordu. “Yıllar sonra. Hatta yüzyıllar sonra bu gece. Neden?” sesinin kırık dökük çıkmasına aldırmadan devam etmek istedi, fakat sözcükleri dile getiremiyordu çünkü aslında nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bilemeyecek kadar şaşkındı.
Kimin ne düşündüğünü umursamayan, kendinden başkasına da güvenemeyen bir tiptir. Yalnızca yeni tanıştığı insanlarla konuşurken biraz olsun nezaket gösterir, nazik olmak için çaba harcar çünkü karşısındakini tanımadan kendini rahat hissedemez.
- Vladimir VyacheslavYönetici, Konsey Başkanı
- Mesaj Sayısı : 281
Kayıt Tarihi : 06/04/12
Geri: Romanova, D.
C.tesi Nis. 07, 2012 9:48 pm
Rütbeniz veriliyor. Forestier V. sınıf
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz