İlk Saldırı
Ptsi Tem. 25, 2011 6:39 am
Uzun yıllar önce, Hogwarts henüz bir plan bile değilken çeşitli ırklardan oluşan bir grup hayalperest Muggle, sihirli dünyayı gözlemlemekle geçen zamanın sonunda bazı sonuçlara ulaştı. Bu ipuçlarının peşine düştüklerinde ise, en sıra dışı hayallerinin bile ötesinde bir gerçeği keşfetme şansına eriştiler; Büyü Dünyası artık bu Muggle'lara da açılmıştı ve sihirli kanın mensupları henüz hafıza silme ya da Imperius gibi büyüleri bilmediklerinden, yapabilecekleri hiçbir şey yoktu. Bakanlık duruma çok çabuk el koydu, fakat insanlar aptal değildi, karşılıksız olarak bu muazzam sırrı saklayacak değillerdi. İstedikleri şey, bu engin dünyanın bir parçası olmaktan ibaretti; fakat hiç kimse bunun nasıl olacağını bilmiyordu henüz. Yine de bu, insanlar için bir sorun teşkil etmiyordu; iksir ustalarının işe koyulmasını önerdiler ve uzun uğraşlar sonucu, her şeyin başlangıcı kabul edilen zümrüt yeşili minik şişe Muggle grubuna teslim edildi.
Ne yazık ki durum öngörüldüğü gibi gelişmedi. Evet, insanlar da sıra dışı güçlere sahip olmuştu; fakat ne tam olarak büyücü, ne de Muggle idiler. Her iki dünyadan da dışlanmalarına neden olacak eksiklikleri ve fazlalıkları vardı. İksir, grubun her bir bireyinde farklı şekilde göstermişti etkisini; yakıp kavurucu bir öfke ve hırsla dolu olanlar pirokinetik güçlere sahipti örneğin, var ile yok arası, silik kişiliklere sahip olanlar ise görünmez olabilirdi. Bakanlık memnundu, çünkü bu grubu kendi dünyalarına dahil etmeleri gerekmiyordu ve onlardan ebediyen kurtulmuşlardı; küçük bir çocuğa verilen saçma oyuncak onu nasıl oyalarsa, insanlar da onun gibi oyalanıyordu işte. İnsanlar da mutluydu, çünkü beklediklerden farklı gelişen olaylar onlara daha da olağandışı güçler sunmuştu, kendilerini özel hissediyorlardı.
Bu durum, yıllarca böyle sürüp gitti. Bakanlık bu durumu kesinlikle sır olarak sakladı, bu öyle önemli bir olaydı ki Sihir Bakanı dışında hiç kimse bu kirli geçmişten haberdar değildi tam olarak. İnsanların güçleri DNA'larına işlemişti, dolayısıyla nesilden nesle katlanarak geçti kendilerine özgü büyüleri. Her yeni nesil, daha hakim oluyordu yapabileceklerine, bu da tehlikelerini arttırıyordu, fakat hiçbiri Sihir Dünyasına dahil olmaya kalkışmadı. Günlük hayata dahil oldular, kendilerini gizlediler, silikleştiler, dağıldılar. Her biri kendilerini diğerlerinden üstün görmeye başlamıştı ve bir birlik sağlamak mümkün olmamıştı. Sihir Dünyası ise gizli ve dingin kalmaya devam etti uzun süre boyunca. Sonra Altın Üçlünün dönemi geldi, Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen, ve onun çöküşü. Ardından Altın Üçlünün çocuklar Hogwarts'a başladı, ve çok geçmeden her şey yerle bir oldu.
2018’de Hogwarts diğer iki büyük büyücü okulu ve Sihir Bakanlığı ile birlikte saldırıya uğradı. Büyücüler tarafından hafife alınmış, bir köşeye atılıp unutulmuş, Psişiklerin var güçleriyle Sihir Dünyasının kalbine saldırmaları varlıkları büyücü dünyasından gizlenmişken tamamen öngörülemez bir durumdu. Voldemort öldüğüne ve Ölüm Yiyenler kaçtığına göre, artık bu engin dünyayı ele geçirmeleri için karşılarına çıkabilecek tek engel hala yaralarını sarmakta olan bir Bakanlık ve Büyü Dünyasına her yıl yeni büyücüler ve cadılar kazandıran bir okuldu. Yıllar süren planların ve toparlanmaların ardından, bir gece ansızın eşzamanlı saldırılarda bulundular. Güçleri kimsenin tahmin edemeyeceği ölçüde artmıştı, özellikle de yaşlı ve deneyimli olanlar en büyük hasarlara yol açanlar oldu. De Vries adını alan ve oldukça kalabalık olan grup, Bakanlık'a zarar veremedi fakat en büyük üç okulu önemli ölçüde etkiledi. Durmstrang, onların güçlerinden etkilenip teslim oldu; grubun üyeleri de çocuklarının eğitim görmesi için bu okulu değiştirdi ve taşıdı, ona Langlois ismini verdi.
Beauxbatons ve Hogwarts direndi, fakat Hogwarts kısa süre içerisinde ikinci bir savaştan daha sağ çıkamayacağını anladığında çoktan yarısı yıkılmış Beauxbatons ile birleşme kararı aldı. İki okul, yeni ve çok gizli bir binada bir araya gelerek Orenthia adını aldı. Bina oldukça küçüktü; fakat öğrenci sayısı önemli ölçüde azaldığı için binanın boyutu sorun oluşturmadı. Okul müdürünün tarafsız olup olmayacağı tartışıldı ve bir Konsey kuruldu, dört üyesi ve bir başkanının bulunmasında karar kılındı ve başkan, her beş yılda bir Beauxbatons-Hogwarts okullarından biri olarak, sırayla seçilecekti.
Saldırıdan iki sene sonra 2020’nin ekim ayında okul açıldı. Öğrenim, beş yıla indirildi ve 13 yaşından başlaması uygun görüldü, çünkü okul artık küçükler için fazlasıyla tehlikeli hâle gelmişti. Müfredat daha yoğun olarak değiştirildi, Karanlık Sanatlar öğretilmeye başlandı ve bunun gibi birçok değişiklik oldu. Saldırı sırasında birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıfta olan öğrenciler yeni prosedüre göre beş senelik eğitime adapte edildiler. Beşinci ve altıncı sınıflar içinse yapacak fazla bir şey yoktu; yaşları bir kenara konularak birer senelik yoğunlaştırılmış programla eğitimlerini bitirmeleri önerildi fakat gönüllü olan öğrenci sayısı az olduğu için vazgeçilerek hepsi mezun sayıldılar.
Öğrenci sayısının azalması, elbette binaları da etkiledi. İki okuldan da ikişer bina çıkarılmasına karar verildi. Slytherin ile Ravenclaw, benzer karakteristik özelliklere sahip öğrenciler almaları dolayısıyla birleşip Selfier adını aldı, binanın renkleri yeşil-bronz olarak değişti. Gryffindor da aynı nedenden ötürü Hufflepuff ile birleşti, renkler kırmızı-siyah oldu. Beauxbatons, her binasında fazlasıyla az öğrenci kalması dolayısıyla birleştirme yapmanın bile yeterince iyi olmadığı kanısına vararak, iki yeni bina kurdu, ve Durmstrang'da okumuş De Vries'a karşı savaşmaya gönüllü erkek öğrencilere de ev sahipliği yapmaya karar verdi. Forestier, savaş ve cesareti ön planda tutan, kısaca kaba kuvvet olarak tanımlanabilecek bina oldu, öğrenciler saldırı büyüleri ve iksirlerde kayda değer başarılar gösteriyordu. Mercier, insanlığın önemini vurgulayan ve etik değerleri yücelten, genellikle tılsımlar ve doğa bilimleriyle uğraşan öğrencilerin binası olmuştu. Carveau, her binadan farklı olmasının yanısıra, her binanın parçasıydı. Hogwarts ya da Beauxbatons farketmez, her binanın en gözde öğrencilerinin bir araya gelmesiyle oluşan bu bina okulun yönetim kurulu gibiydi; Konsey ve profesörlerden sonra en yetkili kişiler onlardı, stratejik kararları alma konusunda Konsey'e katıldıkları bile olurdu ve büyü güçleri psişik yeteneklerle bir şekilde harmanlanmıştı.
Bu, De Vries grubunun ilk saldırısının sonuçları olarak tarihe geçti, ve bunlarla sınırlı kalmayacağı da kısa süre içinde herkes tarafından anlaşıldı.
Ne yazık ki durum öngörüldüğü gibi gelişmedi. Evet, insanlar da sıra dışı güçlere sahip olmuştu; fakat ne tam olarak büyücü, ne de Muggle idiler. Her iki dünyadan da dışlanmalarına neden olacak eksiklikleri ve fazlalıkları vardı. İksir, grubun her bir bireyinde farklı şekilde göstermişti etkisini; yakıp kavurucu bir öfke ve hırsla dolu olanlar pirokinetik güçlere sahipti örneğin, var ile yok arası, silik kişiliklere sahip olanlar ise görünmez olabilirdi. Bakanlık memnundu, çünkü bu grubu kendi dünyalarına dahil etmeleri gerekmiyordu ve onlardan ebediyen kurtulmuşlardı; küçük bir çocuğa verilen saçma oyuncak onu nasıl oyalarsa, insanlar da onun gibi oyalanıyordu işte. İnsanlar da mutluydu, çünkü beklediklerden farklı gelişen olaylar onlara daha da olağandışı güçler sunmuştu, kendilerini özel hissediyorlardı.
Bu durum, yıllarca böyle sürüp gitti. Bakanlık bu durumu kesinlikle sır olarak sakladı, bu öyle önemli bir olaydı ki Sihir Bakanı dışında hiç kimse bu kirli geçmişten haberdar değildi tam olarak. İnsanların güçleri DNA'larına işlemişti, dolayısıyla nesilden nesle katlanarak geçti kendilerine özgü büyüleri. Her yeni nesil, daha hakim oluyordu yapabileceklerine, bu da tehlikelerini arttırıyordu, fakat hiçbiri Sihir Dünyasına dahil olmaya kalkışmadı. Günlük hayata dahil oldular, kendilerini gizlediler, silikleştiler, dağıldılar. Her biri kendilerini diğerlerinden üstün görmeye başlamıştı ve bir birlik sağlamak mümkün olmamıştı. Sihir Dünyası ise gizli ve dingin kalmaya devam etti uzun süre boyunca. Sonra Altın Üçlünün dönemi geldi, Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen, ve onun çöküşü. Ardından Altın Üçlünün çocuklar Hogwarts'a başladı, ve çok geçmeden her şey yerle bir oldu.
2018’de Hogwarts diğer iki büyük büyücü okulu ve Sihir Bakanlığı ile birlikte saldırıya uğradı. Büyücüler tarafından hafife alınmış, bir köşeye atılıp unutulmuş, Psişiklerin var güçleriyle Sihir Dünyasının kalbine saldırmaları varlıkları büyücü dünyasından gizlenmişken tamamen öngörülemez bir durumdu. Voldemort öldüğüne ve Ölüm Yiyenler kaçtığına göre, artık bu engin dünyayı ele geçirmeleri için karşılarına çıkabilecek tek engel hala yaralarını sarmakta olan bir Bakanlık ve Büyü Dünyasına her yıl yeni büyücüler ve cadılar kazandıran bir okuldu. Yıllar süren planların ve toparlanmaların ardından, bir gece ansızın eşzamanlı saldırılarda bulundular. Güçleri kimsenin tahmin edemeyeceği ölçüde artmıştı, özellikle de yaşlı ve deneyimli olanlar en büyük hasarlara yol açanlar oldu. De Vries adını alan ve oldukça kalabalık olan grup, Bakanlık'a zarar veremedi fakat en büyük üç okulu önemli ölçüde etkiledi. Durmstrang, onların güçlerinden etkilenip teslim oldu; grubun üyeleri de çocuklarının eğitim görmesi için bu okulu değiştirdi ve taşıdı, ona Langlois ismini verdi.
Beauxbatons ve Hogwarts direndi, fakat Hogwarts kısa süre içerisinde ikinci bir savaştan daha sağ çıkamayacağını anladığında çoktan yarısı yıkılmış Beauxbatons ile birleşme kararı aldı. İki okul, yeni ve çok gizli bir binada bir araya gelerek Orenthia adını aldı. Bina oldukça küçüktü; fakat öğrenci sayısı önemli ölçüde azaldığı için binanın boyutu sorun oluşturmadı. Okul müdürünün tarafsız olup olmayacağı tartışıldı ve bir Konsey kuruldu, dört üyesi ve bir başkanının bulunmasında karar kılındı ve başkan, her beş yılda bir Beauxbatons-Hogwarts okullarından biri olarak, sırayla seçilecekti.
Saldırıdan iki sene sonra 2020’nin ekim ayında okul açıldı. Öğrenim, beş yıla indirildi ve 13 yaşından başlaması uygun görüldü, çünkü okul artık küçükler için fazlasıyla tehlikeli hâle gelmişti. Müfredat daha yoğun olarak değiştirildi, Karanlık Sanatlar öğretilmeye başlandı ve bunun gibi birçok değişiklik oldu. Saldırı sırasında birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıfta olan öğrenciler yeni prosedüre göre beş senelik eğitime adapte edildiler. Beşinci ve altıncı sınıflar içinse yapacak fazla bir şey yoktu; yaşları bir kenara konularak birer senelik yoğunlaştırılmış programla eğitimlerini bitirmeleri önerildi fakat gönüllü olan öğrenci sayısı az olduğu için vazgeçilerek hepsi mezun sayıldılar.
Öğrenci sayısının azalması, elbette binaları da etkiledi. İki okuldan da ikişer bina çıkarılmasına karar verildi. Slytherin ile Ravenclaw, benzer karakteristik özelliklere sahip öğrenciler almaları dolayısıyla birleşip Selfier adını aldı, binanın renkleri yeşil-bronz olarak değişti. Gryffindor da aynı nedenden ötürü Hufflepuff ile birleşti, renkler kırmızı-siyah oldu. Beauxbatons, her binasında fazlasıyla az öğrenci kalması dolayısıyla birleştirme yapmanın bile yeterince iyi olmadığı kanısına vararak, iki yeni bina kurdu, ve Durmstrang'da okumuş De Vries'a karşı savaşmaya gönüllü erkek öğrencilere de ev sahipliği yapmaya karar verdi. Forestier, savaş ve cesareti ön planda tutan, kısaca kaba kuvvet olarak tanımlanabilecek bina oldu, öğrenciler saldırı büyüleri ve iksirlerde kayda değer başarılar gösteriyordu. Mercier, insanlığın önemini vurgulayan ve etik değerleri yücelten, genellikle tılsımlar ve doğa bilimleriyle uğraşan öğrencilerin binası olmuştu. Carveau, her binadan farklı olmasının yanısıra, her binanın parçasıydı. Hogwarts ya da Beauxbatons farketmez, her binanın en gözde öğrencilerinin bir araya gelmesiyle oluşan bu bina okulun yönetim kurulu gibiydi; Konsey ve profesörlerden sonra en yetkili kişiler onlardı, stratejik kararları alma konusunda Konsey'e katıldıkları bile olurdu ve büyü güçleri psişik yeteneklerle bir şekilde harmanlanmıştı.
Bu, De Vries grubunun ilk saldırısının sonuçları olarak tarihe geçti, ve bunlarla sınırlı kalmayacağı da kısa süre içinde herkes tarafından anlaşıldı.
Son bir Not:Altın Üçlünün Çocukları
James Potter; saldırı sırasında ikinci sınıf Gryffindor öğrencisi, şimdi beşinci sınıf Leondier
Albus Potter; saldırı sırasında birinci sınıf Slytherin öğrencisi, şimdi dördüncü sınıf Selfier
Lily Potter; yeni düzen ile Mercier öğrencisi seçildi, şimdi birinci sınıfta.
Her biri okulun gözdesi olmuştu kısa süre içerisinde, Albus aralarından en mütevazi ve zekisi olmasıyla dikkat çekmişti ve James da bitmek bilmeyen enerjisi, patavatsızlığı ve eğlence düşkünlüğüyle. Küçük Lily, ailenin gözbebeği, sadece güzelliğiyle. Ne zekiydi, ne eğlenceli, ne de başka bir dikkat çekici özelliği vardı.
Hugo Weasley; saldırı sırasında birinci sınıf Gryffindor öğrencisi, şimdi dördüncü sınıf Leondier
Rose Weasley; yeni düzen ile Selfier öğrencisi seçildi, şimdi üçüncü sınıfta
Weasley ailesinin en yeni iki üyesi, birbirlerine çok benzemelerinin yanı sıra sürekli tartışmaları ve karakteristik açıdan tamamen zıt olmalarıyla dikkat çekmişlerdi. Fakat Potter'ların gölgesinde kalmaktan hiç kurtulamadılar.
Kurguya olan katkısı ve düzeltmeleri için Daphne Ruthree'ye çok teşekkürler!
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz