leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Daphne Ruthree
Daphne Ruthree
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 133
Kayıt Tarihi : 30/04/12

Fal ve Falcı Empty Fal ve Falcı

Paz Mayıs 13, 2012 8:36 pm
    Orenthia’da içeriye kapanamayacak kadar güzel bir gün yaşanıyordu. Öğrencilerinin bile yerini tam olarak bilmedikleri okulun güneşli gün sayısı Hogwarts’ın neredeyse iki katıydı. Dolayısıyla daha güneyde olduğu düşünülebilirdi. Yağmurlar kasımda başlar, aralıkta kara dönüşür hava da ancak o zaman adam akıllı soğurdu. Buranın iklimi Daphne’ye kendi doğduğu toprakların iklimini hatırlatıyordu daha çok; İngiltere sınırları içinde Akdeniz iklimine bu kadar yakın bir yer bulmak neredeyse imkansızdı. Sanki başka bir ülkenin sınırları içindeymiş gibi hissetmelerine yol açacak bir ilizyondu bu; belki de çocukları büyülü bir kanal yoluyla İngiltere dışına çıkarmanın bir yolunu bulmuşlardı. Saldırı sonrası tam olarak ne tarz önlemler alındığını kestirmek güçtü, resmi bir açıklama yoktu ve yeni okulun açılması tam iki yıl almıştı. Hogwarts ve Beauxbatons arasında bir bölge seçilmiş ya da tam tersi istikamet tercih edilmiş olabilirdi.

    Daphne bu yeni okula alışmıştı, yeni binasına rahatça uyum sağlamıştı; ama Hogwarts gibi sevememişti, eski okulunun soğuk atmosferine rağmen bin yıllık yapının taşları arasında yaşanmışlığın getirdiği farklı bir sıcaklık mevcuttu. Daha küçük olmasına rağmen yapının içi Hogwarts’a benziyordu ve oradan kurtarmayı başardıkları eserler bu okula taşınmıştı. Yine de içinde kim bilir kaç nesli barındırmış, büyüce dünyanın nabzını tutmuş okulla kıyaslanamazdı. Orenthia iki büyük okulun zorunlu evliliğinden doğmuş, büyük umutlarla bel bağlanmış bir çocuk gibiydi; üç yaşına yeni girmiş, beklentileri karşılamak şöyle dursun henüz kendi ihtiyaçlarını karşılamaktan acizdi. Büyümesi, olgunlaşması ve sistemini oturtması için uzunca bir süre geçmesi gerekecekti. Yine de genç büyücülere ev sahipliği yapmak, onları eğitmek için kurulmuş olması umut vericiydi; pek çok öğrenci gibi Daphne de eğitim alabiliyor olmaktan mutluydu.

    Yeni binasının onun için en büyük getirisi Berthe olmuştu. Daha trende ilk tanıştıkları gün kanı ısınmış, kardeşlerine duyduğu tarzda anaç bir ilgiyle yaklaşmıştı kıza. Fakat şapka henü bulduğu bu tatlı arkadaşı başka binaya yerleştirmişti. Saldırıdan sonra yeni okula geldiklerindeyse iki sene önce olmasını istedikleri gibi aynı binada bulmuşlardı kendilerini. Bu sayede kendisinden bir yaş küçük olan kızla yaşıtlarıyla olduğundan çok daha sıcak bir arkadaşlık gelişmişti aralarında. Boş vakitlerinin çoğunu Berthe ile geçirir olmuştu. Bu hafta sonu da durum değişmemişti. Daphne bu güzel havayı ziyan etmemek, dışarıda oturmak isteyince Berthe de kartlarını alıp peşine takılmıştı; fallara meraklı olan arkadaşının bu seneki seçimi tarottan yanaydı. Geçen sene çay yapraklarına taktığından tükettikleri fincanlarca çayla kıyaslandığında kartlar çok daha sağlıklı bir seçimmiş gibi görünüyordu. Realizmi elden bırakmayan genç cadı, arkadaşının fal takıntısına anlam veremese de yaptığı yorumları eğlenceli bulduğundan bu seanslara hayır diyemiyordu. Bir noktadan sonra kendine hakim olamayıp gülmeye başlıyor arkadaşından azar yiyor olsa da her seferinde onu da güldürmeyi başarıyordu. Kahinlerin ve kehanetlerin varlığını inkar ediyor değildi; fakat görücü olmayan bir insanın yalnızca şekiller ve imgeler yardımıyla geleceği bilmesinin olanaksız olduğunu düşünüyordu. Ona göre fal daha çok muggleların içlerini rahatlatmak için bulduğu bir inanç öğesiydi. Bunu belki bin kez dile getirmiş olsa da Berthe vazgeçmek bilmiyordu.

    Göle yaklaştıkça çim alan azalıp, toprak daha nemli bir hal aldığından fazla yaklaşmamayı tercih etmişlerdi. Bir ağacın gölgesinde karar kıldıklarında hafifçe nemli çimlerin üzerine rahatça bırakmıştı kendini Daphne, çok sevdiği açık mavi bol kesim kotu ve turuncu kazağının çimen lekesi olmasını umursamadan (Annesi sağ olsun bu tip lekeler artık büyüyle halledilebilecek şeyler listesine girmişti). Yattığı yerden havadaki nemin kokusunu alabiliyordu neredeyse. Deniz kadar keskin bir tuz kokusu olmasa da gölün de kendine has bir kokusu vardı. Kim ne derse desen suyun ve nemin koklanabildiğini düşünüyordu genç kız. Güneş ışığı, bin bir şekle bürünmüş bulutlar, çimlerin ve gölün kokusu bir araya gelmiş doğanın sihrini üflüyordu sanki; Daphne yeterince uyumuş olmasına rağmen temiz havanın uyuşturucu etkisiyle göz kapaklarının ağırlaştığını hissetti. Arkadaşından azar yemek istemiyorsa gözlerini açık tutmalıydı. Yan gözle, ağacın gövdesine yaslanıp elindeki kitaba odaklanmış kızı süzdü. Kaşlarını hafifçe çatmış dikkatle bir şey okuyordu. Konsantrasyonu Daphne’yi gülümsetti, kızın pek çok derse böylesi ciddiyetle okuyup çalışmadığını biliyordu. Ne okuduğunu merak ederek dirseklerinin yardımıyla hafifçe kalkıp okuduğu sayfaya baktı. Başlıkta ‘Basit Düzey Aşk Açılımı’ yazıyordu. Yüzüne iyice yayılan gülümsemenin sesine de yansımasına izin verdi “ Aşk dışında bir konu tercih etsen tutturma ihtimalin daha yüksek farkındasın değil mi?” Arkadaşının ters bakışlarına maruz kalmamak için çabucak eski pozisyonuna dönerek bulutlara bakmaya devam etti. Okulda diğer arkadaşlarına kıyasla oldukça durağan bir aşk hayatı vardı. Sırf diğerlerinin sorularından kurtulmak için geçen sene kötü bir karar dahi almıştı; neyse ki hatasını kısa zamanda kavrayıp durumdan kurtulmayı başarmıştı. Eskiden olsa ne aşka ne de bir erkeğe ihtiyacı olduğunu düşünürdü; ama bu sene daha farklı hissediyordu nedense. Hayatında gerçekten hoşlandığı birini istemeye başlamıştı. Biri elini tuttuğunda heyecanlanmak istiyordu, kızların yatakhanede abarta abarta anlattıkları bir ilk öpücük hikayesine o da sahip olmak istiyordu. İstiyor olmak yepyeni ve önemli bir adım olsa da insan bir anda istediği şeylere ulaşamıyordu. Buna rağmen fallardan medet umacak da değildi. Aslında okulda artık böyle bir şey yaşayamayacağını düşünüyordu; bunca yıldır yan yana olduğu hiçbir çocuk dikkati çekmediyse birden bire değişip onun için daha çekici hale gelmeleri ne kadar mümkündü ki?



En son Daphne Ruthree tarafından Ptsi Mayıs 14, 2012 12:08 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Berthé A. Glamour
Berthé A. Glamour
Gryffindor IV. Sınıf
Gryffindor IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 393
Kayıt Tarihi : 24/04/12
Yaş : 28
Lakap : Glam.

Fal ve Falcı Empty Geri: Fal ve Falcı

Paz Mayıs 13, 2012 9:39 pm
    Daphne... Yeşil gözlerini çevreleyip yüzüne refakat eden orta boylu saçları bukleler halinde ahenkle salınan,yüzüne göre hafif pembe dudaklarının ardında söylemediği bir çok sır barındıran genç cadı dört senelik hikayeleri boyunca Berthé'ye çok kez yol göstermiş,sırlarını açmış,geçirilen tüm zorlu dönemlerde arkadaşlığıyla ona destek olmuştu. Bazen ikisininde dilinden dökülmeyen,su yüzüne çıkmamış gerçekler hakkında konuşmadan dertleşir,bazen göl kenarında keyifli sohbetlerle koca bir öğlen geçirirlerdi. İki cadı,büyücülük eğitimi gördükleri yıllarda bir çok zorluğu birlikte atlatmışlardı. Henüz toy ve tecrübesiz,hevesli,bilgili ancak girdiği yeni ortama alışmaya çalışan bir kızken,giderek efsanevi bir üne kavuşan Hogwarts treninin bir kompartımanında zor sezilen İtalyan aksanıyla tanımadığı bir Hogwarts öğrencisinden ilk selamını almış,daha sonra kendisinin Berthé'den bir yıl daha kıdemli olduğunu öğrenip onu eğitmesi için tüm yüreğini kıza açmıştı. Kimi zaman bir abla,kimi zaman arkadaş,kimi zamansa öğretmeni olmuştu toy cadının. Ablasının gidişinin ardından içten içe iyice ailesi gibi görmeye başladığı Daphne,Berthé'nin kalbinde giderek geniş bir alana sahip oluyordu.

    Birbirilerini destekledikleri yıllar hızla geçip gitmiş,şimdi Daphne son sınıfa gelmişti. Asla dillendirmesede Berthé geçen her gün Daphne'nin Orenthia takviminden bir yaprak eksilmesi anlamına geldiğinden içinde büyük endişe taşıyordu. Dış görünüşünde karakterinden asla taviz vermeyen biri gibi görünen cadı,ablasının gidişinin ardından Orenthia'daki sayılı güvencelerinden birini yitirdiğinde yüreğini sarmalayan acıları daha fazla saklı tutabilir miydi bilmiyordu. Bu yüzden elinden geldiğince çok zamanı Daphne'yle öğlen sohbetlerine ayırıyordu.Yine böyle bir öğlende, Orenhia'nın sıkça rastlanan güneşli günlerinden birinde,Berthé'nin belkide okuldaki en uğrak noktası olan göl kenarındaydılar. Her zamanki gibi Daphne yanına -Daphne'nin Berthé'nin zorlamasıyla edindiği- bir kaç malzemesini,Berthé'yse saçmalıktan öte gitmeyen ancak sıkı sıkıya bağlandığı tarot kitaplarından birini almış,söğüt gölgesinde vakit geçirmeye başlamışlardı. Berthé eskiden oldukça ilgisiz olduğu kehanet işlerine içinde bulunduğu durum nedeniyle yakınlaşmış,arkdaşıysa yanında bulunduğu bir kaç talihsiz anda yaptığı yorumlarla Berthé'yi bu konuda heveslendirmeyi başarmıştı.Daphne'nin fallara yeteneği olduğunu farkettiği ilk günden beri,bu iş için kendisini sık boğaz etmiş,bulduğu her fırsatta kendisiyle ilgili yorumlarını dinlemeyi görev edinmişti. Şakayla karışık geçen bu seanslarda Daphne'nin kehanette bulunduğu olayların gerçekleşmesini tesadüfi yargılara bağlayıp göz ardı etmişlersede,kız bu durumun arkadaşı için garipleşmeye başladığını farkındaydı.

    Berthé derin bir nefesin beraberinde vücudunu çantasına yönlendirdi ve kitabına uzandı. Kapağına hafifçe vurarak kendisinin bile böyle bir saçmalığı nasıl okuduğuna inanamadığı kitabın adını içinden terkar etti. 'Temel Tarot Bilgileri'. Kitabı açıp ilk sayfasını dikkatini vererek okumaya başladı, her paragrafta kendisini karşılayan gerçek olmaktan çok uzak anafikirler gülümsemesine neden oluyordu nitekim uzun süredir bu bilgilere kendini kaptırmıştı. Cadı bu işe ilgiyle yaklaşıyor,Daphne'nin arkadaşının baskısı altında yaptırdığı son derece oturaklı tahminlerini işittikçe iyice bu işin derinliklerine giriyordu. Gözünü Daphne'ye kaydırdığında kızın hayıflanarak Berthe'nin malzemeleriyle uğraştığını gördü. Kitap okumaya odaklandığından kızı yanında öylece bırakmıştı. Keyifle gülümseyelerek kızın isyan etmesini beklemeye koyuldu. Daphne'yi bu işlere zorlayan elbet Berthe'ydi buna karşın arkadaşını sinirlendirmek istediği zamanlar sanki bu işle hiç alakası yokmuş gibi bir tutum sergiler,arkadaşını hiç ilgilenmediği ve saçma bulduğu kehanete ilgisi varmış gibi gösterir,ardından Daphne'nin yüzüne yerleşen ifadeye bakıp gülerdi. Kitabını okumaya koyulmuşken kızın neşeli sesi kulağına çalındı. İşte beklediği feryat sonunda alaycı bir dille seslendirilmişti. Ah! Tabiki farkındaydı ancak kız gün geçtikçe öyle ağır bir depresyona sürükleniyordu ki,böyle saçmalıklara kendini kaptırmak artık günlük bir uğraşı haline gelmişti. Tabi bu durumunu gün yüzüne çıkarmayacaktı. Homurdanarak gözlerini kıstı ve sert bakışlarını arkadaşına dikti,ardından kinayeli bir gülümsemeyle konuşmaya koyuldu. "İkimizde her durumda tutturma ihtimalimin sıfır olduğunu farkındayız! Bu konuda benden daha yeteneklisin ama doğru ya sen bu işleri fazlasıyla saçma buluyorsun!" Ardından yine sergilediği bilmiş tavrının yansıması olan hızlı konuşmasına tepki olarak kendini tutamayıp bir kahkaha koyverdi. "Ah! İnan bana nasıl böyle konuştuğumun bende farkında değilim! Ve pes ediyorum,okuduğumun saçmalıktan ibaret olduğu apaçık ortada ama Daphne giderek umutsuz vaka sıfatı üstüme yapışıyor ve ben tutunabileceğim her şeye elimi uzatıyorum." Sözlerinin ardından kaşlarının burnuna uzanan ucunu kaldırdı ve çaresiz görünmeye çalıştı. Ardından binbir zorlukla arkadaşına aldırdığı tarot kartlarına uzandı zira geçen seneki çay yapraklarına nazaran daha oturaklı bir sistemdi. Daphne'nin cevabını beklerken aklından çay yapraklarıyla kızı sıkboğaz ettiği o saatler geldi. Dudaklarının kenarları ister istemez yukarı doğru kıvrıldı. Elindeki tarot kartlarını çimlerin üzerine örttüğü hırkasının üzerine dizmeye koyuldu.
Ophrys Aeralith
Ophrys Aeralith
Hufflepuff V. Sınıf
Hufflepuff V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 52
Kayıt Tarihi : 14/04/12
Yaş : 33
Nerden : Plüton
Lakap : Ryss, ancak aile üyeleri dışındakilerin bu lakabı kullanması pek hoşuna gitmiyor.

Fal ve Falcı Empty Geri: Fal ve Falcı

Salı Mayıs 15, 2012 9:33 pm
    Narin bedenini koşar adım kızlar yatakhanesinden Mercier ortak salonuna inen merdivenlere savuran cadının su mavisi gözleri aradığı siluetle karşılaştığında yüzü sıcak bir gülümsemeyle aydınlanmış, birkaç saniye içinde koyu sarı ve beyazın ustaca harmanlandığı tekli koltukta oturmakta olan büyücünün yanında bitivermişti. Nefesini düzene sokabilmek için ortamı dolduran havanın tümünü içine çekmesi gerekiyormuş gibi hissetse de mütevazı bir kısmıyla yetindikten sonra platin sarısı saçlarını geriye doğru atıp siyah elbisesinin dizinin hemen üzerinde dalgalanmakta olan eteklerini düzeltti. “Çok bekletmedim ya.” Mahcubiyetinin rahatlıkla hissedilebildiği kelimeler dudaklarından dökülürken kocaman açtığı gözleri ve aşağı doğru kıvrılan dudaklarının naif edası özrünün farkında olduğunu kayda değer bir teatrallikle sergilemekteydi. Tyler neden geciktiğini sorsa sıralayabileceği bahaneleri yatakhaneden çıkmadan önce yüzlerce defa prova etmiş olsa da bir kere daha aklından geçirme ihtiyacı hissetti süren sessizlik boyunca. Kartalım her zamanki avlanmadan dönüş saatini geciktirdi ve onu merak ettim, son anda alt sınıflardan bu sene takıma katılmak isteyen bir öğrenci Çağlar Boyu Quidditch kitabımı ödünç alıp alamayacağımı sordu ve onu aramak zorunda kaldım (Çok sevimli, değil mi?), Dulcamara gizlice yatakhaneye sızıp kıyafetlerimi dağıttığından onları topladım (Ne baş belası ama!), hazırladığı uzun listeden hatırında kalanlar yalnızca bunlar gibi görünüyordu. Saatlerce aynanın karşısında ne giyeceğini seçmekle uğraşmış, belki yüzlerce farklı kombinasyon denedikten sonra siyah, sade bir elbise üzerinde karar kılmış olduğunu söylese hiç de hoş tepkiler almayacağından emindi. Neyse ki Mercierlı çocuk bu konuyu Ophrys kadar kafasına takmıyordu ki sadece süt dökmüş kediyi andıran bakışları olayı kapatmaya yetmişti. Ortak salondan birlikte çıktıklarında çehresine aşina tebessüm yeniden yerleşmişti mimiklerine. Orenthia’nın ıssız, serin merdivenlerini kat ederken ambiyansa uyum sağlamak istercesine sükûnetini muhafaza etti genç cadı.

    Binayı araziden ayıran heybetli kapıdan geçtiğinde güneşin sıcak dokunuşları üzerine düşen tüm ışıkları yansıtıyormuş hissiyatı veren kusursuz teniyle buluştuğunda ürpermiş, lâkin bir an için titremeye esir olan bedenini saliseler içinde yeniden kontrol altına almayı başarabilmişti. Gözkapakları ışığa alışabilmeleri adına apatit küreleri birkaç defa hızla örttükten sonra ortak salondan beri ilk defa büyücünün üzerine sabitlenen bakışlarında belirgin bir mana yoktu. Arkadaşının mükemmel ve ziyadesiyle karakteristik hatlarla çizilmiş çehresi, biçimli dudakları ve iri gözleri üzerinde kısa bir tur atıp utangaç bir edayla yere çevrildiler. Anlatmak istediği, en azından öyle sandığı o kadar çok şey varken ilk kelimenin dudaklarından dökülmemekte bu denli ısrarcı olmasını anlamlandıramıyorsa da sükûttan şikâyetçi değildi; zira hiçbir kelime etmese de yanındaki insanın kendisini anladığını düşünmüştü hep. Daha önce kararlaştırılmamış olmasına karşın adımları onları göl kenarına götürürken dudakları biraz korku, biraz da Tyler’ın düşüncelerine duyduğu merak ve saygı ile o malum iki kelimeyi bahşetti; De Vries.”, lâkin cümlenin devamını getirmeden önce ahenkli panoramadan ayrılan mavi haleler büyücününkilerle buluşmuştu. “Yaptıklarına inanasım gelmiyor, böyle bir şeyin olmasına müsaade edenlere ne demeli?” İfadesine aşina dinginlik parçalanmış, aksine, kızın ruh hâline olabildiğine uzak, yoğun bir nefret ve hınç hâkimiyet kurmuştu mimiklerinde. Ophreus’un torunu atasından miras kalan, içten içe gurur duyduğu muggle düşmanlığını çevresindekilere belli etmekten çekinse de o sürüngenlerden çok daha tehlikeli olan psişiklere duyduğu öfkeyi açıkça dile getirmekten çekinmiyordu. Kemikli parmakları istemi dışında bir yumruk oluşturmuş, siması intikam isteği ve hüzün ile gölgelenmişti. Her ne kadar sihirsel soylu ebeveynlere sahip olmasa da Butterworth’ün de kendisininkine benzer düşünceleri olduğunu bildiğinden tepkilerini gizleme ihtiyacı duymadan arkadaşını dinledi, bir yandan da uzun yaz tatilinin ardından ilk görüşmelerinin ilk cümlesinde böyle ağır bir konuyu gündeme getirdiğini sorgulamaktaydı tabii. Muhabbeti değiştirme isteği cadıyı çevresini irdelemeye itmiş, o anda önlerinde tarot kartlarıyla oturmakta olan iki cadıyı fark etmesiyle adımlarını o yöne doğru hızlandırmıştı Mercierlı. Kızların yanına geldiğinde mimikleri tekrar dostane gülümsemesini sergilemekteydiler. “Merhaba, ben Ophrys, size katılabilir miyiz?” Melodik sesinden ahenkle duyulan cümlenin ardından yüzündeki ifadeyi muhafaza ederek arkadaşına döndü; “Biraz falcılık oynasak sorun olmaz, değil mi Tyler?”
Tyler Reece Butterworth
Tyler Reece Butterworth
Hufflepuff IV. Sınıf
Hufflepuff IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 5
Kayıt Tarihi : 12/05/12

Fal ve Falcı Empty Geri: Fal ve Falcı

Çarş. Mayıs 16, 2012 1:41 pm
Büyük ve süslü bir tekli koltukta kral edasıyla otururken dakikalardır beklediği kişi yanında belirivermişti basit bir özür imasıyla. "Ah hayır, hiç bekletmedin." dedi içinden, sesli olarak asla söyleyemeyeceği bir alaycılıkla. Hatta bunun yerine attığı bakış o kadar samimiydi ki geç kalan Ophrys değil de kendisiydi sanki. Gerçi koltuğun kenarlarıyla birkaç dakika fazladan oynamak hiç dert değildi Tyler gibi sakin biri için, bu yüzden hiç önemsemedi bu olayı. Kız üzerindeki siyah elbise ve sarı saçları ile Tyler'a göre oldukça gösterişli duruyordu, üstündeki Mercier cübbesiyle oğlana yakıştırılabilecek tek sıfat ise "sünepe"ydi. Koltuktan kalkarken neredeyse omuzlarına kadar gelen saçlarını eliyle düzeltti çocuk, yüzünün kızla arasındaki gösteriş farkını biraz olsun kapatıyor olmasını umarak. Gerçi Ophrys'in ay gibi parlayan neredeyse kusursuz yüzü, platin sarısı saçları ve muggleların sahip olmak için çeşitli aparatlar taktığı masmavi göz rengini düşününce, bu konuda da pek şanslı olduğu söylenemezdi.

İki arkadaş, serin sonbahar havasıyla buluşana kadar hiç iletişime geçmemişti. Uzun bir yaz tatilinin ardından konuşacak çok fazla şey olmalıydı halbuki, bunun yerine rahatsız edici bir sessizlik vardı. Göle doğru yürürlerken belki en azından göz göze gelirler diye birkaç kere kızın yüzüne bakmıştı ama o karşılık verecek gibi görünmüyordu. Sonunda birkaç dakika sonra bakışları birbiriyle kesiştiğinde kız konuşmaya başlamıştı bile, hem de Tyler'ın hiç beklemediği bir konu hakkında. Onun psişiklere karşı olan öfkesi her halinden belli oluyordu. Tyler ise kızın tek cümle ile dillendirdiği düşüncelerine katılmakla beraber onun kadar öfke duyduğunu sanmıyordu. Onun yüzünü incelerken garip bir ürperti hissetmişti içinde, sanki karşısındaki Mercier'lı arkadaşı Ophrys değil de, az sonra kendisine öldürecek olan karanlık bir cadı gibi. Hemen kafasını çevirip göle bakmaya başladı ve dilini üst dudağına hafifçe değdirdikten sonra konuşmaya başladı.
"Eskiden muggleların hayatları tehlikedeydi karanlık büyücüler yüzünden, şimdi ise büyücülerin hayatı tehlikede. Dünyanın sonuna kadar devam edecek gibi bu ırk savaşları." Tyler'ın ırk konusunda katı bir tutuma sahip olmaya hakkı yoktu zira kendisi muggle doğumluydu ve ırkçı büyücülerin gözünde en az bir muggle kadar değersizdi. Onun psişiklerle olan sorunu, düşünceleri ve kullandığı yöntemler yüzündendi. Hogwarts'a hiç gitmemişti fakat okuduğu kitaplardan, anlatılanlardan ne kadar değerli ve yakıp yıkmaya kıyılmayacak bir yer olduğunu anlayabiliyordu. Genç büyücünün sözlerini bitirmesinin arından oluşan sessizlik kısa sürmüştü Ophrys'in çevresine olan ilgisi sayesinde; ellerinde muggleların pek önemsediği işlerden olan falcılıkla ilgili kartlardan bulunan iki kızın yanına gitmişlerdi. Ophrys'in gülümseyerek sunduğu teklif Tyler'a pek cazip gelmese de kibar bir şekilde gülümsedi ve "Yok, olmaz tabii." diye cevap verdi.
Daphne Ruthree
Daphne Ruthree
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 133
Kayıt Tarihi : 30/04/12

Fal ve Falcı Empty Geri: Fal ve Falcı

Çarş. Mayıs 16, 2012 5:28 pm

    Arkadaşının sesiyle bir sevgili fikrine dair daldığı düşünce bulutundan sıyrıldı. Yetenekli olduğuna dair yorumu duyunca cevap vermek için ağzını açacak oldu fakat kız henüz konuşmasını bitirmemişti. Konuşmasının devamı gözlerini gökyüzünden ayırıp kıza yan gözle bakmasına sebep oldu. Kartlara uzanırken değişen yüz ifadesini dikkatlice izledi. Bu genç cadının ruh halindeki ani değişikliklere alışmıştı alışmasına fakat anlam vermeyi bir türlü beceremiyordu. Kızın kendini neden umutsuz vaka olarak etiketlediği ya da son zamanlarda neden melankolikleştiğiyle ilgili en ufak bir fikri yoktu. Bu tip sorunları çözmekle ilgili pek tecrübesi yoktu, bildiği tek yöntem iyimserliğini kullanmak ve karşısındakini güldürmeye çalışmaktı. Nitekim bu kez de farklı bir yol izlemedi. “Gerçekten mi? Fal bakmayı sevdiğini kabullenmen bu kadar zor mu yani?” dilini damağına vurarak kınadığını gösteren sesler çıkardı. “Ayrıca benim fala yeteneğim yok yalnızca insanları tahlil etmekten korkmuyorum. Gryffindor’a seçilen sen olacaksın bir de.” Yüzündeki gülümsemeyi silmeden kınama sesleri çıkarmaya devam etti. Bir yandan da tek kaşını kaldırmış, yattığı yerden alayla arkadaşına bakıyordu. Kızın Fransız küstahlığıyla dolu sesinin kendisine cevap vermesini beklerken bambaşka bir ses duyunca irkilerek istemsizce doğrulup oturdu. Karşısındaki kızı görür görmez hatırladı; kız beşinci sınıftı ve aldıkları ortak derslerden siması tanıdıktı. İsmini ise ilk kez duyuyordu, aslında sesini de öyle! Kız daha önce doğrudan kendisiyle irtibat kurmamıştı hiç. Daphne arkadaş canlısı bir insandı; fakat kendisiyle konuşmak istemeyen birini konuşmaya zorlayamazdı değil mi? Kızın Tyler diye seslendiği çocuksa farklı yüz hatlarına rağmen pek tanıdık görünmüyordu. Belli ki beşinci sınıf değildi, görsel hafızası güçlü olduğundan insanları hatırlardı hele ki böyle bir yüzü unutması imkansızdı.

    Yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle ayakta dikilen cadının gözlerine baktı. Kızın gözlerin gölün sularından çok daha berrak bir maviydi, başını çevreleyen sarı saçlarıysa başında hareyle resmedilen meleklere benzemesine yol açıyordu. “Elbette! Otursanıza!” dedi fazlasıyla istekli bir tavırla. Sonra onun yaptığı gibi kendisini tanıtması gerektiğine karar verdi. Muhtemelen kıza hiçbir şekilde tanıdık görünmüyorlardı. “Bu arada ben de Daphne ve arkadaşım Berthé. Aslında seni aldığımız ortak derslerden biliyorum, aynı sınıftayız.” Bu arada arkadaşı yerine de konuştuğunu fark edip yan gözle tedirgince süzdü kızı. Belki de yeni gelenlere onun vereceği tepki farklı olacaktı, sonuçta fala merakı olan oydu ve bu ilgiyi tamamen yabancısı olduğu iki insanla paylaşmak istemeyebilirdi. Balıklama atlayıp yalnızca davet etmekle kalmamış kendisini tanıtmasına bile müsaade etmemişti.
Berthé A. Glamour
Berthé A. Glamour
Gryffindor IV. Sınıf
Gryffindor IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 393
Kayıt Tarihi : 24/04/12
Yaş : 28
Lakap : Glam.

Fal ve Falcı Empty Geri: Fal ve Falcı

Çarş. Mayıs 16, 2012 7:53 pm
    Arkadaşı konuşmaya başladığı anda Berthé karşısındaki kızın her zamanki gibi iyimser tavrını takındığını farketti. Daphne'de sevdiği şey buydu işte. Son zamanlarda kendisini tıpkı ablasının yanında hissetmesinin nedeni buydu. Daphne sonsuz iyilikle bezenmiş ve şevkat zerreciklerinden hayat bulmuş bir kızdı ve tüm sıcaklığıya,içindeki tüm sevgiyle Berthé'yi sarıp sarmalıyordu. Öyleki arkadaşının mutsuz hissettiğini anladığı anlar onun için her şeyi yapabilirdi. Berthé de aynı durumda bu hareketleri sergilemek için bir an bile tereddüt etmezdi elbet ancak Daphne'de anlayamadığı bir bilgelik,ötesinde de olgunluk vardı. Bu yüzden onu kaybetmemek için her şeyi yapardı. Yine aynısını yaptığını biliyordu,her zaman olduğu gibi,ruhuna açılan her yaranın nedeni gibi yine birine bağlanıyordu.Bunu hep yapıyordu ve yara alıyordu,farkındaydı ancak vazgeçmeye niyeti yoktu çünkü on yedi yaşındaki genç cadıyı var eden her parça başka bir insana bağlıydı,o böyle varoluyordu.

    Daphne'nin yeteneğiyle ilgili inkarını duyduğu an harekete geçip kinayelerle dolu bir cümle sıralamaya kendini hazırladı buna istinaden bedenini dikleştirdi ve cadının sözleri bittiği anda duraksızca kendisi konuşmaya başlayacaktı ki neşeli bir Mercier'in -kafasını sesin kaynağına çevirdiği anda siyah cüppeyle zıtlık oluşturan sarı işlemeler gözüne ilişmişti- sesiyle irkildi. Arkadaşına karşı güçlü bir savunma hazırlamışken bu girişiminin daha doğrusu başlayamadığı saldırısının sabote edilmesi ufak bir hayıflanmaya neden oldu. Küçük çaplı krizinin ardından kızı incelemeye koyuldu. Sarı saçları,saydam denecek kadar beyaz teni dolayısıyla yer yer belirginleşen damarlarıyla kız, Avrupa'nın kuzeyinden geldiğini belli ediyordu. Zıtlık oluşturan sıcakkanlı girişimi Berthé'nin bu izlenimini bertaraf etmeye yetmemişti malesef. Zihninde evirip çevirdiği düşüncelerinde kızı bir çok anısında yakalamayı başardı. Orenthia dersliklerini birbirinden ayıran koridorlar boyunca gördüğü bu yüz kendisinde sevimli olmak şöyle dursun oldukça itici,tehlikeli bir izlenim bırakmıştı. Nasıl olupta zihninde sarı pamuk şekerler olarak adlandırdığı Mercier binasında yer bulduğuna kızı gördüğü her gün şaşırdıysada katiyen aralarında tartışmaya yol açacak bir harekette bulunmamış,çekişmeci karakterine rağmen bu kızı göz ardı etmişti. Tüm bu kötümser önyargılarının aksine kuzeyli kız gelmiş,sıcakkanlı bir girişle kendini küçük çaplı fal bakma törenine dahil edecek bir kaç söz sarfetmişti. Berthé kendisine kibarca yaklaşan birini kabaca geri çevirecek kadar zerafet yoksunu bir kız olmadığından,kulağına uğultu halinde çalınan ancak arkadaşını adı gibi bilen kızın hoş görülü buyur etme cümlelerinden oluştuğuna emin olduğu sesin bitiminin ardından söze girdi. "Ah! aslına bakarsanız çok sevinirim,arkadaşım bu olaylara karşı fazlasıyla 'ilgisiz' bir tutum sergilemekte de." Ardından kinayeli bir bakışı direkt Daphne'ye gönderdi ve az önce alamadığı hıncını bir bakışla çıkardı. Elbette bunlar şakalaşmadan ibaretti. "Ve ,evet ben Berthé. oturur pozisyonda olmasına rağmen elini kademeli olarak başından yere kadar indirerek reverans verdi. Ardından ardı ardına uzatarak sıraladığı kelimeleri odaklanmaya fırsat bulamadığı oğlana doğrulttu,cümlesini desteklercesine işaret parmağını genç baya yöneltti."Hmm,aslında ben de seni aldığımız ortak derslerden biliyorum. Düşünceli bir biçimde alt dudağını ısırdı. "Tyler." Elini buyur edercesine çimenlere doğru yöneltti,ve kaşlarını da aynı yöne doğru kaldırdı. O an için gösterdiği tek çaba kibirli ifadesini yüzüne yansıtmamaya çalışmaktı.
Ophrys Aeralith
Ophrys Aeralith
Hufflepuff V. Sınıf
Hufflepuff V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 52
Kayıt Tarihi : 14/04/12
Yaş : 33
Nerden : Plüton
Lakap : Ryss, ancak aile üyeleri dışındakilerin bu lakabı kullanması pek hoşuna gitmiyor.

Fal ve Falcı Empty Geri: Fal ve Falcı

Çarş. Mayıs 16, 2012 10:28 pm
    Aldığı çift taraflı olumlu yanıtların ardından dizlerinin üzerinde raks etmekte olan dökümlü eteğini elleriyle zapt ederek ağır jestlerle çime, bu iki yabancıyı ziyadesiyle iyi görecek bir açıyla oturdu. Yeni insanlarla bu denli spontane tanışma konusundaki isteksizliğinin getirdiği başarısızlıktan ötürü stresliyse de birkaç saniye öncesine kadar tek isteği konuyu bir şekilde değiştirmekti ve başka çıkar yol yok gibi görünmüştü bir an için. Acilen verilmiş kararının sonuçlarıyla en uygun şekilde yüzleşmesi gerektiğinin farkında oluşu davetsiz misafir konumunda bulunduğu bu ortamda rolünü en iyi şekilde sergilemesi gerekliliğini ortaya koymaktaydı. İkiliyi aralarına buyur eden cadının kendisini ortak aldıkları derslerden tanıdığına dair söylediklerini dinlerken bakışları, tüm dikkatinin onda olduğunu belirtircesine mavi haleleri cadının uyanmaya meyletmiş ağaçlar arasında dolanan ılık bahar meltemi tınısındaki bakışlarına sabitlenmiş, yüz kasları hafif bir şaşkınlık oyununu ustaca sahnelemeyi başarmışlardı. Aslında sadece gergin hissediyordu kendini genç cadı; çehresine konuk olan her ifadeyi, her hareketini planlaması gerekiyormuş gibi. Belki de kız dile getirmiş olduğundan kıvırcık saçlarla çevrili, cana yakın mimiklerle bezenmiş sima tanıdık gelmeye başlamıştı; zihninde toparlamayı başardığı dostane bir cevabı dillendirmek üzereydi ki Berthé’nin sesi kulaklarına çalındığında hareket etmemeyi tercih ettiler. Apatit küreler bu defa yaşça daha küçük görünen öğrencininkilere tutsak edilmişlerdi. Kızın sitemkâr yorumu karşısında tebessüm etmekle yetinen Ophrys, her nedense onun kendinden hoşlanmadığına dair bir hisse esir düşmüştü. Tyler’ı ortak derslerden tanıyorsa dördüncü sınıf olmalı, diye geçirdi içinden cadı, gerçekten kayda değer bir tesadüf. Bakışları binadaşının tepkisini ölçmek üzere oğlanın üzerinde kısa bir süre dolandıktan sonra tekrar cadılar üzerine odaklandılar.

    “Ben de memnun oldum.” Saf nezaketten daha gerçekçi bir tonda hayat bulan kelimeler iyi bir sahne şovunun ürünü değil, aksine gerçekten kendi kendini düşürdüğü durumdan kaçmalarına yardım ettikleri için duyduğu minnetin akıbetiydi. “Daphne, aslında siman yabancı gelmiyor, lâkin bunca sene boyunca ismini duymamış oluşum tesadüfün cilveli bir trajedisi korkarım.” Nazenin, kısa bir kıkırdama eşliğinde dudaklarının bükülüşünün ardından devam etti; “En azından son senemizde tanışmayı başardık.” Kucağında serbestçe durmakta olan sağ eli aheste bir çalım eşliğinde zemindeki çimlerle buluşmuş, doğa ananın en masumane yaratıkları üzerinde dolanan maharetli parmakları onlara sevgi dolu bir okşayış sunmuş, hemen ardından cadı yerden destek alarak ceketin üzerine dizili tarot kartlarına ulaşmıştı. Ziyadesiyle eski görünmekte olan dört kartı bir süre karıştıran kemikli elleri sırasıyla Ölümün ve Şeytanın çizimlerinin arka arkaya birkaç defa panoramada yer etmesini sağladıktan sonra kâğıt parçalarını Münzevi en üstte kalacak şekilde dinlenmeye terk ettiler. “Ne yazık ki artık pek az büyücü farkında tarot kartlarının okült öğretilerdeki yerinin. Aslında okul hayatım boyunca ilk defa karşılaşıyorum boş vakitlerini bu emektar habercilerle geçirmek isteyen birileriyle, bu yüzden-” Ufak bir öksürük kurmayı planladığı diğer cümleleri tıkamış, hemen ardından cadının çehresi silik bir küçümsemenin hissedildiği memnuniyetsizlik ifadesiyle gölgelenmişti. Gözleriyle kitabı göstererek mütevazı olmasına özen gösterdiği melodik bir tınıyla devam etti;
    “Bu şeyin gerçekten işe yaradığını düşünmüyorsunuz, değil mi?”
Tyler Reece Butterworth
Tyler Reece Butterworth
Hufflepuff IV. Sınıf
Hufflepuff IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 5
Kayıt Tarihi : 12/05/12

Fal ve Falcı Empty Geri: Fal ve Falcı

Perş. Mayıs 17, 2012 3:14 pm
İki Mercier'liyi oldukça sıcak bir şekilde karşılayan Daphne adındaki, tüm mimikleri "Ben masumum." diye bağıran kıza baktı önce. Ardından onun bakışlarının kendisini bulmasına izin vermeden yanındaki arkadaşına baktı. Aslında onun görüntüsü de en az Daphne kadar masumdu fakat sergilediği hareketler görüntüsüyle pek fazla paralel gibi durmuyordu. Kızın adını hatırlamıyor olması onun kendi hatırlamasına şaşırmasına sebep olmuştu fakat Tyler gibi muazzam bir görsel hafızaya sahip biri yüzünü rahatlıkla hatırlayabilirdi. Berthé, bir çok kez ortak derslere girdiği Leondier'li bir kızdı. Kişiliği hakkında şu ana kadar en ufak bir fikre sahip olmasa da simasını en yakın arkadaşlarınınki kadar iyi hatırlıyordu. Eliyle çimenleri gösterip kaşlarını emreder bir havayla kaldırması, Tyler'ın oturmaya yeltenmesi için yeterli değildi. Kıza hafifçe gülümsedikten sonra Ophrys'e baktı ve oturmasını bekledi, kız oturduktan sonra ise bakışlarını göl kenarındaki üç kişiden mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışarak yanına oturdu. Yeni insanlarla tanışmak konusunda her zaman çok kötü olmuştu Tyler, böyle bir isteği de pek fazla yoktu zaten. Göl kenarında tanımadığı iki kıza selam verip yanlarına oturmak bazı insanlara göre normal olabilirdi fakat ona göre kesinlikle değildi. Bu yüzden iki kızın kendilerini samimi bir şekilde karşılamaları genç büyücüyü biraz olsun rahatlatmıştı. Ophrys tarot kartları hakkında hevesli bir şekilde konuşurken çimenlerle oynamayı tercih etti genç büyücü. Yaşadığı 12 yıllık muggle hayatında, bu tarz fallara inanan bir çok insanla karşılamıştı fakat kendisi hiç bir şekilde inanmamıştı. Büyücülük dünyasına girdikten sonra da aynı tutumunu devam ettirmişti; büyücülere özel kehanet yöntemlerine inanması bir yana, gerçek görücülerin varlığına bile inanmıyordu neredeyse. Geleceğin kartlarla, çay yapraklarıyla ya da insanlara anlık gelen ilhamlarla şekillenebiliyor olması imkansızdı büyücüye göre.

Mercier'li arkadaşının son cümlesinin ardından neredeyse sırıtma denebilecek kadar büyük bir gülümseme yerleşmişti suratına. Çay yapraklarına, gezegen hareketlerine ya da saçma sapan herhangi bir şeye körü körüne inanan birçok büyücü görmüştü ve şu anda yanlarında oturdukları iki kızın da inanıyor olması şaşırtmazdı Tyler'ı, sadece hayal kırıklığı ve acıma hissedebilirdi onlara karşı. Eğer bir muhabbet başlayacaksa bunun fal ve falcılık üzerine olmamasını umuyordu zira sıkılmadan durma konusunda doğal bir yeteneğe sahip olmasına rağmen bu tarz konular açılırsa sıkıntıdan patlayabilirdi. Gülümsemesini kademe kademe soldurarak çimenlerle oynamaya devam etti ve bakışlarını ne cevap vereceklerini merak ettiği iki kızdan uzakta tutmaya gayret etti.
Daphne Ruthree
Daphne Ruthree
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 133
Kayıt Tarihi : 30/04/12

Fal ve Falcı Empty Geri: Fal ve Falcı

Perş. Mayıs 17, 2012 4:36 pm
    Berthé’nin kendi ilgisiz tutumu ile ilgili yorumuna başını yana yatırıp gülümsemekten başka verecek cevabı yoktu. “İlgisiz” fal için düşündüklerini karşılamada yeterli bir kelime değildi; fakat bunu şuan söylemeyi pek uygun bulmadığından susmayı tercih etti. Ona göre kehanet dersleri bile görü yeteneği olmayanlar için anlamsızken arkadaşının fala nasıl olup da gerçeklik hissiyle yaklaşmasını beklediğini anlayamıyordu. Gerçi bir at adamın gözünden kehanete bakış farklı olabilirdi, ona göre dersin yalnızca bu açıdan çekiciliği vardı ve bu kadarı da bir sene boyunca dersi almak için yeterli bir sebep değildi.

    Bakışlarını kendisini dikkatle süzmekte olan diğer cadıya yöneltti yeniden. Kızın yüzündeki ifadeden kendisini hatırlamaya çalıştığını anlamak çok da zor değildi. Sevecen bir tavırla kıza gülümsedi ve çekinmeden, beklide gördüğü en hoş maviye sahip, gözlerinin içine baktı. Kız konuşmaya başladığında yanılmadığını görmek şaşırtıcı değildi. Berthé’nin yetenek olarak tanımladığı şey yalnızca insan davranışlarını okumaya yönelik bir yöntemdi. Hareketler, tavırlar, bakışlar dikkatli bakan biri için çözülmesi çok da zor olmayan materyallerden ibaretti. Kızın çimlere oturuşundaki zarafeti izlerken de soylu zengin ailelerden birine mensup olduğunu düşünmüştü, konuşurken seçtiği kelimeler de bu tezini destekler nitelikteydi. Yine de kıza sormadan kesinkes doğru tahminlerde bulunduğunu iddia edecek değildi. Kızı incelerken yanındaki çocuğun davranışlarını da göz ucuyla izliyordu ister istemez. Çocuk ancak kız oturduktan sonra onun yanında yerini almıştı ve cadılara bakmamaya da özen gösteriyor gibiydi. Doğrudan çocuğa bakmaması farkında olmadan yaptığı doğru bir hareket olabilirdi. Zira çocuğun tavırları ısrarla utangaçlığa işaret ediyordu.

    Mercier’li genç cadı kendinden hayli emin, uzanıp kartları eline alırken Daphne istemsizce gözlerinin büyüdüğünü hissetti. Kendisi Berthé’ye meydan okumayı severdi, kız ona karşı küstah tavırlar sergileyemiyordu, nadiren sinirleniyor, sınırları çok zorlanırsa da sinirine hakim olmayı başarıyordu. Fakat bir yabancıya karşı ne denli sakin, hoşgörülü davranacağı tartışmalıydı. Aslında izlemesi epey eğlenceli bir durum olurdu, nitekim şimdiden yüzüne yerleşen manalı gülümsemenin de farkındaydı. Arkadaşı sert bir yorumda bulunmadan duruma dahil olması yapılacak en doğru şey gibi dursa da, bu konuda deneyimli olduğunu hissettirecek şekilde kartları düzenleyen cadının söyledikleri durumun belki de beklediği yönde gelişmeyeceğini düşünmesine yol açtı. Berthé fal için yeni yöntemler denemeye meraklıydı ve bu senenin şanslı fal unsuru tarot kartları olsa da konuya hakim olduğu söylenemezdi. Ophrys ise oldukça bilgili görünüyor ve görüntüsünü destekleyecek nitelikte laflar ediyordu, kitabı küçümseyişinde bile küstahlıktan çok bilgiyle gelen bir ağırlık vardı. Yine de arkadaşından önce cevap vererek durumu garantilemek ve şayet gerildiyse biraz olsun gerginliğini almaktan zarar gelmezdi değil mi? “Aslında ben ‘Kartların ve diğer şeylerin değerini bilmeyenler’ ya da ‘asla değer yüklememiş olanlar’ gurubunda ilk sırayı alabilirim. Arkadaşımın hatırı için dinleyici ve denek olsam da, tamamen ilgisizim; eğlenceli yorumlarda bulunduğunu inkar edemem tabii!” dedi ve gülerek tek koluyla arkadaşını kucakladı, boşta kalan elini ise dudaklarının hemen yanına yerleştirerek diğerlerine döndü “Beni buna zorluyor!” diye fısıldarken çaresiz bir ifade takınmaya çalıştı, içten gelen gülücüklerinden çaresizliğe ne kadar yer açabildiyse o kadar başarılı bir ifadeydi bu. Gülerek geri çekilirken iki yabancıya göz kırpmayı ihmal etmedi. Berthé’nin şakalaştıklarını anlaması için herhangi bir mimiğe ihtiyacı olmadığını biliyordu yine de ‘ne yapabilirim ki?’ bakışı ve omuz silkme hareketi bir köşede hazır kullanılmayı bekliyordu.
Berthé A. Glamour
Berthé A. Glamour
Gryffindor IV. Sınıf
Gryffindor IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 393
Kayıt Tarihi : 24/04/12
Yaş : 28
Lakap : Glam.

Fal ve Falcı Empty Geri: Fal ve Falcı

Perş. Mayıs 17, 2012 5:07 pm
    Berthé,el hareketinin ardından en az kendi kadar zarif kızın çimenlere oturuşunu izledi. Bu beklenmedik ziyarete sevinip sevinmediğini tespit edemesede yeni gelen kızın ilgisi ve konuya eğilimi merakını arttırmıştı. Daphne'nin yaptığı yorumlar şimdiye dek bu merakına olan açlığını doyurmuş,onu ziyadesiyle eğlendirmişti elbet ancak bu işe gerçekten eğilimi olan biriyle tanışmak,bu müthiş bir şeydi. İlgi ve bilgi sahibi birinden alacağı bir kaç yorum,saçmalıktan öte gitmediğini düşündüğü ancak bir an bile vazgeçemediği bu uğraşında bi basamak atlamak demekti. Kızın ardından çimenlere yönelen Tyler'ı izledi. Şimdiye dek kendisini irite eden Selfier'ler dışında çoğu akranıyla tanışmış,en az bir iki sohbette bulunmuştu. Bu çocukta anlayamadığı bir soğukluk vardı. Çekingen ya da asosyal diyemeyeceğiniz kadar özgüven sahibi görünen Tyler'la nasıl olmuştuda şimdiye dek bir iletişimi olmamıştı? Tüm bu düşüncelerini bertaraf edip kuzeyli kızın engin bilgilerini ardı ardına sıraladığı -ya da bu konuda henüz toy olan Berthé'nin kulağına böyle çalınan- cümlesine odaklandı. Kitap? Evet kesinlikle saçmalıktan ibaretti. Berthé içeriğiyle ilgili tek bir araştırma yapmadan kitabı raflardan çekip almıştı. Ardından hevesle tarot kartları edinmiş ve bu sene ki yeni sezgisel uğraşının bu olacağına karar kılmıştı. Konuya karşı bu derece hevesli bir kızın kehanet derslerini elinin tersiyle reddetmesi büyük ironiydi tabii ancak Berthé kendisi hakkında söylenen kehanetleri dinlemeyi seven,bunun için onlarca araştırma yapan ve onca uğraşına rağmen görüş yeteneğinden fazlasıyla yoksun bir kızdı. Nitekim sırf ilgisi var diye göz göre göre zayıf alacağı bir derse vakit ayıramazdı.

    Kız tarot kartlarıyla haşır neşir olmaya devam ederken bir yandan Ophrys'e cevap verecekti ki Berthé'nin kibirli tutumundan sakınan Daphne'nin sezgisel tınılarla kızın konuşmasını engellediğini gördü. Daphne her zamanki gibi kehanete ilgisizliğini bir çırpıda söyleyivermekten kaçınmamıştı. Bu kızı konuya karşı bu kadar alakasız yapan neydi anlayamıyordu. Berthé'nin kehanet seanslarıyla geçen koca bir senenin ardından hala görüşleri değişmemişti. Daphne'nin ellerini siper ederek sakladığı dudak hareketlerini göremesede ne söylediğini tahmin edebiliyordu,bunun için kahin olmak gerekmezdi tabii. "Ah! Nihayet bu konuya eğilimi olan birinin tahminlerini dinleyebileceğim. Aslına bakarsan kitabı içeriğine dikkat etmeden aldım. Bu kadar saçma olacağını asla tahmin etmezdim. Ben sadece geleceğine öğrenmeye fazla meraklı biriyim ve bir yerden başlamam gerek diye düşünmüştüm. Ya sen," elini kartlara doğru uzatıp sözlerine refakat etmesini sağladı. "bu konuya nasıl merak saldın? Oldukça deneyimli gözüküyorsun." Kibrini ortaya çıkarmamayı başardığı için mutluydu,bunun muhtemel sebebinin Daphne olduğunu düşünsede,tarot konusunda bir uzman bulmanında durumuna katkısı olduğunun farkındaydı. Bacaklarını bağdaş kurar konuma getirdi ve ellerini çimenlere dayayarak vücuduna destek vermesini sağladı.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz