leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Barbara Elvfsie
Barbara Elvfsie
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 89
Kayıt Tarihi : 07/04/12
Nerden : Yalovamsı.

Aydınlığın sonu, karanlığın başlangıcı. Empty Aydınlığın sonu, karanlığın başlangıcı.

C.tesi Mayıs 05, 2012 11:40 am
Aydınlığın sonu, karanlığın başlangıcı. IoBAt
Katılacak tüm Selfier öğrencileri, bir de özel konuk.



En son Barbara Elvfsie tarafından C.tesi Mayıs 05, 2012 12:51 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Barbara Elvfsie
Barbara Elvfsie
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 89
Kayıt Tarihi : 07/04/12
Nerden : Yalovamsı.

Aydınlığın sonu, karanlığın başlangıcı. Empty Geri: Aydınlığın sonu, karanlığın başlangıcı.

C.tesi Mayıs 05, 2012 12:36 pm

    "Ah! Tanrım! Şu lanet fareyi biri üzerimden alsın!"
    Kızlar yatakhanesinin karanlık gecelerinden birinde, aklıma bile gelmeyecek bir durumla karşı karşıyaydım. Fobim olan -en çok nefret ettiğim- hayvanlardan olan bir fare tepemde geziniyordu. Altın rengi saçlarımı, hemen başucumda duran biraz eski ve rengi solmuş komedinin üzeride duran tokayla tepemde sabitledim. Görünüşe bakılırsa, çevremdeki kızlarda bu fareyle pek hoşlaşmamışlardı. Hoş, zarar verecek gibi bir hali yoktu. Aksine, feci derecede sevimliydi. Bir an onu kucağıma alıp, Flame gibi sevmek istedim fakat, onun bir fare olduğunu düşünce, ıı neyse boş verin. Bir kaç kovalamadan sonra zavallı hayvan, yatakhanenin kapısının altından bir kâğıt gibi süzülüp kayboldu. Gerçekten de midem kalmıştı. "Böyle şeyler hep beni mi bulur?!" diye söylenerek yatağımdan kalktım. Üzerimde ki geceliği değiştirerek yeni bir gecelik giydim. Hemen başucumda olan yaşlı komedin üzerinden gaz lambasını aldım ve önümü görmeye çalıştım. Terliklerimi buldum ve ayağa kalktım. Anlaşılan bütün yatakhaneyi ayağa kaldırmışa benziyordum. Çevremde ki kızların bakışlarını hissedebiliyordum. Aslında aklıma haince bir plan gelmişti ama. Gece gece, sinir kızların çığlıklarıyla kulaklarımı tırmalamak istemiyordum açıkçası. Birden çok güvendiğim iç sesim, ‘‘Kullanılmayan da küçüğüm, o boş sınıfta seni bekliyor. Ona git.’’ Diyen bir ses işittim. Ürkmüş müydüm, yoksa merak mı etmiştim? Sevimli ve her zaman ki gibi kibirli bir şekilde sırıtarak üstümü düzelttim ve yatak hanenin geniş koridorunda yol aldım.

    Kapıya gelince, farenin iki parmak aradan nasıl geçtiğini hala aklım almıyordu. Ama sonuçta omurgasız bir hayvandı ve istediğin yapabilirdi. Bir kez daha tiksinerek, büyük bir gıcırtıyla kapıyı açtım. Karanlık koridorda ilerlerken gerçekten nereye gideceğimi bilmiyordum. Yoksa iç sesime tekrar tekrar güvenmeli miydim? Bu gece, bir şeyler karıştırmaya hazır durumdaydım, açıkçası hınzırlığım üstümdeydi. Tokayla tutturduğum altın rengi saçlarımı saldım ve biraz dalgalandırdım. Koridorda olan görevlilerin bazıları, bana hayretle bakıyorlardı. İnat ederek bir deniz gibi masmavi olan gözlerimi onların üzerine diktim. Bu gece bu inat ve munzurluk yüzünden başıma bir iş gelebilirdi. Kararımı vermiştim. O kullanılmayan eski sınıfa gidiyordum.

    Elimdeki gaz lambasının ışığı gittikçe azalmaya başlamıştı. Ama zaten sınıfın kapısının önüne varmak üzereydim. Bu ışık beni kapıya kadar idare ederdi. Eski yazılar dersliğinin hemen karşısında bulunan sınıf, her zaman ki gibi tenha olduğundan bir hayli karanlık ve ürkütücüydü. Bu aksilikler de tam beni bulurdu. Elimde ki azalan ışıkla kapıdaki kolu el yordamıyla bulmaya çalıştım. Hedefime ulaşınca, yavaşça kapıyı açtım. Yavaş açmama rağmen kapının gıcırtısı her zaman ki gibi kulak tırmalayıcıydı. İçeri girildiğinde göze çarpan en büyük şey, muhteşem bir şekilde tasarlanmış, mumlu avizelerdi. Fakat ortada, muhteşem tasarlanmış avizelerden ve yıkık dökük bir dolaptan başka bir şey yoktu. Elimdeki gaz lambasının gittikçe söndüğünü fark ettim ve sönmekte olan lambayı yere yavaşça bıraktıktan sonra, asamı çıkarıp önümde tuttum. Dolaba doğru ilerlemeye başlamıştım ki arkamda bir suliet hissettim. Gecenin karanlığında, bu bana hiç hoş bir sürpriz değildi. İç sesim tekrar devreye girmiş, “Öldür onu küçük cadı, yoksa korkuyor musun?” demişti. “BEN KÜÇÜK DEĞİLİM.” Diye haykırarak, İlk önce sesin geldiği yere doğru, “INCENDIO” diye bağırdım. Asamdan çıkan ateşle birlikte irkilerek geri çekildim. Ardından alevin önünde ve etrafımda dönen bir rüzgâr hissettim. Etraf karanlık olduğundan hiçbir şey göremiyordum Tekrar bir büyü yapmayı denedim ve “LUMOS MAXIMA” diye haykırdım. Etraf, akıl almaz bir ışık huzmesiyle aydınlanırken bir fısıltı işittim, sanki içimden yankılanıyor gibiydi. Asamı etrafımda döndürmeye devam ederken, asamdan süzülen ışık yavaşça yok olmaya başlamıştı. “NOX MAXIMA!” İşte bu hiç iyi olmamıştı. Tekrar karanlıkla baş başa kalmıştım. Her zaman güvendiğim iç sesim, bana oyun oynamıştı. İçimde başka birini hissediyor gibiydim. Artık kontrol bile bende değildi. Bu pis ve karanlık yerde ölüme terk edildiğimi hissedebiliyordum. Artık tek çarem, hisleri kuvvetli birilerinin beni buradan çıkartmasıydı.
Euterpe Châtillon
Euterpe Châtillon
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 975
Kayıt Tarihi : 07/04/12
Yaş : 30
Lakap : Persephone, müzik tanrıçası, eu.

Aydınlığın sonu, karanlığın başlangıcı. Empty Geri: Aydınlığın sonu, karanlığın başlangıcı.

C.tesi Mayıs 05, 2012 2:01 pm
    Başındaki onlarca işle ne yapacağını bilmeden oturuyordu büyük salonda. Elinde bulunan parşömenlere bakarak iç geçirdi. Neden binasına başkan seçilmediğini bilmese de bu görevi en iyi şekilde yapacağına yemin etmişti, hiç değilse binası için. Ancak nedense bunu çabalayan sadece kendisi vardı. Richard isimli arkadaşı kendisine hiç yardımcı olmuyordu. Büyücüyü düşününce gözlerini devirerek parmaklarını yavaşça tahta masaya vurmaya başladı. Ay, büyük bir ışıltı ile pencereden süzülürken bu saatte burada olmaması gerektiği de beyninin derinlerinde yavaşça süzülüyordu. Önünde duran parşömenleri hemen toplayarak kütüphaneden aldığı büyük kitabın arasına yerleştirdi. Neyse ki kütüphane görevlisi ile çok iyi anlaştığından kitapları kendisine ödünç veriyordu yoksa o çocuktan kitap almak fazlasıyla zor olurdu. Cübbesine sıkıca sarınırken yavaşça ayağa kalkıp, adımlarını kuleye doğru hızlandırdı. Bina sorumlularından biri görecek olsa, herhalde azarı geçerdi dişi yılana. Örnek olması gerektiğini yerde kütüphanede ya da büyük salonda sabahlıyordu neredeyse. Her gün yaşadığı bu olayı diğerleri fark etmese de bazen fazlasıyla sinsi olduğunu düşünüyordu. Selfier ortak salonuna adım attığında birkaç tanıdığına el sallarken, fazla oyalanmamaları gerektiğini söyledi. Yaşıtlarından bir yaş küçük olduğu gerçeği her daim aklında bulunurken, onlardan daha fazla sorumluluk sahibi olduğu da bir gerçekti. Adımlarını hızlandırarak kızlar yatakhanesinin büyük kapısını açtı ve bir kız ordusuyla karşı karşıya geldi. Büyük ihtimalle macera arayan dişi binadaşları, bir erkeğin yatakhaneye dalacağını düşünmüştü ama bu asla olmayacak bir şeydi. Boşuna tedbirli davranılmıyordu elbette. Büyük kitabı yatağının yanındaki dolabın içine bırakırken, cüppesini çıkarmadan uzandı yatağına. Kulağına gelen kızların kendisi hakkında konuşmalarına aldırış etmeyerek gözlerini kapatıp dinlenmeye çalıştı. Lanet diye isimlendirdiği bedeninin ilk defa o anda konuştuğunu hissetmişti. İçinde kıpırdanan huzursuzluk canını sıkarken, yavaşça ayaklandı. Bedeninin yorgun düşmesine rağmen, bir şeyler onu hareketlendiriyordu. Etrafındakilerin tepkisine cevap vermeyerek, donuk bakışlarının etkisiyle yürümeye devam etti. Nereye gittiğini bilmeyen, bedeninden ayrılan bir ruhu andırıyordu adeta.

    Koridorların soğukluğu, bedenini dondururken cüppesine yerleştirdiği asasına sarıldı sıkıca. Daha önceden asla böyle bir duygusuzluğa kapılmamış, cesaret ateşiyle yanıp tutuşmamıştı. Her adımında yankılanan topuk sesine aldırış etmeden eski yazılar dersliğinin önünden geçti. Ardından ayaklarını karşısında bulunan sınıfa odakladı. Bakışları, orada bir şey bulunuyormuşçasına dikkatle incelerken hareketleri de buna karşılık veriyordu. Kapıyı hızla açıp odaya dalması ile kendiliğinden kapanan kapının kendini ürkütmesi bir olmuştu. Bir çığlık eşliğinde nefes alıp verişleri artarken asasına doğru fısıldadı. ‘‘Lumos.’’ Karşısında gördüğü cadıyı görünce ruhu bir anlığına rahatlamıştı. Sarı saçları dalgalar halinde omuzlarına dökülürken yüzünde beliren korku dehşet vericiydi. Euterpe, Barbara’nın ilk defa bu kadar kötü olduğunu görüyordu. Bebekliklerinden itibaren birbirilerini bilip, büyümelerine karşın böyle bir şeyi hiç beklemiyordu. ‘‘Barbara, iyi misin? Burada ne arıyorsun, hemen gi-’’ Konuşmasını yarıda kesen sesle birlikte rüzgarın yüzünü yalaması bir olmuştu. Ruhuna dolan korku ve acı ile birlikte büzüldüğünü hissediyordu tanrıça. Buradan çıkış yok.

Floja Feodora
Floja Feodora
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 386
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Lakap : Kötü Kurt.

Aydınlığın sonu, karanlığın başlangıcı. Empty Geri: Aydınlığın sonu, karanlığın başlangıcı.

Ptsi Mayıs 07, 2012 1:45 pm
    Sigarasının son dumanını da ciğerlerine çektikten sonra, yere atıp ayakkabılarıyla sigara izmaritini ezdi. Zindanların derinliklerinde, onu kimsenin bulamayacağı bir yerdeydi genç cadı. Şortunun arka cebine sigara paketini sıkıştırmış, diğerinden de asasını çekip çıkarmıştı. “Lumos” Diye fısıldadı cadı boş zindanlarda. Fısıldayışı bile, soğuk zindanda yankılanmaya yetmişti. Ortak Salon’a doğru yol alırken, Euterpe’yi yine yerinde bulamamanın hüznüyle yüzü düşmüştü. Birisinin onunla konuşup, bu kadar kendini yormaması gerektiğini söylüyordu ve o da kendisiydi. Karanlık koridorda kendi kendisine güldü. Birden, hiç beklemediği bir şey oldu ve yolun orta yerine mıhlandı. Ne yapacağını bilemiyordu. Bedeni soğumuştu ve içinden akıp giden bir şeyler olmuştu cadıya. Tekrar harekete başladığında, bedenin ondan başkası yönetiyor gibiydi. Adımları hızlanmış, nereye gideceğini bilmez bir halde ilerlemeye devam ediyordu.

    Son merdiveni de çıktığında, üçüncü katta olduğunu anladı cadı. Burada ne işi olduğunu hala anlamıyordu. İçinden gelen bilmediği bir dürtü, onu ilerletiyordu. Asasından çıkan ışık sayesinde, önünü görebiliyordu. Etraf, ölüm sessizliğine bürünmüştü. Çıt sesi bile çıkmıyordu. Koridorlarda asılı duran tabloların homurtuları, ışık yüzlerine vurunca çıkıyor, söylendikten sonra yine susuyorlardı. Adımlar, tahta kapının önünde durmuştu. Genç cadı, elinin kapının koluna uzattığında, asasındaki ışık sönmüştü. Cadı, bu işe git gide sinir olmaya başlamıştı. Elini uzattığı kapının kolunu tuttu ve kapıyı açıp içeri girdi. İçeride, Euterpe ve Barbara’dan başka kimse yoktu. İkisinin yüzünde de korku dolu ifade vardı. Kapı genç cadının ardından sarsılarak kapandığında Floja arkasını dönüp kapıya baktı ve tekrar önündeki kızlara döndü. “Tanrım, burada ne işiniz var.” Cümlesinin ardından, etrafını saran ve onu sarsan bir rüzgar dalgası geçip gitmişti. Cadının buz mavisi gözleri bir anda korkuyla açılmıştı. Kapana kısılmışlardı

Sayfa başına dön
Similar topics
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz