leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Jacqueline Hartmon
Jacqueline Hartmon
Gelecek Postası Editörü, Model, Madam Inéz'in Büyü Dükkanı Sahibesi
Gelecek Postası Editörü, Model, Madam Inéz'in Büyü Dükkanı Sahibesi
Mesaj Sayısı : 48
Kayıt Tarihi : 24/04/12
Yaş : 31

İşaretler Empty İşaretler

Çarş. Mayıs 02, 2012 9:18 am

İşaretler Simone3 İşaretler 014
Bruno Mars ~ Billionaire


    Güneşli bir sabahın ilk saatleriydi. Pofuduk beyaz yatakta dönen genç beden kahverengi saçlarını geriye doğru attı. Elini yanına doğru attığında yastık hissetmesi gerekirker eline gelen sertlikle ne oldunu şaşırmış gibi gözlerini açtı. Daha demin mıncıkladığı kişinin bir erkeğin karnı olduğunu anlayınca hızla elini çekti. Yatağın içinde dönüp doğrulurken üzerinden düşen yorganla çıplak olduğunu anladığı bedenine rüzgar vurmuştu. Bunun bıraktığı şaşkınlıkla üzerine yorganı geri çektiğinde yanındaki beden de uyanmaya başlamıştı. Ağzından ufak bir küfür savrulurken genç kadın hızla yataktan çıktı. Yorganı bütün bedenine sararken ayakta durduğu odanın kendine ait olduğuna emindi, ama yerlere saçılmış kıyafetler kesinlikle onun değildi. Gözleri etrafı biraz daha incelediğinde birkaç tablonunda yerinin değiştiğini fark etti. Hizmetçisini kesinlikle öldürecekti. Hızla odada hareketlenmeye başladığında duyduğu sesle olduğu yerde dondu. Gözleri hızla yatağa döndüğünde daha demin uyuyan adam şimdi yatakta oturuyordu.
    "Sen de kimsin? Dün gece burada sarışın biri vardı. O kadarda sarhoş değildim."
    "Asıl sen kimsin ve odamda ne arıyorsun?"
    "Senin odan mı? Quinn nerede?"
    "O da kim?"
    "Hadi ama güzelim onu kim tanımaz, ünlü model. Gerçi sen de fena değilsin hani."
    Genç adam yatakta kıpırdanmaya başladığında kadın ne yapacağını şaşırarak adama hızla sözsüz bir sersemlet yollamıştı bile. Gözleri birazcık adamı incelediğinde gerçekten onu tanımadığını anladı. Hem zaten ünlü bir modelin bu evde bir işi yoktu. Özellikle dikkat çekecek şeylerden kaçınırdı genç cadı. Hızlı adımlarla aştığı odasında birkez daha asasını salladı. Bu sallamanın sonucunda yere saçılmış kıyafetler adamın üzerinde belirmişti. Inéz'de bununla biraz daha rahatlayarak derin bir nefes aldı. Dükkana geç kaldığını hissediyordu ama adamı burada bırakamazdı. Bu yüzden son bir büyü daha savurdu. Bu büyüsüyle beraber adam bir otel odasına postalanmıştı bile. Kısa bir süre sonra ayılacak ve Inéz'in yüzünü kesinlikle hatırlamayacaktı. Genç kadında bunun rahatlığıyla hazırlanmaya başladı.

    Evden çıktığında yürümekten öyle üşeniyordu ki Hogsmeade'ye tek çırpıda cisimlenmişti. Dükkanının biraz ilerisinde beliren gneç kadın başta çay dükkanına uğrayarak sabahının güzel başlaması için bir yeşil çay aldı. Ağzında sıcak yudumları yutarken topuklarında dükkanına doğru ilerliyordu. Birkaç kişiye selam veriyor, gülümsüyor ve arada bir görü gelmiş gibi olduğu yerde kalıyordu. Artık bunları yapmak genç cadı için tam bir usta işi olmuştu. Bu dükkan onu gerçekten iyi idare ediyordu ve kapatmak tam bir çılgınlık olurdu. Bu yüzden gelecek müşterisine hazırlanmalıydı. Inéz yaptığı araştırmaya göre kadının ölmüş bir nişanlısı vardı, bakanlıkta çalışıyordu ve gerçekten kafayı biraz çatlatmıştı. Genç admaın ölümünden sonra kendini içkiye vermişti, şimdide Inéz'in seansına para ödediğine göre adamı hala unutamamıştı. Bu seansta adamı çağırmalarını deneyeceklerinin farkındaydı genç kadın. Bu yüzden önceden hazırladığı tılsımları her dükanının her yerine yerleştirdi. Ufak bir dükkandı bu. Bir köşesinde buğulu bir sis tabakası altında çeşitli kavanozlar bulunuyordu. Kavanozların içinde kişinin görünce tüğlerini ürpetecek hayvan kalıntıları vardı. Tütsü kokuları arasında biraz ileride cam küreler vardı, tavanın her yerinden çeşitli tılsımlar sarkıyordu. Genç kadın şimdi dükkanın ortasında üzerinde tek parça bir elbiseyle duruyordu. Elbisenin boncuk işlemeleri yoğunluktaydı. Mercan mavisi olan elbisenin bir kısmı toplanan kahverengi saçlarının tutturulması için kullanılmıştı. Topuklularını çıkartan genç kadın dükkanın içindeki halı kaplamasına basarken yumuşaklıkla her seferinde daha rahat ediyordu. Çınlayan kapı sesiyle arkasını döndü. Gelen kadına gözlerini kızıl saçlı cadıya dikti. Sakin ifadesini hiç bozmadan dudaklarını oynattı "Luthien seni bekliyordum. Lütfen ayakkabılarını çıkartırsan. Zemini kirletmek istemeyiz eminim." Sözlerinin hemen ardından hılzanarak aynalı bir yere büste ulaştı. Eline geçen birkaç parça taşı yere saçmaya başladı. Mavi gözlerini kocaman açmış tıransta gibi davranıyordu. Oysa genç kadın içeri girenle bir oyun oynarken içinden kıkırdıyordu.




G. Lúthien Quellina
G. Lúthien Quellina
Seherbaz
Seherbaz
Mesaj Sayısı : 26
Kayıt Tarihi : 09/04/12
Yaş : 30
Nerden : Fransa
Lakap : L, Lúth, Lúthy

İşaretler Empty Geri: İşaretler

Çarş. Mayıs 02, 2012 11:11 am
    Son üç yılını onu düşünerek geçirmiş olması ve hala yaşadığına inanıyor olması yavaş yavaş delirdiğini hissettirse de bundan vazgeçmemekte kararlıydı cadı. Onu düşünmek, onunla geçirdiği zamanları tekrar tekrar hatırlamak ve beraber planladıkları geleceği tek başına yaşatmak hobisi haline gelmişti artık. Tekrar konuşmaya başlaması da ya deliliğinin ya da alışkanlık haline gelen bu durumun küçük bir yansımasıydı. Gerçi onun için konuşmayı başlatan kişi olmak oldukça büyük bir adım sayılırdı fakat gülümseyişinin çarpıklığı yalnızca sarhoşken kayboluyor ve gerçek bir gülümsemeye dönüşüyordu. Hala aşamadığı şeyler vardı ve bunlar da en çok göze batanlardandı şüphesiz. Sabahın bu saatinde, üstelik izin gününde sokaklarda yürürken nereye gittiğini bildiği pek söylenemezdi. Bakanlık bile izin veriyordu ona. Gerçekten bu kadar kötü müydü durumu? Her izin gününde olduğu gibi evde durmak istememiş ve kendini sokaklara atmıştı. Gene düşüncelere dalmıştı ve ayakları onu olması gerektiği yere götürüyordu. Umursamadı, belki de yaptığı en büyük hataydı bu. Bir seherbaz her zaman tetikte olmalıdır. Zihninde tekrarladığı bu sözcüklerin de yararı olmamıştı. Omuz silkip yürümeye devam etti. Saçları rüzgârda dalgalanırken anılarının tüm görüşünü kapatmaması için oldukça büyük bir çaba sarf etmemesi gerekti ama başardı. En azından bunu yapabildin L.

    Ayakları adım atmayı kestiğinde nerede olduğunu anlaması için birkaç saniye yeterli olmuştu. Hiç duraksamadan zili çaldığında ne hissetmesi gerektiğini bir türlü kestiremiyordu. Bir ayı aşkın bir süredir buraya, fal baktırmaya geliyordu. Hayır, hayır Adelard’ı unutmamakta kararlı olduğu için devamlı sonu onda biten şeyler deniyordu. Bugün de onu çağırmayı deneyeceklerdi. Aslına bakılırsa onu istediği zaman görebilirdi, düşünmesi yeterliydi ki bunu oldukça sık yaptığı için refleks haline gelmişti. Gerçekten tüm bunlara ihtiyacın olduğunu mu sanıyorsun L? Ne zamandan beri fallara inanır oldun?! Varlığını her anında sinirlerini bozarak hissettiren içsesine aldırış etmeden kendini kapıyı açan cadının dediklerine odaklamaya çalıştı. Ruh, beden ve düşünce üçlemesinin ayrılığına içses eklenince odaklanma bir hayli zor olmuştu. "Lúthien seni bekliyordum. Lütfen ayakkabılarını çıkartırsan. Zemini kirletmek istemeyiz eminim." Mavi elbisesinin içinde oldukça güzel görünen genç cadının isteğini yerine getirip topuklu ayakkabılarını çıkardıktan sonra cadının peşinden ilerledi. Etrafı inceleme gereksinimi duymuyordu çünkü düşünceleriyle fazlasıyla meşguldü. Cadının ondan cevap beklemiyor oluşu da Lúthien’i memnun etmişti zira hala çok az konuşuyordu. Inéz etrafa taş saçmaya devam ederken her ne yapacaklarsa burada yapacaklarını anladığı büstte durdu. Zamanın azalmış olmasıyla seherbazda hafif heyecan kırıntıları baş gösterse de içsesi bunu mahvetmeyi ustalıkla başarıyordu.

    Cadının iri iri açılmış mavi gözleri kadının dünyada olmadığını bağırıyordu adeta. Sessizliğini korumaya devam ederken dışarıdan oldukça ilgisiz göründüğünü fark etti ve cadıyla göz göze gelmekten çekinerek etrafı süzmeye koyuldu. Malum nişanlısını görmek üzere olan biri için bu sakinlik hiç de iyi değildi. Gözüne çarpan ilk şey elbette ayna olmuştu. Cadının etrafa saçtığı taşları veya diğer zımbırtıları bozmamak için yumuşak halının üzerinde dikkatle ilerleyip aynanın karşısına geçti. Ne giydiğinin dahi farkında değildi, daha doğrusu umursamıyordu. Eline ilk geçen tişört ve pantolonu geçirdiği gibi dışarı çıkmıştı. Yaklaşık üç yıldır böyle yapıyordu, bu yüzden alışmıştı bu görüntüsüne. Kemik rengi bluzunun altına siyah bir pantolon giymiş, saçlarını da açık bırakmıştı. Makyajı yok denilecek kadar azdı: Yüzüne biraz renk getiren rujundan başka hiçbir şey kullanmamıştı. Düşünceleri Adelard’ın bu bluzu ne kadar çok sevdiğine, hatta birlikte aldıkları güne kaymıştı. L, sence de dolabını yenilemenin zamanı gelmedi mi? Tekrar içsesi tarafından bölmüştü tüm düşünceleri. Bunun kararını verecek en son şeysin sen. Aslında haklıydı çok uzun zamandır kendine bir şeyler almamıştı ama durumdan şikâyetçi değildi cadı, ne de olsa oldu olası sevmemişti alışverişi. Falcının taş atmayı bıraktığını görünce hiç konuşmadığını hatırlayıp bir şeyler söyleme umuduyla dudaklarını araladı genç seherbaz. ‘’Hazır mıyız? Bir an önce sonuçlanmasını istiyorum.’’ Sonuçlanmak?! Evet, onu görüp göremeyeceği konusunda içsesiyle girdiği iddiadan da belli olacağı üzere, bu bir denemeydi yani göreceğinin bir kanıtı yoktu. Gene de böyle bir şey söylediği için pişman olmuştu, sanki falcıya güvenmiyormuş izlenimi vermişti. Aslına bakılırsa güvenden farklı bir şeydi bu. Kendini burada iyi hissediyordu ve ister gerçek ister uydurma olsun Adelard hakkında söylediklerine inandırıyordu kendini, tüm gerçekleri yüzüne vurmaktan çekinmeyen içsesine rağmen. Her ne kadar her dakikasını Adelard’ı düşünerek geçirse de onu gerçekten görebilme ihtimali hoşuna gidiyordu. Daha dün gece bunun hayalini kurarak uykuya dalmıştı ve ister istemez heyecanlanıyordu. Ne yapması gerektiğini soran meraklı gözlerini cadıya yönlendirmişti şimdi. İçsesi de hazır susmuşken bu fırsatı kaçırmak istemiyordu.


Jacqueline Hartmon
Jacqueline Hartmon
Gelecek Postası Editörü, Model, Madam Inéz'in Büyü Dükkanı Sahibesi
Gelecek Postası Editörü, Model, Madam Inéz'in Büyü Dükkanı Sahibesi
Mesaj Sayısı : 48
Kayıt Tarihi : 24/04/12
Yaş : 31

İşaretler Empty Geri: İşaretler

Salı Mayıs 08, 2012 1:42 pm
    Olacakları önceden tahmin etmenin genelde imkansız olduğu söylenirdi, ama bu Inéz için çok kolaydı. Çünkü her şeyi kendi yapıyordu. Saf beyinlerin inanç sistemlerine olan baskısı sebebiyle her müşterisi de ona böylece inanıyorlardı. Inéz'in onlara sunduğu tek şey inanacak bir şeyler göstermekti ve bunun karşılığında da parasını hiç çekinmeden alıyordu. Çoğu insan bunu dolandırıcılık diye nitelendiriyordu ama Inéz'e göre bu bir sanattı. Yaptığı oyunculuğu Brodway'de bile taklit edemezlerdi. Böylesine büyük bir sanat gerçektende ödüllendirilmeliydi ve onun ödülüde parasıydı. Bunun bilincinde ayin gibi hazırladığı yaprakların tam ortasında duran genç cadı gözlerini kapattı. ellerini yukarıya doğru kaldırdı ve önceden çalıştığı sözsüz büyüsünü yapmak adına konsantre oldu. Dükkanın karşı köşesinde artan dumanlarla beraber yere saçılmış yapraklar havalanmıştı. Inéz gözleri hala kapalı kızıl cadının adını öncedne duyduğu sevgilisinin adıyla konuşmaya başladı. "Adelard eğer buradaysan bizimle iletişime geç. Adelard..." Sözcüklerini söylerken muggle icadı olan radyonun dumanların arasından açılmasıyla önceden kaydedilmiş kaset devreye girmişti. Görünmez bir biçimde dükkanın her yerine yerleştirilen ses sistemi bütün dükkanda yankılanan bir soluk sesini bırakıyordu havaya. Inéz mavi gözlerini kocaman açarka kızıl kadına yaklaştı. Yaprakların arasından geçerken havada süzülerek ayrılan yapraklar geri yerlerine dönüyorlardı. Sonunda Inéz burun buruna kaldığı cadıya doğru soludu. "Görüyorum. Burada. Ona sormak istediğin? Seni duyacak."


Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz