leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Aidan Wandhunt
Aidan Wandhunt
Gryffindor III. Sınıf
Gryffindor III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 163
Kayıt Tarihi : 25/04/12

Ve Tavşanlar... Empty Ve Tavşanlar...

Paz Mayıs 13, 2012 10:23 am







Ve Tavşanlar... Kjgkgk











En son Aidan Wandhunt tarafından Paz Mayıs 13, 2012 4:25 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Aidan Wandhunt
Aidan Wandhunt
Gryffindor III. Sınıf
Gryffindor III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 163
Kayıt Tarihi : 25/04/12

Ve Tavşanlar... Empty Geri: Ve Tavşanlar...

Paz Mayıs 13, 2012 2:51 pm
    ''Evet, evet, tavşanlar var, hem de boy boy, soy soy. Gerçekten, benimle gelirsen hepsini sevebilirsin.''

    Kimdi bu dağınık saçlarıyla, bu genç adam? Kimdi karşısında duran, ikna etmek için binbir çaba gösterdiği sevimli japon kızı? Kimdi lakabı gibi reçel kokan ve saçları da bir çilek reçelini andıran rengiyle ışıldayan kız? Genç adam, yani şu saçı başı dağınık, perçemleri yüzüne düşen, zayıfça, uzun boylu, sivilcesiz de olsa ergen bir genç olduğu besbelli olan, boru sesli, hatta az önce konuşan kişinin adı Aidan'dı. Leondier'in başının belasıydı. Yaptığı haşarılıklarla, kırdığı cevizlerle, ihlal ettiği kurallarla resmen binanın puan kırma canavarıydı. Kızıl, kıvırcık saçlı, kemik çerçeve gözlüklü bina başkanı, ukala kızın adı da Rachelle idi. Bina başkanı olması Aidan'ın onu avantaj namına tercih etme sebeplerinden biriydi. Diğer bir sebebi de onu çok eğlenceli, harika, muhteşem gözlüklü, komik bulması, kısacası çok sevmesiydi. Düz saçları, cıvıl cıvıl sesi, sevimlilik abidesi görüntüsü ile muhteşem bir Asyalı olan kızın adı da Sakura-chan'dı. Az evvel Aidan onu ikna etmeye çalışmıştı tam olarak.

    Aslında tavşanlarla tek alakası yahnilerini sevmesiydi. Onun dışında bu şirin yaratıklara dair hissettiği tek bir şey yoktu. Tabi arada Rachel'in gözlüğü ile beraber Sakura-chan'ın -ona böyle diyordu kültürüne uyum sağlamak için- tavşan kulağını çalıp takarak onlarla bir parça muhatap olmuş sayılabilirdi. Onun dışında tamamen ve tamamen, hiç bir bilgisi yoktu haklarında. Kız farkında değildi ama hepsini uyduruyordu. Yasak ormana onu başka türlü çekmenin yolu yoktu. Rachelle razıydı, bir kaç arkadaşı da razı etmek için çaba göstermişti elbette. Ancak Rachelle dışında hiç kimse yanaşmamıştı. Oysa Aidan, daha çok eğlenmek, daha da fazla olay çıkarıp kudurmak için kalabalık olmaları gerektiğini düşünüyordu. Sonuçta derslerde toplu oldukları için alıştırmalarda eğleniyorlardı değil mi? Hem yaptığı ataklar görülmedikçe yapmanın ne anlamı kalırdı? Umuyordu ki, şu güzel cadaloz Izadora peşlerine takılmasın. Aksi halde fena halde ayvayı yerlerdi.

    Sonunda ikisini de ikna ettiğinde ilk işleri mevcut olan dersi asmak olmuştu. Diğerleri sınıflara koşarken bu üçlü dışarıya, okul bahçesine doğru ilerledi koridorlarda. En sonunda bahçeye vardıklarında derin nefes aldı Aidan ne bir profesör, ne de bir okul sorumlusu, ne de hademe tarafından fark edildikleri için. Hayalet Dr. Dulcamara bile karşılarına çıkıp günü mahvetmemişti neyse ki. Büyük bir heyecanla koşturdu Hogwarst'in o geniş çimenliğinde. Karanlık ormanın yuttuğu ışığı görebiliyordu. Sanki karanlıkta bir ışığın tersi gibi parlak güneşin altında bir karanlık olarak görünüyordu. Bu özelliğini seviyordu ormanın. Bu yüzden de çok fazla sık ziyaret ediyordu. Bekçi kulübesinin arka tarafından eğilerek geçti Aidan. Diğerlerinin de aynısını yapmasını tembih etti sessizce. Bunca şeyi atlattıktan sonra bekçiye yakalanmak istemiyordu doğrusu. Biraz daha yürüdükten sonra sonunda ağaçların arasına daldı. Adımları artık rahatlamış, yavaşlamıştı. ''Yaşasın!'' diye hafif bir sesle haykırdı. Ardından asasını cebinden çıkardı. ''Lumos!'' dedi. Asayı fener olarak kullanarak ilerlemeye başladı. İleri gidecekti, daha da ileri. Etrafta uçuşan, kaçışan, merakla onları seyreden vahşi hayvanların arasında uzun bir yürüyüş yapacak, bir kaç sihirli yaratık görecekti. Seviyordu bu işi işte. Ansızın durdu ve ardına baktı. Önce Sakura-Chan'ı, ardından Rachelle'yi süzdü. ''Korkmayın kızlar, sizi korurum.'' dedi yüzünde beliren küstah ifade ile. Ve tam o sırada bir baykuşun kafasının arkasına pike yaptığından haberi yoktu. ''Haaaa! Ne oluyor!'' diye bağırarak kafasını silkelemeye başladı boynuna değen gagadan sonra. Daha sonra onun baykuş olduğunu fark edince tüylü yaratığı hızla kavrayarak tuttu ve ona baktı sinirle. ''Yavruymuş daha. Uçmayı yeni mi öğreniyorsun sen?'' dedi nefes nefese.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz