leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Lucilla Montez
Lucilla Montez
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 30
Kayıt Tarihi : 30/04/12

Sır Gibi Empty Sır Gibi

Salı Mayıs 01, 2012 5:49 pm


"Bir daha ki sefer intihar etmeden önce not bırakırsan sevinirim, Lucilla."
"Beni bulup kurtarman daha kolay olsun diye mi?"
"Ahmaksın."
"Aptalsın. İntihar ettiğimi sanıp, egonu yüceltecek bir aptal hem de."

Büyücüyle birlikte giriştiği kısa çaplı laf dalaşını bertaraf etti, keza okyanus mavisi gözlerinin ardında tutuşan alevler öfkesini buram buram ifşa ederken derin bir nefes almayı deneyen cadı, inleyerek yattığı yeşilliklere doğru tekrar kurulmak zorunda kalmıştı ne yazık ki. Dakikalar öncesinde boğulmanın eşiğinden dönen Lucilla, utançtan kızaran yanaklarından kurtulduğu için şükrediyordu. Lakin hayatını bir kez daha kurtaran büyücü tam karşısında kendinden ödün vermeyen küstahlığıyla beraber dikilirken sakin olma girişiminde bulunmak saçmalıktı. Öfke, ruhunun uzuvlarına dek işlerken bakışlarındaki keskinlikten kurtulmamakta kararlı olan cadı, yeniden doğrulmayı denerken bitkinliğine ve vücudunda hissettiği acıya aldırış etmemeyi denedi. Bu sefer daha küçük bir nefesin ciğerlerine zerk etmesine izin vererek biraz olsun rahatladığında gözlerini yumdu. Dudaklarını birbirine bastırıp sükutun kollarına teslim ettiği mabedinin huzura erişmesini diledi sadece. Kolları bedenini büyük bir açlıkla sarıp sarmalarken büyücünün cübbesinin de üzerinde olmasına lanet okudu içinden. Lakin başka bir çaresi olmadığının farkında olduğundan ötürü sesini çıkarmadı. Titreyen bedeni öfkesinin daha da artmasına neden olurken kesik kesik solumaya devam etmek de canını fazlasıyla sıkıyordu. Gözlerini yavaşça araladığında onun güzel çehresini gördü yeniden. Kalbi göğüs kafesinin içinde bir kuş misali çırpınırken buna anlam veremeyen Lucilla, kendine gelmek adına kafasını iki yana doğru salladı ve dudaklarını araladı. "Gidebilirsin, gerçekten." Tekdüze bir edayla bahşettiği kelimeler kuzguni gecenin içinde raks edip ikilinin kulaklarında hayat bulduğunda kafasını eğdi. Aslında gitmeni istemiyorum. Ruhunun fısıltılarını es geçtiği sırada ısınmak için kollarını bedenine sürtmeye devam edip onun gözlerine bakmayı reddetti. Çünkü ne zaman onun gözlerinin içine baksa içinde biriken tüm öfkeden azat edileceğini biliyordu. Ona ve kendisine merhamet edeceğini, her zaman olduğu gibi affetmeyi kutsallaştıracağını da biliyordu. Ve bu, Lucilla'nın istemediği bir şeydi. Birbirlerinin yanlarında yerleri bile yokken nasıl olurda da hayatlarında yer alabiliyorlardı ki? Saçmalığın daniskası. İç sesinin yeniden araya girmesiyle birlikte irkilen cadı, büyücünün tek kelime dahi etmeden yanı başında dikilmeye devam ettiğini fark edince gözlerinin içine bakmak zorunda kaldı. "Bana öyle bakmaya devam edersen, az sonra sen de gölü boylayacaksın, Leduc." Sesindeki hırçınlığın ona işlemeyeceğinden adı gibi emindi lakin denemekle hiçbir şeyi kaybetmeyeceğinden de emindi.
Zagreb Lacroix Leduc
Zagreb Lacroix Leduc
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 41
Kayıt Tarihi : 30/04/12
Yaş : 33

Sır Gibi Empty Geri: Sır Gibi

Salı Mayıs 01, 2012 9:08 pm
Zagreb, tir tir titreyen ince, naif bedenin sahibine bakarken neredeyse bu okulda görmediği kadar duru güzellik süsleniyordu öfkeli bakışlarla. Genç büyücü gözlerini az önce ölmek üzere olan kızdan alabildiği zamanlarda etrafta gezdirip onları izleyen birileri olup olmadığını yokluyordu. Eğer biri bu ikiliyi birlikte görecek olursa şayet, Lacroix onu acımadan unutturma büyüsüne maruz bırakacaktı ya da belki türlü işkencelerle gördüklerini unutmak zorunda bıraktıracaktı. Bir Leondier'e karşı azda olsa takındığı iyimser tavra kendi bile anlam veremezken başkalarından böyle bir lütufta bulunamazdı. Dudaklarını yaladıktan sonra öfkeli gözlerle tekrardan karşılaştı. Lucilla'nın dudaklarından çıkan o iki kelimeyi umursamadı. Çünkü, kısa sürede oldukça iyi tanıdığı cadının hızla çarpan kalbini neredeyse olduğu yerden duyuyordu ve git derken aslında gitme demek istediğini de biliyordu. Olduğu yerde mızırdanarak kıpırdanan kızda odaklanmıştı gözleri. Derin bir nefes alarak kızdan vız gelip tırıs giden o tehditkar sözlere kulak verdi. Bu yüzüne nadir yayılan o gülümsenin belirginleşmesine neden olmuştu. İçindekileri söyleyecek olsa kırılgan Lucilla'nın hüngür hüngür ağlayacağını bildiğinden ötürü iç sesini susturuyordu genç. Kısa çaplı bir of çekerek sabitledi yeşil gözlerini kızın gözlerine.

"Çocuk gibi davranmayı bırak artık. Ben olmasam, ne yapacaktın? Ya kimse görmeseydi ya da... şimdi biri görse? Ne diyeceksin?"

Ardı arkası kesilmeden sıraladığı soruların cevabını genç kendi bile veremiyordu. Beyin kıvrımlarında dolanan düşünceleri bir nebze de olsa açığa vurmak Zagreb'i öfkelendirmişti. Dudaklarını kemirmeye başlayan genç büyücü son senesinde nefret ettiği Potter ailesinin herhangi bir yandaşıyla anılmak istemezdi. Hatta babası olsa babasını bile tanımazdı bu uğurda. Lucilla da bunun yeterince bilincindeydi. Ayrıca genç büyücü onun peşinde olmasa olacakları tahmin etmek pek de güç değildi. Fakat bu dile de gönüle de ağır gelen bir son olurdu. Sakallarını kaşıdığı an stresini belli etmiş demekti. Hatta akabinde gömleğinin açık olan düğmelerinden bağrını da kaşımıştı. Beyaz teninde kalan kızarıklıklar gencin öfkeli olduğu anların geçici birer hatırasıydı.

"Suçlu çocuklar gibi durmak yerine cevap ver!"

Sesi istemsizce yüksek ve ürkütücü çıkmıştı. Leondier ölse, üzülmezdi elbet. Ama Lucilla özel sayılabilirdi, hatta belki de özeldi. Bağırışıyla kaldırdığı elini hızla indirip cebine soktu. Duruşu, bakışları hatta nefes alışı bile fazlasıyla gergindi.
Lucilla Montez
Lucilla Montez
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 30
Kayıt Tarihi : 30/04/12

Sır Gibi Empty Geri: Sır Gibi

Çarş. Mayıs 02, 2012 2:09 pm
Onlarca zehirli okun kalbine saplandığına yemin edebilecekmiş gibi hissetmişti Lucilla. Kalbine işleyen her bir kelam, ördüğü surları yıkıp geçtiğinde canını fazlasıyla yakmayı başarmıştı genç büyücü. Çaresizce onun cübbesiyle ısınmaya devam ederken kırılganlığını yansıtmamakta kararlı olan cadı, derin bir nefes çekti ciğerlerine. Acısının hafiflemiş olması lehine işlerken zihnindeki kaosu dindirmek adına bakışlarını göle doğru çevirdi. Meltemlerin hafif uğultusu kulaklarına dolarken sessizce yutkunmuş ve titreyen bedenini sarıp sarmalamaya devam etmişti kendince. Lakin büyücünün dudaklarından dökülen her bir kelime zihninde yankılanmayı sürdürürken başarılı olamadığını fark ettiğinde pes etmekten başka hiçbir çaresi olmadığına kapılmaktan alıkoyamadı ruhunu. Zira kelimelerin altında yatanlara o kadar takılmıştı ki, her birinde birer gerçeklik payının olduğu düşüncesi ile savaşırken boğulacakmış gibi hissediyordu. "Sakın bana sesini yükseltmeye kalkma." Suratına dahi bakmadan azat ettiği kelimeler yüreğini kasıp kavursa dahi aldırış etmeyen Lucilla, ona duyduğu derin öfkenin içinde raks eden faili meçhul hislerinin gizemli dalgasına kapılmayı reddederken kendinden emin halinden ödün vermedi. Onu kızdırdığını biliyordu fakat yapabileceği hiçbir şey yoktu. İsteyerek işlemediği bir suçun vebalini çekecek kadar da aptal değildi.

Yavaşça ayağa kalmak için doğrulduğunda dikkatli olmaya özen gösterdi. Akabinde büyücünün cübbesine daha da sıkı sarılarak kuzguni geceye doğru birkaç adım daha attı yeniden. Ona ardını dönmeyi başardığında ise karşısında duran manzarayı seyre dalmayı yeğledi. Az önce neredeyse canını alarak ölüm meleği olma niyetindeki manzaranın havasını kana kana içine çekerken büyücüye cevap vermek adına dudaklarını aralamayı denedi. "Sana ihtiyacım yok dersem yalan söylemiş olurum," dedi sakin ses tonunun eşliğinde. Bir itirafı andıran sözcükler havada hayat bulduğunda iç çeken Lucilla, kendinden nefret edecekti neredeyse. "Şimdi biri görse ne mi olacak, Leduc? İkimiz de birbirimizi zerre tanımadığımıza olan küçük oyunumuza devam edeceğiz sadece. Her zaman bunu yapmıyor muyuz zaten?" Meydan okuyan bakışlarını yeniden büyücünün güzel gözleriyle buluşturma nezaketinde bulunduğu zarif bir şekilde yanına doğru ilerledi. Kıvrımlı bedeni ile boy göstermeyi başardığında çekingence ellerini kavrayıp omuzlarındaki cübbesinin dışarıda kalan kollarını onun ellerine doladı. "Seni kızdırmak istemedim." Kızıl saçları bir şelale misali endamla süzülürken okyanus mavisi gözlerinde yer alan derin bakışı ona armağan etmekten çekinmedi. Bedenlerini bir tutam olsun ısıtma ihtiyacı ile kuşanan yanına uyarak gösterdiği tutumun yanlış olup olmadığına kafa yormayı es geçtiğinde tek yaptığı şey onun dudaklarından dökülecek kelimeleri zihnine kazımaktı.
Zagreb Lacroix Leduc
Zagreb Lacroix Leduc
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 41
Kayıt Tarihi : 30/04/12
Yaş : 33

Sır Gibi Empty Geri: Sır Gibi

Perş. Mayıs 03, 2012 5:17 pm
Lucilla'nın teni, genç büyücünün tenine temas ederken sanki elektriğini toprağa yalın ayak basarak atıyormuş gibi bir anda mest oluvermişti Lacroix. Aralarındaki ten çekimi öyle ileri bir boyuta gelmişti ki bir kaç derin nefesle suratında sakince bir gülümseme belirmişti. Dingin denizde yol alan bir gemi misali sakindi bir dakika öncesine nazaran. Aynı zamanda kızın son kurduğu tek anlamlı cümleye odaklanmıştı beyni. Lucilla'dan duyduğu en anlamlı sözlerden biriydi bu uzun zamandır. Gözlerini, bir kaç kez daha etrafta dolaştırdıktan sonra Lucilla'nın gözlerine odakladı ve bir eliyle kızın saçlarını okşadı. Aralarındaki çekime engel olabilecek tek insan benliğiydi genç büyücünün, fakat o da kendini Lucilla konusunda salıvermişti. Aklında bin bir tilki döndürürken çocuğun çimen yeşili gözleri kızın dudaklarına kilitlenmişti. Beyninin kıvrımlarında dolananlardan arınmaya başladığında gözleri tekrar Lucilla'nın gözlerine dikilmişti. Ardından da güzel bir rüyadan uyanırcasına mızırdanır gibi elini çekti kızın saçlarından ve bir kaç adım atarak Lucilla'dan uzaklaştı. Sonra hızlı hareketlerle kızın öbür yanına geçip Lucilla'yı elinden tutarak büyük kayaların arkasına çekiştirdi. Yanında ne olduğunu anlayamamış dikilen kıza açıklama yapmadan kayalardan en büyük olanın önüne oturdu. Bir kaç kayanın birleşip oturulunca rahat bir biçimde dört kişiyi saklayabileceği kadar bir yer edinmişti Zagreb ikisi için. Kızın zekasından şüphe duymamasının nedeni iki saniye bile geçmeden her şeyi kavramış bir biçimde hemen yanı başına oturmuş olmasıydı. Oturdukları toprak ve kum karışımı yer hiç yoktan iyi, pek konforsuz değildi.

Lucilla'nın yanına yerleşmesini bekledikten sonra yüzünü kızın tarafında olan aya döndü büyücü. Kız da aynı Zagreb gibi yüzünü aya dönmüştü. Peşi sıra Zagreb, ergenlik çapındaki çocukların yaptığı ufak numaralardan birini çekmişti Lucilla'ya. Tabii bu işin esprisiydi, fakat Lucilla'nın kırgın kalbini düzeltebilecek türden bir hareketti aynı zamanda. Leondier fark etmeden Selfier kolunu kızın omzuna koymuş ve oradan da beline düşürmüştü. Suratındaki tanıdık o ufak gülümseme kızın saçlarından gelen güzel koku içindi. Derin derin nefesler alıp kokuya iyice doyduktan sonra kendisi üzerine yoğunlaşmış bir çift göze cevap verircesine araladı diliyle ıslattığı dudaklarını.

"Senin suratında çil mi var?"

İşte bu soru da genç büyücünün bir türlü çözümlenemeyen konuşma stiliydi. Fakat, Lucilla buna alışkındı.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz