leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
F. Solomon Grant
F. Solomon Grant
Sparrow & Nightingale Antik Kitap ve DVD Dükkanı Çalışanı
 Sparrow & Nightingale Antik Kitap ve DVD Dükkanı Çalışanı
Mesaj Sayısı : 141
Kayıt Tarihi : 09/05/12
Lakap : Freddie.

Stalking like a boss. Empty Stalking like a boss.

Salı Haz. 05, 2012 2:35 pm
stalking like a boss
Willie Goldstein vs Freddie Grant

Londra'da bir karaoke bar.
Sıcak bir cuma akşamı.
Grant kibirlidir, atarlıdır, giderlidir. Grant istiyorsa alacaktır.


En son F. Solomon Grant tarafından Salı Haz. 05, 2012 3:41 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Wilbur Goldstein
Wilbur Goldstein
Şarkıcı
Şarkıcı
Mesaj Sayısı : 186
Kayıt Tarihi : 30/04/12
Lakap : Willie.

Stalking like a boss. Empty Geri: Stalking like a boss.

Salı Haz. 05, 2012 2:53 pm
    Willie hakikaten çok sıkılıyordu. Dayısı Ruben bütün hafta meşguldü ve pazara kadar hala megul olacaktı. Çok prestijli bir dergi için sabah akşam çekimler yapıyordu. Haliyle orada kimse olmadığından çok sevdiği o ev bile çekilmez hale gelmişti. Nils'e ile ulaşmanın yolunu bulamıyordu. En son üç gün önce bir telefon görüşmesi yapmışlardı yalnızca. O da kısacık bir konuşmaydı ve belli ki o da meşguldü, Wilbur'u başından savmıştı adeta. Okulu bırakmamış olsaydı şimdi kalede yapacak eğlenceli bir şeyler bulabilirdi ancak biliyordu ki Orenthia ona göre bir yer değildi. Üç dört senenin sonundapes etmişti işte. Şimdi arada sırada barlarda şarkı söyleyerek harçlık denecek kadar para kazanıyor, onu da bir paket Lucky Strike ya da bira için harcıyordu. Aslında hayati ihtiyaçlarının tümünü dayısı Ruben ile Nils karşılıyor sayılırdı, bir yerde Willie ikisinin çocuğu gibiydi yani. Halihazırda dayısı vesayetini almıştı üzerine, onu Nils'le evlendirip kocaman güzel bir aile olabilirlerdi belki. İhihihihi. Bu düşünce Willie'yi bir hayli neşelendirirdi. Her neyse, cuma akşamını dayısıyla en yakın arkadaşının düğününü planlayarak geçirmeyecekti. Poposunu oturduğu kocaman koltuktan kaldırdı ve birkaç kişiyi aradı. En azından onunla dışarı çıkıp içecek, kafa dağıtacak bir iki kişiyi bulabilirdi.

    Öyle de olmuştu. Kırk beş dakika sonra William ve sevgilisi Ramona ile bir karaoke barda buluşmuşlardı bile. Ancak Willie küçük gruba bir kişinin daha eklendiğinden habersizdi. Mekana adımını atıp gözleriyle etrafı süzmüştü tanıdık yüzler görmek için. Ve işte barda biralarını yudumlayan William. Yanında da Ramona, birileriyle konuşuyor. Ama o kim ki? Hayır. HAYIR! Tam geri adım atmaya başlamıştı ki kalabalık arasından William onu fark etti ve kolundan tuttuğu gibi bara sürükledi. Sırıtan bir surattan asla nefret etmezdi Willie, sırıtmak kendisinin hayat felsefesiydi esasında; ama sırıtan surat bu kez Freddie Grant'e ait olunca işler değişiyordu.


F. Solomon Grant
F. Solomon Grant
Sparrow & Nightingale Antik Kitap ve DVD Dükkanı Çalışanı
 Sparrow & Nightingale Antik Kitap ve DVD Dükkanı Çalışanı
Mesaj Sayısı : 141
Kayıt Tarihi : 09/05/12
Lakap : Freddie.

Stalking like a boss. Empty Geri: Stalking like a boss.

Salı Haz. 05, 2012 4:01 pm
    Akşam sekizde Joe'nun arkasından dükkanı kapayıp da ufak çatı katı dairesine döndüğünde Freddie için gün çoktan bitmişti. Tek yapmak istediği pijamalarını çekip bol karbonhidratlı bir akşam yemeği eşliğinde bir talk show programı seyretmekti. Bu geceki konukları Ewan McGregor'du ve sayın Obi Wan Kenobi'yi izlememek büyük hakaret, dahası ihanet olurdu! Sabırsız adımlarla çabucak eve gelmiş ve tam spagetti için ocağa bir tencere su koymuştu ki çığlıklar atarcasına çalan telefona koşturdu. Arayanın çocukluk arkadaşı Ramona olması şaşırtıcı değildi tabii ki. Önceki hafta Ramona'nın kendisine karşı kaybettiği tarçın yeme iddiası* sebebiyle kendisine en sağlamından bir anlaşma sağlamıştı. Ramona, sevgilisi William ve ikisinin arkadaşı Wilbur beraber plan yapacak olurlarsa, önlerindeki iki ay boyunca Freddie bundan haberdar olacaktı. Ramona sayesinde tabii ki. Üç hafta önce kendisiyle tanıştırdıkları Wilbur'la olduklarından çok daha yakın olmaya niyetliydi ve en sonunda genç adamı bıktırıp onu elde edeceğini az çok tahmin ediyordu. Bu sebepten Ramona bezgin bir sesle “Willie çok kızacak ama bu akşam Drunken Dragon'a gidiyoruz, onu görmek istiyorsan ÇABUK OL!” dediğinde telefonu bile kapatmadan hazırlanmış, ocaktaki tencereyi halletmiş ve evden çıkmıştı.

    Yarım saat içinde Drunken Dragon'da olmuştu. Ramona neden telefonu yüzüne kapattığı konusunda onu azarlayadursun, Freddie ilgisinin en ufak kısmını bile ona vermiyor, sürekli ortalıkta Willie'yi arıyordu. “Hey! Beni dinliyor musun acaba?” “Hı? Ne? Açıkçası çok da umrumda değilsin şu anda Ramona.” “Çok sağ ol Freddie, kocaman bir s*kkafa olduğun için teşekkürler.” Derken garip saçı ve kocaman gözlükleriyle kapıda görünen Willie, dünyanın geri kalanından soyutlanmasını sağlamıştı aniden. Yüzüne yayılan ve dişlerinin tümünü gösteren sırıtışını durduramadı. Willie onu fark ettiği an uzaklaşmaya çabalasa da şükürler olsun ki William onu sürüklemek suretiyle yanlarına getirmişti. Ulvi bir görevi yerine getirip çöpçatanlığın verdiği gururla çift, kenara çekilip eserlerine bakarken Freddie imalı bir ses tonunda konuştu. “Merhaba Willie the Pooh.” “Ya yine mi sen? Ramona, onun ne işi var burada?” Genç kız cevap vermek yerine anaç bir tavırla Freddie'yle Willie'ye gözlerini dikmeyi tercih ediyordu anlaşılan. “Beni özlemedin mi yoksa?”



*bildiğimiz cinnamon challenge aslında.
Wilbur Goldstein
Wilbur Goldstein
Şarkıcı
Şarkıcı
Mesaj Sayısı : 186
Kayıt Tarihi : 30/04/12
Lakap : Willie.

Stalking like a boss. Empty Geri: Stalking like a boss.

Salı Haz. 05, 2012 6:41 pm
    “Aa! Hiç de bile!” dedi Wilbur, soğuk kanlılığını korumaya çalışarak. Ancak bu hiç de kolay değildi. Freddie onu gerçekten zorluyordu. Tamam belki Ramona'nın dediği kadar kötü huylu birine benzemiyordu aslında; Ramona'nın söylediğine göre Willie çoktan Freddie'ye ilaç olmuştu bile. İddia odur ki çok değişmişmiş. Gerçi Ramona'nın çöpçatanlıktaki başarısızlığı herkes tarafından bilinen bir şeydi. Bir gün telefonda çılgınca bağırıp 'WILLIE SANA BİRİNİ BULDUM BİR BULUSUN BAK BENCE BİRBİRİNİZİ ÇOK SEVECEKSİNİZ!' dediğinde korkmuştu açıkçası. Daha önce Ramona Wilbur'un bekar hayatını görüp de harekete geçtiğinde bir uyuşturucu kaçakçısı, bir mafya babasının tek oğlunu ve tanrı aşkına kendisini övmeden sıçmayı bile başaramayan bir züppe bulmayı başarmıştı. Her seferinde yakasını kurtaran Wilbur, bir kez daha kurtulmayı umuyordu ki başarısız olmuştu. Üç haftadır gittiği her yerde onu bulabilen, peşinden ayrılmayan, adeta ünlülerin sapık takipçileri gibi kuyruğunda dolaşan biri olup çıkmıştı. Normalde ilgiden ölesiye hoşlanan miskin bir kediden farksız olan Willie, Freddie'nin bu halinin kendisi için bile fazla olduğunu düşünüyordu.

    “Sana içecek bir şeyler ısmarlamama izin ver o zaman?” “Hayır, kesinlikle olm-” Daha cümlesini bile tamamlayamadan Freddie uzun saçlarını istemsizce savurarak barmene döndü. Saçları ne güzel de kokuyordu. “İki Guinnes lütfen.” Tamam belki bu hoşuna gitmiş olabilirdi. Olabilebilirdi. Olabilebilebilirdi. Belki. Birazcık. Küçücük minicik. Sonuçta Guinnes'i de çok severdi. Kahretsin, Freddie nereye oynayacağını iyi biliyordu. Çocuk “Şerefe!” diyip birasından kocaman bir yudum alırken, Wilbur, onun soğuk birayı yudumlamasını izlerken buldu kendini. Yüzü kızarmıştı. Neyse ki ortamın ışıklandırması bunun görünmesine engel oluyordu. Hemen gözlerini kaçırıp müstakbel stalker'ı tarafından ısmarlanan içkisinden koca bir yudum da o aldı. Son damla da boğazından aşağı inip midesindeki şölene katıldıktan sonra fark etti ki Freddie'nin baygın, kocaman ballı şekerlere benzeyen gözleri üzerindeydi. “Neye bakıyorsun sen öyle?” Öylesine sormuştu, gayet iyi biliyordu neye baktığını. “Hiç. Hiç değil, daha doğrusu sana bakıyorum.” “Ne varmış bende?” Aksi olası tutmuştu işte. “Öylesine... Öyle... Offf!” Cümlesini tamamlayamayıp iç çekiveren çocuk, birden aklına çılgınca bir fikir gelmiş gibi durdu. “Bak ne yapacağım şimdi.” “Ya ama... Ne- Nasıl? DUR!”
F. Solomon Grant
F. Solomon Grant
Sparrow & Nightingale Antik Kitap ve DVD Dükkanı Çalışanı
 Sparrow & Nightingale Antik Kitap ve DVD Dükkanı Çalışanı
Mesaj Sayısı : 141
Kayıt Tarihi : 09/05/12
Lakap : Freddie.

Stalking like a boss. Empty Geri: Stalking like a boss.

Salı Haz. 05, 2012 8:14 pm
    Bira bardağının dibinde kalan son parçayı da fondip yaptıktan sonra, Willie'nin arkasında sızlanmasını, tehditlerini ve uyarılarını bir an olsun umursamayarak spot ışıkların altına doğru ilerlemeye başladı. Önceki amatörün çabasını azıcık takdir eden kalabalıktan cansız bir alkış yükseliyordu. Tamam, belki Freddie müthiş bir şarkıcı sayılmazdı ama o kulak tırmalayıcı gudubetten çok daha iyi olduğunu biliyordu. Hızlıca bir adımla yükseltilmiş sahneye atladı, ayaklı mikrofonu tuttu ve bir an için gözlerinin spot ışığın yoğunlaşmasına izin verdikten sonra konuştu. “Jesus!* Buradan hepiniz kapkaranlık görünüyorsunuz.” Berbat bir şakaydı evet. Ama en azından karanlıktan bir iki gülümsemeyi duyabilmişti. Yanına gelen garsondan sahneye çıkmadan evvel ısmarladığı Guinnes birasını aldı ve “Teşekkürler sweetheart.*” dedi. Bir yudum soğuk sıvıdan içtikten sonra introsu girmiş olan şarkıya başlamadan önce ithafını sundu. “Herkese iyi geceler, ben Freddie ve bu şarkıyı, biricik aşkıma ithaf ediyorum. Willie the Pooh'ya!” Kalabalıktan nazik bir alkışlama ve 'aaaaaaww' nidası yükseldi. İleride belli belirsiz bir Willie siluetinin avuçiçini alnına dayamış, şaşkın halde durduğunu seçebiliyordu. En nihayetinde, şarkıya başladı. “Someday, when I'm awfully low, when the world is cold, I will feel a glow just thinking oooooooooooooooooooooooooof you. And the way you look tonight.” Bir yandan da sol elinin işaret parmağıyla Willie'yi işaret etmekten geri kalmıyordu. Derken yüzü buruştu ve şarkının sözlerini bırakıp başka bir şeyler söylemeye başladı. “Yok yok olmadı bu değiştirelim, öteki var ya hani diğeri. Hah işte o!” İkinci bir şarkının introsu girdi, bu kez kalabalığın daha fazla desteğini alıyordu. İşaret parmağıyla yine Willie'yi işaret edip gözlerini ona dikti. Ondan gözünü ayırdığı tek bir an vardı, o da manalı bir şekilde göz kırptığı andı.
    *Bunları çevirmedim çünkü sweetheart sözcüğünü çok seviyorum, bir. Cizız'ın yerine ne koyacaktım, yüce isa aşkına mı deseydim yani , bu da iki.
    Şarkı bir (tık, tık) veya tercihen bu
    Şarkı iki (tık, tık) veya tercihen bu
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz