leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Sonja Sørensen
Sonja Sørensen
Hufflepuff IV. Sınıf
Hufflepuff IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 8
Kayıt Tarihi : 17/05/12

Karşılıksız Notalar. Empty Karşılıksız Notalar.

Salı Mayıs 22, 2012 4:31 pm
Karşılıksız Notalar
Sonja Sørensen & Julien Chancellor
iki kişilik bir rp'dir izinsiz katılınamaz.
Sonja Sørensen
Sonja Sørensen
Hufflepuff IV. Sınıf
Hufflepuff IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 8
Kayıt Tarihi : 17/05/12

Karşılıksız Notalar. Empty Geri: Karşılıksız Notalar.

Salı Mayıs 22, 2012 4:33 pm
Kitaplarını sıkıca kavrayıp hızlı adımlarla, genç adamı takip etmeye başladı. Yaptığı yanlış bir şeydi, ve şuanda bundan utanç duyuyordu. Hala bu saçmalıktan vazgeçip, ormana veya başka sessiz bir yere gidip kitap okuyabilirdi. Her şey Alexis yüzünden olmuştu. O Sonja’nın tek arkadaşıydı, yanında rahat olabildiği kendisi gibi davranabildiği tek insan."Ya bak sen onu seviyorsun, ben seni seviyorum. Yani sen sevilecek birisin.” demişti. Bu sözler Sonja’yı gaza getirmeye yetmişti. Gerçekten sevilecek biri miydi Sonja? Julien’in sevebileceği kadar iyi miydi? Bunun cevabı kocaman bir hayırdı elbet, Sonja öyle düşünüyordu. Julien, fazlasıyla yakışıklı, zeki, insanlarla diyalogu iyi biriydi istediği her kızı elde edebilirdi. Sonja ise güzel bile değildi, fazla saf ve utangaç biriydi. Onun yanına asla yakışmazdı lakin, duygularına hakim olamıyordu, onu her gördüğünde kalbinin hızla atmasına yanaklarının kıpkırmızı olmasına içinden Tanrı’ya dua edip onu fark etmesini sağlamasını dilemeyi durduramıyordu işte. Her an her saniye O’nu düşünüyordu, o insanı delip geçen koyu mavi gözlerini, dudaklarını, çekici gülüşünü. Defalarca denemişti resmini çizmeyi yüzünün ama hiç birini beğenmemişti.
Her saniye etrafına çapkın bakışlarla bakan o koyu mavi gözlerin bir türlü rengini tutturamıyordu, o inanılmaz gülüşünü çizemiyordu ve bu onu deli ediyordu. Genç adamın müzik odasından içeri girdiğini gördüğünde daldığı düşüncelerden uyanıp yavaşça müzik odasının kapısına yaklaştı. Önce bir etrafına bakındı koridor bomboştu neredeyse. İçeri girip girmemekte oldukça kararsızdı. Derin bir nefes aldı ve ciğerlerine dolan göğsünün şişmesini sağlayan havayı burnundan dışarı verdikten sonra müzik odasına girdi. İçeriye girdiğinde onu sarmalayan müziği duyduğunda, Julien’e bir kez daha aşık oldu. İnanılmaz derecede güzel piyano çalıyordu. ‘Ne kadarda harika’ diye düşündü. Hem zekiydi, hem yakışıklıydı ve müziğe karşı bir yeteneği vardı. Ellerinden kayıp yerle buluşan kitabın çarpma sesi, Julien’in durmasını sağlamıştı. ‘Lanet olsun’ diye düşündü. Hemen koşarak buradan çıkabilirdi, ama bu yaptığı çok aptalca olurdu. Gözlerini yerden kaldırdığında genç adamın ona baktığını gördü. “Ben… ben özür dilerim, bölmek istememiştim.” dedi ve hızlıca kitabını alıp kapıya doğru yöneldi.


En son Sonja Sørensen tarafından Çarş. Mayıs 23, 2012 2:14 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Julien Chancellor
Julien Chancellor
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 41
Kayıt Tarihi : 11/05/12

Karşılıksız Notalar. Empty Geri: Karşılıksız Notalar.

Salı Mayıs 22, 2012 4:35 pm
    Serenade… Schubert’in bu parçayı yazarken içinde bulunduğu tüm o zaruri duyguları hissedebiliyordu içinde genç adam. Aşk insana gerçekten beklemediği şeyler yaptırabiliyordu. Julien gibi kibirli bir kişiyi bile başkasını düşünmeye itecek kadar farklı bir histi. Elindeki nota kağıtlarıyla ona sonsuz uzaklıkta gibi gelen koridorları arşınladıktan sonra müzik sınıfına geldiğinde önüne çıkan küçük bir mercier’i kenarı itti. Çocuğun küçük bedeni Julien’in karşısında küçüldükçe küçülüyordu. En sonunda korkarak oradan uzaklaştı ve genç adam içeriye girdi. Toz kokusu ve içeriye düşen bir iki parça güneş ışığından başka hiçbir varlık yoktu neredeyse. Sadece o ve müziği… Tam istediği gibi. Sınıfın ortasında boynu bükük bir şekilde duran piyanonun başına geçti ve haftalardır üzerinde çalıştığı nota kağıdını serdi. Parmakları beyaz tuşların üzerinde adeta tango yapıyordu, odanın duvarlarına çarpıp kulaklarına geri dönen notaların eşsiz sesiyse kalbinin daha fazla atmasına sebep oluyordu. Nefesi kesilecekti bir süre sonra. Ta ki kapı açılıp da içeriye daha önce çok da dikkatini çekmemiş bir kız girene kadar. Onu önce fark etmemişti, yere düşen kitapların sesiyle birlikte bir anda kesti cennetin sesini ve gözlerini kapıya çevirdi. Okyanus mavisi gözlerinden ateş çıkıyordu. Kız özür dileyip arkasını döndükten sonra ayağa kalktı ve o çıkmaya fırsat bulamadan kapıyı kapattı. Yüzünde çarpık bir gülümseme vardı. “Kaçmana gerek yok, adam yemiyorum. Hem gel birilerine ihtiyacım var.” dedi ve kızın elini tutup yanına çekti. Tam yanına otutturdu. Euterpe’ye bestelediği parça tekrar hayat buldu piyanonun yardımıyla. Piyanonun üzerinde gezen parmakları aşka gelmişti. Daha bir şevkle çalıyordu parçayı. Masmavi gözlerini bir süre kıza dikti ve en duygusal kısımları onun gözlerine bakarak çaldı. Aslında bir kaçamak yapabilirlerdi belki. İyi olurdu, uzun zamandır birileriyle birlikte olmamıştı genç adam. Fakat bir yandan da içinden bir ses bu kıza zarar veremezsin diyordu. Bir Mercier’in onu böyle etkilemesi normal değildi. Son notaya da bastıktan sonra ellerini koltuğun iki yanına koydu ve geriye doğru çekildi, kızın gözlerinin önüne düşen bir iki tutam saçı aldı ve kulağının arkasına attı. Böyle daha da güzeldi. “O kadar mı kötü çaldım da yüzün buruşuk. Biraz gülsene..” Ardından genç adamın yüzüne ışıltılı bir gülümseme hakim oldu. Hafifçe kahkaha atmış bile olabilir. Kızın bu kadar gergin durmasına anlam veremiyordu.
Sonja Sørensen
Sonja Sørensen
Hufflepuff IV. Sınıf
Hufflepuff IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 8
Kayıt Tarihi : 17/05/12

Karşılıksız Notalar. Empty Geri: Karşılıksız Notalar.

Çarş. Mayıs 23, 2012 2:14 pm
Tam odadan çıkacakken arkasından uzanan el çımasını engellemek için kapıyı kapattı. “Kaçmana gerek yok, adam yemiyorum. Hem gel birilerine ihtiyacım var.” Daha ne olduğunu anlamadan o el kendi eliyle buluştu ve onu çekerek piyanonun önüne oturttu. Büyük bir şaşkınlık içerisindeydi genç kız şuan da Julienle beraberdi ve O, Sonja’yla konuşuyordu. Tarif edilemez bir mutluluk kaplamıştı içini, sanki bir rüyadaydı. Tekrar çalmaya başlamıştı, gözleri O’nun büyüleyici gözleriyle buluştuğu zamanlarda kalbi o kadar hızlı atıyordu ki yerinden fırlayacak gibiydi adeta. Oldukça gerilmişti, yanlış bir şey söylemekten, yapmaktan çok korkuyordu. Kendini aptal durumuna düşürmek istemiyordu. O kadar güzel çalıyordu ki Julien, piyanoya olan nefretini unutturuyordu. Senelerdir, oturmamıştı piyanonun önüne. Annesinin ölümüyle Sonja’nın müzik hayatı, müziğe olan ilgisi de ölmüştü. Julien’in elini saçına hissetmesiyle daldığı düşüncelerden uyandı Sonja. Nefesini tutmuş Julien’e bakıyordu, büyük bir heyecan duygusu sarmıştı dört bir yanını. “O kadar mı kötü çaldım da yüzün buruşuk. Biraz gülsene..” Gerçekten o kadar suratsız mı gözüyordu? Kötü çalmak mı? O annesinden sonra dinlediği en iyi piyanist olmalıydı. Bir cevap vermesi gerekiyordu, lakin ne söyleyeceğini bilemiyordu. “Üzgünüm, sen harika çaldın gerçekten sadece ben insanlarla diyaloğu iyi olan biri değilim.” Şuanda konuşabiliyor olması bile şaşırtmıştı Sonja’yı. İnsanların yüzüne bile bakamazken, Julien ile dip dibeydi ve zorlanmadan konuşabiliyordu. Lakin her geçen saniye gerginliği daha da artıyordu. Bu kadar aciz olduğu için kendisinden nefret etti, Julien asla onun gibi bir kızla birlikte olmak istemezdi. “Normalde suratsız değilimdir, yani bu halim sana özel değil ben sadece dedim ya insanlarla diyaloğum iyi değildir çok gerilirim.” Bir saniyeliğine gözlerini elindeki kitabın cildinden ayırıp Julien’e baktı ve başını yana çevirip derin bir nefes aldı. Daha fazla saçmalayıp küçük duruma düşmeden bu odadan çıkmak istiyordu.
Julien Chancellor
Julien Chancellor
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 41
Kayıt Tarihi : 11/05/12

Karşılıksız Notalar. Empty Geri: Karşılıksız Notalar.

Perş. Mayıs 31, 2012 3:08 pm
    Kızın gözlerinden geçen bir anlık hüzün yansıması nedense içini acıtmıştı. Bu çok da aşina olduğu bir duygu değildi, yepyeni, hiç bilmediği tarzda bir his. Güneşin nazlı aksinin aydınlattığı çehresine baktığında gördüğü güzellik karşısında şaşkına dönmüştü. Gördüğü en saf, ulvi güzellik karşısındaydı. Mercier konuşmaya başladığı anda bir an gözlerini kapattı ve zihninden geçen görüntülerle adeta nefesi kesildi. Bu kadar huzur verici bir ses… Çok daha minik bir çocukken piyanoyla ilk tanışmasında ne kadar büyülendiğini hatırladı. Yüzünü kıza doğru yaklaştırdı geçmişin aldatıcılığıyla ve eşsiz kokusunu iyice teneffüs etti. Bu kadar eşsiz bir kokuya sahip olmak nasıl bir lütuftu acaba? Tanrı tarafından özellikle seçilmişti herhalde. Bu kadar saf bir iyilikle dolu olmak ve kusursuz bir güzellik. Hepsinin tek bir vücutta olması kolay rastlanır türden değildi. Elini kızın yanağına götürdü ve bir an için ılık tenini hissetti parmaklarında. Pamuk tarlasında geziniyormuş gibi bir his kaplamıştı tüm içini. “Güzelliğinin farkında mısın Mercier?” Binasının ismini söylerken ilk defa tıslamamıştı, o binadan nefret ederdi ve öğrencilerinden de… Birçok kez Euterpe’yle birlikte onlarla dalga geçtiğini hatırlıyordu. Tabii Eu katılmıyordu ona, yalnızca Julien konuşuyordu. Nefretini saatlerce kelimelere dökmeye çalışsa muvaffak olamazdı zaten. Böylesine saf bir nefret görülmemiştir herhalde yeryüzünde. Hiçbir şeyin farkında olmadan yaşayıp giden insanlara karşıydı onun bu duyguları yalnızca. Ya da… Neyse, ne önemi var? Kızın masum gözlerine baktı bir kez daha korkmadan. Derince, en az sonsuzluk kadar uzun gelen bir süre boyunca. Ellerini onun ellerine uzattı ve kendi avuçları içine aldı. Küçücük parmaklarını hissedebildiği için tüm bedeni huzurla dolmuştu. Yüzünü ona doğru yaklaştırdı ve aralarındaki mesafenin sıfıra inmesini sağladı bu şekilde. Nar çiçeği rengindeki dudaklarına yaklaştığı anda hata yaptığını hissetti. Sanki.. sanki, onu kırmaktan korkuyordu. Beklenmedik bir şekilde yerinden kalktı ve sert adımlarla kapıya ilerleyip kendisini dışarıya attı. Ardından kapıyı öyle hızlı kapatmıştı ki ses tüm koridorda yankılanmıştı. Kapıya yaslandı ve derin bir nefes aldı. “Özür dilerim…” dudaklarından zorla dökülen bu iki sözcük fısıltılarla bestelenmiş bir pişmanlıktan başka bir şey değildi.


S O N
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz