Bir Opera Trajedisi

1875'te, Londra'da yaşayan varlıklı bir ailenin tek mirasçısı olarak dünyaya geldi. Muggle bir devlet adamı olan babasının milliyetçi görüşlerini hiçbir zaman benimsememesi ve hayatı boyunca insanların birbirini sömürmek için yaratmış olduğu sistemler olarak gördüğü politikaya ilgi duymaması, babası tarafından sonsuza dek sevilmeyeceğini pekiştiren gerçekler hâline geldi.
Beş yaşında, evde geçirdiği kısıtlı vaktin hepsini içki içmekle harcayan babasının başka birkaç kadınla ilişkisi olduğunu öğrenmesi, Graham'ın ciddi güven problemlerinin başlangıcı için ilk adımdı. Hayatı boyunca sofistike tavırlarını bir kenara bırakmayan cadı annesi ise kofti oğlunu zerre umursamayarak çirkin fakat zeki bir iksir ustasına aşık olmuştu.
On sekiz yaşında evi terk etmeden önce, babasının siyaset kariyerini bitirebilecek bilgileri yayma tehdidinde bulunarak istediği zaman istediği kadar para alabileceği anlaşmasını yaptı ve nefret ettiği şehri terk etme düşüncesiyle yola düştü. Ardında bırakmak istemediği tek şey, çocukluğu boyunca eğitimini aldığı piyanoydu (babası oğlunun müzik eğitimi almadığı öğrenilirse mahcup olmak istemediğinden buna özen göstermişti.) Ayrıca Graham, kimse duymamasına rağmen muhteşem bir tenor sese sahipti.
Graham hiçbir zaman Hogwarts'a gitmedi ve gitmek de istemedi. Annesinin enteresan şeyler yaptığını görüyordu elbette ama yine de bariz biçimde sihir denen bir şeyin varlığına inanmayı reddediyordu. Peri masallarının gerçek olabildiği bir dünyada yaşasalar, dünya bu kadar berbat bir yer olmazdı değil mi? Sihrin varlığına inandığı tek zaman, terk etmek üzere olduğu Londra'da onu gördüğü zamandı. Claudia... Genç kız öyle saf bir güzelliğe sahipti ki on sekiz yaşındaki Graham onu görür görmez aşık olmuştu.

Claudia ile birlikte opera provalarında yer almaya başladıklarında Graham mutluluğun nasıl bir şey olduğunu öğrendi. Fakat gösteri gecesi Graham'ın solo söylediği bölümde büyük bir terslik oldu. Genç adam buna anlam veremese de tiyatrodaki herkes, hatta orkestra bile uykuya daldı. Dehşete düşen genç adam bin kişilik salonda yalnızca Claudia'nın uyumadığını fark etti ve kızın yüzünde daha önce hiç görmediği, aç gözlü bir ifade olduğunu görerek şaşkına döndü. Daha sonra aynı yeteneğe Claudia'nın da sahip olduğu ortaya çıktı ve tamamen kızın planladığı şekilde insanları istedikleri gibi büyüleyerek inanılmaz bir şöhrete kavuştular. Demek sihir, Graham'ın kanında değil ama sesinde mevcuttu; Claudia yanında olduğu müddetçe her şeye inanabilir, her şeyi yapabilirdi.

Graham aradan kaç sene geçtiğini bilmiyordu fakat bir şeylerin ters gittiğini fark ettiğinde aradan yıllar geçmiş gibiydi. Yalnızca seslerini kullanarak (daha çok Graham'ınkini) yapmadıkları pislik kalmamıştı ve Graham bunların hiçbirine itiraz edememişti. Tek düşündüğü şey Claudia olan bir embesile dönüşmüştü; kadınsa Graham'dan faydalanıyordu. Bunu anladığında ona olan aşkı da yok oldu. Claudia'ya ayrılmak istediğini söylediğinde genç kadın önce şaşkına döndü, sonra kıyameti kopardı, sonra da yalvardı. Fakat Graham ondan tiksindiğini söyleyerek kadını terk etti. Bu hayatında yaptığı en büyük hataydı.

Aradan iki ay geçti, Graham yeni bir hayata başlamıştı ve mutluydu, Claudia'yı bir daha görmeyeceğini sanıyordu. Bu kadar yanılabilirdi. Claudia karşısında belirdiğinde kapıyı çarparak kapatmak üzereydi fakat genç kadının kıpkırmızı gözleri onu dehşete düşürdüğünden kalakaldı. Acınacak hâldeki kadın cebinden gümüş bir hançer çıkarırken son yaptığı şey Graham'ı lanetlemek oldu. Bunun cezasını sonsuza dek çekeceksin... Ardından Graham'ın onu engellemesine fırsat kalmadan hançeri kalbine sapladı. Deliler gibi ağlayan Graham kadının cesedini görmeyi beklerken yoktan var olan dumanlar karşısında afalladı. Claudia'nın bedeni yok olmuştu ve yerini dumandan, biçimsiz bir siluet almıştı. Bir süre sonra şekil, kurt hâlini aldı ve Graham'ı ısırdıktan sonra yeniden hiçliğe karıştı.


Graham bilinen kurtadamlardan değil. Dolunayda kurda dönüşüyor fakat geri kalan zamanlarda da geçmişin korkunç anılarına sıkışıp kalmış hasarlı bir zihnin içine sıkışmış köpek gibi. Ölümsüz ve artık şarkı söyleyemiyor. Onu bu lanetten kurtarabilecek tek şey saf ve gerçek aşkın öpücüğü.