leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Snox Tılsımı Birinci Oyun

+8
Magdelena Ellingson
Feodor Vasilyev
Rohésia Récolte
Alixés Marjoline
Scorpius Malfoy
Berthé A. Glamour
Priscilla Derichs
Aidan Chancellor
12 posters
Aşağa gitmek
Aidan Chancellor
Aidan Chancellor
Mesaj Sayısı : 30
Kayıt Tarihi : 10/04/12

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Snox Tılsımı Birinci Oyun

Çarş. Mayıs 02, 2012 2:54 pm
    Ejderha Takımı;
    Cornelia Sjodin (Hava)
    Scorpius Malfoy (Ateş)
    Rohésia Récolte (Su)
    Priscilla Derichs (Hava)
    Leartes Roubanis (Ateş)
    Vera Darcey Conway Toprak)
    Alixés Marjoline (Ateş)

    Yıldız Takımı;

    Berthé A. Glamour (Hava)
    Rogue Chancellor (Ateş)
    Magdelena Ellingson (Su)
    Améthyste de Nacria (Su)
    Feodor Vasilyev (Toprak)
    Ra'asiel S. V. d'Orléans (Toprak)
    lleana Stauss (Toprak)

    Profesör, öğrencilerini derslikten alıp göl kenarına getirdikten sonra ilk oyun için belirli öğrencileri seçip onları iki gruba ayırıyor. Dersin amacı, Snox tılsımının yanındayken sahip oldukları elementin gücünü açığa çıkarmak. Önce, herkesin asalarını ona vermesini emrediyor. Öğrenciler bundan pek memnun olmasalar da vermek zorunda kalıyorlar. Ardından Ejderha ve Yıldız grupları ikiye bölünüyor. Profesör tok sesiyle konuşurken, gözlemlemekte olduğu çocukların oldukça ürkmüş ve meraklı olduğunu sezse de istifini bozmuyor.

    Bay Chancellor, Snox tılsımını bir kere sallıyor ve öğrenciler yok oluyorlar. Geride kalan öğrenciler oldukça korkmuş görünüyor. Ejderha ve Yıldız grupları, profesörün yapmış olduğu yapay bir labirentin içindeler. Ejderhalar kuzey, Yıldızlar ise güney tarafında. Birbirlerini bulup element güçlerini kullanarak savaşmak zorundalar. Labirentin içinde ölen olursa, tekrar göle cisimleniyor ve oyundan diskalifiye oluyor. İki grupta oldukça heyecanlı ve güçlerini nasıl kullanacaklarını bilmiyorlar. Şimdi kendi aranızda nasıl saldıracağınıza dair bir plan oluşturun ve kendi elementlerinizi kontrol etmeye çalışın. Hadi deneyin!

    +Ejderha takımının lideri Scorpius Malfoy, Yıldız takımının lideri ise Ra'asiel S. V. d'Orléans olarak belirlenmiştir.


not:kısa yazabilirsiniz.


En son Aidan Chancellor tarafından Paz Mayıs 06, 2012 5:23 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Priscilla Derichs
Priscilla Derichs
Yönetici, Selfier IV. Sınıf
Yönetici, Selfier IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 424
Kayıt Tarihi : 08/04/11
http://orenthia.my-rpg.com

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

Çarş. Mayıs 02, 2012 3:16 pm
Profesör ve diğer öğrencilerle beraber meraklı bir şekilde göl kenarına ilerlerken, dersin iyice ilginçleşmeye başladığı geçiyordu genç cadının aklından. Diğer bir çok Profesör tozlu dersliklerde tekdüze bir ses tonuyla kitapları okuturken, teninde danseden güneş ışığının keyfini çıkarabileceği bir yerde derslerini görecek olmak bile onu neşelendirmeye yetiyordu. Scorpius'a selam verip yerini aldı. Alışılmamış bir şekilde fildişinden yapılma, gül işlemeleriyle süslü asasını gönülsüzce Profesöre teslim etti, içgüdüleri asasını asla bırakmaması gerektiğini söylese dâhi bir şekilde güven uyandırıyordu Aidan Chancellor, belki de ailesinin köklülüğünden. Dersin işleyişini dinlerken ilgisinin katlandığını hissetti, eğlenceli olacağa benziyordu. Ejderha grubuna seçilmiş diğerleriyle bir araya gelip, liderleri Scorp'a yakın bir yerde durmaya özen gösterdi. Stratejik olarak, bunu yapmalıydı en azından.
Berthé A. Glamour
Berthé A. Glamour
Gryffindor IV. Sınıf
Gryffindor IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 393
Kayıt Tarihi : 24/04/12
Yaş : 28
Lakap : Glam.

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

Çarş. Mayıs 02, 2012 3:56 pm
    Güneş dağın arkasına saklanıp Kara Göl'ü terkederken yaklaşık 20 kişilik bir öğrenci grubu profesörün liderliğinde göl kıyısına vardı. Buraya geliş sebepleri hakkında münakaşa eden bir gürültü bulutuymuşçasına gruplar halinde alana dağıldılar. İyice odaklanabilmek amacıyla ön saflara ilerleyen Berthé işin içinde bir çatışma olacağını sezmiş,rekabetin tahrik edici kokusunu aldığından itibaren kafasında kurgular tasarlamaya başlamıştı. Rekabet ortamı onun için her zaman bir avantaj olmuştu. Böyle durumlarda hırsı gün yüzüne çıkıyor ve ona ummadığı başarılar kazandırıyordu. Kalbinde iyilik mi kötülük mü baskındı bilmiyordu,yetiştirilişi ve aile ortamı hatta Orenthia'nın her koridorunda dahi hissedilen rekabet ortamı saf kalbine kötülüğü ve iyiliği aşılamıştı. Göl kasvetli şatonun aksine boğucu olmaktan oldukça uzak,ferahlatıcı havasıyla içini aydınlatıyordu. Tıpkı Orenthia'nın sınıfları,koridorları,salonlarında olduğu gibi burada büyümüş,ve bu mekan zihninde yüzlerce anıya ev sahipliği etmişti. Yasemen kokusunun ona verdiği hazzı sonuna kadar hissedebilmek için sinirlerini uyaran beynine karşı koyamayıp derin bir nefes aldı,gözlerini kapadı. Esinti onu mayhoş bir havaya sokmadan başlattığı bu bir kaç dakikalık zevk molasına son verdi ve Bay Chancellor'u dinlemeye koyuldu. Sarı saçları gölgeler altında hafif kumrala çalan profesör takımları ve isimleri tek tek açıkladığında önce adı geçen son sınıfları -özellikle Vasilyev'i- duyduğunda sessiz bir mırıltı koyversede takımının başarısı yüksek kişilerden oluştuğuna kanaat getirip halinden memnun bir tavır sergiledi. Elementinin hava olduğunu kavradığında beklenediği bu sonuç üzerine hiç şaşkınlık geçirmedi. Rüzgarın onu ne denli etkilediği,ruhuna işleyecek kadar yoğun hisler yaşattığı aşikardı.

    Bay Chancellor'un ders işleyiş şeklini anlatmasının hemen ardından zihninde düşmanlarına karşı en büyük silahlarından biri olan sinsiliği uyandı ve çeşitli planlara başladı. Takımı,önceliği takımından birkaçıyla buluşmak olmalıydı. Ancak bunu yapmayı hedeflerken düşmanlarını elemeyi unutmak büyük hata olurdu,takımından birilerinin arkasına sığınıp korunacak ve dersin sonunu getirecek kadar güvensiz yahut başarısız değildi. Henüz on yedilerinde olan bu kız kendisinden iki kat yaşlı insanlarla duelloya girebilecek kadar kibirliydi ve bunu o sınıfta bulunan ve onu azıcık tanıyan herkes bir bakışta anlayabilirdi. Bu yüzden karşı takımdan birilerine mutlaka hedef olacağını düşündü. Ancak öncelikle kendi hedefine odaklandı. Hava... Hava diye geçirdi içinden. 'Hava toprağa kalıcı zararlar veremez,su içinde geçerli. Ancak ateş,küçücük bir esinti ateşi tümüyle yok eder!' sözlerini kimsenin duyamayacağı kadar fısıltıyla söylediysede stratejisini oldukça başarılı yürüttüğünü düşündüğünden yüzüne yayılan kurnaz gülümseme herkes tarafından farkedilmiş olmalıydı. Etrafını yoklayıp diğerlerinin aklından geçen saniyelik cümleleri okumaya çalıştıysada odaklanamadı. Hakkında oldukça heyecanlı olduğu kendi planlarına yöneldi. Karşı takımdan ateş elementinde olanları düşündü; Scorpius,Leartes ve Alixés,onlara odaklanmalıydı,ilk hedefi varlığından fazlasıyla rahatsızlık duyduğu Scorpius olacaktı elbet,sessizce genç adamın ismini fısıldadığında kendisinin bunu duyduğunu sezdi. Fakat bunun lehine olacağını düşünüyordu,Malfoy'un içinde azda olsa bir endişe duyması Berthé'yi oldukça keyiflendirirdi. Ateş elementine sahip olanların su elementiyle uğraşacağını düşündüğünden kendini onların tehtidinde hissetmedi. Hatta bu iki elementin birbirileriyle fazlasıyla haşır neşir olacağına kanaat getirip ateş elementi sahiplerini kolayca haklayacağını düşündü. Elementinin diğer elementlere göre avantajlı olduğunu düşünüyordu,kendi silahını yok etmek oldukça zordu. Kasırga,hortum,esinti bildiği tüm hava büyülerini aklında sıraladı. Ancak bunlar dışında değişik kokuları labirent içine hava sayesinde taşıyarak düşmanlarına karşı kullanabileceğini düşünüp kusursuz giden stratejisine ekledi. Toprak elementi sahiplerinden korkması gerektiğini düşünüyordu,şansına karşı takımda yalnız bir toprak elementi kullanıcısı vardı. Bu onu keyiflendirdiğinde Profesör Chancellor'un el hareketini gördü ve ardından salieseler içerisinde kendini labirentin içinde buldu. Telaşla henüz tamamlamadığı stratejisini düşünmeye zaman yaratmak için etrafında bulduğu tüm pis kokulu otları kokusunu gizlemek için vücuduna süreledi ve elementinin kokuyu yaymak için ona yardımcı olmasını umarak yoğunlaştı. Evet,durumu fazlasıyla rahatsız ediciydi ancak hiç bir üyenin buraya bir süreliğine gelmemesini garanti altına almıştı. Kendine topraktan sakınacağını hatırlatarak aceleyle stratejisine odaklandı,tüm planladıklarını uygulamaya koyduktan sonra ulaşmak istediği ilk takım arkadaşını belirledi. Bu kişiler takım içinde en tanıdığı kişiler olmalıydı ki onlara sadece onların anlayacağı sinyaller kullanarak mesaj verebilsin ve onları yanına çekebilsin. Yakın arkadaşı olan Mercier'den Chancellor'u ve hiç ama hiç haz etmediği kuzeni Vasilyev'i seçti. Ateş,hava,toprak. Eğer bu iki genci hızlıca bulabilirse takımlarını zafere bayağı yaklaştırmış olacaktı. Sessiz ve dikkatli adımlarla ilerlemeye başlarken kendisini çevreleyen tiksindirici kokudan arınmak için çim labirente sürtündü vekarşılaştığı ilk dönemeçte ayrılan yolları kontrol edip yürümeye koyuldu. Çimden duvarların içinde yürürken elementine olabildiğince odaklanıyor ve havayı hissedebilmeye çalışıyordu. Duyduğu bir kıpırtının ardından hızla irkildi ve nefesini tutup gölge sahibinin belirmesini beklemeye koyuldu.


En son Berthé A. Glamour tarafından Paz Mayıs 06, 2012 10:29 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Scorpius Malfoy
Scorpius Malfoy
Slytherin IV. Sınıf
Slytherin IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 183
Kayıt Tarihi : 20/04/12
Yaş : 31
Nerden : İngiltere
Lakap : Yakın olanlara Scorp.

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

Perş. Mayıs 03, 2012 9:46 am

    Bahçenin ortasında profesörün peşinden giden bir grup öğrenci dikkat çekiyordu. Sınıf meraklarını gizlemeye gerek görmeksizin konuşurken arkadan gelen bir grup Selfier öğrencisi en dikkat çekenkleriydi. Özellikle ortalarında duran sarışın çocuk güneşin parıltılarıyla parlıyordu adeta. Rahat tavırlarla ilerlediği göl kenarında korkulu gözleri şöyle bir süzmesinin ardından hafifçe gülümsedi. Gri-mavi gözlerini umutsamazca profesöre diktiğindeyse adam konuşmasını sürdürüyordu. Sonunda Snox Tılsımını hareketlendirdi ve Scorp bir anda başka bir yerde belirdi. Ufak bir kahkahanın ardından ne olduğunu tam olarak idrak etti. İşte o zaman seçildiği gruba göz gezdirmek adına arkasını döndü. Priscilla'yı görünce neşesi yerine geldi, genç cadı da hemen ona yaklaşmıştı. Daha sonra Leartes'i görünce neşesi iyice yerine gelmeye başlamıştı. Sırada Feodor ve Améthyste vardı. Eğer onlarda takımdaysa diye düşünmesine fırsat kalmadan genç adam olan kişileri görmüştü bile. Adının Luljeta ve Vera olduğunu bildiği iki Forestier vardı. Genç adam bunlarada sevinmişti aslında, ne kadar güçlü bir bina olduğunun farkındaydı ve güç dengeleriyle biraz oynamaları Scorpius'un işine bile gelirdi. Oysa diğer köşede duran iki kişiyle bütün neşesi kaçmıştı. Özellikle James'in kız arkadaşı olduğunu bildiği genç cadıya gözleri değince iyice sinirlenmişti. Genede bunu kaybetmek istemiyordu. Bu yüzden Mercier'e odakladı kendini, oysa genç cadı korkusunu bütün yüzüne yaymıştı. Scorpius bir adım öne gidip ikisine doğru konuştu. "Rose sanırım, sakin ol. Bu yalnızca ders, ölmeyeceksin. Geride dur ve bizi koru, bu korkuyla ateş olman imkansız su veya havasındır, ikiside ateşi söndürebilir." Karşısındaki biçimli yüzlü cadı korkuyla ama biraz daha rahatlamış başını salladığında Scorpius'ta başını bir kere salladı ve hemen diğer kıza döndü. Gözlerindeki siniri bastırmaya bile lüzum görmeden dudakları hareket etti. "Ve sen pisicik bu sefer patilerini karşı tarafa doğrult. Yoksa hepimiz kalacağız, bunu istemezsin değil mi?" Genç kızın onu anladığından emin cevap beklemeden diğerlerine döndü. Genede onlarla konuşmadan önce kendi yeteneğini öğrenmeliydi. Hem zaten ateş diye tahmin ediyordu. Bu yüzden tek elini avcu göğü görecek şekilde açtı. Gözlerini sıkıca kapattı ve bir süre odaklandı. Elinin ısınmaya başladığını hissettiğindeyse hafifçe gülümsedi. Gerçekten yeteneği ateşti ve buna hiç şaşırmamıştı. Snox tılsımının getirdiği yetenekler karaktere bağlıydı ve en güçlü elementten başka bir şey Scorpius'a armağan edilemezdi. Bunun bilincinde genç adam sözlerini bu sefer bütün takıma doğru söylemişti. "Benim yeteneğim ateş, hepiniz yeteneklerinizi öğrenin ve bir süre kendi kendinize denemeye bakın. Daha sonra hava yeteneğine sahip olanlar ateşlerin yanında dursun ve onların ateşini havayla güçlendirsin. Karşı tarafın havamızı kesip ateşimizi söndürmesine izin veremeyiz. Aranızda su olan varsa..." gözleri Mercier'li kıza kaydı. "Karşı tarafın ateşini bulabildiği bütün güçle söndürmeli. Ayrıca toprak, sanırım iyi odaklanırsa onunla bir ateş topu bile yaratabiliriz." Sözleri bittiğinde kendi elementine alışmak ve birazcık düşünmek için köşeye doğru çekildi. Elini sürekli açıp kapatarak ateş yaratmaya çalışıyordu. Bildiği tek şeyse bunu başarabileceğiydi.
Alixés Marjoline
Alixés Marjoline
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 77
Kayıt Tarihi : 27/04/12
Yaş : 31
Nerden : Fransa
Lakap : Alix

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

Perş. Mayıs 03, 2012 11:55 am

    Bir anda belirdikleri labirentte Alix etrafında hiç Leondier olmadığını fark etti. Bu yüzden bir Forestier veya Selfier'e güvenmektense hemen Mercier olduğunu bildiği Rose adındaki kıza yaklaştı. Oysa kendini bir anda lider gibi gören Scorpius Malfoy'dan ne yazıkki kaçamamıştı. Çocuk burnu büyük havalarında yanındaki Mercier kızla konuşmasının ardından genç cadıya dönmüştü. Alix çocuğun gözlerindeki nefreti en ufak ayrıntısına kadar hissedebiliyordu. Tam bir şeyler diyecektiki çocuğun konuşmasıyla bir anda ne olduğunu şaşırdı. Gözlerini sinirle kıstığında çocuk çoktan sözlerini bitirmiş ve ondan uzaklaşmıştı. Alix'de fısıltı gibi bir sesle kendince cevap verdi. "Pati değil pençelerimi kesinlikle vakti geldiğinde hissedeceksin Malfoy." Genede onu kimse duymadığından genç Malfoy bu sefer gruba doğru konuşuyordu. Alix bu dersten geçmesi gerektiğinin bilincinde genç adamı dinliyordu. Genede bulduğu taktiğe hafif bir gülme savurmadan edememişti. Oysa taktiğin son derece düzgün olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden kendi gücünü görmek için gözlerini kapattı. Köşesine çekildiğinde sarı saçlarını havalanmaya başladığını hissetti gücünün tam hava olduğunu düşünecekti ki bir anda yanmaya başlayan bedeniyle gücünün ne olduğunu hemen anladı. Sıcakla beraber kendini tutamadan bütün öfkesini kusmaya çalışıyor gibiydi. Avcundan çıkarttığı ufacık bir ateş topunu yere yolladığında bir adım geriye çekildi. Daha önce kesinlikle böyle bir şey yapmamıştı. Şimdiyse gerçekten öfkeye sahip olduğunu hissediyordu. Oysa bunu şimdi bastırmış korkulu Mercier'e bakıyordu. Ona kibarca yaklaşarak "Selam. İstersen gücünün ne olduğunu beraber bulalım Rose. Benimki ateşmiş. Bir tane yollamayı deneyebilirim, başarırsam sende odaklanır onu söndürürsün. Nasıl yaptığına göre anlarız gücünü sanıyorum." diyerek kıza yardım teklifini uzattı. Genç cadının rahatlamış gözlerle baktığını gördüğünde gene dikkat kesilmeye çalıştı. Bu sefer daha deminkinden daha çok odaklanmıştı. Gözleri ielride kendi ateşiyle oynamaya çalışan Malfoy'a odaklanmıştı. Ona olan nefretini kullanarak ateşi başarabileceğini düşünüyordu. Gerçektende birkaç dakika sonra genç Mercier'in ayaklarının dibinde bir ateş yanmıştı. Artık gerisi ona kalmış olmalıydı.
Rohésia Récolte
Rohésia Récolte
Hufflepuff IV. Sınıf
Hufflepuff IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 92
Kayıt Tarihi : 23/04/12
Yaş : 31
Nerden : Kasaba
Lakap : Rose

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

Perş. Mayıs 03, 2012 12:14 pm

    Genç kız bir anda belirdiği yerle oldukça şaşırmıştı. Asası alındığı için şimdi korkusu her halinden belli oluyordu. Böyle bir durumda kendini nasıl savunacağını bile bilmiyor gibiydi. Profesörün bahsettiği tılsımı kullanması imkansızdı, tılsımda gerçekten çok kötüydü. İlk başta yanına yaklaşan Leondier'li kızla konuşmak istedi. Çünkü diğerleri biraz onu dışlayacak gibi duruyordu. Oysa bir anda Scorpius Malfoy'un karşısında bitmesiyle ne olduğunu şaşırdı. Genç adam onun korkusunu anlamış bir biçimde onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Elbette bunu son derece resmi yapıyordu ama Rose için bu bile yeterliydi. Malfoy'un aslında yol gösterici olarak gayet iyi olduğunu düşünmüştü genç cadı. Genede yeteneklerini denemelerini söylediğinde Rose ne yapacağını bilemez olduğu yerde kaldı. Herkes bir şey yapmaya başlamıştı bile ama genç cadı ne yapacağını hatta yeteneğinin ne olduğunu dahi bilmiyordu. Bu yüzden yanına yaklaşan kızla içi son derece rahatladı. Kız ona beraber çalışmayı teklif ettiğinde keyfi yerine gelmiş bir biçimde başını salladı. Mavi gözlerini kıza odakladığında "Gerçekten çok teşekkürler Alix. Tılsımda hiç iyi değilim." şeklinde ufak bir açıklama savurdu. Genç kızın bunu anlaması üzerine oluşturduğu ateş Rose'un ayakları dibinde bitince bir anda ne olduğunu şaşırdı genç cadı. Gözlerini ateşe odaklayarak derin bir soluk aldı. Gözlerini kapattı ve yapması gerektiğini biliyordu. Herkes bir şeyler yaparken köşede oturacak hali yoktu. Yardım etmeliydi ve bunun içinde gücünü kullanmalıydı. Gözünü geri açtığında ateşe olan korkusuyla elinden bolca boşalan su kütlesiyle ne olduğunu şaşırdı. Yerde beliren çamurlu alana dikmişti şimdi gözlerini. Aslında o anda beynine parlak bir fikir daha doğmuştu. Neşeyle Alix'e teşekkür edip daha demin onu sakinleştiren çocuğun yanına koştu. Scorpius ve Priscilla'nın garip bakışları altında konuşmaya başladı. "Ben suyum. Yani su yeteneğim var eğer toprak biri varsa, çamur topu yapabiliriz. Böylece karşı tarafa fırlatarak onların saldırılarını engelleriz." Fikrini böylesine rahat savurmasının ardından bir anda utanarak susmuştu. Gözleri umutla Forestier'lere döndü. Çünkü bir Selfier'in toprak olmasını beklemiyordu. Belki Forestier'de vardır umuduyla bekledi.
Feodor Vasilyev
Feodor Vasilyev
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 157
Kayıt Tarihi : 16/04/12
Lakap : Valentin var, ikinci adı. Pek kullanmaz.

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

Perş. Mayıs 03, 2012 11:24 pm
    Olağan sükûtunu muhafaza ederek diğerleri ile birlikte göle gelen Rus, herkes gibi niçin buraya geldiklerini ve ne ile karşılaşacaklarını merak ediyorsa da bakışları o denli donuktu ki profesörün zihnini okuyabildiği ya da ders planını birlikte hazırladıkları düşünülebilirdi. Meraklı bakışlar arazi ve birbirileri üzerinde dolanırken gözleri en az kendileri kadar çekici bir yeşile sahip priphea çiçeğine sabitlenmiş, mimiklerinde hiçbir ifade bulunmaksızın sürdürdüğü umarsız bekleyişi, Aidan Chancellor’ın sesi kulaklarına çalındığı anda son buldu. Hoşnutsuzluğunun bilinmesini arzuladığını belli eden huzursuz mimiklerle Muhal Tekevvünü teslim etmek üzere aheste adımlarla bulunduğu yerden ayrıldı bedeni. Asasının maun yüzeyini kavrayan kemikli parmakları gevşerken biçimli, dolgun dudakları itirazının kusursuz bir portresini oluşturmak üzere büküldüler. Ne ile karşılaşacağını bilmemenin rahatsızlığı güvensizlik duygusunun pekişmesiyle iyiden iyiye rahatsız edici olmaya başlamıştı. Muzaffer bir edayla onları izleyen eğitmenin elindeki tılsımı sallamasıyla ayaklarının toprak zemini terk ettiğini, kısacık bir an sonra ise tekrar aşina olmadığı bir yerde sabitlendiklerini duyumsadı. Zümrüdî küreleri bu sefer dalgınlıkla değil endişeyle ustaca harmanlanmış bir merakla gözlemliyordu çevresini. Bilinmezliğin getirdiği o iç gıdıklayıcı rahatsızlığın sularında boğulmaya alışık biri için panik yapma seçeneği bulunmadığından aralarında en sakin görünen oydu belki de. Güvende olduklarına inandığında yanında bulunanlar üzerinde dolaştırdığı bakışları Malfoy ile buluşmadığında belirgin bir hayal kırıklığıyla gölgelendi. Ciğerlerini dolduran derin nefes tekrar atmosferle buluşmak üzere oğlanın bedenini terk ederken Berthé, seçebildiği ilk takım arkadaşı olmuştu, sonrasında ise Amethyste ve Rogue; Selfier ve Forestier binasındaki iki cadının da ne denli güçlü olduklarını bildiğinden biraz olsun rahatlasa da aynı kanı taşıyor olmanın bile ziyadesiyle rahatsızlık verdiği kuzeniyle yan yana dövüşeceği gerçeği iç açıcı durmuyordu. “Seni görmek güzel, Nacria.” Bir an için yarı-veelanın üzerine sabitlenen gözleri kısa süre sonra Chancellor’a kaydı; “Tabii ki seni de, Rogue.” Arkadaşlarına selam verirken dudaklarına yerleşen dostane tebessüm, hemen yanında belirmiş akrabasına yönelen dikkati ile şeytanî bir edaya büründü. “Sen pisicik, ayakaltında dolanmasan iyi edersin. Aslında, seni öldürüp kaza süsü vermek için elime daha iyi bir fırsat geçip geçmeyeceğini sorgulamıyor değilim.” Kibrin süslediği sesle ortama bahşedilen kelimelerin etkilerini gözetmeksizin diğerlerini incelemeye koyuldu. İsmen tanıdığı iki cadıyı mütevazı bir gülümsemeyle selamlayışının ardından lleana’nın siluetini yakaladıklarında çehresi derin bir ifadesizliğe teslim oldu. Yüz kasları nötr durumlarını muhafaza etmede başarılıydı; lâkin sol elinin parmakları hıncını avucundan çıkarmaya niyetli görünüyordu. Her ne kadar annesi kaçık bir fahişe olsa da bir druid torununun olması gereken kadar farkındaydı elementinin. Toprak. Sinsice bir katliamı perdeleyebilecek kadar umarsız, her ölümü göğüsleyebilecek kadar soğukkanlı, ancak hepsinden öte; homo sapiensin elli bin yıllık modern tarihinin ve çok daha öncesinin, tüm canlılık tarihinin hesabını verebilecek kadar bilge… Varoluşuyla harmanlanmış elementinin gücü üzerinde kuracağı hâkimiyet için endişelenmiyordu; zira daha önce pek çok defa deneyimlemişti bunu, lâkin grup arkadaşları kendisi kadar şanslı olmayabilirdi. Üç toprak, iki su, hava ve ateş… Toprak, diğerlerine göre kontrol etmesi daha zor, lâkin yıkım gücü ziyadesiyle yüksek bir element olduğundan üçünün savunmada kalması, hava, ateş ve suyun ise rakiplerini zayıflatmak için çalışması mantıklı olacak gibiydi. Toprak, ateş ve suyu nötrleyebildiğinden gelecek herhangi bir saldırıyı engelleyebilme ihtimalleri daha yüksekti.
Magdelena Ellingson
Magdelena Ellingson
Ravenclaw III. Sınıf
Ravenclaw III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 50
Kayıt Tarihi : 19/04/12
Yaş : 26
Nerden : St. Vladimir
Lakap : Mag ya da M.

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

C.tesi Mayıs 05, 2012 8:43 am
Asasını teslim etmek fikri başından beri hoşuna gitmemişti zaten. Fiziksel gücü dışında tek güvenebileceği şey biricik asasıydı ve daha ne olup bittiğini anlamadan onu teslim etmek zorunda kalmıştı. Neler yapabileceğini, ne kullanması gerektiğini, kısacası hiçbir şeyi bilmiyordu. ‘Bu nasıl okul yahu’ diye düşündükten sonra asasını profesörün eline tutuşturmasıyla kendini bambaşka bir yerde buldu ve yapboz parçalarını tamamlarcasına kafasına bir şeylerin yerleştiğini ve bazı şeylerin netleştiğini görür gibi oldu. Öğrenci grubunun ikiye ayrılmış olduğu somut bir şekilde ortadaydı. Çevresine bakındı ve tanıdık bir yüz aradı. Hadi ama bir tane bile olmaz mıydı? Pekâlâ tamamen yabancı sayılmazlardı, en azından üç yıllık öğrencilik hayatı boyunca genç kızın gözleri hepsine birçok kez dokunmuştu. Aralarında küçük konuşmaların geçtiğini de anımsayabiliyordu fakat aradaki yakınlık derecesi eksilerde takılıyordu. Yabancılık hissine aldırmayarak elementini keşfetme çabaları içinde bir şeyler yapmaya çalıştı. Bu işten ne zaman sıyrılacağını umutsuzluk içinde beklerken diğerlerine yaklaştı ve beklemeye koyuldu. Takım kaptanının bir stratejisi falan olması gerekirdi herhalde. Yoksa bir an önce oluşturmaya bakmalıydı.

Hayatında ne kadar yenilik istediğini sormuşlar mıydı kendisine? Elementini kendisi de merak etmiyordu zaten. Aslında belki biraz fakat bu saçmalık paketi içinde değil. En azından kimseden nefret etmediğini düşünerek kendisini teselli etti. Şu elementler neye göre belirleniyordu? Belki hava olabilirdi. Su da olabilirdi. Toprak ve ateş de. İyi artık, geriye zaten başka bir seçenek kalmıyordu ki. Bir noktaya odaklandı ve elementler dışında hiçbir şeye odaklanmamak için zorladı kendisini. İçindeki gücü tek bir noktaya toplamaya gayret etti. Bu işin sonunda rezil olmak istemiyordu. Çok güçlü olduğunu ve bu işin sonunu başarılı bir şekilde getireceğini biliyordu. Elementinin hava olduğunu düşündü ve küçük bir esinti oluşturmak üzere ellerini ileriye doğru uzattı. Gözlerini diktiği noktadan bir saniye bile ayırmadı ve her şey birkaç saniye içinde gerçekleşti. Ellerinden fışkıran suyla bedenini kontrol edemedi ve popo üstü yere çakılırken kısa süreli bir şok yaşadı. Biraz ilerisinde kalan yeşilliğe baktı. Suyla ıslanmışlardı ve güneşin altında pırıl pırıl parlıyorlardı. Bunu beklemiyordu doğrusu. Oturduğu yerden diğerlerine döndü ve düşünceli bir ifadeyle “Pekâlâ, suymuşum.” dedi.
Toro Vikingreisi
Toro Vikingreisi
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 200
Kayıt Tarihi : 24/04/12
Lakap : Λεαρτεσ Ρουμπανης

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

C.tesi Mayıs 05, 2012 11:57 am
    Göl kenarına giderken Vera'yı gözden kaçırmadan ilerledi kendi grubu içinde. Hava serinlemiş gibiydi iyice. Cübbesini önünü tuttu, iyice sarındı ona. Çok da üşümüyordu ama üşümek de istemiyordu. Takımlara ayrılırken en sevindiği şey Vera ile aynı takımda olmaktı. Profesöre minnet duydu içten içe. Sevgilisi ile karşı karşıya olmayı hiç istemezdi. Profesör asaları istediğinde, kendi sırası gelene kadar Vera'ya bakarak oyalandıktan sonra verdi onu sakince. Sanıyordu ki asasını verirken rahatsız olmayan tek kişi Aidan idi. Bunun bir nedeni yoktu. Sadece böyle şeyleri dert edecek değildi. Sonuçta asa dışında yapılabilecek bir çok büyü vardı ve bu derste şu an bunu öğretmeye niyetliydi Profesör. Tek hissettiği meraktı bu yüzden. Bir çok kişinin aksine onun çılgının teki olduğunu düşünmüyordu. Zaten büyü dünyası çılgıncaydı. Üstelik bunu büyü dünyasının içinde doğmuş olmasına rağmen düşünüyordu. Kollarını birbirine dolayıp olduğu yerde durdu. Profesörün tılsımı sallayışını nerdeyse kıpırtısız izledi. Bunun için yetiştirmişti kendini zaten Leartes. Hayatta kalmak için neler yapabileceğini az çok biliyordu ki bu sefer buna gerek yoktu. Yani, kendini kanıtlaması, bir şeyler öğrenmesi yeterliydi. Scorpius'a bakıyordu bir kaç saniye sonra da, başka bir mekanda. Bakışlarında merak belirdi ve etrafı süzmeye başladı o an. Sonra Scorpius'un dediklerine uyarak gözlerini kapattı, odaklandı. Bir kaç saniye sonra elementini öğrenmişti, 'Ateş', güzel bir elementti. Sıcak, yakıcı, kavurucu, güçlüydü. Prometheus'un insanlara bahşettiği şeylerden biriydi. İsyandı, iktidardı, krallığın Tanrı'lardan alınıp insanlara geçmesine aracıydı. Gözlerini tekrar açtığında iki adım atarak yaklaştı Scorpius'a. Dudaklarında nazik bir gülümseme ile onu dinledi. Sonra o köşeye çekildiğinde onun söylediklerine ek yapmayı ihmal etmedi. ''Toprağı suyla ıslatıp da ateşte pişirirsek de taş elde ederiz. Hava ve su buzu ortaya çıkarır. Ateşle ısıtılmış kaynar su da felaket acı vericidir ve kaçsan da kurtulması neredeyse imkansızdır.'' Yapılacakları söylemeye gerek yoktu ama. Etraftakilerin bu durumda bile kavga edebildiklerine inanamıyordu. Ama umurunda değildi. Onlar kendi dertlerine düşebilirdi. Lider olan sonuçta Scorpius'tu. O bile kendi takımını kışkırtmakta beis görmüyorsa Leartes için hiç sakıncası yoktu. Bir süre sonra Vera'nın yanına gitti. ''Rogue'nin karşı takıma geçmesi gerçekten üzücü. Ona zarar vermeyi istemezdim.'' Bu, bunu hiç yapamayacağı manasına da gelmiyordu tabi. Kızmasın ama, Vera bile bir noktadan sonra onun için harcanabilir olabilirdi. Dudağına bir gülümseme yayıldı. ''Benim elementim 'Ateş', kendininkini keşfettin mi?''
Ra'asiel S. V. d'Orléans
Ra'asiel S. V. d'Orléans
Slytherin III. Sınıf
Slytherin III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 41
Kayıt Tarihi : 24/04/12
Yaş : 32
Nerden : Ben bilmem beyim bilir u.u

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

C.tesi Mayıs 05, 2012 1:48 pm
Bazen kendi kaderine hükmedemediğini düşünür insan. Sislerin arasından birdenbire çıkıveren büyük, siyah bayraklı bir korsan gemisi gibi beliriverir hayatımızın orta yerinde kasırgalar, felaketler, savaşlar... Kasırgalar bizi önüne katıp sürüklemeye başladığında güvenli bir yere ulaşmaya çalışsak da başarılı olamayız çoğu kez. Çünkü felaketler, kolaylıkla alt edilemeyecek kadar güçlüdür. Felaketleri alt edebilmek için elimizden de hiçbir şey gelmez. Tuhaftır aslında tam da böyle düşünüldüğü zamanda kahramanlık hikayeleri çıkar karşımıza. Efsaneler bunun örneğidir. Gerçi tüm bunların Ra'asiel ile pek bir ilgisi yok, tek bir şey hariç; 'kaderine hükmedemediğini' düşünmek. Elbette, önünde reverans yapmanıza gerek yok. Bir markiz olabilir Ra'asiel, ama cidden sizin reverans yapmanıza gerek yok. En iyisi konumuza dönmek. Neden böyle düşündüğüne... Aidan Wandhunt, malesef rakip takıma düşmüştü. Bu işine gelirdi gerçi. Başkalarının yanında onunla görülmek istemiyordu. Gene de, içinde bir şey, onun yanında olmasını istiyordu, hele de asasını az önce Profesör Chancellor'a teslim etmişken. Bir de sanıyordu ki kazanmak için ona zarar vermek Ra'asiel'i birazcık üzecekti. Birazcık, çünkü kazanmak onun için her şeyden önemliydi.

Düşünceli ve küstah bir tavırla kaşlarını kaldırarak takımındakileri inceledi. Feodor, Rogue, lleana ve adını az çok hatırladığı yaşıtı bir Forrestier ilk dikkatini çekenlerdendi. Boncuk boncuk olan gözlerinde parlama oldu. Améthyste için ve bir Leondier için aynısını diyemeyecekti. Ancak, elden ne gelirdi ki, onları da idare etmek zorundaydı. Aklından elementleri geçirdi. Hangisinin nasıl etki edeceğini tarttı iyice kafasında. Hava ve Su ile ilgili planı vardı. Bu düşünce ile takımdaki birine laf sokmaya çalışan Feodor'un yanına ilerledi. Düşmanlığını anlıyordu. Hatta bir çok kişiden nefret eden, küçümseyen Ra'asiel, onu bu konuda kesinlikle suçlayamazdı. Ancak onun düşmanlık ettiği kişinin bile gücü takım için önemliydi. Ortalığa konuştu. ''Aramızda husumet var ya da yok, hepiniz hoşgeldiniz. Şu anda geçmişte kimsek, neysek unutsak iyi olur. Ölüm gelince bu zaten gerçekleşecek. Hatta işbirliği olmazsa, ölüm kesin gerçekleşecek. Onun yerine yeteneklerimize ve hangi konularda iyi olduğumuza odaklanalım. Diyorum ki, güçlerinizi teker teker keşfedip de bana söyleseniz, elimizde neler var bir anlasak.'' dedi, kusursuz bir hitapla. Keskin bakışlarını ezici bir küçümseme ile etrafında gezdirdi o an. ''Yaşım sizlerden küçük diye beni duymazdan gelmeye çalışmayın. Liderlikten iyi anlarım. Evimde yüzlerce uşağım ve hizmetçim var. Ve hepsi de, tamamiyle insan. Bu nedenle beni çok iyi dinler ve dediklerimi yaparsanız sadece takım değil, siz de kazanırsınız.'' dedi kendinden emin şekilde. Etrafındakilerin onu dinleyip dinlemediğine bir süre baktıktan sonra küçük dudaklarına soğuk bir tebessüm kondurdu. ''Anlaştıysak, önceliği elementlerimize, sonra güçlerimizi keşfetmeye vereceğiz.'' diye tamamladı sözlerini. Sonra da kesin bir şekilde sustu, onlara zarif bir el hareketi ile işlerinin başına dönmelerini belirterek kendi iç dünyasına gömülmeye, diğer tarafa geçti.

Bir labirentin içindeydiler. Umm, etraf tekinsiz görünüyordu ama en azından birbirlerine sahiptiler. Gözlerini kapattı ve elini kaldırıp, avuç içini önce havaya, ardından toprağa çevirdi. En son yaptığı hareket hafif titreşimlere neden olmuştu. Güzeldi bu, yani toprak olmak, yutucu olmak, aynı zamanda bereketli olmak, asalet dolu olmak. Tamı tamına Ra'asiel'i tanımlıyordu. Gülümsedi ve bu güçle ne yapabileceğini, nasıl bir şey ortaya çıkaracağını düşünmeye başladı.
Cornelia Sjodin
Cornelia Sjodin
Slytherin III. Sınıf
Slytherin III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 84
Kayıt Tarihi : 29/04/12

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

Paz Mayıs 06, 2012 5:14 pm
    Dersliğin basık ve sıkıcı havasından güneş ışınlarının tenine dokunmasına izin verilecek göle doğru ilerlerken taş duvarlar yerine yeşilliklerle çevrelenmiş olmanın mutluluğu hakimdi kızın üzerinde. Sürü halinde çobanları tarafından götürüldüğü ortamda asasını bu adama teslim etmesi gerekmesi hiç hoşuna gitmemişti. Ne yani, burada o asa üzerindeki hakimiyetlerini arttırmaya çalışmıyorlar mıydı? Nasıl bu değerli değneği alırlardı ellerinden? Dersin tılsım olduğunu elbette biliyordu ama iksir dışında asa kullanmadıkları dersleri sevdiği söylenemezdi. Kendini onsuz korumasız hissederken içine dahil edildiği grupta kendi binasının çoğunluğu içine su serperken takım arkadaşlarına alışmakta zorlanmayacağını biliyordu. Ürkmüş görünen mercier kızına sempati beslerken Malfoy ile gereksiz bir ağız dalaşına girişmiş leondiere mesafeli durmuştu. Zaten alışkını olduğu liderlik işine anında koyulan binadaşının sözlerine dikkat etmesi gerektiğini biliyordu, ne kadar zeki olursa olsun ilgisini çekmeyen dersler konusunda sonsuz bir özgüveni olduğu söylenemezdi. Konuşmaların içine hiç girmeden kendine bahşedilmiş elementi algılamaya çalıştı. Avuç içlerini birbirine sürterse belki ateş çıkardı? Bu işe yaramayınca toprakla herhangi bir etkileşime girecek mi görmek için oturup ellerini yere dokundurdu ama nafile. Sonunda sıkıntıyla iç çekerken dışarı verdiği nefesin normalde olabileceğinden fazlaca etki yaratıp yerdeki yaprakları kendisinden uzaklaştırdığını gördü. Hava! Şimdi bununla ne yapabileceğini kavramadaydı sıra. Malfoy'u dinleyip ateş gücü olan birini yanaşırsa iyi olacaktı.
Aidan Chancellor
Aidan Chancellor
Mesaj Sayısı : 30
Kayıt Tarihi : 10/04/12

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

Paz Mayıs 06, 2012 5:51 pm
    Ejderha Takımı [13] - Yıldız Takımı [18]
    Ejderhalar:20-5: 15 HP

    Ejderha Takımı;
    Takımın liderliğini üstlenen Malfoy, mantıklı bir şekilde grubunu idare ederken, labirentin kuzeyinde olan takım aniden dondurucu bir soğukluk hissediyorlar. Daha ne olduğunu ve elementlerinin farkında olmadan kar fırtınası geliyor. Cornelia, yeteneğinin farkına vardığından elementinin gücü ile doğruca havaya yükseliyor ve fırtınadan kaçmayı başaran ilk kişi oluyor. Scorpius Malfoy ise büyük bir kararlılıkla çoğu kişi elementinin farkına varmadan kendi etrafında büyük bir ateş kalkanı yaratıp fırtınadan korunmayı başarıyor. Rohésia ve Alixés birbirlerine kısa bir an baktıktan sonra, elementlerini kullanmaya yanaşmadan var güçleri ile koşmaya başlıyorlar. Kıl payı ile kurtuluyorlar. Priscilla da büyük bir cesaret örneği gösterip kararlı bir şekilde Malfoy'un yanında kalıyor ve sahip olduğu hava elementi ile kar fırtınasını geri püskürtüyor. Bu sırada kendine güvenip element gücü ile toprağa saklanmaya çalışan Vera ne yazık ki ağır yaralanıyor ve gövdesinin yarısı sıkışıp kalıyor. Vera'yı fazlasıyla önemseyen Leartes, onu bırakmıyor; Malfoy gibi kendi etrafında ateş çemberi oluştursa da Vera'nın yanından ayrılmıyor.

    Genel Durum; Takım dağılmış durumda. Malfoy'un takım üyelerini bir an önce toplaması ve yolunu şaşıran cadı ve büyücülerin bulundukları eski yere geri dönmeleri gerek. İyi rp'ler!

    Yıldız Takımı;

    Takım oldukça iyi durumda. Ra'asiel üstün liderlik yeteneği ile takımı bir arada tutuyor. Tüm yıldız takımı bir arada hareket ederek, aynı zamanda tetikte olarak ilerliyorlar. Aynı anda, çok uzaklardan yankılanan karşı takımdan Vera'nın çığlını duyup tetikte bekliyorlar. Sonunda Feodor hiçbir şey yapmadan yürümemeleri gerektiğini söyleyip element güçlerini kullanmaları gerektiğini söylüyor. Ardından ellerini yere koyduktan sonra, odaklanarak üzerinde bulundukları toprağı ortadan ikiye yarıyor. Arkadaşları heyecanla onu tebrik ederken diğerleri de birkaç şey denemeye koyuluyorlar. Berthé derin bir nefes alıyor ve yanında duran çalılıkları üflüyor. Çalılıkların hepsi parçalanıp yok olunca başarılı oluyor. Magdelena elleriyle su topları yaparak etrafa saçmaya başlıyor, bunu yaparken oldukça eğleniyor. Ra'asiel de Feodor'un açtığı yarığın altına inip topraktan ilerlemeyi seçiyor. lleana, Rogue ve Améthyste bir harekette bulunmuyorlar.

    Genel Durum;Takım oldukça iyi durumda. Yollarına devam etmeleri gerekiyor.
Scorpius Malfoy
Scorpius Malfoy
Slytherin IV. Sınıf
Slytherin IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 183
Kayıt Tarihi : 20/04/12
Yaş : 31
Nerden : İngiltere
Lakap : Yakın olanlara Scorp.

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

Ptsi Mayıs 07, 2012 8:45 pm

    Yüklesen karla ufak bir lanet savurmamın ardından dudakları kapanarak bütün kontrolünü yeteneğine odakladı genç adam. Bir süre sonra bu yeteneği kullanmak daha rahat oluyordu. Bunun verdiği rahatlıkla ateş çemberi yarattığında sevgili Priscilla'nın yanında olduğunu görünce onunda korumada olduğunu anlayarak sevindi. Pisicik ve Mercier yeteneklerini kullanmadan zar zor durdukları rüzgarda sinirlerini bozuyorlardı. Yukarı fırlayan Cornalia'nın zekası hoşuna gitmişti genç büyücünün. bu takımdan iş çıkacak gibiydi ama Vera'nın sıkışmasıyla sinirleri biraz daha gerildi. Ateş çemberini büyütmeye çalışırken havadaki Cornelia'ya ve Priscill'e baktı. İkiside havaydı ve onu kontrol ederek toprağı havalandırabilirlerdi. "Vera'yı kurtarın. Biz sizi koruyacağız. Daha sonra geri döneriz. Leartes, birlikte bir ateş çemberi yaratalım, Odaklan!" Yakınına geldiği Leartes gözlerini kapatıp odaklanmaya başlarken gözleri ileride duran ikiliye döndü. Scorpius'un kafasında berilen düşüncelerle gri-mavi gözler güçlerini kullanmaya iki kıza baktı bir süre. Sonunda dayanamayarak "Sizde işe yarayın. Rohésia Priscilla ve Cornelia havayla toprağı yükseltmeye çalışırken karları engelle, içlerinde su var kontrol edebilirsin. Pisicik sen de bizim ateş çemberimize katılırsan eminim daha yararlı olur." iki kızada emirler verdi. Pisicik süngüsü düşük gelirken Rohésia korku ve çekince arasında yaklaşmıştı. Genç kızlar gözlerini kapatırken son bir şey hatırlayarak Vera'ya baktı. Acı çekiyordu biraz ama bunu yapmaları için ona da ihtiyaçları vardı. "Elinden gelebildiğince toprağı kaldırmayı düşün, eminim kızlara yardımı olacaktır." Gri-mavi gözlerin birkaç defa kırpılmasının ardından "Hadi, hep beraber daha sonra da bir daha ayrılmayın." demesinin ardından Scorpius da konsantre oldu. Ateş çemberini ne kadar geniş tutarlarsa o kadar rahat Vera'yı kurtarırlardı. Üç kişininde artık bir çember yaratıyor olması gerekiyordu, hele ki biri Malfoy'sa. Bunu düşünürken gülümsedi genç büyücü genede hiç dikkatini dağıtmadan odaklanmaya devam etti. Bir taraftan Leartes ve Alixés adındaki kızın ateşlerini hissederken diğer taraftan kendi ateşini onlarla birleştirmek adına düşüncelerini yoğunlaştırıyordu. Birlikte yapmaları gereken bir şeydi bu ve Malfoy'un yenilmeye tahamülü yoktu.
Feodor Vasilyev
Feodor Vasilyev
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 157
Kayıt Tarihi : 16/04/12
Lakap : Valentin var, ikinci adı. Pek kullanmaz.

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

Cuma Mayıs 11, 2012 12:58 pm
    Ra’asiel’in dudaklarından dökülenler bir başkası tarafından telaffuz edilseydi küplere binerdi muhtemelen; lâkin büyücü sinirlenmektense ufak bir tebessüm ile karşılık verdi yanına gelen cadıya. Ne ile karşılaşacaklarını bilmemenin yarattığı gerginlik, pek çoğunun aşina olmadığı element pratiği ile birleştiğinden âna hâkim huzursuz sessizlik uzaktan yankılanan bir çığlıkla parçalandığında sinirlerinin daha da gerilmesi nedeniyle gülümsemesinin sönüp gitmesi uzun sürmedi. Bunun basit bir yön bulma oyunundan ibaret olmadığı, sadece sarp kayalıklar ve duvarların değil aynı zamanda beklenmedik tehlikelerin de onları takip edeceğini bilmek iç açıcı sayılmazdı doğrusu. Element güçleri üzerindeki becerilerini test etmek üzere hazırlanmış bu oyunu kurallarına göre oynayacaklarsa bilinmezliğe acemice ilerlememeliydiler. Bulundukları yerden ayrılmaya meyleden takım arkadaşlarının jestleri yok olmaya meyleden özgüvenlerini ifşa etmekteydiler. Dikkatlerini çekebilmek adına boğazını temizleyen Rus büyücü tüm takım tarafından duyulabileceğinden emin olduğunda konuştu; “Hazırlıksız bir ilerleyiş için fazla tehlikeli bir yerdeyiz, hepimiz elementimizi biliyoruz, onları sadece savaşmak için değil, ilerleyebilmek için de kullanmamız yararımıza olacak gibi görünüyor.” Ortama bahşettiği kelimelerin tesirinin geçmesine fırsat vermeden eğilerek maharetli parmaklarının toprak zeminle buluşmasına müsaade etti. Gözkapakları usulca gözlerini perdeledikten birkaç saniye sonra elinden başlayan karıncalanmanın tüm vücuduna yayılmasıyla ürperen büyücü toprağı, en az kendisini duyumsadığı kadar iyi hissedebiliyordu. Üzerinde yaşayan, gözle görülmesi imkânsız organizmaların uğultusu, milyarlarca çürükçül bakterinin zeminde ve bedeninde yarattıkları basınç, gaz ve toz bulutunun hemen ardından biçimlenen kudret benliğinin bir parçasıymışçasına aşina geliyordu artık. O topraktı; toprak oydu. Bu kısa karşılaşma merasiminin ardından toprak, oğlunun kendisine hükmetmesine izin verdiğini belirtircesine büyücünün avucunun hemen altında kımıldadı; daha sonra Vasilyev’in zihninden geçenlere kelimesi kelimesine itaat ederek ufak bir sarsıntıyla ikiye bölündü. Gözleri hâlâ kapalı olmasına karşın zeminde açılan yarığın ne boyutlarda olduğunu içgüdüsel şekilde bilen Feodor, çatlak bir insanın içine girebileceği kadar büyümeden elini zeminden uzaklaştırmadı. Parmakları nemli yüzeyi terk etmeye meylettiğinde gözlerinin aralanıp mütevazı başarısıyla buluşmasıyla mimikleri sönük bir kibrin tınılarıyla aydınlandılar. Aslında amacı ne yapabileceğini göstermekten çok diğerlerinin neler yapabildiğini görebilmekti ve bu küçük gösterinin takım arkadaşlarına şevk verebileceğini ummuştu. Hemen ardından, kendisinin altında kalmak istemeyen kuzeninin hava elementinin yardımıyla çalılıkları parçalayışını izlerken ufaklığın işlerine yarayabileceğini düşündüyse de bu olumlu fikrini Berthé’ye yansıtmamakta kararlıydı. “Anlaşılan Glamour on yedi yıldır doğum günü pastasındaki mumları üflerken kendini epey ilerletmiş.” Çehresinde belirmek konusunda çekingen davranan kibrinin ses tonuna yansımaktan çekinmeyişi aşikârdı. Ra’asiel, Selfierli büyücünün açtığı yarığın altından ilerlemeyi seçtiğini belirttiğinde daha fazla vakit kaybetmemeleri gerektiğini düşünen büyücü ilerlemeye koyuldu. Bir yandan da d’Orléans’ın orada güvende olacağına dair kendini ikna etmeye çalışmaktaydı.
Toro Vikingreisi
Toro Vikingreisi
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 200
Kayıt Tarihi : 24/04/12
Lakap : Λεαρτεσ Ρουμπανης

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

Cuma Mayıs 11, 2012 2:43 pm
    Bu tamamen içgüdüsel olmuştu. Kendi kendine bile şaşırdı Leartes. Ancak bu ilk sefer için geçerliydi. Kaçan iki kişiye sinirlenmedi bile. Burada herkes güçlerini kullarak korunmaya çalışıyordu bu fırtınadan. Ateş çemberinin içine Vera'yı alması da en az diğeri kadar içgüdüseldi. Bunu o an nasıl düşündüğünü aklı almıyordu. Belki de sandığından daha sadıktı sevdiklerine. Her neyse, Vera'nın acı çığlıkları kulağında yankılanırken kızı azarlamayı bile aklından geçirmedi. Garip bir telaş, aynı zamanda tuhaf bir cesaret kaplamıştı bünyesini. Onu kollarında sardı, sarıldı, sevginin büyük bir güç olduğu konusunda az buçuk fikri vardı ama bu kadar bağlayıcı olduğunu bilmiyordu. Onu sakinleştirmek, acısını azaltmak için saçlarını, sırtını hafifçe okşadı. ''Sakin ol, durumu daha da kötüleştiriyorsun. Bağırmak yerine biraz kendini sık, acını da kullanarak toprakla bütünleş. Öldüğünü, canının kalmadığını düşün. Toprak cansızdır, aynı zamanda canları saklar bünyesinde.'' Vera'nın kulak memelerine değen dudaklarının arasından bu sözcükler çıkıyordu. Acaba ona yardım edebilir miydi? Ancak ateş çemberine yoğunlaşmalıydı. Ayağa kalktı ansızın. Yanına gelen Scorpius'un emirlerini duymuştu. Bir lidere itaat duygulardan önemliydi. İstemeye istemeye Vera'yı bıraktı. Buna mecburdu. Kaldı ki ona yardım geliyordu. Odaklandı iyice gözlerini kapatarak. Derin bir nefes aldı. Alevlerin resmen içinden, ciğerlerinden çıktığını hissediyordu. Biraz canını yakıyordu ama sonra alıştı buna. Vera'nın aklına hücum eden görüntüsüyle dikkatini dağıtmamaya çalışıyordu, aynı zamanda o görüntünün alevi korlamasına izin veriyordu. Bu gerçekten içini büyük alevle kaplamıştı. Şimdi o alevleri çembere iletmenin tam zamanıydı. Derin bir nefes aldı burnundan. Dudaklarının arasından verdi nefesi. Bu hint büyücülerinin bulduğu en büyük büyüye odaklanma yöntemlerinden biriydi. Bir kaç kere daha devam etti derin nefes almaya, yavaşça ağzından vermeye. Alevlerin giderek güçlendiğini hissediyordu. Scorpius emir verdiği için bu kadar odaklanamayabilirdi ama onun bunu yapmasına gerek yoktu. Gözlerini açtı ansızın. Vera'nın kurtulup kurtulmadığına baktı göz ucuyla. Oh, Malfoy da sonunda odaklanmaya başlamıştı. Üstünden büyük bir yükün kalktığını hissetti. İşbirliği her zaman katkı sağlardı daha iyi olmaya. Acaba rakip takım ne yapıyordu?
Berthé A. Glamour
Berthé A. Glamour
Gryffindor IV. Sınıf
Gryffindor IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 393
Kayıt Tarihi : 24/04/12
Yaş : 28
Lakap : Glam.

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

Cuma Mayıs 11, 2012 2:50 pm
    Takım arkadaşlarıyla birlikte harekete koyulma imkanına erişmiş olmanın mutluluğuyla tebessüm ederken,çok sevgili kuzeni Feodor,belki kendisinden bile uzun,güneş rengi saçları ve kuzeniyle paylaştığı yeşil renk gözleriyle grup arasında belirdi ve kızın mutlu anını saliselere indirgedi. Her zamanki kibirli ifadesi suratına yerleşmiş olduğundan Berthé çocuğun onu farkettiğini bir çırpıda anladı.Dolgun dudaklarının ardından belli belirsiz görünen alaycı tebessümü bir azdan kıza eziyet edeceğinin habercisiydi. Nitekim çok süre geçmeden sevgili kuzeni ilk saldırısını yapmıştı. Ancak Berthé,henüz okula yeni başlamış,tecrübesiz küçük Gryffindor değildi artık. Orenthia'ya Feodor kadar aşina bir Leondierdi o. Son senelerde her ne kadar hala endişelensede bunu kuzenine belli etmemiş ve tüm saldırılarının altından kazançlı olmasada namalup bir biçimde kalkmıştı. Bugün burada,kendine güveninin had safhada olduğu dakikalarda onu tüm takımın önünde aşşağılamasına göz yummayacaktı. Düşüncelerini bir çırpıda sözlere döktü. "Ah,Feodor" Kuzenine ismiyle hitap ederken,bundan duyduğu tedirginliği yüzüne yansıtmadığını umdu ve devam etti. "Pisicik senin arkanı kollarken," Alaycı ve kendinden emin bir gülümsemeyle sözlerine ara verdi. "umarım bu sözlerin için özür dilemeyi unutmazsın." Sözlerini bitirdiğinde endişesini yüzüne yansıtmamak için etrafı inceler bir hava vermeye çalıştı. Feodor'a verdiği bu cevaplara kuzeninin sessiz kalmayacağından emindi. Yinede bu adamın gücünü ve yeteneklerini biliyordu,asla dışa vurmayacak olsada onunla aynı takımda olmak içini rahatlatıyordu. Kendine güveni takımına olan inancıyla birleştiğinde önlenemez bir heyecan ve heves oluşuyordu. Sabırsızlıkla harekete geçecekleri anı beklemeye koyuldu ve kuzeninin ve liderin takımı harekete geçirecek stratejilerini dinlemeye başladı.

    Feodor,etkileyici bir biçimde toprağı ikiye ayırmıştı,elementiyle bir bütün oluşturduğu aşikardı. Hareketinin ardından,kızın hayal ürünü olup olmadığından emin olmadığı kuzeninin kibirli bakışlarıyla karşılaştı. Buna istinaden kendisininde bir şeyler yapması gerektiğini düşündü ve son gücüyle elementine odaklandı. Bu onun için hiç zor değildi,gözlerini kapadı ve hafif esen rüzgarı hissetmeye çalıştı,tıpkı yalnız kaldığı tüm zamanlarda göl kenarında yaptığı gibi. Bir anda etrafındaki tüm insanlar yok olmuş,Berthé karıncalanan vücudunda enerjiyi hissetmeye başlamıştı. Burnuna yasemen kokuları geliyordu,tıpkı yalnız kaldığı tüm zamanlarda olduğu gibi. Gözlerini açtı,elementiyle bağlantı kurduğuna emindi,buna güvenerek kibirle dudaklarını kıvırdı ve bakışlarını kuzenine yöneltti. Ardından labirenti oluşturan çalılıklara içindeki tüm enerjiyi üfledi. Ve olmuştu. Sevinçle dudaklarındaki kıvrımı yanaklarına kadar uzattı ve geniş bir gülümsemeyle takımına baktı. Hemen ardından Feodor'un iğneleyici sözleri kulaklarına çalındı ve gülümsemesi kindar bir somurtmaya çevrildi. Hızla kuzenine dönüp öfkesini dudaklarından havaya döktü.Ancak sesi olgunluğundan ödün vermeyecek kadar sakindi. Tıpkı Feodor gibi,eğer hırçınlaşırsa kuzeninin tamda istediği şeyi yapmış olacağını bildiğinden temkinli davranıyordu. "Ya da tüm bu doğum günlerimde senin olağan üstü kendini beğenmişliğine bir son verebilmem için dilek dilemişimdir. Anlaşılan işe yaramışa benziyor Vasilyev. Senden kötü olduğumu iddaa edecek değilsin ya?" Sözlerinin ardından bilindik kibirli ifadesiyle gülümsedi. Yeteneğinin farkında olduğunu göstermekten kaçınmamış,biraz yüreklice bir tutumla bunu dile getirmişti. Takım lideri ve kalanlar kuzeninin küçümsenemeyecek yarığından ilerlemeyi teklif ettiklerinde itiraz etmedi. Zira kendiside aynı şekilde düşünüyordu ancak bunu söyleyip kuzenini pohpohlayacak değildi.

    Takımının elementlerin kontrolünü sağladığını gördükçe mutlu oluyordu. Bu ilk ders onun için önemliydi,aynı zamanda yaratılan rekabet ortamı her zamankı gibi hırslanmasını sağlamıştı. Ellingson'ın yaptığı su toplarını gördüğünde neşeyle kendisine tebessüm etti. İğnelemelerini rahatça duyabilmek için tam arkasında durduğu kuzenini ilerlediği yarıkta takibe koyuldu. Kargaşa arasında boğulup giden yabancı çığlıkla ilgili endişelenmişti. Hangi binadan olursa olsun kimsenin başına ürkütücü bir şey gelmesini istemezdi. Toprağın erdem dolu kokusu arasında ilerlemeye koyulmuşken saçlarını özensizce bir topuz yaptı ve kendini tekrar elementine odakladı.
Ra'asiel S. V. d'Orléans
Ra'asiel S. V. d'Orléans
Slytherin III. Sınıf
Slytherin III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 41
Kayıt Tarihi : 24/04/12
Yaş : 32
Nerden : Ben bilmem beyim bilir u.u

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

Cuma Mayıs 11, 2012 3:46 pm
Dudaklarına yayılan kibirli ifade, bunu kendi başarısı olarak gördüğünün apaçık göstergesiydi. Ama şımarmadı. Çünkü bu tarz yönetimlerde usta olması bir marki için mecburi bir özellikti. Bu nedenle gülümsemesini sildi ve Feodor'un dediklerini dinledi. Dediklerinde haklıydı, o da oldukça iyi fikirler üretebilecek birine benziyordu. Bir liderin her zaman yardımcısı olmalıydı. ''Elbette, Feodor. Bu zaten olmalı.'' dedi. Ancak o elementini kullanırken sadece izledi. Bu konuyu daha sonra açacaktı. Şimdi daha hiyerarşi için erkendi. Sadece güçleri keşfetmeli, izlemeli ve mevcut durumu herkes eşitmiş gibi organize etmeliydi. Feodor'dan sonra gücünü sergileyen Leondier'i de sadece izledi. Diğerleri onları tebrik ederken buna sadece ağırbaşlı şekilde katılıyordu küçük cadı. Ve diğer adını bilmediği kızın yaptığı atakla takımının umduğundan da iyi olduğunu düşündü Ra'asiel. Diğerlerine baktı daha sonra, ancak onlarda bir hareket yoktu. Ama sabırlıydı küçük marki, bu tarz şeylerde asla acele etmezdi. Zaten duyduğu çığlıktan ve o korkutucu gürültüden sonra şu an önemli olanın mevcut güçlerle bir şeyler yapmak olduğu aşikardı. Güvende olduktan sonra geriye kalan üçüne de güçlerini sergilemeleri için emir verebilirdi. Şimdilik itaat ettikleri kısım yeterli olurdu. Zaten en iyisi Feodor'un açtığı yarıktan ilerlemek gibi görünüyordu. Zira bu yarıkta bir yarıktan fazlası vardı, bir şekilde güçleri kullanarak burayı daha da güvenli yapma ihtimalleri de vardı. Yerin altı, dışarıdan daha da güvenli olurdu. Eteklerini tutarak eğildi, toprağı kendisine itaat etmesi için teşvik ederek yavaş ve temkinli adımlarla yarığın içine doğru indi. Diğerlerini de çağırdı haliyle. Burayı güvende tutmak için toprağa, tıpkı insanlara olduğu gibi hükmetmek pek de zor olmayacaktı. Ayrıca en büyük yardımcısı, güç olarak eşiti biri vardı, Feodor. Burası bu ikisinin alanıydı. Tüm canlılarıyla, tüm cansızlarıyla, sürprizleriyle. Hem ilerlemenin, hem de düşmanlara saldırının en etkili yöntemi olabilirdi bu yarığı tünele çevirmek. Devam edebilmek için, az önce Feodor'dan gördüğü gibi toprağa dokundu karşısında duran, ardından odaklandı. ''Bir tünel yaratıp onda ilerlemeyi düşünüyorum. lleana ve Feodor ardında bıraktığımız yarığı iz bırakmayacak şekilde kapatıp, tavanı ve yanları sağlamlaştırabilir. Feodor'un yakını olduğunu düşünmeye başladığım Leondier, gerekli olan nefes alma alanını bize sağlayabilir. Böylece güvende ilerleriz. Rogue ışığımızı sağlamak için yakınımda dursun, havayı tüketeceği için Leondier'den uzak durması en iyisi olur. Améthyste ve diğeri, sizin zamanınız da gelecek. Hadi deneyelim. Zorlanırsanız ya da kötü bir sürprizle karşılaşırsak dikkatli olmak şartıyla tekrar yüzeye çıkabiliriz.''
Vera Darcey Conway
Vera Darcey Conway
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 64
Kayıt Tarihi : 24/04/12
Yaş : 32
Nerden : Ben bilmem beyim bilir u.u

Snox Tılsımı Birinci Oyun Empty Geri: Snox Tılsımı Birinci Oyun

Cuma Mayıs 11, 2012 8:07 pm
''Rogue! Learteeeaaaaas!''
Resmen yırtınır gibi çığlık atıyordu. Rogue'nin orada olmadığını unutmuşa benziyordu o acıdan. Zaten o kız nasıl oldu da karşı takıma geçmişti ki? Burada olup da kendisine yardım etmeliydi. Belden aşağısını kasıp kavuran toprağa resmen yumruk attı. Gözlerinden akan yaşlar yüzünü sırılsıklam etti. Zırıl zırıl ağlıyordu bir yandan inlerken. Nereden böyle bir şeye kalkışmıştı ki? Oysa bundan daha yetenekli, daha becerikli olmalıydı. Dalgalı saçlarını kavradı ince parmaklarıyla. Gözlerini pörtletti ve yeniden bağırdı. Eğer biraz daha az acı çekiyor olsaydı, gayet de iyi durumda olurdu şu anda. Leartes, sevdiği, kollarında sarıyordu onu. Ona tutundu acı duysunu ona aktarmak ister gibi, elleri titriyordu. Onun dedikleri kulaklarında sıralanırken çocuğun koluna sıkıca yapışmış, resmen sıkıyordu. ''Tamam, ben biri ölüyüm, öldüm ben, bitsin şu acı.'' dedi çabuk çabuk. Eğer biraz daha konuşursa küfür edecekti bu herife. Asaları teslim ettiğini bile unutmuştu. ''Asamı ver bana!'' Derin derin nefes aldı. Hamileler gibiydi bu haliyle. Gözlerini yumdu, açtı. Sonra tekrar yumdu. Yummak daha iyiydi çünkü. Odaklandı, hissetmeye çalıştı. Canlıların içine acısını yöneltti. Toprağın iyileştirici, tedavi edici gücünü biliyordu. Tüm canlılara yetecek kadar mineral, potasyum, demir vardı. Demir de yaraları hızlı iyileştirirdi. Aynı zamanda toprağı kontrole çalışıyordu. Böylece buradan çıkacaktı belini kıskıvrak kavrayan topraktan kurtulacaktı. ''Dur, dur nereye gidiyorsun Leartes?'' diye çığlık çığlığa bağırdı onun ayağa kalktığını fark edince. Gitmemesi için paçasına yapıştı sevgilisinin. Bir yandan da uzun zamandır sadece adını duyduğu Scorpius'un sesini ve sözlerini duydu. O an sustu, iri gözleri merakla daha da kocaman oldu. Onu inceleyip, dinlemek acısını bile unutturmuştu. Aslında kendisine dediği de mantıklıydı. Denemekle bundan daha kötü duruma düşemezdi ya. Diğerlerine yardım etmek de işine geliyordu. Belki bir de toprağı kalkan olarak kullanmayı denerdi içine saklanmak yerine. Toprağa saklanmakla hem bencillik, hem de fazla kibir göstermişti. Her şey gibi bu özelliklerin de fazlası zararlıydı. Bir kere daah odaklandı, bu sefer iyileşmeye değil, kurtulmak için toprağı kaldırmaya çalışıyordu. Fakat şu korkunç gürültüler yüzünden konsantre olmak zordu.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz