leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Jackson Eric Wilson
Jackson Eric Wilson
Borgin & Burkes Sahibi
Borgin & Burkes Sahibi
Mesaj Sayısı : 29
Kayıt Tarihi : 29/04/12
Nerden : Mersin

Bourbon&Branch Empty Bourbon&Branch

C.tesi Mayıs 12, 2012 8:29 pm
Out:Rpg alt mesajda başlayacak, nedenine dair herhangi bir fikrim yok diğer sitelerden kalma alışkanlık....
Jackson Eric Wilson
Jackson Eric Wilson
Borgin & Burkes Sahibi
Borgin & Burkes Sahibi
Mesaj Sayısı : 29
Kayıt Tarihi : 29/04/12
Nerden : Mersin

Bourbon&Branch Empty Geri: Bourbon&Branch

C.tesi Mayıs 12, 2012 8:58 pm
Londra'nın kasvetli havasından sıkılmıştı. Ne olduğu bilinmeyen bir kaos ve tarafsızlıkların belirsizliği ve bunların beraberinde getirdiği anlamsız karmaşalar. Eskiden olsa adam gibi herkes tarafını belli ediyordu ve temiz temiz savaşılacaksa savaşılıyor,öldürülecekse öldürülüyordu.Oysa şimdi hem eli kolu bağlıydı, hem de kime,neye karşı savaş verdiklerine dair bir fikri yoktu. Sadece tek bildiği büyücünün, saf kanın görünmez bir kıskaç altına alınmış olmasıydı. Londra'nın bitmek bilmeyen yağmurları çileden çıkarmıştı. Aslında bu kasvet dolu havaları severdi kısa bir süre öncesine kadar ancak şimdi ne olduğunu bilmiyordu. Aslında hiçbir şeyle ilgili ne olduğunu bilmiyordu.Aklı kocaman bir karadelik,boşluk,yokluk,amaçsızlık ve beraberinde getirdiği ağırlık ve yılgınlık duygularından yapılmış bir tütsüyle kutsanmıştı. Londra'dan ayrılmadan önce bir iki yere uğradı ve en sonunda Diagon Yolu'nun çıkışında dinelirken buldu kendini. Yağmur saçlarını derisine yapıştırmıştı, ancak görünüşüyle ilgili herhangi bir sıkıntısı yoktu. Çünkü eskilerden beri ne olursa olsun iyi göründüğünü biliyordu. Gözleriyle sessiz sokağın içinde bir şeyler aradı ancak istediğine ulaşamamıştı. Ceketinin yakasını düzeltirken birden cisimlendi...


Amerika'daki havada pek farklı değildi aslında. Sadece yağmur az daha seyrekti. Çıkmaz bir sokakta buldu kendini. Önünde fosforlu boyalarla garip şekiller çizilmiş bir duvar vardı. Arkasını döndüğünde kendini uzunca bir sokağın sonuna cisimlediğini anladı. Sokağın başına doğru ilerliyordu yavaş adımlarla.Neredeyse hiçbir aydınlatma yoktu. Sadece ilerlediğinde yaşları 16-17 yi geçmeyen tinercilerin yaktığı bir ateşten etrafı görebiliyordu. Ateşin yanından yürüyerek ilerledi. Rezalet bir koku vardı ki muhtemelen çöpleri yakmışlardı. Az daha ileride iki tane çıplak beden gördü. Gözlerini kaçırmakla kaçırmamak arasında kalmıştı. Sokağın ortasında götürüyorlardı birbirlerini. Pis ve bir o kadar anlamsızdı belli ki. Sadece hormonların getirdiği bir takım isteklerini karşılıyorlardı birbirlerinin. Bu onun da yapmadığı bir şey değildi. Herhangi bir anlam ifade etmeyen kimselerle beraber olmak iyi bildiği bir şeydi ancak sokak ortasında yapmayacak kadar kendisine saygısı da vardı.

Sokağı atladı biraz daha ilerledi ve sonunda aradığı yeri buldu. Çok sevdiği bir mekandı burası. Pahasına değecek biçimdeydi. Bara girdi. Muhteşem aydınlığın içinde gözlerini kısmak zorunda kalmıştı. Artık gözlerinin beyaz kısmı görünmüyor sadece mavileri belli ediyordu o göz çukurunda bir şeylerin var olduğunu. Yemeklerini de seviyordu buranın ancak genelde pek kalabalık olmayışı ve arkadan çalan hafif müziklerle sarhoş olmaktı hoşuna giden. Masaya oturmak yerine barmenin sol çaprazında bir yere konuşlandı. Ne içmek istediğine karar vermek için biraz zamana ihtiyacı vardı ancak kulaklarını çoktak müziğe kaptırmıştı.

The graveyard, the graveyard all full of light
The only age, the beating heart is empty of life.

Birden ne istediğine karar verdi.Artık boğazının da karaciğerinin de hiç zorlanmadan götürdüğü ama yine de bir süre sonra rahatça kendinden geçirebilen bir içkiydi ve bir yandan şarkı devam ediyordu. Şarkının içindeki koyu karanlık bir umuda kaptırdı kendini.
Dirt and grass, a shadow heart; the moon sails past
Blood as ice is an empty crisis, lonely it lies

-Viski,
,diye seslendi. Barmen arkasına döndü ve kristal camın şekillendirildiği genişçe bir bardağa buzları boşalttı.Sonrasındaysa zehirli ve güç veriri,sarhoş edici ama kafayı toparlatan sıvıyı içine boşalttı. Kutsanmış bir su olarak gördü elindekini. Dilinden ve boğazından geçerken rahatladığını hissetti. Her yudumda kafasındaki boşluk daha da silikleşiyordu. İlk bardağı çok hızlı içti ancak diğerlerini yavaş içmek istiyordu. Barmen diğer bardağı doldururken barın içinde kendisinin dışında en fazla on kişi olduğunu gördü ve şarkı bir yandan devam ediyordu.
Whoa-ah-ah-ah ah-ah, bring 'em all back to life
Whoa-ah-ah-ah ah-ah, bring 'em all back to life
Nona Krystyna Tomaszewski
Nona Krystyna Tomaszewski
Cadı
Cadı
Mesaj Sayısı : 23
Kayıt Tarihi : 30/04/12

Bourbon&Branch Empty Geri: Bourbon&Branch

C.tesi Mayıs 12, 2012 10:24 pm
Londra'nın serin bir akşamında üstündeki kalın, gri paltoyla ve kapüşonuyla zarif bir kadından çok erkek imajı vardı üzerinde. Şu an Knockturn Yolu'nda yürüyor olmasının sebebi de balo değildi ama, bu yüzden bunu pek fazla dert ettiği yoktu. Borgin & Burkes'a gitmek için sıcak evinden dışarıya adım atmıştı genç kadın, ilgisini çeken bir nesnenin izini sürüyordu. Okumayı henüz bitirdiği bir kitapta görmüştü ilk "Şanlı El" denen bu nesneyi. Şanlı El, karanlıkta sadece sahibine ışık veriyordu ve bu kullanışlı yönünün yanında oldukça ihtişamlı bir görüntüsü vardı. Sahip olma isteğinin nedeni ise hırsızlık değildi tabii genç kadının; kaçmak, saldırmak, bilgi toplamak oldukça kolaydı Şanlı El sayesinde. Elinin altında bulunması gerektiğine inanıyordu, para sorun değildi. Knockturn Yolu'ndaki birkaç dakikalık yürüyüşün ardından Borgin & Burkes'un kapalı kapısıyla karşı karşıya kalmıştı Nona, birkaç saniye vitrine baktıktan sonra etrafına bakındı. Dükkanın karşısında en az Borgin & Burkes kadar karanlık bir yermiş gibi görünen ve vitrininden dışarı cılız bir ışık süzülen başka bir dükkan vardı, kendinden emin adımlarla ilerleyip bu dükkanın açık kapısından içeriye adım attı ve tereddütsüz ve özensiz bir şekilde konuşmaya başladı. "Borgin & Burkes'un sahibi Wilson'ı arıyorum, acilen." dedi hızlıca. Bir tıkırtı geldi ve ardından yaşlı bir adam sesi duyuldu. "Wilson mı? Kilometrelerce uzakta, Amerika'da. Acil bir şey için soran olursa Bourbon & Branch diye bir yerde olacağını söyledi. Adamın sesi o kadar hoş ve masumdu ki, Knockturn Yolu'ndaki bir dükkanla hiç alakası yokmuş gibiydi. Birkaç saniye sonra "Teşekkürler." dedi genç kadın kibarca ve dükkandan çıkmadan gürültüsüz bir şekilde cisimlendi.

Bourbon & Branch, Amerika'nın ünlü bir barıydı. Nona buraya daha önce gelmemesine rağmen böyle bir yerin varlığından haberdardı ve nerede olduğunu bulabilirdi, eyaletini biliyordu en azından. Yaklaşık yarım saatlik bir arayıştan sonra bulmuştu bu büyük, ihtişamlı mekanı. Hiç vakit kaybetmeden içeriye adım attı ve etrafa bakınmaya başladı. Oldukça aydınlık ve sıcak bir mekandı burası; ahşap masalar, sandalyeler ve parkelerle onlara uygun ışıklandırmalar gerçekten hoş bir görüntü oluşturuyordu. Amerikalı olsaydı favori mekanlarından biri olurdu kuşkusuz fakat Avrupa görmüş biri daha cazip yerlerin olduğunu kesinlikle bilirdi. Gri paltosunu kapının yanındaki askılığa astıktan sonra deminki erkeksi görüntüsünden uzaklaşmıştı Nona. Beyaz uzun kollu kazağı ve koyu lacivert dar kot pantolonuyla kimse onun büyücü olduğunu anlayamazdı. Aradığı kişi olan Jackson Eric Wilson'ı önceden tanıyordu, Borgin & Burkes'tan yaptığı ilk alışveriş olmayacaktı bu. Bu yüzden gözleri bar sandalyelerinde viski içen adamı rahatlıkla buldu ve yavaş adımlarla onun yanına yürümeye başladı. İçerdeki yüksek müzik sesi ve botlarının parkelerde çıkardığı takırtıların eşliğinde Wilson'ın yanına ulaştıktan sonra elini yavaşça kaldırıp adamın omzuna dokundu ve sert bir sesle "Bay Wilson?" dedi.
Jackson Eric Wilson
Jackson Eric Wilson
Borgin & Burkes Sahibi
Borgin & Burkes Sahibi
Mesaj Sayısı : 29
Kayıt Tarihi : 29/04/12
Nerden : Mersin

Bourbon&Branch Empty Geri: Bourbon&Branch

Paz Mayıs 13, 2012 7:04 am
<
Bardağından yudumlamaya devam ediyordu. İçindeki anlamsız boşluklar artık tamamen silikleşmiş yerini sıcak bir duyguya bırakmıştı. Kanında zehir gibi dolaşan dolaşan alkolün duygusunun nasıl bu kadar rahatlatıcı ve sıcak olabildiğine dair herhangi bir fikri yoktu. Yan tarafta masaların birinde tek başına oturan bir kadın gördü. Belki de ilerleyen dakkalarda yanına gidebilirdi. Eğer kısa bir zaman sonra da hâlâ güzelliğini ve dekoltesini koruyabilecek ve tek olacaksa gecenin güzeli olabilirdi. Kadının kahverengi dalgalı saçlarına ve gri,siyah elbisesinin dekoltesindeydi gözleri. Bu havada bu kıyafeti giymesi için ya çok önemli bir randevusu olmalıydı ya da barın müdavim fahişelerindendi. Gerçi içeri sıcaktı ve bunu hissetmeye yeni başlıyordu. Ceketini çıkarıp önüne attı ve üzerindeki kot gömleği altından çekiştirerek düzeltti.

Birkaç dakika sonra barın içine başkalarının da geldiğini hissetti. Çünkü sesler kalabalıklaşmıştı.Müziğin değişmesinden kısa bir süre sonra omzunda bir el hissetti. Bir melezin olmamasını istiyordu. Şimdi hiç bozuk kan çekemezdi. Arkasını döndüğünde gayet hoş bir kadın gördü. Işıldayan bir bebeği ağa düşürdüm,diye düşünürken bu suratı daha önce bir yerlerden de tanıdığını fark etmişti ismi çıkaramamıştı. Kendi adını söylediğini duyunca son kez yan taraftaki kadına baktı ve sonra yanındakine odaklandı. Beyaz kazağın içinde haber getirmeye gelmiş bir melek gibi duruyordu ya da viski Jackson'ı bugün biraz erken çarpmıştı.

-Merhaba.,dedi. Eliyle yan tabureyi işaret etti. Kadını incelemeye devam etti kısa bir süre ve sonra karşı koydu arsız gözlerine. Kim olduğunu yavaş yavaş hatırlamaya başlamıştı ki isim birden aklında şimşek hızında geldi.
-Nona'ydı değil mi? Krystyna mıydı Katarzyna mıydı?
Dudakları doğru cevabı bulduğundan dolayı gülümsedi. Kadın yan tabureye oturmuştu. Ya bir tesadüf eseri olarak kadın da aynı zaman da bu bardaydı ya da takip edildiğini düşünüyordu. İki ihtimal de gayet olasıydı. Borgin&Burkes'ü işleten biri olarak takip edilmek hiç de hoş değildi ancak güzel kadınlar takip edecekse buna da razı olabileceğini farketti
Nona Krystyna Tomaszewski
Nona Krystyna Tomaszewski
Cadı
Cadı
Mesaj Sayısı : 23
Kayıt Tarihi : 30/04/12

Bourbon&Branch Empty Geri: Bourbon&Branch

Paz Mayıs 13, 2012 9:56 am
Adamın kendisini fark ettikten sonra kibar bir şekilde merhaba deyip tabureyi işaret etmesini izledi. Ardından iki ismini de yarım da olsa hatırlamasına şaşkın bir yüz ifadesiyle karşılık verdi, oldukça güçlü bir hafızası olmalıydı. Kaşlarını hafifçe çatarak tabureye oturdu ve "Bayan Tomaszewski" diye düzeltti adamın kendisine karşı hitap şeklini. Normal insanlarla yakın ilişkilere girmeyi sevmezdi, Borgin & Burkes gibi bir yerin sahibiyle ise samimiyetini bir adım bile ilerletmek istemiyordu. Birkaç saniye etrafı süzdükten sonra saçını düzeltti ve kafasını adama doğru çevirdi. Soğuk ifadesiyle gözlerine bakarken, en az yüzü kadar soğuk bir sesle konuşmaya başladı. "İsmimi hatırlamanıza şaşırdım, uzun zaman olmuştu. Nasılsınız?" İş konuşmadan önce biraz hâl hatır sormak, herhangi bir insanın kesinlikle yapacağı türden bir davranıştı. Nona'nın bu tür meziyetleri gelişmemiş rağmen yapması gerektiğini hissediyordu. Wilson'ın şu anda kurnaz bir ifadeye sahip yüzüne bakarken, onun oldukça sıradan ve zaafları olan bir insan olduğunu düşündü. Müziğin insan sesi ve kahkahalarıyla karışarak oluşturduğu gürültü gittikçe artarken bir an önce işini bitirip gitmeyi diledi genç kadın.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz