- Licia SweéljiGryffindor V. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 66
Kayıt Tarihi : 31/05/12
Nerden : Italy.
Lakap : Lic.
Geri: Yalnızlık.
C.tesi Haz. 09, 2012 2:34 pm
- Gecenin ilerleyen saatlerindeki karanlığın yaydığı sessizlik adeta huzur veriyordu Licia'ya. Havanın giderek soğumasına aldırmadan yavaşça ve etrafını seyrederek yürüyordu. Ormanın girişinde kuytu bir bank buldu; fakat oturmak için ilerlerken zaten dolu olduğunu fark etti. Yönünü değiştirip biraz daha ilerledikten sonra acıktığını hissetse de evinden çok uzaklaştığı için yakınlardaki bir dükkana gitmeyi düşündü; ancak saatin her geçen dakikasında bir dükkanın daha kapanacağı düşüncesi hakim oluyordu zihnine. Sessizce gökyüzündeki yıldızların parıltısı altında, girişteki taşın üzerine bir süre oturdu ve büyülenmişcesine izleyip havanın suskun ruhunu içlerine çekti. Yaklaşık yarım saat oturduktan sonra açık bulduğu dükkana doğru yavaşça yürümeye başladı. İçerisi tenha olsa da dekorasyonunun karmaşası, ortamın kalabalık gibi görünmesine yol açıyordu. Bir süre durdu ve kendine bir yer bulmak için etrafa göz gezdirdi. Gök mavisi duvar boyasının üzerindeki tablolar tek tek bakıldığında sanat eseri sayılabilecek değerde olsa bile hepsi yalnızken güzeldi; kombin halinde değil. Tabloların yanlarına çalakalem yazılan hatıra yazıları da göze çarpmıyor değildi. İçindeki titizlik arzusunu bir kenara bırakıp terasa çıkmayı yeğeledi.
Uçsuz bucaksız deniz manzarasının ardından acı soslu makarnasını ve portakal suyunu istedi garsondan gülümseyerek. Arkasına yaslandı ve derin bir nefes aldı. İki masa önünde oturan çifti görünce gülümsemesi daha da arttı. Aşk, sevgi mutluluk... Bunun ötesinde ne olabilirdi ki? Bunun ötesine ne geçebilirdi? Sevgi dolu gözlerle gözlerini yan masada ağlayan bir kıza çevirdi. En fazla yirmi yaşında olmalıydı. Başını öne eğmiş, sessizce gözlerinden yaşları akıtıyordu. Onu sevindirmesi birkaç saniyesini almazdı; ancak büyü her şeyin çözümü değildi. Yalnızca anlık sevinç ve kurtuluşlar içindi. Garsonun geleceği yöne baktı ve kimseyi görememesine sevindi bir an. İçinden kızın yanına gitmek gelse de kendini onun yerine koyduğunda bunun doğru olmayacağını düşündü ve gözlerini ondan da uzaklaştırdı. Şimdiyse yalnızca maviliğe baktı. Bakmaya doyamadığı bir sahne vardı gözlerinin önünde. Coşkun dalgaların kıyıya vuruşu ve köpük köpük oluşu...
Garsonun hafifçe öksürmesinin ardından dalıp gittiği denizden uzaklaştı bir an için Licia. "Teşekkürler." dedi gülümseyerek. Adamın iri, mavi gözlerinden yorgunluk akıyordu resmen; ancak bu gülümseme onu da güldürmüştü. Tekrar işinin başına dönmesi gerekse de birkaç saniye gülüşmelerine kimse engel olamamıştı; ancak patronunun "Andy!" diye bağırışı bu anı bozmuş, hatta bitirmişti. Lic, adamın arkasından gülümseyerek baksa da yanlış anlaşıldığının düşüncesi gülümsemesini biraz soldursa da vazgeçmedi mimiklerinden. Etrafındaki kişilerin yavaş yavaş ortamdan ayrılması eşliğinde makarnasını yemeye başladı. Kahvesinin acımsı tadı, yüzünün buruşmasına neden olsa da aldırmadan keyfini çıkarmaya baktı. Uzun zamandır dışarı çıkmıyordu; bu yüzden her şey fazla muhteşemdi.
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz