leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Lorelei Lee
Lorelei Lee
Mesaj Sayısı : 24
Kayıt Tarihi : 12/05/12

Şampanya fena olmazdı. Empty Şampanya fena olmazdı.

Paz Mayıs 13, 2012 2:35 pm
    Londra'yı seviyordu. Tüm kasvetine ve griliğine rağmen yıllarca sevmekten vazgeçmemişti. Ama onun gibi teni, gözleri, gülümsemesi ışıl ışıl biri bu şehir için fzla ışıltılı kalmıyor muydu gerçekten? Hem ne olurdu yılın bir kaç günü en azından gün ışığına doyabilselerdi? Tanrı Londra'ya bir şey için kızmış ve cezalandırıyor olmalıydı. Bu kadar grilik neden? Vücut hatlarını daha da belirginleştiren ve vücudunu saran saks mavisi elbisesi ve üzerine aldığı grimsi palto ile Hogsmeade sokaklarında ilerlemeye devam etti. Güneş gözlüklerini takmış, parıltılı, dikkat çeken sarı saçlarını gizlemek içinse oldukça sade bir bandana kullanmıştı. Bu kadar kamufle ve durgun görüntüsüne rağmen kalçalarını dikkat çekici şekilde kıvırarak yürümesi onun kim olduğunun yüz metre öteden anlaşılması için yeterliydi. Yanından her geçene gözlüğünün ardından gizli bir bakış atıyordu. Ve onu tanımadan, ismini haykırmadan geçen herkese bir kez daha minnet duyuyordu.

    Bugünlerde Hogsmeade pek kalabalık olmasa da birinin "Aa bu Lorelei Lee!" demesi ile var olan bir avuç insan da başına üşüşüp yüzlerce insan etkisi yaratabilirdi. Çünkü onun hayranlarının marifeti de buydu. 5 kişisi 50 kişiye beterdi yaygara çıkarma konusunda. Bu gri, puslu ve insanın içini karartan havada gerçekten ihtiyaç yoktu böyle bir şeye.

    Domuz kafasının kapısına geldiğinde içeriden insanın içini bayan bir müzik geldiğini duydu. Gözlerini devirerek yavaşça içeri adım attı. Bugün her şey onu hayatta soğutmak için işbirliği yapıyordu sanki. Sakince bir kaç adım attıktan sonra etrafı kolaçan etti. Şöminenin önündeki koltukta sızan ve belli belirsiz horlayan sarhoşun teki dışında pek kimse varmış gibi durmuyordu. Barın o tarafa doğru bir kaç adım attığında içeriden bir yerlerden bir tıkırtı geldiğini duydu. Bu saçma sapan havada domuz kafasına pek gelen olmuyordu herhalde. Müşteri kokusu olan işletmeci hemen harekete geçmişti. Bakalım onu tanıdığında tepkisi ne olacaktı? Barın önündeki sandalyelerden birine oturup çantasını hemen yandaki boş sandalyeye koyduktan sonra bir an gözlüğünü çıkarmakta tereddüt etti. Bir tek barmenle bile uğraşacak durumda değildi. Ancak bir kaç saniye sonra barın arkasında beliren yaşlı adamı görünce yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi ve gözlüklerini çıkardı keyifle. "Bir bardak kırmızı şarap ve şu Fransız peynirlerinden istiyorum" dedi. Adam başını sallayıp hazırlamaya giderken paltosunu çıkarıp çantasının yanına boş sandalyeye koydu. Adamın gözündeki en az kavanoz gibi kadar kalın gözlüklerle neredeyse kör olduğuna emindi. Şuan başka bir şey dileseydi gerçek olacaktı demek.
Nona Krystyna Tomaszewski
Nona Krystyna Tomaszewski
Cadı
Cadı
Mesaj Sayısı : 23
Kayıt Tarihi : 30/04/12

Şampanya fena olmazdı. Empty Geri: Şampanya fena olmazdı.

Paz Mayıs 13, 2012 3:09 pm
Öğrencilik yıllarında oldukça neşeli anlar geçirdiği şirin Hogsmeade Köyü bugün oldukça kasvetli bir görüntüye sahipti. Gökyüzünün huysuz, yaşlı bir adamdan farksız görüntüsü genç kadının canını oldukça çok sıkıyordu. Bu somurtkan havaya bir de köyün boş sokakları eklendiğinde biraz huzur isteyen bir insanın katlanamayacağı türden bir görüntü oluşturuyordu. Bir an önce kendini dört duvar arasına atmak amacıyla adımlarını hızlandırdı genç kadın. Üstündeki bembeyaz cüppe ve pelerinle oldukça dikkat çekici bir görüntüsü vardı fakat ortalıkta dikkatini çekebileceği herhangi bir canlı olmaması bu görüntüyü etkisiz kılıyordu. Köhne Domuz Kafası'na girdiğinde ise daha farklı bir görüntüyle karşılaşmadı. İçeride sadece üç kişi vardı; uyuklayan bir adam, yaşlı bir barmen ve gri paltolu, bandanalı sünepe bir kadın. Normal şartlarda bir buluşma için adımını bile atmayacağı bir yer olan Domuz Kafası'na sırf Lorelei'nin gizlenme isteği yüzünden katlanıyordu. İç sıkan bir müzik eşliğinde Domuz Kafası'nın kapıya en uzak masasına doğru ilerlerken gözleri içinden "sünepe" sıfatını yakıştırdığı kadına takıldı. "Evet, sanırım bu o." diye düşündü içinden, hoşlanma ve burukluk eşliğinde. Acaba o mu çok iyi gizlenmişti, yoksa Nona'nın dikkati mi çok dağınıktı; ilk seçenek Nona'ya daha yakın geliyordu zira Lorelei'nin şu anki görüntüsü onun doğal gösterişinden ve güzelliğinde oldukça uzak bir çizgideydi. Yüzüne hafif bir gülümseme yerleştirerek ona doğru gitti ve yanındaki sandalyelerden birine oturdu. Ardından kadının yüzüne doğru eğilip fısıldayarak konuşmaya başladı. "Kamuflaj konusunda ustalaşmışsın, az daha tanıyamıyordum seni." Sözlerini bitirdikten sonra gülümsemesini biraz daha artırdı ve arkadaşının gözlerine bakmaya başladı.
Lorelei Lee
Lorelei Lee
Mesaj Sayısı : 24
Kayıt Tarihi : 12/05/12

Şampanya fena olmazdı. Empty Geri: Şampanya fena olmazdı.

Paz Mayıs 13, 2012 4:19 pm
    Ellerini bar tezgahının üzerinde birleştirmiş içkisi ve peynirinin gelmesini beklerken sessizce bir şarkı mırıldanıyordu içinden. Bu şekilde mekanda çalan o berbat şarkıyı duymamazlıktan gelebilirdi ama şarkı öyle inişli çıkışlıydı ki birden ses yükseliyor Lorelei'ın sinirlerini zıplatıyordu. Dişlerini sıkarak şarkının bitmesi için sabretmeye başladı ama bu lanet şey bitmek bilmiyordu. En azından şarabı getirseydi bari. Neredeydi bu yaşlı adam? Şarabı sıfırdan mı yapıyordu ne? Tezgahtan biraz geri çekilerek üzerini başını düzeltti. Yakasını, kolyesini, bilekliklerini.. Geldiğinden beri bunu kaçıncıya yapıyordu kim bilir.Sıkıntıdan ne yapacağını şaşırmış bir durumdaydı. Koltukta uyuyan sarhoşun mırıltıları da eklenince burası Lorelei'ın yaşadığı hayatın tam zıttı bir yer oluyordu. Şu kasvetli ve boğucu havada insanlara katlanabileceğini bilse daha inasncıl ve havadar bir yere giderdi.

    Mutfak kısmından gelen tıkırtılar beklediği şarap ve peynir konusunda onu umutlandırsa da hala ortada bir şey yoktu. O sırada arkasında bir ayak sesi duydu ama dönüp bakmadı bile. Bomboş bir mekanda oturan tek kadın, hatta tek insan olduğu düşünülürse fazlasıyla dikkat çekerdi. Ancak bir kaç saniye sonra kulağının bir kaç santim ötesinde duyduğu fısıldama ile yüzünde kocaman bir sırıtma belirdi.

    "Bir daha buluşacağımız zaman lütfen bana arkadaşlarından birinin saçını falan getir. Çok özlü iksir kullanacağım bu gidişle" dedikten sonra hemen yanında duran arkadaşına uzanıp sarıldı sıkıca. Kaç ay olmuştu son görüşmelerinden beri? 6 mı, 7 mi? Çok sık yazışmalarına rağmen aynı şehirde oldukları zamanlarda bile görüşmek güçleşiyordu. Lory mesleği gereği seyahat etmesi gerektiğinde ülke dışına çıkması, Nona'nın keyfi seyahatlarinin yanında sıfır kalıyordu. Kız o kadar çok yer değiştiriyordu ki yazışmak için kullandıkları baykuşları bazen yollarını kaybedip günlerce geç gelebiliyordu. Bazen muggle teknolojisine özenmiyor değildi. Arkadaşının oturmasını beklerken yaşlı adam nihayet belirdi. Beceriksizce tuttuğu kadeh ve peynir tabağını kadının önüne bıraktıktan sonra bozuk gözlerini kadına dikerek bir kaç saniye baktı. "Çok teşekkür ederim" dedi yüksek sesle ve anlaşılır bir şekilde. Adam kızgınlıkla alnını kırıştırıp kadına bakmaya devam etti. "Gözlerim bozuk bayan, kulaklarım gayet sağlam" diyip tavırlı bir şekilde topallayarak mutfağa dönerken Lorelei arkadaşına bakıp şaşkınlıkla bir kahkaha patlattı.
Nona Krystyna Tomaszewski
Nona Krystyna Tomaszewski
Cadı
Cadı
Mesaj Sayısı : 23
Kayıt Tarihi : 30/04/12

Şampanya fena olmazdı. Empty Geri: Şampanya fena olmazdı.

Paz Mayıs 13, 2012 4:59 pm
Uzun uzun sarılmışlardı birbirlerine ilk gençlik yıllarının sadece bir bölümünü beraber geçirebilmiş olan iki genç kadın. Yaklaşık 8 sene önce, Nona henüz 13 yaşındayken görmüşlerdi birbirlerini ilk kez. Ailesi, Nona'ya birkaç gün önce açıp ondan onay aldıkları koruyucu aile konusunda oldukça hızlı davranmıştı. Üvey annesi ve babası, genel olarak sert bir mizaca sahip olmasına rağmen şefkatli sayılabilecek bir karaktere sahipti ve Nona'dan birkaç yaş büyük bir çocuğun koruyucu ailesi olmayı kabul etmişlerdi. Onunla tanıştıkları ilk gün gerçekten çok garip geliyordu Nona'ya, Lorelei'nin kendisine karşı davranışlarında hafif bir kibir vardı ve Nona bunu açık bir şekilde fark ediyordu. Buna rağmen çocukluğun verdiği saflıkla sürekli onunla konuşmaya çalışıyor, annesinden aldığı direktiflerin etkisiyle kızla iyi geçinmek için çok çaba sarf ediyordu. Bir süre sonra yaş farkını önemsemeden iyi anlaşan iki arkadaş haline gelmişlerdi fakat Nona'nın okulu sebebiyle pek fazla görüşemiyorlardı. Yaklaşık bir yıl sonra da Lorelei ayrılmıştı zaten onların yanından. Ayrılışından itibaren 3 yıl boyunca görmemişti çocukluk arkadaşını, iyi anlaşıyor olmalarına rağmen ikisi de biribrlerine pek fazla gerek duymamışlardı. Özellikle insanlara belli bir yabanilikle yaklaşan Nona, düşünmüyordu bile onu. 17 yaşına geldiğinde, yani üvey ailesi melezler tarafından öldürüldüğünde tekrar görüşmeye başladılar onunla. Bazen kötü olaylar iyi şeylerin başlangıcı olur, üvey ailesinin ölmesi de bu tarz olaylardandı. O günden sonra, ikl yetişkin insan olarak birbirleriyle iletişime geçmeye başladılar ve sağlam bir ilişkinin temelleri atılmış oldu.

Beraber yaşlı barmenin arkasından şiddetli bir kahkaha patlattıktan sonra Nona arkadaşının sözlerine gülümseyerek içtenlikle cevap verdi.
"Sana getireceğim hiçbir saç telinin sahibi güzelliğinin yanına bile yaklaşamaz. Onların görüntüsüne bürünmene göz yumamam." Göz ucuyla barmenin yanına gelip gelmeyeceğini kontrol ederken, bir yandan da çalan şarkıya birkaç saniyeliğine kulak vermişti. Aklını tekrar karşısındaki kadına yoğunlaştırdıktan sonra gülümsemesini hiç bozmadan devam etti: "Çok çok uzun zaman oldu, bu kadar açamalıydık arayı." Hesaplarına göre 6 aydan fazla süredir görmüyordu arkadaşını ve bu süre iki arkadaşın arasında ince bir buz tabakası oluşması için yeterliydi. Neyse ki Lorelei ile aralarında böyle bir durum sözkonusu gibi görünmüyordu.
Lorelei Lee
Lorelei Lee
Mesaj Sayısı : 24
Kayıt Tarihi : 12/05/12

Şampanya fena olmazdı. Empty Geri: Şampanya fena olmazdı.

Paz Mayıs 13, 2012 5:49 pm
    Lorelei şarabından bir yudum alınca boğazından aşağı doğru inen ekşimsi tad bir an boğazını yakar gibi olsa peynirinden bir yudum alınca tadı dengelemiş oldu. Zıt tatları bir arada tadmayı çok seviyordu. Bir çok insana göre Lorelei'ın damak tadı yoktu ve bu konuda zevksizdi ama bu tartışılmaz şekilde farklı kılan bir başka özelliğiydi ve değişmeye niyeti yoktu. Yanıbaşına oturan sarışın genç kadına baktı dikkatle. İlk tanıştıklarında sahip olduğu ürkek ama meraklı görünüşünden eser kalmamıştı sanki. Ya da dışarıdan görünen buydu. Ergenliğinde serpilmiş ve vücut hatları belirginleşmişti. Gerçekten güzelleşmişti, kadın olmuştu artık. Ancak o bakışlar hiçbir zaman değişmiyordu. Gözler ruhun aynasıdır derler. Nona ruhunu satmamıştı. Yalnızca yaşadığı şeyler onu güçlendirmiş ya da değiştirmişti bazı davranışlarını. Hayata duruşu hiç değişmemişti. Değişmemeliydi de. O doğuştan gelen bir cazibe ve kaliteye sahipti. Bunu kaybetmesi için de hiçbir neden yoktu. Nona ve ailesi, Lory'nin göçebe hayatı boyunca uğradığı en sıcak yuva ve en sağlam durak olmuştu. Hatırlamaya değer gördüğü ve neredeyse özlediği tek yıl onlarla geçirdiğiydi.

    Kızın sözleri üzerine başını ısrarla aşağı yukarı sallayıp bacağını bir diğerinin üzerine attı. Bir eliyle kadehini tutarken boşta olan eliyle eteğinin ucunu düzelttikten sonra bakışlarını tekrar sarışın kıza çevirdi. "Gerçekten açmamalıydık bu kadar. Ama sizi buralarda bulmak pek zor olmaya başladı hanımefendi. Kuşlardan duyduğuma göre yine uzaklara uçmak üzereymişsin." diyip muzip bir gülümseme attıktan sonra şarabından bir yudum daha aldı. Ah, o aptal şarkı bitmişti bile. Dostu geldiğinden beri etrafıyla ilgili hiçbir ayrıntı artık dikkatini çekmiyordu.
Nona Krystyna Tomaszewski
Nona Krystyna Tomaszewski
Cadı
Cadı
Mesaj Sayısı : 23
Kayıt Tarihi : 30/04/12

Şampanya fena olmazdı. Empty Geri: Şampanya fena olmazdı.

Paz Mayıs 13, 2012 7:00 pm
Lory zarif bir şekilde önündekileri yiyip içerken Nona barmeni daha da sabırsızlıkla beklemeye başladı. "Acaba Lorelei'ye alındığı için mi gelimiyor?" diye düşündü kendi kendine fakat bir barmenin böyle bir lüksü yoktu, özellikle de sinek avlayan bir barda çalışan barmenin. Keskin bakışlarla arkadaşının bacağını diğer bacağının üstüne atmasını ve eteğini düzeltmesini izledi, ardından söylediği şeyleri gülümseyerek dinlemeye başladı. Nona, yurt dışına çıkmayı seven biriydi fakat onun yurt dışına çıkma sebebi para kazanmak ya da tatil yapmak değildi. Sık sık Polonya'ya gidiyordu gerçek ailesi hakkında doğru düzgün bir şeyler öğrenmek için. Ayrıca çeşitli sihirsel bilimler hakkındaki araştırmalar için de başka Avrupa ülkelerine gittiği olmuştu. Lory bir yerden duymuş muydu bilmiyordu ama Nona'nın yurt dışına çıkacak olmasını tahmin etmek çok zor olmamalıydı. "Evet, kısa bir süre burada olamayacağım yine. Ama bizim için mesafelerin önemi yok tabii, her yer bir 'şak' sesi ötede." Sözlerini bitirdikten sonra hafifçe gülümsedi ve nihayet yanlarına gelen barmene dik dik bakmaya başladı. Domuz Kafası'nda bir şey içesi gelmiyordu genelde ama Lory'nin bardağını yudumlarkenki zarafeti özendirmişti Nona'yı. Yaşlı adamın yanlarında olmasından çekinmeden konuşmasına devam etti muzip bir şekilde: "Ama tabii benim yurt dışına çıkıyor olmamdan şikayet etmeye hakkın yok, senin İngiltere'de geçirdiğin vakit düşünülürse." Ardından yüzüne bakmadan "Kaymakbirası." dedi barmene.
Lorelei Lee
Lorelei Lee
Mesaj Sayısı : 24
Kayıt Tarihi : 12/05/12

Şampanya fena olmazdı. Empty Geri: Şampanya fena olmazdı.

Paz Mayıs 13, 2012 7:26 pm
    Lory şarabından ardı ardına yudumlar alırken şimdi peynirin tadını daha iyi alabiliyordu .Fransız peynirlerini seviyordu ama yalnızca şarap ile. Tek başlarına bir şeye benzemiyordu tadları. En azından Lory için. Tabağın yanındaki peçeteyle hafifçe dudağının kenarını sildikten sonra Nona'nın barmenden kaymakbirasını izleyişini izledi. Adam onların davranışlarından pek hoşlanıyormuş gibi durmuyordu sürekli homurdanarak gidip geliyordu. Besbelliydi bu barın neden bu kadar boş olduğu. Hem bu kadar iğrenç bir müzik, hijyenik olduğu bile söylenemzdi. Bir an mutfağın ne kadar pis olabileceğini düşününce midesi kalkar gibi oldu. Peynirine baktı, iştahı kaçar gibi olmuştu ancak muhabbete devam ederse bu düşüncelerden sıyrılabileceğine emindi. "Bir süre daha İngiltere dışına çıkabileceğini sanmıyorum." peynirinden bir lokma daha aldıktan sonra omuzlarını hafifçe silkerek iç geçirdi "Hayatımda ilk kez İngiltere'nin bu gri havasından kaçıp Amerika'ya gitmek için fırsat arıyorum ve işte yapımcılarım, menejerim el birliği ile Avrupada ne kadar proje varsa hepsini bu yıl ayarlıyorlar." şarabı bitmek üzereydi. Bir yudum daha alıp kadehi kendinden uzak bir yere koyduktan sonra tek dirseğini tezgaha yaslayıp arkadaşına döndü.

    Şöminenin karşısında uyuyan sarhoş uyanmışa benziyordu. Sendeleyerek zar zor yerinden kalkıp kapıya doğru ilerlerken bir an başka tarafa döner gibi oldu Lorelei. Sonra bir an bakışları adamda sabitlendi. Mavi parlak gözleri irice açılmış dudakları ince bir çizgi halini almıştı. Ne yapacağını bilemeden adam onun yüzüne bakmadan önce tekrar tezgaha döndü. Kapının çarpma sesini duyduktan sonra adamın gittiğinden emin olup Nona'ya döndü tekrar. Bir şey söylememesi üzerine Nona'nın "ee hadi açıkla" dercesine bakan delici bakışları Lorelei'ın yüzüne sabitlenmişti şimdi de. "8 yaşında yetiştirme yurdundan ilk ayrılışımda bana sahip çıkmak isteyen ilk ailenin ortanca oğlu.O evden ayrılıp yurda geri dönmek istememin yegane nedeni kendisi." derken bir an o günler canlandı gözünde. 3 erkek kardeşin nasıl kendi aralarında Lorelei'ı paylaşmaya çalıştıkları, o iğrenç planları ve eğlenceleri... Kafasını hafifçe sallayıp şarabındaki son yudumu aldı ve arkadaşına döndü o parıltılı ancak zoraki gülümsemesi ile "Eee Polonya seyahatleri nasul gidiyor?" Nona'nın bu sözler üzerine de bir bakış atacağından emindi. Bu yüzden beklemeden ekledi. "Hadi ama, dünyaca tanınan bir yıldız olmanın iyi yanları da var." diyip göz kırptıktan sonra açıklamasını bekledi.
Nona Krystyna Tomaszewski
Nona Krystyna Tomaszewski
Cadı
Cadı
Mesaj Sayısı : 23
Kayıt Tarihi : 30/04/12

Şampanya fena olmazdı. Empty Geri: Şampanya fena olmazdı.

Ptsi Mayıs 14, 2012 1:45 pm
Lorelei'nin İngiltere'den sıkıldığını ima etmesinin ardından geçmişine dair söylediği şeyler ortamın havasını bir anda melankoliye bürümüştü fakat Nona'nın canını asıl sıkan şey onun sık sık Polonya'ya gidiyor olmasından haberdar olmasıydı. Bunu duyuncu belirgin şekilde durgunlaşmış, yüzü düşmüştü fakat birkaç saniye içinde kendini toplarlamayı başarmıştı. Lory'nin onun gittiği yerleri bilmesinde pek sakınca yoktu tabii ama onun öğrenebiliyor olması, daha bir çok kişinin de öğrenebiliyor olduğu anlamına geliyordu ve bu oldukça tedirginlik veren bir şeydi. Polonya'ya 2 ay içinde 3 kere gitmişti ve her gidişinde gerçek ailesi hakkında çok küçük de olsa bir şeyler öğrenmişti. Bu bilgilerin en yararlısı ise bulanık değil melez olduğuydu. Babasının muggle olduğunu zaten biliyordu ve ilk gidişinin ardından annesinin de muggle olduğunu sanmıştı. Neyse ki daha sonradan onun bir büyücü olduğunu öğrenip rahatlamıştı, mugglelara karşı bir düşmanlığı yoktu fakat tutumu genel olarak sertti. Kaymakbirasından küçük bir yudum aldı ve arkadaşına baktı, samimi ama kaçamak cevaplar vermesi gerekiyordu. "Saklanmada olduğun kadar iz sürmede de iyisin, kendimi gizlediğimi sanıyordum. Polonya'ya gerçek ailem hakkında bir şeyler öğrenebilmek için gidiyorum, önemli bir şey değil." dedi ve ışıltılı bir şekilde gülümsedi. Ardından bu konudan uzaklaşma çabasıyla yeni ve daha ilgi çekici bir konu arayışına girdi ve bu arayış oldukça kısa sürdü. "Yine de seni takip etmek beni takip etmekten çok daha kolay, bildiğin gibi. Son zamanlarda yanında birilerini göremiyorum, acaba benim dikkatsizliğimden mi bu?" Gülümsemesini kurnaz ama sevimli bir yüz ifadesine dönüştürdü. İlişki konusu Nona'nın sıkıcı Polonya ziyaretlerinden kesinlikle daha ilgi çekiciydi.
Lorelei Lee
Lorelei Lee
Mesaj Sayısı : 24
Kayıt Tarihi : 12/05/12

Şampanya fena olmazdı. Empty Geri: Şampanya fena olmazdı.

Çarş. Mayıs 16, 2012 7:06 pm
    Sorusunun ardından Nona'nın yüzündeki bariz değişimi görmek zor değildi. Gülümsemesi önce soluklaşmış sonra yerini durgun bir ifade almıştı. Belli ki cevap vermeden önce kafasında tarttığı düşünceler, gözünün önünden geçen kareler vardı. Sessizce kızın bu konuda konuşmak için kendini hazırlamasını bekledi. Bu sırada kadehinde kalan son bir iki damla şarabı da içti. Peynirinden ise hala baya vardı. Bitirebilecek gibi durmuyordu. Sonunda Nona'nın birbirine kenetlenmiş dudakları gülümseme ile açıldı ve kelimeler döküldü. Demek duyduğu gibiydi. Polonya'ya gerçek ailesi hakkında bir şeyler bulmaya gidiyordu. Kızın tedirginliğini görünce rahatlatmak istercesine kolunu sıvazladıktan sonra ardından gelen soru ile kahkahayı patlattı. Boş mekanın ahşap duvarlarında kahkahası yankılanmıştı. Kadehin camından yansımasına bakarak kırmızı rujunun taşıp taşmadığını kontrol ederken hafifçe omuz silkip arkadaşının sorusuna bir açıklama getirdi. "Hayır tatlım, aksine etrafımda çok fazla insan var. Ama işte bu işin kötü yanı. Kalabalığın içinde yalnızsın." Bir an parıldayan gülümsemesine belirgin bir gölge düştü. Gözlerini hafifçe kısarak yansımasına bakmayı sürdürdü ve gülümsemesinin tamamen yok olmaması için çabaladı.
Nona Krystyna Tomaszewski
Nona Krystyna Tomaszewski
Cadı
Cadı
Mesaj Sayısı : 23
Kayıt Tarihi : 30/04/12

Şampanya fena olmazdı. Empty Geri: Şampanya fena olmazdı.

Perş. Mayıs 17, 2012 8:31 pm
Arkadaşının samimi kahkahası ve cevabının ardından konunun değişmesinden duyduğu memnuniyeti yansıtan bir gülümseme yerleşmişti Nona'nın suratına. Kaymakbirasından küçük yudumlar almaya devam ederken ışıltılı bakışlarla gözlüyordu Lorelei'yi. Gözlerinin bozuk olduğunu iddia eden bir barmen dışında tamamen boş bir barda oturmak genç kadının ciddi şekilde rahat hissetmesini sağlıyordu. Uzun zamandır böyle bir ortamda bulunmamıştı Nona, genellikle gürültülü ve kalabalık yerleri tercih ederdi. İnsanları manevi açıdan fazla yakınına yaklaştırmamak gibi bir alışkanlığı olmasına rağmen başkalarının varlığını, onları hareketini hissetmek hoşuna gidiyordu. Kibirli yapısı hiçbir zaman başkalarına karşı ön yargılı bir nefret duymasına yol açmamıştı. Yüzüne düşen saçını eliyle yavaşça düzelttikten sonra birasından büyük bir yudum aldı ve ifadesiz bir yüzle konuşmaya başladı. "Yine de genel olarak yaşantından memnuniyetsizlik duyduğunu sanmıyorum. İnsanların büyük bölümünün senin yaşadığın hayatı yaşamak için feda edebileceği çok fazla şey var." Cümlesini bitirdikten sonra önündeki bardaktan bir yudum daha aldı ve yüzüne hafif bir gülümseme yerleştirdi. "Tabii ben o büyük bölümün içine girmiyorum, seni kıskandığımı falan sanma sakın." dedi yüzündeki kibar gülümseme apaçık bir sırıtmaya dönüşürken.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz