leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Viviana Altieri
Viviana Altieri
St. Mungo Şifacısı
St. Mungo Şifacısı
Mesaj Sayısı : 84
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Tavşan Deliğinin Aşağısında, Bölüm 1 Empty Tavşan Deliğinin Aşağısında, Bölüm 1

Ptsi Haz. 04, 2012 9:30 pm
Orenthia Cadılık ve Büyücülük Okulu'nun düzenlediği, Sonbahar Şenlikleri'nin ilk etkinliğine hoş geldiniz! Ne yazık ki Harikalar Diyarı'nda işler pek de harika gitmiyor. Kötü Kraliçe tüm diyara sahip olmanın peşinde. Bunun için Pamuk Prenses başta olmak üzere, direnen tüm prensesleri yok etmeli. Ve ona yardım edenleri de... Üvey kızının topladığı yandaş sayısı epey fazla; farklı masal diyarlarından kahramanlar akın akın Pamuk'un tarafına katılmakta. Tüm bu "masumlar"a ev sahipliği yapan ise Alice. Kötü Kraliçe, Kupa Kraliçesi'ni kendi tarafına çekmeli, yoksa işi çok zor olacak. Peki kahramanlarımız ne durumda?

- Kötü Kraliçe, üstün büyü gücüyle masallarda bazı değişikliklere sebep olmuş. Rapunzel, Ariel, Külkedisi ve Aurora'nın prensleri Kraliçe tarafından büyütülerek sonsuz bir uykuya hapsedildiler.
- Prenses Yasemin'in Alaaddin'i yanında ve Lamba da Alaaddin'in yanında. Hâlâ üç dilek hakları var fakat Cin'in hiçbir büyüsünün bu savaşın gidişatını etkileyemeyeceği aşikar; Kraliçe çok güçlü.
- Kırmızı Başlıklı Kız'ın dolunayda kurda dönüştüğünden Kraliçe habersiz, yani bu İyiler için bir avantaj sayılabilir.
- Alice artık küçük, sevimli bir kız değil. Çok sevdiği arkadaşı tavşanın Kraliçe tarafından acımasızca öldürülüşünün ardından bu savaşı bitirip ülkeyi huzura kavuşturacağına ant içti.
- Prenses Belle ve Çirkin, Kraliçe ikisinden birine ulaşamadan Çirkin'in lanetini kırarak İyiler cephesinde savaşmaya başladılar. Gerçek aşkı tercih etmesi, Çirkin'in önceden sahip olduğu tüm büyü gücünü yok etti fakat hiçbiri bunu umursamıyor.
- Kötü Kraliçe tarafından bozulan masallardan biri de Peter Pan'ın masalı. Güçlü bir peri olan Tinkerbell'i ele geçirmeye çalışırken kahramanlığa soyunan Peter'i yakalayıp bir kar küresinin içine hapsetti. Kar küresini şatosunda saklıyor. Tinkerbell ise küçücük bedenine sığdırabildiği tüm nefretle, Kraliçe'ye karşı savaşmak için İyiler'e katıldı.
- Tamamen tesadüfi bir şekilde Harikalar Diyarı'na gelen Jane, birden bire kendini amansız bir savaşın içinde buluverdi. Zavallıcığın ne büyü gücü, ne de savaş kabiliyeti vardı. Tarzan'ın İyiler tarafından katledildiğini söyleyen Kraliçe'ye hemen inanarak Kötülük adına savaşmaya başladı. Henüz hiçbir gücü olmamasına rağmen Kötü Kraliçe'nin neler başarabileceğini kim bilebilir?
- Kupa Kraliçesi ise, büyük bir inatla tarafsızlığını sürdürüyor. İskambil kağıtları ve gül bahçesiyle oldukça mutlu. Fakat er ya da geç tarafını belli etmek zorunda kalacak. Acaba kimden yana olacak?
- Lamba Cini'nin gerçek aşkının Kötü Kraliçe olduğunu kim tahmin edebilirdi ki? Acaba Alaaddin'e sadık kalıp İyilerle mi savaşacak, yoksa aşkına yenilip Kötüler'e mi katılacak?
- Çizmeli Kedi ve Çılgın Şapkacı da tarafsızlığı koruyanlardan. Çılgın Şapkacı'ya hizmet etmeye başlayan Çizmeli Kedi, Alice'in gülen kedisinin yerini elbet dolduramaz, fakat Şapkacı'yla beraber yapacakları anlaşmalarla her iki tarafı da minimum hasarla savaştan çıkarabilir. Bu ikisi, zekanın da güç kadar önemli olduğunun en güzel örneği.
- Gelelim Pamuk Prenses'e... Cüce arkadaşları Kraliçe'nin şatosunda esir durumdalar. Prens'in ve Pamuk'un elinden gelen hiçbir şey yok. Fakat gittikçe büyüyen ordularıyla bir umutları olabilir.

Fakat Orenthia bunların hepsinden habersiz. Okul müdürü tamamen eğlenceli olmasını umarak yirmi iki öğrencisini Harikalar Diyarı'na gönderdikten sonra öğrencilerle iletişim kuramayacağından, Kraliçe'nin girişleri kilitleyip içeri giriş-çıkışı imkansız kılacağından da habersiz. Öğrencileri büyük bir macera bekliyor.

NOT: KURGUDA ÖLÜM RİSKİ VARDIR! Kurguya katılmaktan vazgeçen öğrenci karakterler, lütfen kurgu başvuru başlığında belirtsinler.

    DÜŞÜŞÜ TAMAMLAYAN ÖĞRENCİLER:
    - Larissa D. Peverell
    - Verona Moretti
    - Clementine Chancellor
    - Valentine Chancellor
    - Mylene de Villiers
    - Leartes Roubanis
    - Priscilla Derichs
    - Vasilena Ivanchev
    - Cornelia Sjodin
    - Klaus Kämpfer
Viviana Altieri
Viviana Altieri
St. Mungo Şifacısı
St. Mungo Şifacısı
Mesaj Sayısı : 84
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Tavşan Deliğinin Aşağısında, Bölüm 1 Empty Geri: Tavşan Deliğinin Aşağısında, Bölüm 1

Ptsi Haz. 04, 2012 9:33 pm
Öğrenciler sıraya giriyor. Her biri üzerinde "Beni ye" yazan bir parça kekten küçük ısırıklar alıyor ve minyatür boyutlara dönüşüyor. Yirmi iki öğrenci, sırayla tavşan deliğinden kendini salıyor ve düşüşleri başlıyor... Kötü Kraliçe, Diyar'daki büyü gücünün arttığını hissediyor ve kısa sürede durumu çözüyor. Öğrencileri kaçırmaları için büyülenmiş muhafızlarını deliğe yolluyor. Fakat muhafızlar öğrencilerin yalnızca yarısını kaçırabiliyor. Bu sırada öğrencilerin ellerinden hiçbir şey gelmiyor. Yalnızca bir saniyeliğine kollarından tutulduklarını hissediyorlar. Daha sonra kendilerini Kötü Kraliçe'nin şatosunda buluyorlar. Şato kasvetli ve soğuk. Her tarafta aynalar var. On bir öğrenci, ne olduğunu anlamamış bir şekilde Kötü Kraliçe'ye bakıyor. Korku, odada buram buram hissediliyor.

Geri kalan on bir öğrenci ise varmaları gereken yere sağ salim varıyorlar. Her biri hala kısacıklar. Arkadaşlarının yarısının olmamasına bir anlam veremiyorlar fakat bu konuda endişelenmiyorlar bile, bir savaş olduğu, arkadaşlarının kaçırılmış olabileceği akıllarına dahi gelmiyor. Onları Alice karşılıyor ve durumu anlatmadan İyiler'in sarayına götürüyor. Orada her şey açıklanacak.

Betimlemeler::
Tavşan deliği
önce düz bir tünel gibi uzanıyor, sonra birden aşağıya doğru eğim alıyor: bu eğim o kadar keskin ki, öğrenciler durmayı düşünecek zaman bulamadan kendilerini oldukça derin görünen bir kuyuya düşerken buluyorlar. Ya kuyu çok derin ya da öğrenciler çok yavaş düşüyor çünkü etrafındakilere bakıp başlarına daha neler geleceğini düşünecek kadar zamanları oluyor fakat aşağıda bir şey görünmüyor. Kuyunun duvarlarına bakınca duvarların dolaplarla ve kitap raflarıyla kaplı olduğu fark ediliyor. Her yerde çivilere asılmış haritalar ve resimler var. Düşüş bittiğinde ise kaçırılmamış on bir öğrenci bir çalı çırpı tepeciğinin üstüne düşüyorlar, hiç acı hissetmeden. Onları Alice karşılıyor ve saraylarına götürüyor.
İyilerin sarayı oldukça büyük. Binlerce odası var. Uzun bir koridorun ardından göklere kadar uzanan merdivenler başlıyor. Alice, elindeki iksirden tüm öğrencilere içirip onları yeniden büyütüyor ve merdivenleri tırmanmaya başlıyorlar.
Betimlemelere eklemeler yapabilirsiniz. İlk rplerinizde sadece delikten aşağı atlayışınızı, düşüşünüzü, Alice'in sizi buluşunu ve Saray'ı yazacaksınız. İyi eğlenceler!

Not: Masal Kahramanları bu bölümde aktif olmayacaklardır.
Larissa D. Peverell
Larissa D. Peverell
Ravenclaw IV. Sınıf
Ravenclaw IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 125
Kayıt Tarihi : 22/05/12

Tavşan Deliğinin Aşağısında, Bölüm 1 Empty Geri: Tavşan Deliğinin Aşağısında, Bölüm 1

Perş. Haz. 07, 2012 3:49 pm
Sonbahar şenlikleri, derslerden ve bir nebze olsun şu babasının öteki kızından uzaklaşması, derin bir nefes alması için vazgeçilemez bir fırsat olmuştu daima Larissa için. Özellikle de Eslina’nın varlığını kısa bir süre de olsa unutmak Larissa için büyük bir mutluluktu. Orenthia’ya gelip de bu talihsiz durumla-tamamen talihsizliğinin bir eseri olduğunu düşünüyordu bunun- Aslında şanssız bir kız olarak nitelendirmezdi çoğu kişi onu, hatta çok da şanslı olduğunu söylerlerdi-hele ki Eslina’ya oranla- fakat yine de son yıllarda bu durum yerini talihsizliğe bırakmış gibiydi. Sanki babası ona çok daha az ilgi gösteriyor, çok daha az onunla vakit geçiriyordu. E haliyle bu durum Larissa’nın saldırgan, asi ve kavgacı olmasına sebep oluyordu. Malikanede olduğu zamanlar odasına çekiliyor sürekli kitap okuyordu yahut çeşitli ülkelere, yerlere seyahat ediyordu. Bu sayede sinirini dindirebiliyordu. Odasına çekildiği zamanlarda ise-dışarıdan bakanlar onun kültürsüz, zamane zengin züppelerinden birisi olduğunu düşünürdü-son iki yıldır özellikle de kitap okuyordu. Büyücü Kesiminde yazılan kitaplar fazla olmadığı için genellikle Muggle’ların kitaplarını da okurdu Larissa.Tabi bunu kimsenin bilmesine izin vermezdi. Muggle kitapları için özel, gizli bir dolabı vardı. Bu dolabın içini kendini rahat ettirecek şekilde düzenlemişti. Pembe, oldukça rahat, barok döneminden kalma bir koltuğu, bir tane pufu ve sürekli yanan bir lambası vardı. Muggle kitaplarını, büyücülerin dünyasını başka bir bakış açısıyla anlattıkları için de severdi, özellikle de Muggle masallarını. Ozan Beedle’ınkilere benzer yanları oldukça fazlaydı. Ama en belirgin, farklı yanıysa cadıları hep kötü olarak göstermeleriydi. Ama buna rağmen, devasa şatolar, birbirinden güzel kıyafetler, birbirinden güzel prensesler ve hepsinden önemlisi birbirinden yakışıklı, beyaz atlı prenslerin var oluşu o dünyalara olan merakını epey arttırıyordu Larissa’nın. Muggle’lar gerçekten de kendilerine büyülü bir dünya yaratmayı başarmışlardı.

Felix Anna, Larissa sonbahar şenlikleri için kıyafetini seçmeye çalışırken yanına geldi ve ‘Larissa duydun mu, bu sonbahar şenliklerinde Harikalar Diyarına gidilecekmiş.’ Dedi. Harikalar Diyarı mı? Bu inanılmaz bir tecrübe olabilirdi Larissa için. Muggle’ların yarattığı bu büyülü dünyayı yakından görebilmek… Yanağında kocaman bir gülümsemenin oluştuğunu hissetti Larissa. Anna’ya dönüp, ‘Tamam on dakikaya hazır olurum.Bahçenin girişinde olacağım. Şimdi üzerime düzgün bir kıyafet bulmalıyım. Prensesler gibi olmalıyım, öyle değil mi?’. Bunu duyan aynı binadan birkaç kişi, Larissa’ya umutsuzca baktılar. Larissa'nın nasıl oluyor da bu binaya seçiliyor, olmasına inanamıyor gibiydiler. Aslında haklılık payları da vardı bu konuda, sonuçta Larissa çıt kırıldım, kibar ve son derece moda bağımlısı bir kızdı. E bu da binaya uymayan özelliklerdi, binanın çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu düşünülürse. Binadaki kızların ise büyük çoğunluğu kavgacı, giyinmeyi hiç bilmeyen-Larissa’ya göre- ve Eslina’nın tipindeki kızlardı. Larissa bu kızların birer umutsuz vaka olduklarını düşünüyordu. Üzerine siyah, dantel işlemeli, eteği fırfırlıydı ve her bir fırfırı aşağı doğru sıra ile beyaz, erguvan rengi, açık mavi ve kül rengi ve siyahlıydı. Üzerine siyah bir hırka- hava serindi- da aldıktan sonra bahçeye indi.

Öğrenciler henüz erken olmasına rağmen bahçeyi doldurmuşlardı bile. Larissa arkadaş grubuyla buluştu ve etkinliklerle ilgili birbirlerine görüşlerini bildirmeye başladılar. Eğlence şimdiden başlamıştı işte. Şekerleme stantlarına uğramışlar bir sürü şekerleme almışlardı. Sonra şu Harikalar Diyarı Yolculuğunun gönülleri sıraya girmeye başlamışlardı. Tam da o sırada görmekten hiç de haz almadığı o kızı, Eslina’yı gördü. Ona hiç aldırmadan arkadaşlarıyla gülüşerek gitti Eslina’nın da bulunduğu bölüme. Larissa ona aldırmamaya çalışırken Eslina’nın, “Pamuk şeker standı öbür köşede sevgili kardeşim. Burası sana göre bir yer değil. Masal dünyasında eline kıymık atabilir, ne yaparız sonra!” sözünü işitti. Tanrı’m bu kız yine asabını bozacaktı. Larissa gülen suratını asarak, ‘Ah yanılıyorsun, Eslina! Burası tam da bana göre bir yer. Prensesler, prensler. Asıl senin ne işin var bu bölümde? Bilirsin, tüm masallarda olduğu gibi Muggle masallarında da ucubelere yer yoktur!’. Arkadaşlarından birinin tuttuğu kolunu hırsla çekti ve biraz önce yapılan anonsa kulak verip masanın başına gittiler sıradaki diğer öğrencilerle beraber. Masanın üzerinde üzerine ‘Beni ye!’ yazan ve çok güzel bir görünümü olan bir kek vardı. Üstelik kokusu da insanı kendinden geçirtecek kadar müthişti. Kekin üzerinde yazı yazmasına gerek yoktu, insan istemeden keki yemek için can atıyordu. Larissa keke iştahla bakıyordu, talimatları ve uyarıları dinlerken. Küçülme ve tavşan deliğinden düşme fikri hoşuna gitmese de, korktuğu söylenemezdi. Düşmekten korkan birisi değildi. Sadece bu kadar özenle giydiği kıyafetinin deliğin sonunda kirleneceğinden, toz toprak içinde kalacağından endişeleniyordu. Nihayet ona sıra geldiğinde kekten bir ısırık almasıyla birlikte kollarının, bacaklarının tüm bedeninin çekildiğini hissetti. Çok tuhaftı, daha önce hiç küçülmemişti ve bu duyguyu tarif etmekte zorlanıyordu. Biraz önce aynı boyda olduğu arkadaşlarından katbekat küçülmüştü. Birazdan onların da böyle olacağını düşünüyordu ki arkadaşlarının bu durumu pek de göze alamadıklarını ve geri çekildiklerini gördü. Birer oyuncak büyüklüğünde olma durumu hoşlarına gitmemiş olsa gerekti. Larissa bu duruma biraz bozulsa da kendisine sıra geldiği için deliğe doğru ilerliyor. Deliğin dibine geldiğinde ciğerlerinin dolduğunu hissettirecek kadar derin bir nefes alıp kendisini delikten aşağıya bıraktı ve düşüşü başladı. Tıpkı kendisinden öncekilerde olduğu gibi çığlık atmaya başlamıştı. Ama bu çığlık kahkahayla dolu bir çığlıktı. Sanki Muggle yapımı dev bir kaydıraktan kayar gibiydi. İç organlarının yukarıya doğru çekildiğini hissediyordu. O kadar hızlı düşüyordu ki düşüşün sebep olduğu rüzgar git gide şiddetleniyor ve gözlerini açamaz hale geliyordu. Bu düşüşün ne kadar süreceğini merak etmeye başladı bir müddet sonra. Düşüş hızı, bir süre sonra yavaşlamaya başlayan Larissa gözlerini açmaya fırsat buluyor nihayet. İlk iş üzerine bakan Larissa, gördüğü görüntü karşısında hüsrana uğruyor. En korktuğu durum başına gelmişti, üstü başı toz toprak içinde olmuştu. Daha sonra etrafına bakan Larissa uçsuz bucaksız bir kütüphanenin içine düşüyormuş gibi bir hisse kapılıyor çünkü her tarafın kitaplarla dolu olduğunu görüyor. Ayrıca haritalar ve resimler de süslüyor duvarları. Larissa tam kitaplardan birine elini uzatmışken kendini çimenlerin üstünde bulmuştu. Kendisiyle birlikte on öğrenci daha çimenlerin üstündeydi. Eslina ondan önce gitmesine rağmen orada değildi. Bu anda sarı saçlı, mavi gözlü güzeller güzeli bir kızın yanlarına yaklaşmakta olduğunu gördü. Larissa bu kızın hangi masal kahramanı olduğunu düşünürken, kız kendisini tanıtmıştı bile çoktan. Tabi ya, bu kız Alice Harikalar Diyarında’daki Alice idi. Herkesle tanışan sevimli kız Alice, tanışma faslının hemen ardından saraya gideceklerini söylemiş ve yola koyulmuştu bile. Arkadakileri bekler bir hali yoktu. Hoş zaten Larissa’ların bile orada olmalarına şaşırmış gibi bir hali vardı ya neyse.

Saraya uzun, etrafı yemyeşil ve cenneti andıran güzelliklerle sarılmış patikadan yürüyerek varıyorlar. Yaklaştıkça büyüyen saray tıpkı masallarda anlatılan tasvirlerdeki gibiydi. Tahmin ettiğinden çok daha büyüktü Larissa’nın. Sarayın içine girdiklerinde onları upuzun bir koridor karşıladı. Larissa koridorun duvarlarını incelemeye koyulacakken Alice, onlara elindeki iksirden verdi. Larissa kızın onlara verdiği iksirden bir yudum aldı. Küçülmek duygusu gibi büyüme duygusu da tarif edilemeyecek kadar tuhaftı. Gerilme hissi vardı bu sefer bedeninde. Eski haline döndüğünde oldukça keyifli bir hale geldi Larissa, tek bir şey dışında üzerinde üstünün başının toz toprak olması. Larissa hemen üzerindeki kirleri eliyle silkelemeye verdi dikkatini. Asasını çıkarıp ‘Aklapakla’ diyerek üzerindekilerin pisliğini temizledi. Şimdi yine eskisi gibi olmuştu kıyafeti. Üzerini temizlerken diğerlerinden geride kaldığını fark eden Larissa yetişti ve merdivenleri tırmanmaya başladı. Bu merdivenler de tıpkı o tavşan deliği gibi sonsuz görünüyordu.
Verona Moretti
Verona Moretti
Hufflepuff III. Sınıf
Hufflepuff III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 5
Kayıt Tarihi : 28/05/12
Nerden : Neverland

Tavşan Deliğinin Aşağısında, Bölüm 1 Empty Geri: Tavşan Deliğinin Aşağısında, Bölüm 1

Perş. Haz. 14, 2012 11:44 pm
Korkak arkadaş grubumdan yalnızca ben masal diyarına gidebilecek kadar cesurmuşum meğersem. Uzayıp giden kuyrukta yerimi alıyor ve sıramın gelmesini beklemeye başlıyorum. Kuyruktaki sıram giderek önlere yaklaşırken biraz heyecanlanıyorum doğrusu. Pek lezzetli bulmadığım kek etkisini gösterir, vücudum ufalırken düşünüyorum, acaba doğru mu yapıyorum? Kendimi dar delikten aşağı bırakırken bir anlık tereddüt yaşıyorum tabii. Fakat tünel gittikçe eğimlenmeye başladığında tereddütlerimden kurtuluyorum ve eğlenmeye başlıyorum. Düşüşümün hızlı olduğunu yüzüme çarpan rüzgardan anlasam da, aslında etrafımdaki şeyleri net olarak görebilecek kadar da yavaş düşüyorum. Dipsiz görünen bu tünelde sürüklenişim devam ediyor. Deliğin içinin böyle olacağını kitaptan biliyordum tabii. Bu yüzden duvarları kaplayan raflar ve rafları dolduran kitaplar beni şaşırtmıyor. Sonsuza akışımızın bir süre sonra nazikçe sona ereceğini biliyorum. Ve düşüncelerime paralel olarak bir parça otun üzerine düşüyoruz tünelin çıkışında. Kuyruktaki kalabalığın aksine buradaki öğrenci sayısı epey az doğrusu. Bu konuda kafamı yormuyorum, sonuçta burada herkes kendinden sorumlu. Grubumuza doğru yaklaşan bir kızı görüyorum uzaktan. Önce asamı kontrol ediyorum, şayet yabancı tehlikeliyse kendimizi savunmamız gerekebilir. Fakat kızın netliği arttıkça onun hikayeden oldukça iyi tanıdığım Alice olduğunu anlıyorum. Tanrım, Alice! Yüzündeki şaşkınlığı Harikalar Diyarı'nda misafir edeceği öğrenci sayısının azlığına veriyorum ve onu takip ederek yaşadığı saraya geliyorum diğer arkadaşlarımla beraber.

Sarayı gördüğümde ilk düşündüğüm devasalığı oluyor. Burada yalnızca Alice değil, tüm kahramanların yaşayabileceği kadar yer mevcut. Önümüzde yükselen merdiven gökyüzüne uzanıyor gibi, binlerce basamak var çıkılacak. Alice'in oraya seğirtmesini görmezden gelip, güzelim yemyeşil bahçeye çıkabilmeyi çok isterdim. Ne yazık ki endişeli tavırlarla yürüyen Alice'in arkasından basamakları tırmanmak zorundayım.
avatar
Misafir
Misafir

Tavşan Deliğinin Aşağısında, Bölüm 1 Empty Geri: Tavşan Deliğinin Aşağısında, Bölüm 1

Perş. Haz. 14, 2012 11:47 pm
Sonbahar Şenlikleri'nin ilk gününe göre oldukça rağbet gören etkinliğe katılmak için sırada bekliyorlardı Chancellor ikizleri. Genç kızın saçları hafifçe esen rüzgarda dalgalanıyordu; erkek olan ise dik ve asabi duruşuyla ikizinin hemen arkasında sıradaydı. Sıradan Muggle kıyafetleri içindeki Clementine, arkasına dönerek söylendi. "Ayakta durmaktan gerçekten sıkıldım." Adı Valentine olan genç çocuk, gözlerini açıp kapatarak anladığını belirtti. Düşüncelerini kelimelere dökmek ona çok yorucu geliyor olmalıydı çünkü pek fazla konuştuğunu gören olmamıştı bugüne kadar. Fakat Clementine, hayatının tümünü geçirdiği erkek kardeşini çok iyi tanıdığı için onun kaba olarak tasvir edilebilecek bu davranışına hiç alınmadı. Önüne dönüp sıranın onlara gelmesini beklemeye devam etti.

İsimlerini yazdırdıktan sonra başka bir kuyruğa yönlendirilmiş olmaları, sinir katsayısı oldukça düşük olan Clementine için hiç de iyi olmamıştı. Burnundan ateş püskürterek nefes alıyordu artık. Troll kokusundan bile beklemekten nefret ettiği kadar nefret etmiyordu! Neyse ki bu kuyruk, diğerinden çok daha hızlı ilerliyordu, sıra çabucak onlara gelmişti. Ne idüğü belirsiz, herkesin ısırdığı iğrenç kekten minnacık bir parça koparıp iğrenerek onu yuttuktan sonra hissettiklerini açıklamak için dünyada yeterli kelime olduğunu sanmıyorum. Fakat küçülmesi bittikten sonra kendini, bilinçsizce yıkanan kazağının makineden çıktıktan sonraki hali gibi hissetti; çekmiş gibi! Arkasında dönüp hâlâ devasa boyutlarda olan Valentine'e şöyle bir baktı ve kendini delikten aşağı bıraktı.

Çoğu katılımcının aksine ne heyecan ne de korku taşıyordu bünyesinde. Korkacak olsa baştan havlu atardı zaten. Dar tünelin içinde kayarak ilerledikçe rampaya dönüşen yol, bir süreden sonra dik bir yokuşa dönüştü ve asıl düşüş o zaman başladı. Işık hızında düşüyor olması gerekiyordu, şayet yükseklik tahmin bile edilemeyecek düzeydeydi; aşağısı genç kız için tam bir muammaydı. Fakat düşüşü, duvarları, rafları, haritaları, resimleri ve diğer tüm şeyleri fark edebilecek kadar yavaştı. Elini kitaplardan birine uzatacak oldu fakat her hamlesinde orayı geçiyorlardı hızla. Yakalamak istediği kitaplardan herhangi birine dâhi ulaşamadan tamamlandı düşüşü. Birkaç parça zararsız otun üzerine hafifçe, acısız bir şekilde yuvarlandı. Ardından gelecek ikizi için endişelendi biraz, Valentine ortalarda görünmüyordu. Pürüzsüz alnı kırıştığı anda gevşedi çünkü tünelin ağzında kendisi gibi minyatür boyutlara dönüşmüş olan ikizi göründü. Tamamıyla yabancı bu yerde kaybolmamak için erkek kardeşinin elini tuttu. Ne zaman geldiğini anlamadığı bir masal kahramanını takip ederken herkes, onlar da sürü psikolojisine uyarak topluluğu takip ettiler. İhtişamlı bir sarayın içine girip sarayın ihtişamıyla yaraşır görkemlilikte merdivenleri çıkarlarken birer birer, sormak aklına geldi Clementine'in. "Bu kız kim?" Her şeyi birbirlerinden öğrendikleri gibi, bunu da ikizi Valentine cevapladı onun için. Alice olduğunu öğrendiği bu kızın, diğer Orenthia öğrencilerinin nerede olduğunu onlara söyleyebileceğini umarak merdivenleri çıkmaya devam etti.
avatar
Misafir
Misafir

Tavşan Deliğinin Aşağısında, Bölüm 1 Empty Geri: Tavşan Deliğinin Aşağısında, Bölüm 1

Perş. Haz. 14, 2012 11:48 pm
Avluya hakim olan tatlı esintinin tadını çıkartarak yürüyordu Valentine ikizinin arkasından. İşin gerçeği, oldukça kız işi olarak gördüğü bu etkinliğe katılmayı aklının ucundan bile geçirmezdi eğer Clementine hevesle bunu ona teklif etmeseydi. Fakat bu dünyada her şeyden fazla değer verdiği tek insana hayır diyemediği için şimdi bir grup heyecanlı insanın arasında sıraya giriyordu. Kuyruğun en arkasında yerini alırken kendi kendine Klaus'un ne zaman geleceğini sordu. Bu saçmalıkta yalnız kalmamak için onu da katılmaya ikna etmişti büyücü. Arkalarında sıraya giren birkaç öğrenci arasında yoktu. Sıkıntıyla ayağını yere sürterken arkasına dönüp yine bir şeylerden şikayet eden ikizini bir süreliğine sakinleştirmek için sakince mimik hareketleriyle belirtti derdini anladığını. Sözcüklerle arası pek iyi değildi genç adamın, bu yüzden genel tercihi sükunet oluyordu çoğu zaman. Koşarak kuyruğa dâhil olan arkadaşı Klaus'u görünce biraz rahatladı ve sıra ona gelinceye kadar da eski sessizliğine geri döndü.

Etkisinin ne olacağını önceki öğrencilerden görmüş olduğu kekten ısırdı kocaman bir lokma. Keki tutan görevlinin sert bakışları eşliğinde ufalmaya başladı. Bir an için panikledi, kendini oldukça savunmasız ve tehlikede hissediyordu. Birilerinin tabanına yapışmamak için o da kendinden önce ikizinin girdiği tavşan deliğinden aşağı saldı kendini. Sıkıntı içinde olduğu için etrafındaki ayrıntılara pek dikkat etmiyordu. Rahatsız edici bu düşüşün bir an önce sonlanmasıydı tek istediği. Uzayıp giden dipsiz kuyuda kayarak ilerlemeye devam etti bir süre boyunca. Ne kadar hızlı olduğundan habersiz olduğu düşüşü, bir çalı çırpı birikintisinin üzerinde sonlandı. Tanıdık yüzlerden bazıları eksik olsa da, ikizinin orada olduğunu görmesi rahatlamasına yetmişti. Geride kalanları umursamadan, Clementine'in elini tutarak Alice olduğundan emin olduğu kızı takip etti yanında Klaus'la.

Alice gibi bir genç kız için fazla şatafatlı olduğunu düşündüğü sarayın merdivenlerini görünce içinden kocaman bir hasiktir çekti. Delirdiğini düşündüğü Alice basamakları birer birer tırmanırken içinden birilerinin onu becermesini dileyerek kızı takip etti.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz