leviathan rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bakanlık Alımları

+12
F. Solomon Grant
Aida Tavityan
Phillipa Ade Castellan
Dr. Dulcamara
Gordon Chesterfield
Priscilla Derichs
Cedric Valentine
Anastasia Lorién Véalidus
Petre Piedmon
Lisbeth Windsor
Klaus Schwarz
Vladimir Vyacheslav
16 posters
Aşağa gitmek
Vladimir Vyacheslav
Vladimir Vyacheslav
Yönetici, Konsey Başkanı
Yönetici, Konsey Başkanı
Mesaj Sayısı : 281
Kayıt Tarihi : 06/04/12

Bakanlık Alımları Empty Bakanlık Alımları

Çarş. Nis. 25, 2012 3:46 pm
Birimler;
xDestek Kadro
xUluslararası Sihirsel Birliği Dairesi
(Marquesa Ceasario ~ Uluslararası Sihirsel Birliği Dairesi Başkanı)
xSihrin Uygunsuz Kullanımı Dairesi
xEsrar Dairesi
(Eva Beauvier ~ Esrar Dairesi Başkanı)
xSihirli Kanun Yürütme Timi (Summer Austén Jagdlòr ~ Sihirli Kanun Yürütme Timi) Başkanı)
xBüyüceşûra
xSihirli Kazalar ve Felaketler Dairesi
(Vinj Géprt - Sihirli Kazalar ve Felaketler Dairesi Başkanı)
xSihirli Yasal Yaptırım Dairesi
(Vilcjo Vilhelmo ~ Sihirsel Yaptırım Dairesi Başkanı)
xSihirli Yaratıkların Düzenlenmesi ve Denetimi Dairesi
xSeherbaz Bürosu
xUnutturma Ekibi
(Marquéz Slorkié ~ Unutturma Ekibi Başkanı)


Kod:
[list][size=10][b]Karakteristik Özellikler:[/b]
[b]Karakter Yaşı:[/b]
[b]İstenilen Bakanlık Mevkii:[/b]
[b]Örnek Rp:[/b] [/size][/list]
Klaus Schwarz
Klaus Schwarz
Seherbaz
Seherbaz
Mesaj Sayısı : 28
Kayıt Tarihi : 25/04/12

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Perş. Nis. 26, 2012 12:23 am
:: Çocukluğundan beri onu öldürmeyen her şey güçlendirmiştir. Ruhunda açılan yaralara her defasında tuz basıp yakmış, acıyı iliklerine kadar hissetmiş ve tüm bunlara göğüs germiştir. Yıllar, onu duygusuz bir adama dönüştürmüştür lakin ruh eşini, bazı sebeplerden dolayı kendi elleriyle öldürdükten sonra durulmuş, sakin bir hayat yaşamaya başlamıştır. Pes etmek nedir bilmeyen inatçı keçinin tekidir. Bir şeyi istiyorsa onu elde edene kadar peşini bırakmaz, gerekirse bu uğurda can verir.
:: 34.
:: Seherbaz.
:: Jason Tyler Lloyd diğer karakterim, onunla bir örnek rp yollamıştım zaten.

Lisbeth Windsor
Lisbeth Windsor
Sihirli Yasal Yaptırım Dairesi Çalışanı
Sihirli Yasal Yaptırım Dairesi Çalışanı
Mesaj Sayısı : 183
Kayıt Tarihi : 25/04/12
Nerden : Nehirlerin üzerinden, ağaçların arasından.

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Perş. Nis. 26, 2012 12:44 pm
    Karakteristik Özellikler: Ailesinin soyu Kraliçe Elizabeth'e dayanmaktadır ve Lisbeth kraliyet kanının asaletini taşımaktadır. Hareketleri zarif ve ince, ses tonu yumuşak, tavırları hayranlık uyandırıcıdır. Çocukluğundan beri başarılı olmak için, her konuda mükemmel olmak için yetiştirilmiştir. Özel eğitimin kazandırdığı her faydayı kullanır. Sakindir, ağırbaşlıdır ve her zaman konuşabileceğiniz bir arkadaştır. Sıcakkanlı ve uysal olmak için yetiştirilmiştir, öyledir de.
    Karakter Yaşı:25
    İstenilen Bakanlık Mevkii: Sihirli Yasal Yaptırım Dairesi çalışanı
    Örnek Rp:
    Micheline Maurer diğer karakterim ve özel karakterlerden Thor da benim karakterim.

Petre Piedmon
Petre Piedmon
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 209
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Perş. Nis. 26, 2012 2:34 pm
İki rütbe de veriliyor.
Anastasia Lorién Véalidus
Anastasia Lorién Véalidus
Başseherbaz
Başseherbaz
Mesaj Sayısı : 23
Kayıt Tarihi : 25/04/12
Yaş : 27
Nerden : İstanbul
Lakap : Anna, Annie, Loth, L, An, Lor, Nastasia.

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Paz Nis. 29, 2012 8:01 pm
    Karakteristik Özellikler: Öncelikle biraz soğuk bir görüntü sergileyebilir dışarıdan. Ama yine de eğlenceli, esprili, sevdiklerine fazla önem veren, oldukça zeki-oldukça derken baya bir zeki yani, övünmek gibi olmasın-, bazen Sherlock gibi patavatsız olabiliyor kendisi. Ondan sonra burnunun dikine giden biri. Başkaları için hayatını ortaya koyuyor sadakatini sorgulamazsınız herhalde. İkizi için her şeyi yapar. Kolay kolay güvenmez, güvendi mi de tam güvenir. Bu konuda biraz hassas o yüzden güveninin sarsılmaması çok önemli. Yine de kolay affeden bir yapısı var -tamam itiraf ediyorum o kadar da kolay değil-. Ama hiçbir zaman unutmaz. Bazı günler çok huysuz olur, işte o zaman çekilmez. Herkese, her şeye laf atar falan. İnsanları güldürmeyi sever, bunda gayet de başarılı. Kendi yüzünde de her daim bir gülümseme bulunur. İkiziyle dalga geçmeye bayılır. Çok patronluk taslayan biri değildir fakat yeri geldiğinde otoritesini kullanmaktan çekinmez.
    Karakter Yaşı: 30
    İstenilen Bakanlık Mevkii: Başseherbaz (Rütbe sahibinin haberi var. Kendi rütbesinin 'Seherbaz' yapılmasını istiyor.)
    Örnek Rp:
Petre Piedmon
Petre Piedmon
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 209
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Paz Nis. 29, 2012 8:02 pm
Hallediliyor.
avatar
Cedric Valentine
Sihrin Uygunsuz Kullanımı Dairesi Başkanı
Sihrin Uygunsuz Kullanımı Dairesi Başkanı
Mesaj Sayısı : 4
Kayıt Tarihi : 15/04/12

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Perş. Mayıs 03, 2012 6:38 pm
    Karakteristik Özellikler: • Öncü bir ruha sahiptir. Hevesli, enerjik, atılgan yapısıyla başka insanların kolay kolay cesaret edemeyeceği işlere kalkışır. Bunun temelinde rekabetçiliği, cesareti, güveni, kararlılığı ve yenilgiden korkmaması yatmaktadır. Pratik, öğüt dinlemeyen tabiatı yüzünden kendini birçok defa güç duruma düşürmüştür. Başına buyruktur, kendince ve çoğu zaman bencilce hareket eder. Risk almaya bayılır, önüne çıkan fırsatları değerlendirir. Kararlıdır, ancak her zaman için plansızdır. Amacı için ne gerekiyorsa yapar, anında karar alır ve uygulamaya koyar. Onu yolundan saptırmak oldukça güçtür. Düşüncesizdir. Yaptıklarının sonucunu, söylediklerinin kırıcılığını, insanların duygularını düşünmez. Bunun altında da umursamaz olması yatıyordur, dünya yansa pek de umurunda olmaz. Güvenilmezdir, gerekiyorsa büyük bir ustalıkla yalan söyler. İnsanlar onu çoğu zaman hayır diyemez, kelimelerle oynar, insanları iyi tanır ve onlara istediklerini verir. Büyüdüğü yıllar boyunca insanları gözlemlemiş, küçücük yaşında insan sarrafı olup çıkmıştır. Özgürlüğe olan aşkı, o daha henüz küçük bir çocukken başlamıştı ve kesinlikle en nefret ettiği şey, özgürlüğünün elinden alınması. Patronluk taslayanlardan, emir verenlerden tiksinir adeta, onlardan olanca uzaklaşır. Konu ikiz kız kardeşi olduğunda Järvin tüm kişiliğinden sıyrılır; ciddi, sorumlu, korumacı ve düşünceli birine dönüşür, zira tek varlığı o.
    Karakter Yaşı: 30
    İstenilen Bakanlık Mevkii: Sihrin Uygunsuz Kullanımı Dairesi Başkanı
    Örnek Rp:
Lupin Santana yan karakterim
Priscilla Derichs
Priscilla Derichs
Yönetici, Selfier IV. Sınıf
Yönetici, Selfier IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 424
Kayıt Tarihi : 08/04/11
http://orenthia.my-rpg.com

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Perş. Mayıs 03, 2012 6:48 pm
Rütbe verilmiştir.
Gordon Chesterfield
Gordon Chesterfield
Seherbaz
Seherbaz
Mesaj Sayısı : 2
Kayıt Tarihi : 04/05/12

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Cuma Mayıs 04, 2012 10:18 pm
    Karakteristik Özellikler: İlerleyen yaşına rağmen kuvvetini yitirmemiş, çelik gibi sinirlere sahip bir eski topraktır. Hayatının her döneminde kararlı ve fazlasıyla inatçı olması arkadaş edinmesini güçleştirir. Kuralcılığı bir takıntı hâline getirmiştir. Kırarmış sakalları, sigaradan sararmış dişleri, her daim bakımsız ve yağlı saçları, pejmürde giysileri ve delici bakışlarıyla çoğu kez tekin olmayan bir izlenim uyandırır. Bu bakımsız ve sefil görünüşünü kafasına takmaz. Aksine mesleği için bir avantaj olarak görmektedir. Ne kadar kendine itiraf edemese de, en büyük korkusu kadınlardır. Şimdi yalnız olması da bu korkudan kaynaklanır.
    Karakter Yaşı: 52.
    İstenilen Bakanlık Mevkii: Seherbaz.
    Örnek Rp: Sonsuzmuş gibi görünen o karanlık yine kuşatmıştı kasabayı. Evlerin ışıkları birer birer sönerken, sokak lambalarının aydınlattığı meydandan uzaktaki mezarlığın tek aydınlanma umudu sadece kapısına vuran bozuk lambaydı. Ormanın o kendine has, belirli bir düzenle yankılanan uğultusunu bastırmak istercesine havlayan Rufus, mezar taşlarının arasında koşuşturarak sahibine yol gösteriyordu. O da ihtiyar adam gibi her gece buraya gelmeye alışmıştı. İlerleyişleri mezarlığın sonundaki iki eski taşın önünde son buldu. Rufus'un hırıltılarına aldırmadan elindeki eski feneri Rose'un adının yazılı olduğu eski mezar taşının üzerine koydu. Ateşi titriyordu ve sadece çevredeki birkaç mezarı daha aydınlatabiliyordu. Rose McGregor yazısına dokunmaya çalışan ellerinin titreyişine bir kez daha engel olamıyordu. Richard kendini daha fazla sıkmadan birkaç damla gözyaşının yanaklarından süzülerek sakallarına karışmasına izin verdi. Kısa süren bu huzurlu anda gözleri kapalıydı ve Rose'un muhteşem güzelliği zihninde canlanıyordu. Kızıl saçları beline kadar uzanan, beyaz tenli kadın; ve Angela'nın gülüşü hâlen kulaklarında çınlıyordu. Gören herkesin aynı annesi dediği, hayatı yaşamaya değer kılan en değerli varlıkları; kızları... Bakışları Rose'un mezarının yanındaki daha küçük olan taşa kaydığında dizlerinin bağı çözüldü. Şimdi ihtiyarın çaresiz başı, yaşamını anlamlı kılan varlıkların bu dünyada bıraktıkları sembolik taşların arasındaydı. Evet semboliklerdi, çünkü katledildikten sonra yakılan iki bedenden geriye sadece bir harabe ve küller kalmıştı. Şu an içinde bulunduğu hâli anlıyormuş gibi sesler çıkaran Rufus, destek olmak ister gibi yanına sokuldu. Mezar taşlarından aldığı destekle doğrulan Richard'ın yüzüne bir tebessüm yerleşmişti. "Meleklerim! Tanrı sizinle olsun... Ve cennetinden ayırmasın." Tekrar diz çökerek hayatının bir parçası olan bu mezar taşlarına, 33 yıldır her ayrılışında yaptığı gibi birer öpücük kondurdu. Yıllardır ailesine olan hasretini böyle gidermeye çalışan bir ihtiyarın klasik sözleri, dudaklarının arasından fısıltı şeklinde dökülüverdi: "Huzur içinde uyuyun." Doğrulmaya çalışırken bir eliyle feneri kavramıştı. Son yıllarda körelen inancını ayakta tutan tek şey, sık sık tekrarlanan cenaze merasimleri ve merhumların ailelerine duyduğu üzüntüydü... Kulübeye giden en kısa yolu her zamanki gibi Rufus gösteriyordu. Birkaç metre ileride alışık olmadıkları bir şey gördüler. Eski bir mezarın başında duran genç adam silüeti ilk önce köpeğin dikkatini çekmişti. Birkaç defa uyarı niteliğinde havlayan Rufus, ihtiyar feneri ileri uzattığında sustu ve kesik kesik hırlamaya başladı. Cılız ışık genç bir adamın yüzünü aydınlatıyordu. Richard gözlerindeki hüznü ilk bakışta okuyabiliyordu. Gecenin bir vakti mezarlıkta, feneriyle çıkıp gelen gizemli adam yerine çok defa konmuştu. Fakat bu sefer öyle olmadı ve genç adam yüzüne, hüznünü saklamak isteyen bir sertlikle bakıyordu.

    Gece ilerledikçe soğuyan rüzgâr, gür sakallarının sıcak tuttuğu yüzünde bulduğu boşluklara var gücüyle sızıyordu. Buraya gelen ziyaretçilerden nazik bir tavır beklemiyordu, onun için gencin sert çıkışına aldırış etmedi. "İşine bak ihtiyar!" Sakalların arasından oldukça zor seçilen mimikleri genç büyücüyü yanıltabilirdi, fakat ıssız mezarlıkta yankılanan kalın sesinden yükselen kahkaha ona yanılmadığını göstermişti. Richard'ın yorgun gözleri genci seçemediği için feneri biraz daha yaklaştırdığında esmer büyücünün elindeki asayı da seçebilmişti. Ona karşı tek savunması kulübenin duvarına asılı olan çifte tüfeği iken ağzından çıkan kelimelere dikkat etmeliydi. "Benim işim bu evlat." Sanki nerede olduklarını göstermek niyetiyle etrafına bakındıktan sonra bekçilere has bir durum olarak görülen gece fenerini gözüne sokmak ister gibi salladı. Bununla beraber mezarlığı aydınlatan ışık da titremişti. Şimdi öncekinden daha anlamlı bakmaya başlayan genci inceliyordu. Odaklanmış olduğu mezar taşına ihtiyar da bakmaya başladı. Üzerindeki yazıları seçemiyordu. Genç büyücünün mezara, Richard'ın da ona bakarak geçirdiği dakikalar boyunca sessizliği sevmeyen Rufus'un havlamaları nemli taşların arasında yankılandı. Etrafta defalarca turladıktan sonra temkinli bir şekilde yabancıya yaklaşan köpek, çok geçmeden onu koklamaya başlamıştı. Kalın paltosunun ceplerini karıştıran bekçi, Rufus'un yeni icat ettiği tanışma merasimini izledi. Eline geçirdiği metal rengi adî tabakayı çıkartırken genç adamın kendisini izlediğinin farkında olmadan bir sigarayı dudağına kıstırmıştı. Göz göze geldiklerinde ona da bir tane uzattı. İkisi de konuşmayı sevmiyor gibiydi. Bu yüzden sadece sustular. Richard'ın sigarasını yakmak için bir de çakmağını araması gerekiyordu. Bunu fark eden büyücü seri ve pratik bir asa hamlesiyle dudaklarında duran tütünü ateşe verdi. Dibinde oturuyor olsa da, genç büyücünün uzun zamandır bakmakta olduğu mezar taşına bir kez olsun kafasını çevirip bakmamıştı. Bu kadar yakınken üzerindeki yazıları da görebilirdi, ama yapmadı. Başkalarının hayatlarına karışmak gibi bir huyu yoktur. Ciğerlerine dolan zehrin kana karıştığı o birkaç saniyelik zaman diliminin ardından diline hakim olamamıştı. "Yakının mı?" Ciğerlerine dolan duman tekrar atmosferle buluştuğunda eski yoğunluğunu kaybetmiş vaziyetteydi. Mavimsi bir griliği olan zehrini yitirmiş nikotin artıkları çevrelerinde süzülürken, üzerlerine yağmaya başlayan kar taneleriyle hiçbiri istifini bozmadı. İhtiyarın eski beresinin yanlarından sıyrılarak omuzlarına dökülen saçları ve kırarmış sakalının bir kısmı kısa sürede ince, beyaz bir tabakayla örtülmüştü. Askıda kalan sorusuna gelen cevap geç de olsa Richard'ın beklediği türden bir hüznü barındırıyordu. "Evet... Babam." O anda düşünceleri tekrar karısına ve çocuklarına kaydı. Her cenazede, her ölüm haberinde, her taziyede; hep aynı duyguları hissederdi. Babasının haç şeklindeki mezar taşını silmekle uğraşan çocuğu izliyordu şimdi. Parmaklarının arasında tüten sigaradan rahatsız olmuştu. Ona kendisi uzatmamış olsa "Elindekini söndür çabuk!" diyebilirdi. Fakat genç adamı daha yeni tanıyordu ve daha dikkatli bakınca yüzündeki kirli sakalların da farkına vardı. Yaşı o kadar da küçük sayılmazdı. Dudaklarının arasından yükselirken ağzının içine düşen bıyıklarının filtrelediği cilveli duman, ihtiyarın hüznünü de beraberinde götürüyordu. Ölü bedenlerden hayat bulan toprağa takıldı gözleri. Az önce incecik olan kar tabakası kısa sürede yükselmişti. Şimdi sadece izmaritten ibaret kalan sigarayı yere attığında, garip bir sönme sesi geldi. Oturduğu soğuk taştan kalkarak üzerine çullanan beyaz lekeleri silkeleyen Richard, sadık köpeğinin de hareketlenmesini sağladı. Genç adam bu hareketlenmeye bir anlam verememiş gibiydi. İhtiyar, kendini bu kederli ortamdan uzaklaştırmak istercesine fenerini de alarak mezardan birkaç adım uzaklaştı. Büyücünün bu durumu anlamamasını ümit ediyordu. Fenerini karanlıkta kalan yabancıyı aydınlatmak için bir kez daha uzattı. "Üşüyeceksin evlat... Kulübemde yanan bir şömine ve sıcak çorba bulabilirsin." Kalın sesinde anlam veremediği bir çekingenlik vardı. Bunun sebebi yıllardır bir misafiri olmaması ya da yalnızlığa alışmasıydı belki de.

    Her zaman önden gitmesine alıştığı sadık dostu Rufus'un arkadan, yabancının etrafında koşuşturarak gelmesi ihtiyarın beklemediği bir durumdu. El feneriyle yolunu doğrultmaya çalıştığı zaman zarfında kulağı, arkasından işitilen ayak seslerine odaklanmıştı. Bir an duraksadı ve arkasındaki seslerin kesilişini işitti. "Richard diyebilirsin..." İlginç bir tanışma olmuştu doğrusu. Genç adamın ismini dahî bilmediği bir bekçinin kulübesine misafir olmak istemeyeceğini düşünen ihtiyar, garip bir tanışma diyaloğu yaratmıştı. Yürüyüşleri mezarların arasındaki küçük ağaçların sonundaki, en büyük olan ağacın önünde son buldu. Fenerin cılız ışığı vurmadan önce varlığı sezilemeyen kulübenin kapısı, Richard'dan önce köpeğin uyguladığı baskıyla ardına kadar açıldı. Yüzüne vuran sıcak havayı içine çeken ihtiyar, şöminenin üzerindeki tencereden yükselen kokuyu rahatlıkla seçebiliyordu. Feneri girişteki masanın üzerine bırakırken ağır adımlarla şömineye doğru ilerledi. Eline geçirdiği maşayla ateşi tekrar canlandırmaya çalışıyordu. Tek odalı kulübede duyulan çatırtıları kapanan kapının gıcırtısı takip etti. Meraklı gözlerle yeni tanıştığı ihtiyarın kulübesini inceleyen büyücünün şaşkınlığı yüzünden okunabilirdi. Eski bir yatak, bir masa ve kulübenin tek penceresinin karşısında duran koltukla mobilyadan tasarruf edilmiş bu odayı çağdışı bulmuş olmalıydı. Tabakasından bir sigara daha çıkaran Richard masanın üzerinde unutmuş olduğu çakmağıyla ateşlerken, genç adamı izliyordu. Maruz kaldığı ateş ile zamanla kararmış olan eski maşayı tekrar eline alan ihtiyar, közleri deşmeye devam etti. Yanmasın diye büyük bir özen gösterdiği sakallarını canlanan alevden uzak tutuyordu. Etrafa saçılan minik kırmızı parçacıklara aldırmadan, bıyıklarının altına saplanmış gibi duran sigaradan güçlü bir nefes daha aldı ve kısık gözlerle adamı süzmeye devam etti. Verdiği klasik misafir tepkisine bıyık altından gülmüştü. Richard'ın bu fazlasıyla sade, mugglevarî yaşantısı genç büyücüye nasıl güzel gelmişti ki? İhtiyar sorgulayan bakışlarını gencin üzerinden alarak tekrar közlere yöneldi. Aklının bir köşesinde, ne kadar inkâr etse de sürmekte olan sihir yaşantısına dair puslu anılar canlanmıştı. Sihir Bakanlığı, devam eden Hogwarts düzeni; şimdi hepsi ona ne kadar yabancıydı... "Burada sıkılmıyor musun? Ailen falan yok mu?" Yanına diz çöken, daha ismini bile bilmediği büyücünün sert bir tokat etkisi yaratan sorusuna tekrar canlanmış olan ateşi hiddetle deşerek bir anlamda karşılık vermiş oldu. Birkaç saniye sonra, verdiği tepkinin ahmak bir ihtiyara yakışacak cinsten olduğunu anlamıştı. Elindeki maşayla eski düzenini yitiren közleri düzeltmeye çalışıyordu. Bu manevrasıyla gücünü yitirmek yerine hiddetlenen alevleri kendi hâline bıraktı ve birkaç eklem sesiyle doğruldu. Dudaklarının arasındaki yarım kalmış sigarayı alevlerin içine atmıştı. Her zaman ateşe yakın olan koca yastığına kıvrılan köpeğin bitkin homurtuları eşliğinde şöminenin üzerindeki paçavralarla ellerini örten Richard, sıcak tencereyi alarak hızlıca masaya bıraktı. Bu hareketi esnasında çalkalanan yahni şans eseri dökülmemişti. "Buradayım, çünkü ailem de burada." Bu konu hakkında konuşmak istemiyordu. Düzensiz bir şekilde çakılmış rafların birinden aldığı tabakları masaya gelişigüzel koydu. Buharı tüten tencereye merakla bakan Jack, ihtiyarın aşçılığına güvenmese de gelen kokulara hayır diyememişti. Genç adama davetkâr bir bakış attıktan sonra tekrar raflara yönelen Richard, iki kaşık ve bir kepçeyi zor da olsa bulabildi. Hasarlı görünen sandalyelere kurulduklarında, Rufus da bitkinliğinden eser kalmamış bir şekilde havlayarak masanın etrafında dolanıyordu. Tabaklara dökülen sıcak yahniden özenle seçtiği birkaç parça eti Rufus'un tabağına attıktan sonra rahatça yiyebilecekleri sessiz bir ortam nihayet oluşmuştu. Masanın altında duran kasadan çıkardığı ekmeği ikiye bölerek büyücünün önüne bırakan ihtiyar, hâlâ davet eder gibi bakıyordu. Yahniden aldığı ilk kaşıktan sonra çekingenliğinin yerini, açlık alan genç adamın iştahı görülmeye değerdi. Uzunca bir süre odada kaşıkların bakır tabaklara çarpmasından çıkan metalik ses ve çiğneme seslerinden başka bir şey duyulmamıştı. Tabağındaki etleri çabucak bitiren Rufus devamını istermiş gibi tekrar döndüğünde, tencerede kalan birkaç parça eti de ona verdiler.

    Her zaman kendine ve Rufus'a yetecek kadar yemek yapan Richard, beklenmeyen misafiri karşısında yetersiz kalan yahniyi daha çok ekmek yiyerek bastırdı. Şu anda kendisinin ya da Rufus'un doymuş olması değil, önceliği misafiriydi. Tencerenin dibindeki suyu misafirinin tabağına dökmeye çalışırken tekrar başlarına üşüşen Rufus huysuz havlayışıyla onu durdurmak ister gibiydi. İri cüssesine rağmen masaya çıkabileceğini bildiği köpeğine bu aksiyonu yaşatmamak adına tencereyi yere bıraktı. Hemen içine dalarak dibindeki suyu yalamaya başlayan köpeğin çıkardığı şapırtılar, kızmasına rağmen ihtiyarı güldürmüştü. Jack de ona eşlik eder gibi sırıtarak köpeğe bakıyordu. "Rufus, seni ihtiyar! İştahın yüzünden misafirimiz aç kaldı." Üzerindeki ince kar örtüsü eriyerek, geride zayıf bir ıslaklık bırakmıştı. Eski beresindeki neme aldırış etmeden çıkarıp yatağa fırlatan Richard'ın omuzlarına dökülen uzun saçları ortaya çıktı. Yaşına göre fazlasıyla siyah kalması bir yana, oldukça da gürdü. Önce saçlarından başlayarak sakallarına kadar sıvazladığı ellerinde beklediği kar ıslaklığı olmamıştı. Az önceki ateşle olan münasebeti esnasında kuruduklarını anladı. Yabancının hâlâ bir cevap beklediğini biliyordu ve bu yüzden masanın üzerindeki boş tabağa bakarak düşüncelere dalmış gibi yaptı. Kısa süre sonra bu başarısız oyunculuk, yerini gerçek düşüncelere ve anılara bırakmıştı. O anda Richard, bütün anılarını gömebilmek istedi. Rainpard Mezarlığı'nın diğer bütün sakinleri gibi. Yaşlanmış bir zihin yerine, bunamak yerine toprağın altında olmak...
Dr. Dulcamara
Dr. Dulcamara
Hayalet
Hayalet
Mesaj Sayısı : 263
Kayıt Tarihi : 23/04/12
Nerden : Opera Sahneleri
http://www.filimadami.com/cokuzakbirgalakside/

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Cuma Mayıs 04, 2012 10:21 pm
Rütbe verildi.
Phillipa Ade Castellan
Phillipa Ade Castellan
Büyüceşûra Hakimi
Büyüceşûra Hakimi
Mesaj Sayısı : 28
Kayıt Tarihi : 05/05/12
Yaş : 27

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

C.tesi Mayıs 05, 2012 2:50 pm
Karakteristik Özellikler: Kararlı ve kendine güvenen bir yapısı vardır. Başı dik ve her zaman savaşa hazırdır. Hazır cevap ve zekidir aynı zamanda. Liderlik yeteneği üstündür. Kendisine yapılanları hiçbir zaman unutmaz. Kinci diyebilirsiniz belki ama hafızası bu yönde çok iyidir. Soğuk bir duruşu olsa da onu tanıyanlar ne kadar içten ve dürüst bir insan olduğunu anlarlar.
Karakter Yaşı: 26
İstenilen Bakanlık Mevkii: Büyüceşura -Hakimlik
Örnek Rp:
Olvia C. Rothstein'in yan karakteri.


En son Phillipa Ade Castellan tarafından C.tesi Mayıs 05, 2012 4:07 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Aida Tavityan
Aida Tavityan
Muggle, Mikro İfade Uzmanı
Muggle, Mikro İfade Uzmanı
Mesaj Sayısı : 173
Kayıt Tarihi : 22/04/12
http://www.filimadami.com/cokuzakbirgalakside/

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

C.tesi Mayıs 05, 2012 3:24 pm
Karakter yaşı istenilen mevkii için çok az, bu yüzden kurgusal anlamda açık olacağından rütbeyi veremiyorum. edit- rütbe verildi.
F. Solomon Grant
F. Solomon Grant
Sparrow & Nightingale Antik Kitap ve DVD Dükkanı Çalışanı
 Sparrow & Nightingale Antik Kitap ve DVD Dükkanı Çalışanı
Mesaj Sayısı : 141
Kayıt Tarihi : 09/05/12
Lakap : Freddie.

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Perş. Mayıs 10, 2012 1:00 pm
    Karakteristik Özellikler: Tam anlamıyla bir kapalı kutudur. Ketum ve sebatkardır. Lord Voldemort'un düşüşünden önceki kapalı desteğini düşüşünden sonra da devam ettirmektedir. De Vries hepsinin ortak düşmanı olsa da bir gün Ölümyiyenleri tekrar bir araya toplama hayalini kurar. Ortalıkta "burnunun altında bir tutam tezek parçası varmışcasına" memnuniyetsizlikle dolaşır. Burjuva bir aileden gelmektedir. Hala bekardır ve yalnız yaşamaktadır. Çıkarları dolayısıyla bir evlilik yapabilme ihtimalini her zaman göz önünde bulundursa da söz konusu çıkarlara hizmet eden bir aday olmadığından bu halini sürdürmektedir. Eski Slytherin mezunudur.
    Karakter Yaşı: 33-34-35. Kısmet artık.
    İstenilen Bakanlık Mevkii: Büyüceşura
    Örnek Rp: Wilbur Goldstein'ın ek karakteri.
Franz Bernstein
Franz Bernstein
Büyücü
Büyücü
Mesaj Sayısı : 46
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Cuma Mayıs 11, 2012 5:03 pm
Rütbe verilmiştir.
Behlül Haznedar
Behlül Haznedar
Esrar Dairesi Başkanı
Esrar Dairesi Başkanı
Mesaj Sayısı : 51
Kayıt Tarihi : 13/05/12
Lakap : MOFO derneği kurucusu.

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Paz Mayıs 13, 2012 10:51 am
    Karakteristik Özellikler: Fazlasıyla sakin, ciddi ve olgun. Her zaman zarif bir tebessümle kuşatılmıştır yüzü. Dimdik, sarsılmaz görüntüsü etkileyici ve hayranlık uyandırıcıdır. Onu hiçbir şey incitemeyecekmiş gibi güçlü bir ifadesi vardır. Zeka fışkıran bakışları pek kolay itaat etmez, kandırılması güçtür. Kahkaha attığı hiç görülmemiştir. Zarif ve lirik tavırları oldukça içtendir ama karizmatik hatlarını yumuşatması için dozajında kullanır. Kızdırıldığında cidden korkunç bir insan olabilir.
    Karakter Yaşı: 32?
    İstenilen Bakanlık Mevkii: Esrar Dairesi Başkan'ı olursa süper olabilir, o rütbedeki kişi pek aktif değil gibi hem de. Olmazsa çalışan da olabilir.
    Örnek Rp: Joseph Quinn, Nils Wójcik
Petre Piedmon
Petre Piedmon
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 209
Kayıt Tarihi : 08/04/12

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Ptsi Mayıs 14, 2012 2:05 pm
Rütbe veriliyor.
Lucifer M. Lichtenstein
Lucifer M. Lichtenstein
Melez, Doktor
Melez, Doktor
Mesaj Sayısı : 46
Kayıt Tarihi : 11/06/12
Yaş : 36
Nerden : Cehennemden xD

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Ptsi Haz. 11, 2012 8:02 am
Karakteristik Özellikler: Lucifer'ı pek az kişi, onun hakkında gerçekten bir şey diyebilecek kadar az tanır - ama onu savaşırken görmüş çoğu kişi için adının anlamını hakkıyla taşımaktadır, şeytan. Güçlü ve kolay kolay yıkılmayan bir iradesi vardır ve dünyaya karşı bakış açısı gayet nettir: siyah ya da beyaz. Düşüncelerini ve duygularını tamamen kendine saklar ve ne olursa olsun korumayı başardığı sakin yüz ifadesi onu ele veren başlıca özelliğidir. Kendi bildiği doğrular vardır ve bu doğrular ne şekilde sınava tabii tutulursa tutulsun, kolay kolay vazgeçmeyecek kadar inatçıdır.
Karakter Yaşı: 27
İstenilen Bakanlık Mevkii: Esrar Dairesi Çalışanı

Spoiler:
Aida Tavityan
Aida Tavityan
Muggle, Mikro İfade Uzmanı
Muggle, Mikro İfade Uzmanı
Mesaj Sayısı : 173
Kayıt Tarihi : 22/04/12
http://www.filimadami.com/cokuzakbirgalakside/

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Ptsi Haz. 11, 2012 9:38 am
Petre Piedmon demiş ki:Rütbe veriliyor.
Aren Rista
Aren Rista
Başseherbaz
Başseherbaz
Mesaj Sayısı : 4
Kayıt Tarihi : 18/06/12

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Ptsi Haz. 18, 2012 11:34 pm
Karakteristik Özellikler: Katı kuralları olan, hırslı, tehlıkeden kacınmayan bırıdır. Hayata karsı tahammulsuz ve sabırsızdır. Yıkılmaz tabularını hayyatının her sanıyesınde ozenle ınsa etmıstır. Cıkarları ve tavan yapmıs egosu sevımsızlestırse de cadıyı ıcınde aradıgı denge bulma haraketını destekler. Hırsları buyuktur, her zaman en ustte o olmak ıstemıstır ve ıstedıklerıne ulasmak ıcın turlu entrıkaların kurbanı olmustur kımı zaman. Dısıplın ve mutlak kurallar sayesınde basarı gelecegıne ınanır.


Karakter Yaşı: 30

İstenilen Bakanlık Mevkisi: Başseherbaz

Örnek Rp:


Ölüm, süvarilerini dört nala göndermiş, paslı nefesleriyle ortamdaki oksijeni afiyetle ciğerlerine indirmişlerdi. Vazgeçmeye niyetleri yoktu, her ne olursa olsun buradan sağ çıkmak pek akıl karı iş değildi. Ama imkansızlığa zerre kadar inancı olmayan Mistera hayatta her zaman ikinci bir seçeneğin varlığından haberdardı. Bu ne zaman ne şekilde gelirdi bilemiyordu, geldiğinde anlayacak hassasiyete sahip bir cadıydı. Gözlerini kapadı, kulaklarından Argarot'un kendinden emin sesi gittikten sonra. İki tane birbirinden bağımsız sahneler canlandı karmaşık zihninde. İlk sahnede elindeki içki şişesi reflekslerinin yoksunluğu nedeniyle yere düşmüş yuvarlanmaktaydı. Başı soğuk bir mezar taşına yaslanmıştı genç cadının, ağzından akan salyalar ise mide bulandırıcıydı. Gözlerini yavaşça araladı, nerede olduğunu kestiremedi önce, sonra gizli mabedinde olduğunu fark etti, gözlerini kapadı ve dudaklarında masum bir gülücük belirdi. Soğuk mermer parmak uçlarına her değdiğinde tuhaf bir zindelik veriyordu ona. Bir nevi ruhunun meditasyonuydu. Hiçbir şifalı elin sahip olamayacağı derecede huzur vericiydi. Elini gezdirdi sağa sola, değişen bir şeyin olmaması gerçek bir yuva hissi uyandırmaktaydı kalbinde. Kalbinin atışlarını hissettiği yerdeydi her ne kadar sefil ve acınası halde bile olsa. 'Nadja Nabokov, özledin mi beni biriciğim?' Gökyüzündeki gri bulutlar yeryüzünden usulca dağılırken sessizce göz pınarlarından boşalan yaşlar yerini, üzerinde bozuk bir el yazısıyla kaplanmış parşömene damlayan mürekkebe bırakmıştı. Sinirlendi genç cadı, masanın üzerindeki tokayla topladı siyah saçlarını ve eliyle serinletmeye başladı kendine. Odanın için keman sesleri yükselmekte ve her geçen saniye daha da sinir bozucu olmaktaydı. Tahammül sınırlarının sonuna gelen cadı asasını hızlıca savurdu ve derin bir nefes aldı. Müzik sesini mütakiben parşömendeki bir damla mürekkep de kaybolmuştu. Yetmiş altı sayfalık tutanaklarını sonuncusunu da dosyanın içine koydu ve hızlıca odayı terk etti. Düzgün görünüşüyle dikkat çeken cadı, kendine güvenen bakışlarını etrafa büyük bir tutkuyla savuruyordu. Ayaklarından nükseden topuk sesleri içini gıdıklarken yanına yaklaşan adamı göz ucuyla süzdü ve başını öne eğerek gülümsedi. 'Ben de yemeğe gidiyordum, gelmek ister misin?' Adamın gözlerinin en derinine baktı davetkar bir tonla; 'Neden olmasın?'

İblisin kulak tırmalayıcı sesi beynindeki hücreleri harekete geçirirken gördüğü gündüz düşünden uyanmanın mahsunluğuyla ayağa kalktı. Elinde kaybetmekten korkarcasına tuttuğu asasına saldırı pozisyonu aldırarak iblise ve Argarot'a baktı. Gayri ihtiyari iç geçirdi, ikisinin de hayatlarının güvenliği kendinde olması hem paha biçilemez bir şeydi hem de oldukça korkutucu. 'Zaman korkarak sinmenin vakti değil Mistera kendine gel. Şimdi kendine güveniyorsun ve kılıcı hallediyorsun. Unutma kazanan sen olacaksın.' Kendine telkinler vererek bitirdiği duraksamanın ardından nefes aldı ve neredeyse vermeyi unutarak ayrıldı gizlendiği sütundan. İki gözüyle odaklanması gereken iki şey vardı fakat imkansızlığın verdiği hayal kırıklığıyla idare etmesi zor olanı seçti. Tüm dikkatini iblisten gelebileceklere vererek adımlarını hızlandırdı kılıça doğru, Argarot işini iyi yapıyordu. Bir süre daha böyle direnirlerse mutlak zafer yakındı, tabi işler ters gitmezse. Kılıcın etrafından yayılan sinerji iblisin görüntüsü kadar rahatsız ediciydi. Üzerindeki işaretlere baktı, gerçekten büyüleyiciydi, bir süre gözlerini alamayarak seyretti. Kılıcın etkisine biraz daha kapılıyordu elinde olmayarak. Fakat kadim görevini es geçmeyecek kadar uyanık olan cadı, bir an önce işe başlamanın iyi olabileceğini düşündü Argarot'u da fazla zorlamayarak. Genç büyücünün söylediği, kılıcı yok edecek kelimeleri zihninde yoklamaya başladı. Kendi kendine mırıldanarak; 'Optinera Sari' Başını iki yana salladı, bu denli beceriksiz oluşunu oldukça takdire şayan buldu. Annesi bu halini görse önce sağlam bir alay eder daha sonra ise ateş saçan gözlerle baştan aşağı gözleriyle tarardı narin bedenini. Onaylamadığını belirten bir ses tonuyla birkaç kelime sayar ve susardı, Mistera ise o an yerin dibinde olmak için her şeyini feda edebilirdi. Seslerin suskun senfonisi son notaları da icra ederken birden gözlerini parladı, arkasından yakıcı bir sıcaklık hissetti, saçları hava akımına doğru dalgalandı genç cadının. İçinden akan coşkun ırmak selleriyle beraber dudaklarından döküldü büyülü sözler; 'Optinera Salis...'

Bedeni hırçın bir dalganın etkisine kapılmış sürükleniyormuş gibiydi, kontrolsüzdü. Yerden yere vurulan narin bedeni dayanmaya çalışıyordu, birkaç dakika kadar sallanan beden yere düştü ve hastalıklı gibi titremeye başladı. Baştan aşağı terle kaplanmış yüzü sert zemine vuruyor, bunu engellemek için hiçbir şey yapamıyordu cadı sadece katlanıyordu. Kılıcın etrafında yerde küçük halkalar çizen bir girdap oluşmuştu ve Mistera'nın kolundaki saatin tik taklarıyla beraber devasa boyuta ulaşmaya çalışıyordu azimle. Kanamış dudaklardan şeytani kahkahalar yükselirdi vücutlarda. Onlar inanırlardı saflığa, hanginiz beyaz kalabilmişsiniz ki? Renkleriniz kirlenmiş, etraf kırmızı... Kan tutkusuyla örülü beyinler bir kalp gibi atıyor. Sen yaptın demek, benim olacaksın bir tanem. Çatlak sesler var güçleriyle parçalarını tamamlarken etrafta nazlı bir gelin gibi salınan büyüleri hissedebildiği eliyle engellemeye çalışıyordu, giderken yanında almak istediği ruhlar son bir azimle savaşırken görmek istiyordu Mistera'nın gözleri. Gelecekte sahip olacağı adamı, odayı, dosyaları, parşömenleri, damlayan mürekkebi. Hepsini istiyordu. Bir dakika içinde hepsini benliğini empoze edebilir bir an olsun yakınmazdı. Geleceği için savaşıyordu şu an başka hiçbir şey için değil. Düzenli bir yaşamın yıllardır hayalini kurarken vazgeçmeyecekti bu sefer vazgeçen taraf o olmayacaktı. Savaşıyordu, üzerine gelen büyü huzmelerini defetmek için tüm savunma büyüleri birbiri ardına sıralanıyordu patlamış dudağında. Son bir dalga yayıldı kılıçtan, girdap son bir hızla döndü ve döndü. Acı dolu çığlık bitap düşmüş odayı kaplarken etrafa dağıldı tuz buz olmuş kılıcın parçaları. Kaybedecek hiçbir şeyi olmamasının verdiği dinginlikle, kahkahalar attı hiç durmaksızın. Fedakarlık edeceği kimsesi yoktu kaybedeceği de. Ne tür bir fedakarlık olduğu umrunda değildi o an. Bitirmişti işini zafer onundu. Ve boğazında kalan son nefesiyle döküldü kelimeler; "Nasıldı ha? Başardık mı? Bitti mi?"
Aida Tavityan
Aida Tavityan
Muggle, Mikro İfade Uzmanı
Muggle, Mikro İfade Uzmanı
Mesaj Sayısı : 173
Kayıt Tarihi : 22/04/12
http://www.filimadami.com/cokuzakbirgalakside/

Bakanlık Alımları Empty Geri: Bakanlık Alımları

Salı Haz. 19, 2012 11:48 am
Aida Tavityan demiş ki:
Petre Piedmon demiş ki:Rütbe veriliyor.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz