- Lestat S. JuárezSlytherin IV. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 77
Kayıt Tarihi : 11/05/12
Lestat
Cuma Mayıs 11, 2012 1:20 pm
Selfier
Ürkütücü bir sakinliğe sahiptir. Karşısındakini ifadesiz bakışları ile anlamsız bir psikolojik baskıya sokabilir. Kini ve öfkesi, bedenine hükmettiği zaman gözü hiçbir şeyi görmez. Kin güdücü olduğu tehlikeli bir tiptir.
IV.Sınıf
Ürkütücü bir sakinliğe sahiptir. Karşısındakini ifadesiz bakışları ile anlamsız bir psikolojik baskıya sokabilir. Kini ve öfkesi, bedenine hükmettiği zaman gözü hiçbir şeyi görmez. Kin güdücü olduğu tehlikeli bir tiptir.
IV.Sınıf
- Spoiler:
“Kadim büyülerin kadim güçleri… Ah işin içine bir de ilahi durum girdi iyi mi?”
“Yine ne dertlerle uğraşıyorsun Llywelyn?”
“Ne dertle uğraştığımı çok iyi biliyorsun Louis!?”
“Tamam kızma. Ben biraz hava almaya çıkarıyorum. Şu meşhur Passion's Killing Floor’a gidiyorum.”
Beyazlamaya yüz tutmuş olan siyah ve beyaz saçlarının tozlu saman kağıtları üstünde düşmesi ile kendisi ile aynı çehreyi paylaşan kardeşinin sağ eli onaylayan hareketi ile birlikte yarım kalan yürüyüşüne devam etti. Siyahın tüm rasyonelliği arasındaki zambak kokusu üstündeki gül kokusunu bastırmak istercesine, kardeşine oranla daha az beyazlığa bürünmüş siyah saçlarının arasına dolan esinti ile birlikte odanın kapısından emin adımlarla çıkmıştı. Oda ile aynı rengi paylaşan siyah parke üstünde arşınlayan adımların içindeki sakinliği takip eden, etrafa loş bir beyaz ışık ile yayılan lambanın sönük ışınlarının siyah parkeye aynı tonda hediye ettiği karaltı istemsizce tüm siluetini etrafa savuşturuyordu. Siyah biraz açık tonlarının üstüne serilen kırmızı halının üstünde etrafı selamlayan zambak kokusundan son bir kez içerisine çekercesine ciğerlerine sunmuştu. Aklında beliren cismani düşüncenin şekli karşısında çehresine yerleşmeyi başaran tebessüme engel olmak istememişti. Tebessümün arasında gezinen kara bir merak gölgesinin çehresinde belirmesinin ardından kafasında beliren soruların ağırlığı içinde ezilen bedenin yaratmış olduğu tepki mekanizmasının doğurduğu acı bir kasıntı sağ şakağının altındaki et parçalarında başlamıştı. Çehresindeki tebessümün arasına büyük bir gizemli ifade girmişti. Aklındaki bir çok soru işaretinin üstündeki sır dahi onları ölüme sürükleyebilecekken cevaplarının yarattığı karmaşa ve kaosun neler yapabileceğini aklında tüm gerçekliği ile kabul edip düşündüğünde, bir çok sorunun baş göstermesi durumunda düşüncenin önüne büyük bir set çekerek onları engellemişti. Siyahın tüm rasyonelliği arasında kahverengi bir leke gibi geçip gittikten sonra gül ve zambak kokularının efsunlu birlikteliği arasında aynı siyahın rasyonelliğini üstüne çekmiş olan havanın içinde savurdu siluetini. Kahverengi cübbesinin sol cebindeki kabartıyı beyaz, porseleni anımsatan renkteki kemikli eli ile asasını çıkardıktan sonra, havaya birkaç sözcük mırıldanmıştı. Sözcükler ilahi bir melodi tınısında kurumuş dudakları arasından ürkütücü lacivert rengindeki gecenin arasında kaybolduğunda arkasından gelen gürültülü bir ses ile, etrafta hükümdarlığını ilan eden kasvetli sessizliği bir peçete misali savurup atmıştı. Kahverengi cübbesi içinde gecenin son kırıntılarını paylaşan gökyüzünü selamlayan “şak” sesi ile birlikte ortadan kaybolmuştu.
Gürültünün en yüksek mertebesinde hareket ettiği ve her saniye hüküm sürdüğü kalabalık şehrin gürültü bulutu içinde “şak” sesi ile belirmişti. Yarattığı sesin havada sönük bir şekilde yayılması ve ortadan kaybolması ile birlikte sert ve emin adımlarını gürültü ile efsunlu bir birliktelik yaşayan şehrin sokaklarında arşınlamaya başlamıştı. Bir çok bedenin telaşla orya buraya savurduğu siluetlerini sakin gözleri arkasındaki bakışları ile süzmeye devam ederken havanın içinde dolaşan garip bir baskının arasında kalmıştı bedeni. Gürültü bulutu ile birlikte aynı hızda ilerleyen esintinin arasındaki kirli havanın içindeki karbondioksiti ciğerlerine sunduğunda bedeninden yayılan ve ortama göre ilahi bir seviye mertebesine sahip olan gül kokusunun tatlı aromasından ufak bir parça dahi ciğerlerine ulaşmamıştı. Kulaklarına çarpan gürültü bulutunun içindeki umursamazlığın çehresinde yaratmış olduğu öfke kırışıklarının arasındaki gizemli ifadeyi etrafa hediye etmişti. “Şuna baksanıza! Kaçıncı yüzyıldan geldin sen böyle babalık?” Arkasından sırtına doğru gönderilen sözlerin üstündeki alayın yaratmış olduğu öfke dolu bakışların çehresinde bıraktığı kırışıkları sahte bir tebessüm ile geri çevirirken, topukları üstünde yavaşça dönerek arkasındaki kahkaha tufanının altındaki bedenlerin çehrelerine vermişti bütün dikkatini. Bir çok soluk, porselen rengini anımsatan tenlerin üstündeki demir halkalarının gecenin içindeki loş ışıkla parıldamasına eşlik eden aşırıya kaçmış olan makyajlarını süsleyen renkli bir çok saç. Yüzündeki sahte tebessüm eşliğinde ela gözleri arkasındaki öfke ve kin diye sıfatlanan duyguların birbiri içindeki hakimiyetini çehresine bırakmamak için bedenini kasıyordu. Yüzündeki hain sahte tebessüm altında sola ve sağa doğru kıvrılan mor ve laciverti anımsatan kuru dudakları arasındaki sözcükleri havaya öylece bırakıvermişti. Sakinliğin ve soğukkanlılığın çıldırtıcı bir mertebede olması tüm gülen çehrelerin arasına büyük bir kuşku ifadesini hediye etmişti. “Ben en azından bir yüzyıla aittim. Bu şekilde giyinen bir çok insanıma benziyorum. Ama siz… Kusura bakmayın ama gökkuşağından kaçan goblinlere benziyorsunuz.” Gürültü bulutuna kendini beğenmişlik ve hainlik duygularının eşsiz birleşiminden doğan bir kahkahayı bıraktığında karşısındaki bedenlerin çehresinde öfke kırışıkları ve utanç renkleri belirmeye başladığında arkasında yükselen mimarinin kapısına doğru olan yolculuğuna devam etmişti büyücü. Topukları üstünde hızlı bir şekilde dönerek Passion's Killing Floor adındaki meşhur mimarinin içine doğru savurmaya başlamıştı siluetini.
Dışarıdaki gürültü bulutunun içindeki baskının yerini başka bir gürültü almıştı. Müzik melodilerinin drum ve bass seslerinin tüm mimarinin içindeki gürültücü sert ses tonları kulakları içinde zonklamaya başladığında içerdeki kalabalık onu şaşırtmıştı. Bir çok bedenin saçma sapan hareketleri arasından geçerken gözleri sadece kalabalığın içinde kaybolmuş olan bir bar köşesi arıyordu. Bu arada birkaç dakikalığına zihni içindeki düşüncelerin tekrardan belirmek istemesi üzerine bedeni başka bir istekle yanıp tutuşmaya başlamıştı. Genzinin özlediği o yakıcı tadın hayali düşüncesi zihnindeki tüm hakimiyeti sert ve otoriter bir ihtilal hareketi ile birlikte kazandığında kalabalığın içinde bedenine sürtünen bir çok tenin sıcaklığını umursamadan yoluna devam ediyordu. Boş birkaç masanın dahi olmaması buranın ne kadar popüler olduğunun sadece bir göstergesiydi. Kapılarının bulunduğu bölgedeki yoğunluğun arka taraflara doğru azalması ile birlikte derin bir nefesi ciğerlerine sunan büyücünün soğukkanlı gözleri boş bir masanın varlığını gördüğü anda içinde yanıp tutuşan isteğinin alevini biraz daha körüklemişti. Masaya geldiğinde birden karşısında beliren garsonun siluetinin dudakları arasından çıkacak olan sözcükleri içine tıkayarak “En iyi viskinizden.” Diyerek onu ani bir manevra ile birlikte arkasına dönmesine mecbur bırakmıştı. Boş olan masaya kurulduğunda iki eli cübbesinin cebine gitmişti. Rahat olan sandalyede rahatsız birkaç kıpırdanıştan sonra rahatlığı hissettiğinde duraksadı. Ela gözleri etraftaki kalabalığın gürültü bulutu arasındaki hareketlerini izliyordu. Düşüncelerin arasında kaybolmaya başladığında ciğerlerine dolan havanın içindeki aromaların sarhoş edici etkisindeydi. Bir çok içki kokusunun arasında ortamın havasını şehvetli bir tada bürüyen havayı oturdu locadan düzenli bir şekilde soluyordu. Biraz önce gördüğü garsonun erine bir başkasının silueti loş ışık altında belirdiğinde, biraz önce dudaklarından dökülen emir cümlesinin yerine getirildiğini gösteren bir tepsi üzerinde en iyi viski şişesi ile birlikte kristali andıran bardağın parıldaması gözlerinin içinde kaybolduğunda kulaklarına çarpan müziğin melodisinin ani bir değişikle sert ve hareketli bir ezgi ile kulaklarında zonkluyordu. Garsonun mütevazi çehresine sahte ve yapmacık bir gülümseme ile eşlik ettiğinde masanın üstüne koyulan tepsinin üstündeki bardağın içini dolduran sıvıyı direk olarak boğazından aşağıya hızlı bir şekilde bıraktığında, genzindeki yanma hissi ile birlikte bedenine sunulan huzur duygusu ile etrafta gezinmeye başlamıştı gözleri. Birden eğlence ile kasıp kavrulan mimarinin içinde hareket bir bedenin üstüne toplanan dikkatin yoğunlaştığı bedene dikti gözlerini. Kaşları yukarıya doğru bir hilal misali kalkarken çehresine düşen kırışıkların arasına doluşan şaşkınlık ifadesine bir çok bedenin şaşkınlığı ve hayran dolu gözleri eşlik ediyordu. Sarı saçları mimarinin içindeki tatlı aromalı esinti ile birlikte dalgalanıyordu. Biçimli kaşların altındaki kusursuz gözlerinin içindeki otoriter bakışın arkasındaki baskıcı tavır ile emirler yağdırıyordu. Üstünde tüm mimarinin içindeki bedenlerin hayranlık sıfatı ile nitelendirdiği duygu ile bakıyorlardı. Çehresindeki kusursuzluğun arasına yerleştirmiş olduğu ifadenin etrafta bıraktığı izlenimin etkisi altına girmişti. Zihnindeki tüm dikkatini o beden üzerine yoğunlaştırmıştı. Soru işaretlerinin sırları ve ya onlardan dogmatik bir şekilde doğacak olan cevapların sırlarının yaratacağı kaos durumunu dahi unutup gitmişti. Locanın yanından geçen üç bedenin ortasındaki tombul bedenin şişman çehresindeki pis sırıtışın etkisi altında parıldayan kahverengi gözlerin üstündeki delici bakışları ile gözlerini ona çevirmişti büyücü. “Ahh… Bu barın en muhteşem kadını, ama en ulaşılmaz olan sahibedir o.” Pişkin sırıtışının yerini büyük bir kahkaha tufanı kaplamıştı. Boğazına dizilen cevapları kaldığı yerde bıraktı. Gözleri umursamaz bir tavırla boşalan bardağına yöneldiğinde pis pis sırıtan tombul adamın çehresine yerleşen öfke ve şaşkınlık duygusu ile kızararak yarım kalmış yoluna devam etmişti. Etraftaki müziğin sert melodisi altında şişesinden bardağına doldurduğu sıvının sesine yoğunlaştırdı bütün dikkatini. Ama zihninde canlanan cismani düşüncenin varlığı ile birlikte kulaklarında zonklayan bambaşka bir şarkı çalıyordu. Anlamsızlığın arasında birkaç içki yudumu sunmuştu bedenine. Boğazını yakan tadın rahatlatıcı etkisi altında başka bir şarkının eşliğinde gözleri önünde canlanan cismani düşüncenin içinden onu sıyırıp alan melodik bir ses olmuştu. Gözlerini istemsizce ve yavaşça kaldırdığında şaşkınlıkla lal şeklini alan kaşları altındaki ela gözlerinin arkasındaki duygu karmaşası ile selamlamıştı sözcükleri. ‘‘ Oturmamın bir sakıncası yoktur umarım? ’’ demişti. Büyücü onu tüm sakinliği ile masaya davet ettiğinde üstünde yoğunlaşan bakışların baskısı altında kalmıştı. Mimarinin içindeki tüm dikkatleri üstünde toplamaya başlamış görünüyordu. Dolgun vücut hatları ile etrafı selamlayan cadının locaya gelmesinin sadece birkaç saniye sonrası masaya getirilen içkisinden bir yudum almıştı. Bedeninden yayılan tatlı kokusu onun burun delikleri etrafında tüm efsunlu etkisi ile dolaşmaya başladığında dudakları arasından çıkan diğer sözcükleri takip etti. ‘‘ Adım Letya. Yalnız kalmak istemediğim için sizi rahatsız ettim. ’’ demişti. Büyücü sakin bir şekilde çehresine yayılan bir tebessüm eşliğinde içkinin dudaklarında bıraktığı tadı bir kez daha yenilemek istercesine bardağındaki içinin hepsini boğazından aşağıya boşaltmıştı. Ardından boğazından sıralanan kelimeler sanki bir yol bulmuşçasına havaya salınarak çıkmıştı. “Önemli değil. Sonuçta bu mimarinin en güzel bedeni ve sahibesi benimle birlikte içki içme şerefinde bulunmuş. Bu benim için inanın onurdur.” Diyerek çehresine yerleşen içten bir gülümseme ile onun çehresi içine vermişti tüm dikkatini. Daha sonra şişenin içindeki sıvıyı bardağa tekrar doldurduğunda hemen boğazından aşağıya hediye etmişti. Yanma hissi eşliğinde konuşmaya başladığında sözcüklerinin arasına ülkesinin aksanı eşlik etmeye başlamıştı. “Kendimi tanıştırmamak gibi bir kabalık ettim. Ben Louis. Sizinle gerçekten tanıştığıma fazlasıyla memnun oldum matmazel.” Diyerek gülümsedi. Dudak kenarı sola doğru kayarak hain bir tebessüm peydahlandı çehresinde. Gözleri içinde buluştu büyücünün ela gözleri. Sakinliği ve soğukkanlılığı tüm hatları ile cadının çehresinin içine yoğunlaştırmıştı bütün dikkatini.
- Petre PiedmonSlytherin V. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 209
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Geri: Lestat
Cuma Mayıs 11, 2012 1:23 pm
Rütbe veriliyor.
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz