leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kamp {Polonya - Varşova}

+21
Liljana Doritsch
Rogue Chancellor
Mischa Chancellor
Riçırd
Veronica N. Folchart
Vladimir Vyacheslav
Alicja Arnovez
Josié Cynnton
Floja Feodora
Marijuan Madlenak
Paolo Moretti
Iris Johanssen
lleana Stauss
Obelia Aedon
Emanuel Lachots
Euterpe Châtillon
Petre Piedmon
Améthyste de Nacria
Irene Cleveland
Rachelle Jeseven
Priscilla Derichs
25 posters
Aşağa gitmek
Priscilla Derichs
Priscilla Derichs
Yönetici, Selfier IV. Sınıf
Yönetici, Selfier IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 424
Kayıt Tarihi : 08/04/11
http://orenthia.my-rpg.com

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Kamp {Polonya - Varşova}

Ptsi Nis. 09, 2012 3:16 pm
Spoiler:

    Katılacaklar listesi şimdilik bu kadar, ilerde isteyen katılır yine.
    Quidditch benzeri, kısa ve öz RP'ler yapılacak, fakat Quidditch aksine turlarla gitmeyecek.
    Her kişiye özel bir hikaye belirlenecek kurgu sırasında, zarlar başarılı-başarısız durumunu belirleyecek.
    Başlık bir hafta açık kalacak.

    Hava hafifçe yağmurlu, fakat güneşli. Sık ağaçlı ve yaşlı bir ormanın içerisindesiniz. İki gün önce, okul tarafından getirildiniz. Ormanın kaynaklarıyla beslenme ve barınma ihtiyaçlarınızı karşılarken, öğleden sonraya doğru melezler tarafından saldırıya uğradınız. Bazı barınaklar yanıyor, herkes panik içerisinde ve ne yapacağınıza bir an önce karar vermelisiniz. Kaçacak mısınız, yoksa savaşacak mısınız? İki türlü de farklı zorluklar sizi bekliyor olacak.
Rachelle Jeseven
Rachelle Jeseven
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 328
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Lakap : reçel!

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Ptsi Nis. 09, 2012 3:38 pm
    Dünyanın en tembel ve beceriksiz insanı olarak bu kampa onu sürükleyen gücün ne olduğuna dair hiçbir fikri yoktu ama bulacak olursa hakkından gelerek bir daha ortaya çıkmaması için ne gerekirse yapacağına emindi; yani üşenmezse... Burada kaldığı günleri kısaca özetleyerek tanımlayacak kelimeyi lügatından bulup seçmek hiç de zor olmamıştı: BERBAT! Bir kere her işi kendisi yapacak kadar zeki olsaydı şuan buralarda sürünmez, onun yerine kendini süper güçleri olan bir patatese dönüştürerek ıspanaklarla savaşmaya başlamış bile olurdu. Aslında kasvetli havalardan böylesine nefret etmezdi, eğer saatlerce uyumasına ya da video oyunları oynamasına izin olsaydı. Kendi barınağında çamurdan uzak kalarak kafa dinlemeye çalışmasının panik dolu çığlıklarla bölünmesi hiç de hoşuna gitmemişti, vücudunu kapıdan dışarı attığındaysa gördüğü manzara korkunçtu! Bir anda içgüdüselce kendini ormanın derinliklerine atarak melezlerden kaçmaya baksa da bu yaptığının ne kadar saçma olduğunu fark etti. "Güzel, şimdi hem yalnız hem de hepsi birbirine benzeyen ağaçlarla çevriliyim!" Neredeyse ölmek üzerinde olduğunu göz önünde bulundurarak vasiyetini gözden geçirdi. İsteği isminin Nuri olarak değiştirelerek Çin'e gömülmesiydi!*
*giriş diye uzun yazalım biraz dedik* *nuriyi çine gömün nuriçinde yatsın AHAHAH*
Irene Cleveland
Irene Cleveland
Yönetici, Hufflepuff III. Sınıf
Yönetici, Hufflepuff III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 164
Kayıt Tarihi : 14/04/11

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Ptsi Nis. 09, 2012 3:50 pm
Çantasında gizlice getirdiği uzunca bir parça bez, topladığı dallar ve çamurla birbirine tutturulmuş yapraklardan oluşan minik barınakta, içerisinde kaybolunacak derecede büyük gelen bir uyku tulumuna gömülmüştü bile Irene. Gün içinde meyve aramaya çıkmış, balık pişirmiş ve bir de birkaç tılsım çalışmış olmanın verdiği yorgunlukla, güneşin batmasını beklememişti uykuya çekilmek için. Gözleri daha yeni kapanmıştı ki, dışarıdan gelen gürültü patırdı genç cadıyı hızla ayağa kaldırmaya yetti. Her şeyin birbirine karıştığı bir ortamda, neler olup bittiğini anlayamasa bile duman ve ısı, onu bir yangının çıkmış olduğuna kolayca ikna etti. Yanlışlıkla olmadığını idrak edebiliyordu Mercier'lı cadı, ne de olsa okyanus mavisi gözleri yabancı yüzleri hemen ayırt edebilmişti. Var gücüyle çevrelerini kuşatan ormana doğru koştu, başkalarını kurtarma amacı olmadığı söylenebilirdi. Onun gibi ormana dalan birkaç öğrenciyi daha görünce kendisini yalnız ve korkmuş hissetmekten kurtuldu Ira, nefes nefese kalmasına rağmen olabildiğince sakin bir şekilde Rachelle'e yaklaştı; Gryffindor'lu kız. "Ne olduğu hakkında fikrin var mı? Sanki birileri devasa bir pizzayı dört saatliğine fırında bırakmış gibi kokuyordu orası, tanrım. Diğerleri hâlâ orada mı sence?" Daha önce pek konuşmadığı bu kızın yanına yanaşmak için tek bir sebebi varsa, o da kendi korkaklığını Gryffindor mensubu Rachelle sayesinde unutabilmekti. Cesurdur, yani, değil mi?

resmen bir çakalım.
Améthyste de Nacria
Améthyste de Nacria
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 235
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Yaş : 31
Nerden : Fransa
Lakap : Amy

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Ptsi Nis. 09, 2012 4:44 pm
    Arcus etrafında dolaşırken sakince gülümsedi genç kız. Améthyste bu geziye geldiğinden beri belkide en normal zamanlarını yaşıyordu. Gerçi gezi boyunca diğerlerinin aksine öyle çok bir iş yapmamıştı ama bu onu genede bunaltmıştı. Birkaç oğlan onun için kendileriyle beraber yemek bulurken genç kızda ağaçlardan birine oturmuş etrafını izliyordu. Arcus ona bu geziyi söyleyen çocuktu. Beraber vakit geçirmek istemiş olacaktı ki bir saniye bile Améthyste'nin yanından ayrılmamıştı. Şimdiyse genç kız onun tatlı sözleriyle sakince bulutlarla kırılmış güneşi seyrediyordu. Karnı toktu ve o an prenses havasını bölecek hiçbir şey düşünemiyordu. Birkaç öğrencinin çığlıkları öyle bir şey olabileceğinin habercisi olmuştu. Bir tanesi yanan çadırdan çıkarak o tarafa gelirken genç kızda neler döndüğüne bakmak için gözlerini o yöne dikti. Dudakları bir an gördüğü şeyle beraber lanet okudu. Hızla Arcus'un yanından kalkarak o tarafa ilerledi. Çoktan asasını çekmişti ve ormana kaçan birkaç öğrenciyi görünce iyice sinirlendi. Arcus'a doğru "Bu aptallar ne yaptıklarını sanıyorlar. Ayrılırsak daha kolay lokma oluruz!" diye haykırmıştı. Çocuk onun bu sinsi düşüncesinden çok bir Forestier olarak savaş kısmına odaklanmıştı bile. Améthyste'de bunu yapmanın daha doğru olacağını düşünerek asasını lanet atmak için hazırladı. Bu melezlerden gerçekten nefret ediyordu.
Petre Piedmon
Petre Piedmon
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 209
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Ptsi Nis. 09, 2012 5:58 pm

İki gün geçmesine karşılık, bedenen yorgun vücudunu dinlendirirken; bir yandan da rüyalarını süsleyen ve ruhunun tek sahibi bedenle buluşuyordu rüyalarında. Cezbedici kahverengi ipeksi saçların, beline kadar dalgalanarak uzanışı; keskin mavi gözlerinin büyücünün üzerinde gezdiği hissi ve sevimli sessiz kahkahalarındaki masumiyetin görüntüsüyle uykusuna aşk katmıştı cadı. Lakin büyücünün irkilmesine ve uykusundan uyanmasına sebep verecek kudretteki bir gürültü rüyanın sona ermesine sebebiyet verdi. Uyku tulumunun içinden sıyrıldığı gibi, barınağın dışına başını uzatıp; büyücü ve cadıların etrafa kaçışmasını ve yangınlarla birlikte birkaç gölgenin raksını gözlemledi. Başının ardından tüm bedenini çıkarırken, asasını kavradığı gibi binadaşlarının yanına doğru ilerledi. Profesörlerin öğrencilerine uyarılarına rağmen birkaç öğrenciyle birlikte uğradıkları saldırının hıncını çıkarmak arzusuyla oldukları yerde beklediler. Bir yandan da saldırılara karşı savunma pozisyonundaydı büyücü. Uykusunun bozulmasına karşı olan tutumunu gün yüzüne çıkarmadan hemen önce dalgasını geçmeyi de unutmadı Petre. Başını yanındaki cadıya çevirdi ve sırıttı. "Güzel olduğun kadar cesaretlisin de Améthyste," dedikten sonra ormana kaçanlara çevirdi ister istemez gözlerini. Belki de en doğru seçenek buydu bu durumda; lakin sevdikleri için savaşmak genlerinden gelen bir özellikti.
Euterpe Châtillon
Euterpe Châtillon
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 975
Kayıt Tarihi : 07/04/12
Yaş : 29
Lakap : Persephone, müzik tanrıçası, eu.

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Ptsi Nis. 09, 2012 6:01 pm
Yağmurlu bir günün nasıl güneşli olduğunu merak ederken, düşünceleri tarafından sıkıştırılmış olarak buldu kendini. Tanıdığı ve dostu olarak tanımladığı insanların tüm işleri halletmesiyle, kendisi sadece kitap okumuştu. Düşünüyorsunuz elbette, ormanda kitap mı okunur diye. Ancak Euterpe’i ne zaman boş görseniz ya şarkı söyler ya da kitap okur. Klasik hayli budur genç kızın. Asla bir Ravenclaw’lı olmamıştır, tam tersine uçuk kaçık, eğlenceli ve sinsi bakışlarıyla yılanın ta kendisidir. Hatta bir prenses belki de… Ancak bu yönü onu her zaman rahatlatmıştır. Botlarıyla zorlu bir adım daha atarken çamurlardan kaçınmaya çalışıyordu. Onca sıkıntının içinde bir de çamur temizlemekle uğraşamazdı. Sadece müziğini yaratabilecek bir ortam arıyordu. Besteleriyle baş başa kalmak belki de tek arzusuydu. Bestelerine yoğunlaşmışken çığlıkların artması vücudunu ürpertmişti. Baştan aşağı bir titreme, genç cadıyı esir alırken etrafına bakındı yılan misali. Keskin bakışlarıyla çığlık atanları ararken, asasını çoktan kavramıştı. Her şey bir yana burnuna doğru gelen yanık kokularıyla etrafını saran dumandan kaçmaya çalıştı. ‘‘Lanet olsun! Canınız cehenneme aptal melezler!’’ Sesi, beklediğinden yüksek çıkarken narin parmaklarında tuttuğu asayı savurmaya başladı. İşte prensesin sırası da çoktan gelmiş de, geçiyordu.
Emanuel Lachots
Emanuel Lachots
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 163
Kayıt Tarihi : 07/04/12

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Ptsi Nis. 09, 2012 6:17 pm
    Bir ağaca yaslanmış, müzik çalarından şarkı dinlerken notalara karnının gurultuları karıştı. Midesini tuttu ve okşadı. Onu daha demin eziklerden aldığı elmalarla doyurmuş olmasına rağmen nasıl oluyor da hala notalara eşlik ediyor olabilirdi? Koyu renkte geriye güzelce taranmış saçlarını parmaklarıyla arkaya doğru ittirdi. Şarjının bitmesine az kalan müzik çalarının sinyallerini fark ettiği anda kapattı ve cebine koydu. Yağmur yağıyor olmasına rağmen önünden şort veya etekle geçen kızlara bakarak laf attı. Anlayamıyordu. Kendisi yarım kollu giymişti ve kıçı donma noktasındaydı. Her ne kadar havasını kaybetmemek için bunu belli etmese de, tepedeki güneş yağmurun yağmasıyla etkisini resmen kaybetmişti.
    Buraya gelmenin bir hata olduğunu, sıkıcı ve ahmak kişilerle dolu olduğunu düşünüyordu. Şimdi Hogwarts'da olsaydı kaç kız götürmüştü acaba? Parmak hesabı yapamayacak kadar olduğuna emindi. Yaslandığı ağacın arka tarafından gelen çığlık sesleri, onu hızlı bir refleks ile arkasına döndürmüştü. Daha net görmek için bir kaç adım yana doğru attı ve çığlık atan kızı görebiliyordu. Esmer, siyah kıvırcık saçlı. Onu daha önce okulda görmemişti. Çığlık kesilmiyor, desibeli daha da artıyor ve tek ses, çok sesli bir koroya dönüşüyordu. Burnuna yavaş yavaş gelen duman kokusu merakını daha da arttırıyordu. Sesin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladı. Yaklaştıkça artan ağır kokuya ek olarak is de eklenmişti. Sonunda bu sıkıcı yerde bir heyecan oluyordu sanırım.
    Melezler... İki gün önce geldikleri kampa bir baskın yaparak, yağmalamayı planlıyorlardı herhalde. Yiyecek mi alacaklardı? Buradaki öğrenciler doğru düzgün beslenemiyordu. Giyecek mi? O olağan üstü bedenlerin sığabileceği kıyafetler dikilmiş miydi acaba? Evet, tek dertleri eğlenmekti. Emanuel'in de öyle. Biraz eğlence kimseye zarar gelmezdi. Arka cebinden çıkardığı, üzeri işlemeli asasını sağ elinde sıkıca kavradı ve dumanın geldiği yöne ilerledi. 'Gelin bakalım buraya. Şehvetli öpücüklerimin tadına siz de bakın.' Gülümsedi. Bu cesur hareketi kesinlikle bir kaç kızı etkileyecekti. Onu hayran bakışları görmek, egosunu fazlasıyla tatmin etmeye yetiyordu.

Enee çok mu yazdım lan ben *-*


En son Emanuel Lachots tarafından Salı Nis. 10, 2012 5:07 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Obelia Aedon
Obelia Aedon
Mesaj Sayısı : 78
Kayıt Tarihi : 07/04/12

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Ptsi Nis. 09, 2012 6:42 pm
Giydiği eşortman takımıyla yürüyüşe çıktığı zamanda çiselemeye başlayan yağmur ve etkisini
sürdürmekte olan güneş tepedeyken kendi kendine düşünmeye başladı. 'Gökkuşağı çıksa da çocuklar görse.' Kendisi o yaşlardayken çıkan gökkuşaklarını çok severdi. Kuşak kaybolana kadar net görebileceği bir yerde durur, kaybolduktan sonra ise hüzünle gideceği yere gitmeye devam ederdi. Yeni nesil de seviyor muydu acaba? Gençlerin trendleri genellikle yapaylık bakımından üst sırada olsa da elbette aralarından birkaç tanesi doğal güzelliğin farkına varacaktı. Yürüyüşüne devam ederken keskin burnu, yanık kokusu aldı. Ormanda kimse bir şey yakamayacağına göre kampta olaylar olmakta diye düşündü ve koşarak el yapımı çadırların olduğu bölüme geldi. Koşuşturan ve çığlık atan öğrenciler, telaşlı yüzler, yanan çadırlar ve ağır duman kokusu. Daha ne olduğunun farkına varamadan karşısına çıkan melezler, aniden asasını çekmesine neden oldu. Sağ elinde kavradığı asasını melezlere doğru tutarken, bir yandan öğrencilere sesleniyordu. 'Herkes asasını çeksin veya ormana saklansın. Acele edin.'
lleana Stauss
lleana Stauss
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 261
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Nerden : Vatikan.

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Ptsi Nis. 09, 2012 6:44 pm
Uykulu bakışlarım ve gergin yüz hatlarım iki gündür uyumuyor oluşumun ender kanıtlarından biri. Uykusuz geçirdiğim her dakikayla gitgide dahada sivrileşen tavırlarımda var elbet. Lakin kimsenin bunun farkında olduğunu sanmam. Kampa geldiğimizden beri hiç kimseyle iletişim içerisinde değilim çünkü. Doğanın büyüsüne öylesine kaptırmışım ki kendimi. Zaten hiç haz etmediğim insan ırkıyla en ufak iletişim kurmak gelmiyor içimden. Gündüz olduğu kadar geceleri de orman bir harika. Bu ihtişamlı manzarayı dışarıda bırakıp, sıcak yatağımda uyumak, fazlasıyla yadırgadığım bir eylem şuan için. Profesörler nöbetlerini bitirir bitirmez dışarı çıkıyorum ve kitaplarımdan birini alarak keyfini çıkartıyorum bulabildiğim en müthiş fırsatın. Şimdi ise, yalnız çıktığım ve kamptan fazla uzaklaşmaktan ürktüğüm yürüyüşlerden birinden dönerken dar bir patikada ilerliyorum sık ağaçların arasında. Güneşin en tepede yerini almış olmasına karşın yapraklar üzerinde rahatça fark edilebilen yağmur damlacıkları tüm büyülerin ötesinde benim için. Ciğerlerime temiz havayı dolduruyorum her adımımla beraber. Sağ elimde, bir muggle mağazasından aldığım ve hareketsiz fotoğraflar çektiğim makinemi tutuyorum. Orman, yağmur ve güneş üçlüsünün yarattığı tema her fotoğraf meraklısı için olduğu gibi benim içinde büyük önem taşıyor. Kamp meydanına ulaştığımda hiç kimseyle göz teması bile kurmaksızın sürdürüyorum adımlarımı, dakikalar sonra tek başıma kaldığım barınağa varıyorum. Göz altlarım da beliren mor halkalara karşın hiç olmadığım kadar dinç hissediyorum bedenimi, hala doğanın etkisi altındaki ruhumu. Rahatsız yatağıma eğreti oturup kitaplarımdan birini çıkarmak üzereyken acı bir çığlık ulaşıyor kulaklarıma. Ürkmemek elde değil, yerimden fırlıyorum endişeyle. Az önce eski bir kitabın cildinde gezinen parmaklarım refleks olarak üzerimdeki ince cüppenin içine kayıyor, asama ulaşıyorum. Tarifsiz bir güven duygusu kaplıyor içimi. Hiçbir zaman kibirli bir insan olmadım, hayır. Fakat asam elimdeyken yapamayacağım hiçbir şey olmadığını düşünerek, korkmuyorum birçok etmenden. Bir çanta dolusu kitap ve fotoğraf makinemi barınakta bırakarak fırlıyorum dışarı. Belirsiz, gri dumanlar ulaşıyor bakışlarıma. Ne olduğunu yeni yeni kavrarken, ormanın içerisine doğru kaçan grubun zıttı bir yöne, meydana doğru ilerliyorum. Asam, ince parmaklarımın arasında. Gevşeyebilmek adına derin bir nefes dolduruyorum ciğerlerime. Hızlı adımlarımın ardından diğerlerinin yanına ulaştığımda, aralama gereği duymuyorum dudaklarımı. Bakışlarım Petre'ye takılıyor bir an için. Saniyeler süren bir göz temasıyla kısaca süzüp üzerinden alıyorum renkli gözlerimi.
Iris Johanssen
Iris Johanssen
Hufflepuff IV. Sınıf
Hufflepuff IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 117
Kayıt Tarihi : 07/04/12

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Ptsi Nis. 09, 2012 7:00 pm
Yüzüne gelen sarı-siyah saçlarını geriye attı. Baharlık bir şeyler giymişti, ama hava beklediğinden soğuktu. Ya da yağmur yağdığı için ona öyle geliyordu. Burnunu kırıştırdı. Yağmuru sevmiyordu nedense. Bazıları onu sakinleştirici hatta romantık bulsa bile. Neler yapabileceğini düşündü. Yanına üç kitap almıştı, ama birini yolda, diğerini de sıkıntıdan ilk günde bitirmişti. Şimdi kendini boşlukta hissediyor, yapacak bir şeyler arıyordu. Bir cadıyı medeniyetten uzakta bir ormana kapatmak işkenceye girer mi acaba, diye düşündü. Neyse ki yalnız değildi. Veronica Folchart, belki de en iyi dostuydu ve yanındaydı. En azından öyle gibiydi. Bazen gözüne takılıyor, bazen de kayboluyordu. Meadow hiç keşif havasında değildi doğrusu. Ne sıkıcı bir insan, diye düşündü kendi kendine. Kim onunla arkadaş olmak, hatta konuşmak isterdi merak ediyordu. Bu kadar sıkıcı olmamalıyım, diye düşündü. Kapşonunu gözlerinin önüne doğru çekti ve ayağı kalktı. Kotundaki yaprakları silkeledikten sonra etrafına bakındı. Herkes tam anlamıyla kendi halindeydi. Zaten birinin arkasına takılıp yedek lastik muamelesi de görmeyi düşünmüyordu. Derin bir nefes aldı ve ormanın derinliklerine doğru yürümeye başladı. Aslında huzurlu bir yerdi. Kitaplarda bunun gibi bir ormanda geçen yüzlerce sahne vardı. Kendini onları hayal ederken buldu. Isabel Becket ve Ethan Roberts şurada antreman yapıyor olabilirlerdi. Ya da Katniss Everdeen'in attığı ok saçlarının arasından geçebilirdi. Ne kadar da heyecanlı olurdu! Bir Alaycı kuşun attığı çığlığı şimdiden duyabiliyordu. Çığlık yükselip insan seslerine dönüşünce kız zıpladı. Alaycı kuşlar insan seslerini taklit edebilir, korkma Meadow diyordu içindeki ses. Ama kızın kalbi deli gibi çarpıyordu. Kötü bir şeylerin olduğunu hissediyordu. Seslere doğru var gücüyle koşmaya başladı. Normalde kaçması gerekmez miydi? Muhtemelen. Ama o bunun tam tersini yapıyordu. Asasını arka cebinden çıkardı. Kesinlikle delirmiş olmalıydı.
Paolo Moretti
Paolo Moretti
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 36
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Ptsi Nis. 09, 2012 7:19 pm
Burnunu kimseye çaktırmadan uzun tişörtünün koluna silerken ne olduğu belirsiz bu nemli topraklarda dolaşmanın aslında tam da ona göre bir şey olduğunu düşünüyordu. Maceranın kokusunu hissediyordu. Nedense bir şeyler olacak gibi bir his vardı içinde. Kokuyu alıyordu evet. Yalnız biraz yanık kokusunu andırıyordu bu. Derinlerden de değil, tam dibinde hissediyordu. Başını çevirdi ve gerisinden yükselen alevleri fark ettiğinde toz olması gerektiği fikri geldi direk aklına. Asasını hızla çekerken ardına son kez bile bakmadan kaçma dürtüsü ile koşmaya başladı. Tam o sırada ters yönden koşmakta olan Meadow’a çarptığında beyninde tiz bir ses yükseldi. Başını kızın başına çarpmış ve ikisi de serseme dönmüştü neredeyse. “Delirdin mi sen Meadow? Ters yöne koştuğunun farkında mısın?” Kızın kolundan tutup toparlanmasını sağladı. Ötelerden birkaç silueti fark etmişti. Aklına bir fikir getirmeye çalışıyordu. Son zamanlarda çalıştığını zanneettiği beyni şimdi boş bir saksıdan farksızdı. Asasını havaya kaldırdı ve havada süzülen bir kuşu yakaladı. Şimdi Maedow’la bir anlaşma yapmaya varabilirse bu kuş onların Alaycı Kuşu olabilirdi belki de.
Marijuan Madlenak
Marijuan Madlenak
Slytherin IV. Sınıf
Slytherin IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 375
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Ptsi Nis. 09, 2012 9:47 pm
Yağmur damlaları gibi aynı görünseler de her birinin düştüğü yerdeki etkileri farklı oluyordu insanların.
Burada bulunmalarının bir amaçları vardı, yağmurun yağması gibi.
Yine de herkes farklı şeylerle uğraşıyordu kendi ilgileri sonucu. Marijuan ise, her zamanki gibi insanları gözlemliyordu sessizce. Yağmur yağıyor olsa da, güneş diğerlerinin suretlerini açığa çıkarıyordu, böylece yüzlerindeki ifadeler daha net seçilebiliyordu. Bazıları neden burada olduğunu sorgularcasına, bazıları sanki burada değilmişçesine, bazıları ise kız düşürme derdinde bakıyordu etrafa. Kendi binasından daha fazla kişi olmasına şaşırmıştı Marijuan aslında. Gerçi şaşırmamalıydı buna, çünkü binadaşları, kendilerini gösterebilecekleri her fırsatı kullanıyorlardı. Peki kendisi neden buradaydı? Kabul etmek istemese de biraz olsun bir şeyleri başarabileceğini görmek için olduğu barizdi. Biraz olsun yalnızlığını yenecek olma düşüncesi ise cabası.
Diğerlerini izlerken istemsizce yaptığı asasını iki elinin arasında döndürme işlemini tekrarlarken midesinden yayılan bir sıcaklık bedenini yaktı geçti. Çığlıklar ve adrenalin seviyesi aynı anda yükseliyordu. Ormana kaçanlara baktı onlara katılmak istercesine. Fakat burada kalması, kendini kanıtlama amacına daha çok hizmet etmez miydi?
Birden ortam sessizleşti sanki. Kalp atışları artık bir karar vermesi için onu uyarıyordu. Çoktan ormanın derinliklerinde kaybolanların, kalanlardan daha güvenli olduklarını düşündü. Gözleri karanlık ve kalanlar arasında gidip geliyordu. Görebildiği kişiler çoğunlukla binadaşlarıydı. Onlar bu cesareti gösterebildilerse kendi de pek ala kalıp savaşabilirdi. Asasını göğüs hizasına alarak ileri doğrulttu ve bina arkadaşlarının olduğu grupta yerini aldı.
Floja Feodora
Floja Feodora
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 386
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Lakap : Kötü Kurt.

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Salı Nis. 10, 2012 12:28 pm
İki gündür burada olmanın verdiği rahatlıkla kendini sermişti genç cadı. Kamplar ona her zaman küçükken babası ile evlerinin arka bahçelerinde yaptıkları kampları hatırlatıyordu ve bundan da oldukça memnundu. Saçlarını tepesinde toplamış, üzerindeki ince yağmurluk ve çizmeleriyle tam sessiz sakin, inek tiplere benzemişti. Sadece gözlükleri eksikti gözünde. Geldiklerinden beri hareketli cisimleri vurmak için egzersiz yapıyordu ve bu işte iyice ustalaşmışa benziyordu. İki atışından biri mutlaka boş tenekeye isabet ediyor ve onu metrelerce sürüklemeye yetiyordu. Tekrar karşısındaki cisme hedef atmış büyüsünü yolluyordu ki, arkasında kalmış kamptan çığlık sesleri duyulmaya başlamıştı. Genç cadı birkaç dakika neler olduğunu idrak etmeye çalışırken, diğer yandan söyleniyor ve koşar adımlarla kamp alanına gidiyordu. “Neler oluyor böyl-“ Cümlesi dudaklarında yarım kalmıştı. Barınakları yanıyordu, herkes panik içerisinde bir yerlere dağılmıştı. Daha fazla dayanamadı ve ilerlemeye başladı. “Hadi bakalım Floja. İçindeki yılanı çıkarma vakti geldi.” Daha da hızlandı ve saldırıya geçmek için Ölüm Senfonisi’ni vücudunun bir parçasıymışçasına savurdu.

Enee, çok dandik oldu ya la bu *-*
Josié Cynnton
Josié Cynnton
Mitoloji Profesörü
Mitoloji Profesörü
Mesaj Sayısı : 134
Kayıt Tarihi : 07/04/12

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Salı Nis. 10, 2012 1:55 pm
    Eğitim amaçlı küçük bir doğa gezisi, genç kadının ruhunu dinlendirirken mutluluktan etrafa gülücük saçıyordu. Yanına gelen birkaç öğrenciye Zeus’un efsanelerini anlatırken, küçük çocukların heyecanlı bakışları kadını mutlu ediyordu. En heyecanlı ana gelmişti ki, şaka amaçlı olarak düşündüğü çığlığın büyümesi rahatsız etti kulaklarını. Hızla ayağa kalkarak ileri de bulunan çadıra baktı. Ancak maalesef ki tahmini yanlış çıkmıştı. Şaka amaçlı olsa iyiydi, bu resmen bir saldırıydı. Yanındaki çocuklara bakarak emir verdi. ‘‘Hemen gidip saklanın, asalarınızı ise yanınızdan ayırmayın. Çabuk!’’ Talimatları verir vermez, adımlarını çadıra doğru ilerletti ve dumanlardan kaçınarak lanetler savurmaya başladı. Öğrencilerinin kılına zarar gelirse, hepsini öldürecekti.
Alicja Arnovez
Alicja Arnovez
Hufflepuff IV. Sınıf
Hufflepuff IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 233
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Nerden : paradise.
Lakap : ja.

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Salı Nis. 10, 2012 4:22 pm
Yıllar öncesinden belliydi hayatın yönü, göremediklerinde kalırdı hayalleri. Toparlanmış sevgiler çukurundan şimdilerde çıkıyordu. Dargınlıkla gülümseme arasında gidip gelen mimikler, joker suretler ve oyalanan düşünceler. Ya baktığı noktalarda gördükleri başkaysa? Ya kelimeleri, aklının onaylamadıklarıysa? Ya varlığı sadece oyun hamuruysa? Tersten baktığında dünyaya, bir sürü "ya" ile başlayan cümleler kuruyordu. Matematikle lanetliyordu, hayatı. Ne zaman kaleme kağıda gitse parmakları, hesaplama girişimi ile borçsuz bir kızla karşılaşıyordu. Hesapları hileliydi, bilirdi. Yak diye düşündü. Yak kendini, kül et benliğini. Ne fark eder ki... Kimsin sorusuna cevabı olmayansın sen, varlığın belirsiz... Olmuşluğunla neyi değiştirdin ki yokluğun toplumsal bir hüzne sebep olsun... Gülümsedi. Zihninin usanmadan gösterime soktuğu hep aynı piyesin, özlemekten vazgeçemediği o imgesinin tatlı tınısı çınladı, kulaklarında. En ufak silsilede atıldığı güvenli kollar, hep aynıydı. Değişmezdi, hissettirdikleri. Çocuğun biçimli dudaklarından yayılan en buruk kelime dahi, en mis kokuları sürünür, en pembe elbiselerini geçirir üzerine, öyle vuku bulurdu yanaklarındaki kırmızı kıvrımlarda. Hayatının anlamı, tek kelimeye sığdırılamayacak kadar büyük; hayatını sığdırdığı kelime, zihninde mevcut olan milyonlarca kelimenin harmanı ile dahi açıklanamayacak kadar, anlamlıydı. Petre. Burnunu gıdıklamasını beklediği koku, Petre'nin hoş, iğne yaprağı ve kestane ağacının dinginlik veren melodisinin çok ötesinde; acımtırak bir sis tınısıydı.

Duraksadı. Kulaklarında çatırdayarak, zihninin en ücra köşelerine yer eden, tunç rengi alevlerle çevrelenmiş barınağa göz attı. İçini kaplayan korku dalgasına engel olmaksızın, nereye koşuşturduğunu bilmediği iki kızın peşine takıldı, çarpık adımlarıyla. Göz bebeklerinde gezinen kırmızı parıltılar, yanaklarına lütfedilen bir nebze sıcaklıkla birlikte, boynundan omuzlarına süzülürken, mavi topukların taşlı yollar üzerinde ayakta kalma çabasına odaklandı. Sımsıkı kavradığı asasını bu karmaşadan sağ çıkarmak istercesine cüppesinin içinde tutmaya özen göstererek, geniş gövdeli bir ağacın dalları altına sığındı. Bacaklarını çizen her bir dikene özel bir lanet savururken, zihninde mevcut olan tek kelimeyi aradı gözleri. Anlamsızlık ve çaresizliğin ürünü olan, renksiz dudaklarından karmaşaya lütfedilen kelimeler kimsenin ilgisini çekmiyordu. Güçlükle ayağa kalktı ve kalabalığa karışarak, dilinden düşürmediği hep aynı kelimeyi bıraktı boşluğa; "Petre! Petre!" Silsilenin az ilerisinde, dumanlar arasında kaybolmaya başlamış iki siluet durmaktaydı. İnsanlara çarpıp çarpmadığı önem teşkil etmiyordu, arkasından savrulan kelimeler de. Bir saniye dahi düşünmeden kendini bıraktığı, izmarit kokusu yayan beden, ruhunda baş gösteren tüm duyguları silip atmıştı. Boş bakan gözlerini, Petre'ninkilerden ayırmadan, çocuğun eline uzandı. Çoğu zaman, ne çıkarsa çıksın karşısına, hayatı yenmenin tek yolu olduğunu düşünürdü; kendini güvende hissettiğin bir çift kol.


    Beyler, Alicja aştı kendini. Onu geçtim, ben aştım kendimi. Bu nedir arkadaş! Sevgi yumağı, adete küçük, savunmasız bi' kız çocuğu. Eğlendim!
Vladimir Vyacheslav
Vladimir Vyacheslav
Yönetici, Konsey Başkanı
Yönetici, Konsey Başkanı
Mesaj Sayısı : 281
Kayıt Tarihi : 06/04/12

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Salı Nis. 10, 2012 5:52 pm
    Bir arada kalıp, savaşmak isteyenler için DM mesajı;:

    Ormana kaçanlar;:

    Yeni giriş yapacaklar için;:


En son Vladimir Vyacheslav tarafından Salı Nis. 10, 2012 6:44 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Emanuel Lachots
Emanuel Lachots
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 163
Kayıt Tarihi : 07/04/12

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Salı Nis. 10, 2012 6:08 pm
Asasını sağ elinde sıkıca tutuyordu. Bir gözü karşıdan gelecek olan saldırıyı beklemekte, diğer gözü ise kendine bakan birileri var mı diye etrafı incelemekte. Yanındaki ağaçtan üzerine düşen bir örümceği sol eliyle yere savurdu ve üzerine bastı. Bu küçük yaratıklardan nefret ediyor ve onun huylanmasına neden oluyordu. Ensesini kaşıdı ve karşısına bakmaya devam etti. Sırt sırta, kol kola değerek oluşturdukları çemberin etrafını siyah cübbeli melezlerin varlığını görebiliyordu. Hissedebiliyordu. Asasını tam karşısındaki siyah karaltıya doğru yönlendirdi ve haykırdı. 'Relashio.'
Obelia Aedon
Obelia Aedon
Mesaj Sayısı : 78
Kayıt Tarihi : 07/04/12

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Salı Nis. 10, 2012 6:16 pm
Oluşturdukları çemberi saran melezler, ikinci bir çemberin oluşmasında görev almışlardı. Giydikleri siyah cübbelerle ağaçların içinde görünmeleri zorlaşıyor olsa da genellikle Hogwarts çemberinin içinde bulunan kişilerin karşısında bir melez bulunuyordu. Obelia'nın arkasında bulunan bir erkek öğrenci ilk büyüyü yolladı. Hangisini yaptığı hakkında bir fikri yoktu ama büyünün tutmuş olmasını diliyordu. Sayıca onlarla eşitlerdi veya daha azlardı. Emin değildi ama herkes, şu anda elindeki bütün yetenekleri sergilemek zorundaydı. Bu zamana kadar öğrendikleri ne varsa göstermek zorundaydılar. Bilgeliğin Gücü'nü uzattı ve tam karşısında duran melezi hedef alarak 'Yusvor Avorus Maxima' Profesör, öğrencilerine güveniyordu. Eğer şans bugün onlardan yana olursa, her şey daha güzel olacaktı.


En son Obelia Aedon tarafından Salı Nis. 10, 2012 6:39 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Floja Feodora
Floja Feodora
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 386
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Lakap : Kötü Kurt.

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Salı Nis. 10, 2012 6:24 pm
Tüm öğrenciler çember oluşturmuştu. Gözlerim her yerde Euterpe’yi arıyordu. Ona bir şey olacak diye deliriyordum. Çemberin diğer ucunda onu görünce, hemen yanındaki yerimi aldım. “Hadi Tanrıça. Onlara kim olduğumuzu gösterme vakti geldi.” Yüzümü etrafımızı sarmış olan cüppeli adamlara çevirdim. Onların bakışları ne kadar sinsi olursa olsun, düşmanını küçümsemeyi biliyordum. Onları küçümsemeyecektim. Sadece onlardan daha avantajlı olduğumu kendime tekrar hatırlattım. Elimi Eu’nun omzunda iki kere patpatladım. Arkadan kulağıma çalınan seslerden, diğerlerinin çoktan saldırılara başladığını anlıyordum. Sol elimdeki Ölüm Senfonimi tekrar şaha kaldırdım ve haykırdım. “EVERTE STATUM!”
Veronica N. Folchart
Veronica N. Folchart
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 25
Kayıt Tarihi : 07/04/12
Yaş : 27

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Salı Nis. 10, 2012 6:32 pm
    Küçük doğa gezisine başlayalı 2 gün olmuştu ve bütün saçma kurallar -erken yat, yemek saat yedide, arkadaşının kafasını uçurma- şimdiden Veronica'ya sıkıcı gelmeye başlamıştı. Aslında belli etmeyi sevdiğinden daha zeki biriydi ama bu bir inek -nerd- olduğu anlamına gelmiyordu ve eğlencesine düşkün olduğu da bir gerçekti. Madem okulun bir kısmı yeşilliklerin içinde takılmayı seçmişti, neden biraz eğlenmiyorlardı ki? Can sıkıntısını önlemek için gruptan uzaklaştı ve bir kayanın üzerine oturdu. Dalgın bir şekilde üzerindeki yaprakları alıyor ve yere atıyordu. Yağmur yeni durmuştu ve her tarafta -her zamanki gibi- ıslak odun ve kuru yaprak kokusu vardı. Aniden bir çığlık ile başını kaldırdı. Birkaç koşturan insan ve alev almış odunları görünce ayağa fırladı. Biri ona çarpıp koşmaya devam ederken ne yapacağını bilemez bir şekilde asasını çıkartıp onu takip etti. Bir süreliğine kargaşadan uzaklaşması, sakinleşip adamakıllı düşünmesi şarttı. Olabildiğince çevik bir şekilde yıkılmış kütüklerin ve çalıların üstünden atlayıp batı olduğunu tahmin ettiği yöne doğru koştu.
Euterpe Châtillon
Euterpe Châtillon
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 975
Kayıt Tarihi : 07/04/12
Yaş : 29
Lakap : Persephone, müzik tanrıçası, eu.

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Salı Nis. 10, 2012 6:33 pm
    Ayakları ve elleri ruhunun müziğine ayak uydururken, içinde attığı çığlıkları dışarıya vurmamaya çalışıyordu. Uzun ince parmakları Sonsuz Cehennemi sıkı sıkı sararken korku denen şey içinde yoktu. Sadece daha çok hırs ve intikam ateşi ile yanıyordu. Dostunun sesini duyar duymaz, dudaklarına bir gülümseme yayıldı ve gamzeleri belirginleşti. Floja’ya ayak uydururken bu sefer can alıcı büyüsünü yapmaya hazırlandı. Melodik sesini bozmamaya dikkat ederek mırıldandı. ‘‘Bombarda!’’
lleana Stauss
lleana Stauss
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 261
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Nerden : Vatikan.

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Salı Nis. 10, 2012 6:38 pm
Yüzümün etrafında sarı bir perde misali dökülen sarı saçlarımı kulaklarımın ardına iteliyorum önce. Hareketlerime bir türlü engel olamadığım endişe hakimken, elimden geldiğince diğer cadı ve büyücülere yakın olmaya çalışıyorum. Kuru dudaklarım sıkıca birbirine baskı uyguluyorlar. Bakışlarım en ufak detayı görmek istermiş gibi odaklı. Siyah cüppeli şahıslar, endişemi bir nebze dahada arttırıyorlar. Kalbimin göğüs kafesimin altında delicesine çarpmasına rağmen, küçücük bir an için bile olsa, kaçma fikri geçmiyor düşüncelerimden. Her şey olabilirim. Bir yalancı. Bir ahmak. Bir sürtük. Ama bir korkak olarak anılmayacağım, hayır. Stratejik açıdan oluşturulan çemberin herhangi bir noktasına katılıyorum bende. Nerede, kimin yanında durduğum umurumda bile değil şuan için. Tamamen saldırıya odaklanmış durumdayım. Bildiğim büyüler, eski bir kum saatinde oradan oraya uçuşan amansız kum tanecikleriymişçesine beliriyor zihnimde. İçlerinden birinde karar kıldığımda, hedefe kilitleniyor bakışlarım. Her saniyenin bizim için ne kadar önemli olduğunun farkındayken, duraksıyorum birkaç saniye olsun. Parmaklarımın arasında sıkı sıkıya tuttuğum asama uyguladığım baskı artıyor. Ayakkabılarımı giyiyorum, dans başlasın! “İmferedem Secrum!” Aklıma gelenler arasından seçtiğim büyü, dudaklarımdan çıkar çıkmaz benim bile kanımın donmasına neden oluyor. Ne büyük ironi ama!
Riçırd
Riçırd
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 254
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Salı Nis. 10, 2012 6:48 pm
    Yüzünü gıdıklayan küçük yağmur damlacıklarının rahatsızlığı dışında, gözüne vuran güneş ışığı zaten yeterince bozmuştu genç çocuğun moralini. Her zaman rahat ve lükse alışık olduğu için en başından beri bu kamp işini oldukça saçma ve rahatsız edici buluyordu. Sevgili kız kardeşinin doyumsuz sesi aklına geliverdi. Haydi Richard, biraz eğlenelim. Eğitim alanında savaşmaktan daha eğlenceli değil mi? Aslında çok daha eğlenceliydi. Chancellor malikanesinin eğitim stadında kılıç kullanmak, burada böceklerle sevgili ve zehirli otlarla kan kardeşi olmaktan çok daha zevkliydi. Yine de her zaman olduğu gibi Mischa'nın dediğini yapmıştı işte. Şimdi ise etrafına baktığında büyük bir karmaşa görüyordu. Beyninde renkli bir rüya halinde dolambaç olup, keşmekeş görünen kamp alanı; bir an olsun oğlanı şaşırtmıştı. Bazı barınakların yanıyor oluşu, Mercier hatunlarının da tiz çığlıkları ortalığı birbirine katmıştı.

    Bu Chancellorlar için ilk değildi. O kadar çok talime tutulmuşlardı ki, bu saldırı da küçük bir oyun gibi geliyordu ona. Boğazına takılan pis düğümü yere tükürerek burnundan soludu. Melezlerden nefret ediyorum. Uzun, ak asasını belinden çıkartarak etrafını süzdü. Tabi ki de korkak değildi. Kalıp savaşacaktı. O anda tek düşündüğü şey Mischa idi. Kızın korunmaya ihtiyacı olduğundan değil tabi, Mischa istese oradaki herkesi yakıp küle çevirebilecek korkunç bir cadıydı. Sadece birlikte hareket etmeleri gerekiyordu. Kendi malikanelerindeki her oyundaki gibi arkalarını kollamaları gerekiyordu. Hızla kamp alanında kız kardeşini ararken önüne bir anda çıkıverdiğinde şaşırdı. Ardından ise yüzüne pis bir sırıtış konduruverdi. " Gerçekten eğlenceli olacak hayatım. "
Iris Johanssen
Iris Johanssen
Hufflepuff IV. Sınıf
Hufflepuff IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 117
Kayıt Tarihi : 07/04/12

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Salı Nis. 10, 2012 6:51 pm
Bunu yapmaktan nefret ediyordu ama asıl savaştan geride kalmıştı. Paolo onu savaştan uzağa, ormana doğru sürüklemişti. Çocuk onu sürüklerken Meadow ondan kurtulmaya çalışmıştu ama Paolo ısrarcıydı. Meadow bir an onu sersemletip kaçmayı bile düşünmüştü ama Paolo onun değer verdiği nadir insanlardan biriydi ve ona zarar veremezdi. Birkaç denemeden sonra Paolo'nun onu ormana doğru yöneltmesine izin verdi. Savaşın sesleri kulaklarından eksik olmuyordu. Meadow savaştan uzaklaştığına sevinmeye bile başlamıştı. Paolo'nun kollarından kurtulup asasını cebine soktu. "Kendim yürüyebilirim herhalde." dedi ona gülümseyerek. Aslında Paolo'ya teşekkür etmesi gerektiğini biliyordu ama nasıl yapacağını bilemiyordu. Birine özür dilemeyeli uzun zaman olmuştu. Bu kabalığından değil, kimseyle doğru dürüst konuşmamış olmasından kaynaklanıyordu. Paolo'nun yüzüne ormanda onu sürüklemeye başladığından beri ilk defa baktı ve kaybolduklarını anında anladı. Paolo'nun kafası karışmış görünüyor, sağa sola bakınıyordu. Meadow her zaman harika duyması ile övünmüştü küçükken. Kulaklarının eskisi kadar iyi duyduğunu, çok uzakta olduğu anlaşılan sesleri duyunca anladı. Daha çok... Ayak sesleri gibiydi ama kimin ayakları bu kadar büyük olabilirdi ki? Ne olduğunu anlayınca gözleri şaşkınlıkla açıldı. Hemen Paolo'nun kolunu tuttu ve bir ağacın ardına sürükledi onu. Dev sandığından da yakındı, ağaçların arasından onu görebiliyordu. Etrafta başka büyücülerin olup olmadığını merak etti bir an. Ama düşünmeye zamanı yoktu. Asasını çıkardı ve deve doğrultu. Aralarındaki mesafenin büyünün isabet oranını düşünmeyeceğine inanarak "Impedimenta!" diye bağırdı.
Petre Piedmon
Petre Piedmon
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 209
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Kamp {Polonya - Varşova} Empty Geri: Kamp {Polonya - Varşova}

Salı Nis. 10, 2012 6:55 pm
Ormana kaçanlar dışında çemberde kalarak, melezlere karşı koymak arzusuyla dolup taştı bedeni. Gözleri bir yandan, özelini ararken en sonunda soğuk ellerine temas eden sıcak ellerle; arayış son bulmuştu. Ellerin sahibini arkasına alarak bedenini siper ederken yüzünü ona çevirdi ve fısıldadı. "Bu melezlere hadlerini bildirmeliyiz," kelimeleri dudaklarından yavaş yavaş döküldüğü gibi dostlarıyla oluşturduğu çemberin etrafı daha geniş ve öğrencilerle eşit sayılabilecek bir sayıda melezle kuşatıldığında asasına sarıldı. Karşısındaki bir dişi bir de erkek melezin belirmesiyle başını oynatarak çıtlattı. Bir eli savunduğu cadıda iken, büyüsünü savurdu karşısındakine. "Stupefy!"
Sayfa başına dön
Similar topics
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz