- Leonard MatthewsBüyücü
- Mesaj Sayısı : 16
Kayıt Tarihi : 27/05/12
Leonard Matthews
C.tesi Haz. 23, 2012 5:52 pm
|
Okumaya Üşenmeyene Karakterin Ağzından Kendi, Eğlenceli, Hayat Hikayesi
- Hikaye için tıklayın:
Beverly Hills’de sıradan bir cumartesi akşamı doktorların tahmininden tam 11 gün önce doğasım gelmiş! Zaten hep kafama eseni yapmışımdır… 3 Kasım bitmeden, gece yarısından yaklaşık bir saat önce doğmuşum. Hayat gece başlar benim için, daha doğduğum günden belliymiş güne gece başlayacağım… Çabucak doğmuşum, 11 günden belli, acelem var! Ağabeyimin aksine kolay bir doğum olmuş, ikinci çocuk hep daha kolay olurmuş. Zaten ne zaman üzdüm ki annemi?
Annem, inanılır gibi değil ama hala dünyanın en güzel kadını! Kimse üçü erkek beş çocuğu doğurmuş olduğuna inanmaz. Rus güzeli… Babamla tanıştıklarında henüz 19undaymış. Aralarında 7 yaş olmasına rağmen rahatlıkla tavlamış hatunu, o da fena adam değildir hani! 20sinde evlenmiş 8 ay sonraysa ilk çocuğunu doğurmuş. Yanlış anlaşılmasın evlenmeden önce haberleri olmamış ikisinin de hamilelikten. Tabii zengin, sosyetede sıkça adı anılan ailelerdenseniz dedikodunuz yapılır, önlemek imkansızdır. Nitekim zengin iş adamının umut vadeden genç oğlunun kendinden yaşça küçük Rus gelinle evlenme kararını almasının ardına yapıştırmışlar öğrendikleri anda hamileliği; Albert skandalıyla birlikte doğmuş. Sosyete çocuğa isim verildikten sonra ha boşandı ha boşanacak diye bekleyedursun, üç sene sonra da ben doğmuşum. Benden beş sene sonra da ikiz kardeşlerim Frederick ve Isabelle… O noktada beklemekten vazgeçmişler, aşk evliliği olduğunu kabullenmişler sanırım. Zaten bunda düşünülecek ne var anlamam, babamın aşk dolu bakışlarını fark etmediler diyelim, annemin güzelliğini de mi görmüyorlardı? Öyle bir kadına hangi adam aşık olmaz!
5 çocuğu tamamlamadığım dikkatinizi çekti mi? En küçüğümüzü sona sakladım. İkizlerden 6 sene sonra girdi hayatımıza ben 11imdeyken… 11 sayısı hep önemli bir sayı olmuş hayatımda. Hogwarts mektubuyla büyücü olduğumu öğrenmem de 11ime tekabül eder, kıymetlimin doğuşu da. Bütün kardeşlerimi severim ama Elizabeth ayrıdır. Elizabird, küçük kuş… Bir insana ancak bu kadar yakışabilir bir lakap, küçüklüğünden beri böyle çağırırım, o da kabullenmiş sindirmiştir kuş olmayı. Belinden yakalayıp havaya kaldırdığımda hemen kollarını açıp gülümser, küçüklüğünden beri oynadığımız bir oyundur bu,’uçabilirsin küçük kuş!’. Resim eğitimi aldığı üniversitede son sınıfta şimdi, ne çabuk büyüdü… Benim büyücü olduğumu bilerek, alışma süreci yaşamasına gerek kalmadan büyüdü; diğerlerinden daha rahat anlaşabilmemizin sebebi budur belki. Ağabeyim hala şirketin başına geçmem gerektiğinde ısrar ediyor örneğin. Tamam mugglelar arasında yaşamaktan sıkıntı duymuyor olabilirim, ama büyücü olarak bir iş altına girmek niyetinde bile değilken sıkıcı muggle işlerini yapmamın beklenmesi saçma! Babam durumdan şikayetçi değilken, ağabeyimin üzerimde baskı kurmaya çalışmasıysa daha da saçma! Babamın şikayet ettiği tek konu benimle yalnızca aile içinde övünebilmek, büyücü olmamdan gurur duyar. Bu arada 4 küçük yeğenimden ve en sevilen dayı/amca konumunda olduğumdan da bahsetmeden geçmeyeyim. En büyükleri 9 yaşında, iki sene sonra okuldan mektup geleceğinin hayaliyle yaşıyor. Albert iki çocuğu için idol oluşumdan biraz rahatsız tabii… Yine de, kim demiş mugglelar büyücülerden korkar diye!
Ailemin ne iş yaptığına değinecek olursak Amerika’daki ilk matbaalardan birine sahip olduğumuzu söylemekle başlayabilirim konuya. Nesillerce iş de geliştirilmiş koca bir şirkete dönüşmüş tabii, şirketi sayıca çoğaltan ise benim babam. Çoğalma konusunda epey yetenekli bir adam olduğu ortada değil mi? İki oğlunu işletmeci olarak yetiştirdi içi rahat, bana hiçbir zaman o konuda baskı yapmadı, diğerlerine de yapmadı aslında. Kendi tercihlerimizi yapmamıza izin verdi, belki de zaten umduğu gibi evlatlar olduğumuz için… Sosyetenin ağzına laf vermemek için bir üniversitede okumamı önerdiğinde güle oynaya kabul etmiştim mesela. Yine de işletme alanında bir bölüm seçmeyip felsefe okumuş olmam birtakım dedikodulara sebep olmadı değil ya neyse. Çapkınlığımın, eğlenceye düşkünlüğümün yanı sıra felsefede gösterdiğim üstün başarı çenelerini kapamaya yetmiştir diye düşünüyorum. O çevrede hala rağbet gören bekar konumundayım, çoğu genç kadın kendini kollarıma atmak için bahane arıyor… Rahatsız olduğumu söylemiyorum; hepsi istekli, güzel kadınlardan kim rahatsız olabilir? Bağlanmayla ilgili sorunum olduğunu bilmelerine rağmen geliyorlar ki bu kendi bilecekleri bir şey…
Kadınların tutumu bildim bileli aynı. İsteyip de elde edemediğim kadın olmadı hiç. Parama geleni de gördüm yalnız bana geleni de. Tutkulu bir aşığımdır, performansımdan memnun olmayan kadın yoktur. Bir kadınla ilk kez birlikte olduğumda 15imdeydim, benden 5 yaş büyüktü… Yazın okuldan eve dönmüştüm. Babam kadrolu elemanların yazın tatile çıkması için sezonluk hizmetçi alır; o da yenilerden, genç, güzel, Portekiz asıllı bir kızdı… Merlin'in sakalı! Yatak maceralarımı anlatacak değilim!
Hazır okuldan laf açılmışken… 11 yaşıma gelene kadar, 2001 yazına kadar desek daha doğru olur, her normal muggle çocuk gibi okudum. Bu pek doğru bir tanım olmadı aslında her zengin muggle çocuğu gibi okudum demek daha uygun olacak. Zekiydim, başarılıydım çocukken de böyleydi durum, paranın getirdiği bir şımarıklığım vardı ki bunu garipseyemezsiniz! Gerektiğinde paranın arkadaşları bile satın alabildiğini görerek büyüdüm ben, insanlara rahat güvenmem anlayacağınız; fakat ilişkilerimde güvene çok ihtiyaç duyduğumu da söyleyemem, kendime güvenmek bana yetiyor. Her neyse… Şapka beni Ravenclaw’a yerleştirdi, iyi bir seçimdi doğrusu. Yaralarını sarmaya çalışan, yıkık dökük bir okula gelmeme anlam verememiştim; muggle çocuğuydum büyük savaşın üzerinden yalnızca birkaç sene geçtiğini bilemezdim. Voldemortu da, altın üçlüyü de, okul bahçesindeki mezarın sahibi efsanevi okul müdürünü de okulda öğrendim. Öğrendikten sonra Dumbledore’un tam bir kahraman ve idole dönüştüğünü söyleyebilirim benim için. Okulun havalı tiplerinden biri olduğumu söylememe gerek yoktur herhalde, gençliğimde de yakışıklı bir çocuktum doğrusu. Muggle soylu olmamla dalga geçemedi kimse; başlarda deneyenler oldu, ya lafı ağızlarına tıktım ya da hiç kaile almadım, yüzlerine güldüm. Ne ezebildiler, ne de kavga etmemi sağlayabildiler, sonunda durumu kabullenip vazgeçtiler. Yaşıtım olan herkesle konuşabilme yetisine sahiptim yani, çok azına gerçekten arkadaş diyebilirim; yine de herkesle iletişimim vardı, kendimden küçükler hariç. Peşimde dolaşan kız kümelerinin farkındaydım ve ne kadar güzel oldukları önemli değildi, dönüp bakmazdım dikkatlice, küçük olanlardan bahsediyorum yanlış anlaşılma olmasın. Bazen dikkatimi çekmek için üstün çaba sarf edenler oluyordu, nadirdiler, ödüllendirilmeyi hak ediyorlardı. Okulun çapkını olarak anılsam da en uzun ilişkilerime ergenliğimde sahip olduğumu da belirtmek isterim. Sekiz ay bir okula kapatılıyorsanız cadıların öfkesinden kaçınmak için sadık olmanız şart, bu yüzden beni bunaltmayacak kızları arayıp bulduğum da doğrudur, sonuçta bir ikisinin kalbini kırdığım da, ki bununla asla övünmedim. Sanılanın aksine kadınlara değer veririm aslında, onlar olmasa yaşayamazdım, saygıyı hak ediyorlar! Fakat namımı bildiği halde şevkle gelen, şansını denemek isteyen kadın için beni suçlayamazsınız değil mi? Kimseye sonsuz aşkı temenni etmedim ki! Konuya geri dönecek olursak; popüler bir genç olmamın yanı sıra başarılı ve profesörler tarafından sevilip takdir edilen bir öğrenciydim.
İnsanlar onca zeka ve yeteneği çalışmadığım için harcadığımı düşünüyorlar. Hayatımı idame ettirmek için para kazanmaya ihtiyacım yok neden çalışayım ki? Hala baba parası yediğim düşünülmesin. Babamdan en son harçlık aldığım zaman hala üniversitedeydim ve epey eğleniyordum. Yüklü miktarda harçlık aldığım için biriktirmek zor olmadı. Sonra emlak alıp satmaya başlayarak paramı büyüttüm. Şimdilerde kız kardeşim beni bankası ve sınırsız sermayesi olarak görüyor… Amerika’da kendime ait iki dairem var; fakat asıl tercih ettiğim Boston’dakidir, oldukça lüks bir rezidans olduğunu söyleyebilirim. İngiltere’de ve gidip de beğendiğim birkaç ülkede daha dairem var; açıkçası onları seyahat kolaylığı için kullanıyorum, cisimlenmenin yan etkisi olan eşyasız seyahat durumunu ortadan kaldırmak için. Büyücü olsam da süpürgeyle seyahati tercih etmem pek, spor arabalar ve yatlar, sürat motorları daha benlik… Hepsinden en az bir taneye sahip olduğumu söylememe gerek yok sanırım! İtiraf ediyorum yat, kelimenin haşmetine kanmayın küçük bir şey, anne ve babamın hediyesiydi.
Bu kadarı yeter sanırım, aslında fazla bile anlattım. Gerçekten tanımak istiyorsan tanışma cesareti göster!
Üşengeçlere Hap Gibi Bilgiler
Meraklısına Köken Bilgisi
İngiltere’den geldikleri bilinse de Matthews’ların izi İngiltere’de sürülemiyor. İlk atalarının kendi soyismini değiştirip Matthews yaptığı ortada, tam da dindar bir adamın seçebileceği bir ad zaten. Leonard’ın bu adamla ilgili bir teorisi var aslında ailesinde büyücüler olduğunu fakat kendisi büyücü olmayan bu adamın dine tutunduğunu ve ailesinin diğer üyelerinden kaçıp kendisine yeni bir hayat kurmuş olabileceğini düşünüyor. Kanıtlayabileceği bir teori değil, doğru iz üzerinde olduğunu belki de asla bilemeyecek; fakat teorisi doğru. Safkan olmasalar da temele inildiğinde içinde büyücüleri barındıran bir aileden geliyor. Amerika’da da aile içinde doğan büyü yeteneğine sahip tek çocuk değil. Fakat aile içinde gizli tutulan bir bilgi olduğu, kaydı olmadığı için bunu da bilmesi imkansız. Ne yazık ki aile içinden daha önce büyük okullardan birine giden de olmamış. Rplerden Alıntılar
|
- Leonard MatthewsBüyücü
- Mesaj Sayısı : 16
Kayıt Tarihi : 27/05/12
Geri: Leonard Matthews
C.tesi Haz. 23, 2012 5:56 pm
Kurgu için icon ile başvurabilirsiniz.
- Charlotte D. De'LauthéHayat Kadını, Destiny's Women Sahibesi
- Mesaj Sayısı : 325
Kayıt Tarihi : 13/05/12
Geri: Leonard Matthews
Paz Haz. 24, 2012 10:21 am
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz