tachibana usagi
2 posters
- Usagi TachibanaHufflepuff IV. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 16
Kayıt Tarihi : 29/04/12
Nerden : osaka, japan
tachibana usagi
C.tesi Mayıs 12, 2012 1:01 pm
İstenilen bina; Mercier
Kısaca karakteristik özellikler; Sevimli, patavatsız ve şıpsevdi birisini görürseniz, o kişi kesinlikle Usagi'dir. Sürekli olarak gülümseyen bir insandır o. Kahkaha atmayı sevdiği kadar bu dünyada başka hiçbir şeyi sevmez. Okulun her köşesinde Usagi'nin kahkahaları yankılanmaktadır. Bunun yanı sıra bu kahkaha tufanı insan, düşünmeden konuşur. Karşısındakini kırıp kırmadığını fark etmez bile. O an aklına ne geliyorsa size söyler. Bu yüzden patavatsızdır ya. Ailesinin en çok yakındığı özelliğidir bu kızdan. Ayrıca nerede yakışıklı çocuk, orada Usagi. Okuldaki taş çocukların bir bir ismini sayar size. Ezberinin kuvvetli olduğunu buradan anlaşılabilir. Buna rağmen asla dedikodu yapmaz. Duyduğu şeyler aklının bir köşesine atılır öylece. Genellikle insanlarla iyi anlaşan birisidir. Yardımseverdir. Ha, arada bir onun da kötülüğü tutar tabii. Eğer size karşı kin güdüyorsa sizi arkadaşlarınızın yanında cehennemin dibine bile gönderir. Öyle laflar eder yani. Çok iyi gözlemcidir. Abisinden alışmıştır bu huya. Bir gazeteci gibi bir çok bakış açısına sahiptir.
İstenilen dönem; Dört.
Örnek RP;
Kısaca karakteristik özellikler; Sevimli, patavatsız ve şıpsevdi birisini görürseniz, o kişi kesinlikle Usagi'dir. Sürekli olarak gülümseyen bir insandır o. Kahkaha atmayı sevdiği kadar bu dünyada başka hiçbir şeyi sevmez. Okulun her köşesinde Usagi'nin kahkahaları yankılanmaktadır. Bunun yanı sıra bu kahkaha tufanı insan, düşünmeden konuşur. Karşısındakini kırıp kırmadığını fark etmez bile. O an aklına ne geliyorsa size söyler. Bu yüzden patavatsızdır ya. Ailesinin en çok yakındığı özelliğidir bu kızdan. Ayrıca nerede yakışıklı çocuk, orada Usagi. Okuldaki taş çocukların bir bir ismini sayar size. Ezberinin kuvvetli olduğunu buradan anlaşılabilir. Buna rağmen asla dedikodu yapmaz. Duyduğu şeyler aklının bir köşesine atılır öylece. Genellikle insanlarla iyi anlaşan birisidir. Yardımseverdir. Ha, arada bir onun da kötülüğü tutar tabii. Eğer size karşı kin güdüyorsa sizi arkadaşlarınızın yanında cehennemin dibine bile gönderir. Öyle laflar eder yani. Çok iyi gözlemcidir. Abisinden alışmıştır bu huya. Bir gazeteci gibi bir çok bakış açısına sahiptir.
İstenilen dönem; Dört.
Örnek RP;
- Spoiler:
- Boğucu havanın hakim olduğu odanın içinde uçuşan toz taneleri, günlerdir temizlenmediğinin habercisiydi. Kızıl saçlı kızın yaptığı her harekette, tıpkı uçuşan kuşlar gibi yer değiştiriyorlardı. Tam kapalı olmayan güneşliğin arasından sızan ışınlar, odanın belli bölümlerini aydınlatsa da, ortama hakim olan hava loştu. Eski yatakta yatan cadının homurdanmasının tek sebebi bu boğucu hava değildi elbette. Camından gelen tıkırtı sesleri, kahverengi gözlerin aralanmasına neden olmuştu. Kısa parmakları, vücudunun büyük bölümünü kaplayan yorganı kenara iterken, uykunun getirdiği sersemlikle terliklerini arıyordu ayakları. Ayağa kalktığında terliklerini yere sürüyerek sesin geldiği yöne doğru ilerledi. Küçük odanın içinde buraya ulaşması pek de zor olmamıştı. Beyaz güneşlikleri kenara çekerken, camın önünde kendisine bakan baykuşu görünce bir an için durdu. Ona kimden mektup gelirdi ki? Merakından alt dudağının sol tarafını kemirmeye başlamıştı bile. Pencereyi açarken baykuşun huzursuzlanmasıyla ala renkli hayvana sinirli bir bakış fırlattı. Onu öğle uykusundan uyandırdığı yetmiyormuş gibi, bir de üzerine kıza dikleniyordu. Soluk sarı rengindeki mektubu hayvanın ağzından sert bir şekilde aldığında kulaklarına ulaşan tiz ses ile birlikte tüm sinirleri tepesine gelmişti. "Cidden! Uyuz hayvan!" Penceresini gürültülü bir şekilde kapattı. Sol elinde tuttuğu mektubu açmadan önce iyice inceledi. Gönderen kişi belli değildi. Mühür basılmamıştı. Mektubun üzerinde gezdirdi elini. Bazac'tan da gelmemiş. Kendisinden dört yaş büyük kuzeni aklına geldiğinde duraksadı. Özlediğini hissetmişti, ilk aşkını. Derin nefesini tozlu havaya bırakırken, diğer eliyle zarfın kapağını açtı.Buralarda olduğunu söylemeliydin. Akşam üzeri altı gibi Kazan'da buluşalım.
Kim J.
Hogwarts'a geldiğinden beri her zaman en iyi dostu olan kızın bu soğuk mesajı üzerine genç cadı gülümsedi. Cana yakın bir gülümseme değildi bu, gayet alaycı bir gülümsemeydi. Mektup kağıdını yatağının üzerine bırakıp valizine doğru ilerledi. Çok abartılı bir şeyler giymezdi herhalde. Gerçi Kimberley -yani Kim- fazlasıyla şaşalı giyinirdi, orası ayrı bir mesele. Siyah renk kotunu ve onun üzerine giymek için yakası geniş olan koyu gri rengindeki, aşırı ince kazağını aldı. Okul kapandığından beri Çatlak Kazan'daydı ama bir kere bile olsun kıyafetlerini gardıroba yerleştirme ihtiyacı hissetmemişti. Seçtiği kıyafetleri giymek için ayaklanırken duvardaki aynada yansımasını gördü. Kan kırmızısı saçları ince kaşlarını ve açık renk boynunu süslüyordu. Kendi kendine gülümsemeden edemedi. Kiremit rengindeki gözlerinden etrafa yayılan sempatik pırıltılar, nadir zamanlarda görülen şeylerdendi.
Tahta kapıyı arkasından kapatırken, koridorun ne kadar sessiz olduğunu düşündü bir an. Halbuki, orta odaların birisinde kalıyordu. Her zaman olduğu gibi gözlerine çektiği kalın sürmenin nasıl durduğuna bakmak için bir tane pencerede yansımasına baktı. Uçları yıpranmış kırmızı saçlarının altında sert bakışları ve susuzluktan kurumuş dudaklarıyla garip bir görüntü oluşturuyordu. Üzerindeki kazağın omuzları düşüp duruyordu üstelik. Daha fazla kapanmak isterdi. Fakat, sıcak havaya karşı bunu yapması pek mümkün değil gibi görünüyordu. Hafif esen rüzgârı da dikkate almak gerekiyordu. Boynundan çapraz olarak astığı siyah çantasının içine asasını koyup koymadığı kontrol ederken bir yandan merdivenlerden inmeye başladı.
Kendini Çatlak Kazan'ın bünyesine kattığında etraftaki kalabalıktan rahatsız olmuştu. Bu kadar kalabalık olmaması gerekiyordu. Üzerinde hissettiği birkaç bakışa aldırmadan duvar kenarında boş bir masaya oturdu. Pek sık olmasa da dizilen masalarda oturan orta yaşlı, yaşlı ve genç insanların çoğu içiyor, haberler hakkında yorumlar yapıyor veya gizli bir şeyler konuşuyorlardı. Burası gizli şeyler konuşmak için pek iyi bir yer sayılmazdı; ama başka çareniz yoksa yapacak bir şeyiniz de yok demektir. Belirli aralıklarla dizilmiş masaların yanı sıra ortada ince uzun şekilde konulmuş bar masası biraz garip kaçıyordu. Bu dikdörtgen masanın az ilerisinde buranın sahibi, tezgâhın arkasında dikiliyor, bir kaç insan ile konuşuyordu. Akşam üstü olmasından dolayı olsa gerek taş duvarlarda değişik güneş şekilleri çıkıyordu. Cam çerçevelerinin desenleri, insanların üzerindeki kıyafetlerin yansımaları... Bütün hepsi, koyu gri renkteki duvarı süsler iken tek yapılması gereken oturup bu harika şeyi izlemekti. Bakışları etrafını tararken düşünmeye başladı. Kimberley ile ne yapabilirlerdi ki? Hem o, Aleeza'yı görmeye gelmezdi pek fazla. Okul vaktinden, okul vaktine buluşurlardı. Kurumuş dudaklarını ıslatmak amacıyla tam yalayacaktı ki, gördüğü şeyle birlikte öylece kalakaldı. Cam kapının açılmasıyla birlikte içeri giren kişinin Flynn olması kızı şoka sokmuştu. Kendisine doğru yaklaştığı her adımda farkında olmadan kalp atışları hızlanıyordu. Ne işi var burada? Kendisine yönelttiği sorunun cevabını verememişti. Genelde bu tür sorularda kesinlikle bir cevap bulurdu ama, bu sefer cevapsız kalmıştı. İzin almadan, kaba bir şekilde karşısındaki sandalyeye oturmasıyla birlikte yutkundu genç cadı. Gerçekten, o Flynn Chadwick! "Başka boş masalar da var." Bütün heyecanına rağmen titremeyen ve kendinden emin ses tonu kızın rahatlamasına neden olmuştu. Yinede bu cümlesinin ardından o garip gülümsemesini yüzüne takınmadan edemedi. Dudakları kıvrılsa da, bakışları çok daha farklı şeyler ifade ediyordu.
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz