- Rinuel AqulaZümrüdüanka Yoldaşlığı Başkanı
- Mesaj Sayısı : 183
Kayıt Tarihi : 12/06/12
Saldırı-3
Ptsi Haz. 25, 2012 8:24 am
- Océanne Chloé L'BeauKSKS Profesörü
- Mesaj Sayısı : 16
Kayıt Tarihi : 17/06/12
Yaş : 29
Geri: Saldırı-3
Ptsi Haz. 25, 2012 6:21 pm
Genç profesör hafta sonunun getirisi rutin görevini yerine getirmek üzere apar topar odayı terk etmeye hazırlanırken çantasını hızla kontrol etti ve eksik bir şey kalıp kalmadığını taradı. Verdiği sözleri tamı tamına yerine getirmek konusuna fazlasıyla dikkat eden cadı için böylesine önemli bir plana geç kalmak affedilemez gözüküyordu nitekim Océanne’da kararlaştırılan süreden yarım saat kadar önce konumunu almak üzere yatağından kalkmış, karşı örgütün herhangi bir üyesi tarafından dikkat çekmeyecek kadar sıradan kıyafetlerini üzerine geçirmişti. Ancak tam çantasına yöneldiği sırada kapıyı tıklatan okul görevlisi tarafından getirilen önemli not, tüm planlarını altüst etmeye yetmişti. Okul öğretmenleri bir öğrencinin yol açtığı olağan üstü bir durum üzerine ani bir toplantı için çağırılıyorlardı. Profesör, katılımının hiçbir şekilde yarar sağlamayacağını bildiği toplantıya gitmekten son derece hoşnutsuzluk duysada hızla kendini notta yazan salona yöneltmiş, yaklaşık bir saat kadar süren toplantıda belirsiz baş hareketleriyle dinlediğini hissettiren birkaç yorumda bulunmuştu. Odasına döndüğünde çoktan geciktiğini bildiğinden saate bile bakmamış, her zamanki gibi çantasına acil durumlarda işe yarayabilecek –ki aldıkları haber doğrultusunda yoldaşlık için fazlasıyla acil bir durum içerisindeydiler- birkaç özel iksir ve tılsımlı eşyayı tıkıştırıp Hogsmeade köyüne yol almaya yönelmişti. Normal şartlar altında dikkat çekici bir girişte bulunmamak için ulaşım araçlarını kullanmaya karar veren cadı aniden odasına geri döndü ve askılıkta duran cüppesini hızla üstüne geçirip şöminesinin yanında buldundurduğu uç uç tozundan bir tutam alıp şömineye yöneldi. Pek hijyenik olmayan bu yol, bu durumda onun için bir zorunluluk haline gelmişti ve yapabileceği hiçbir şey yoktu. Çoktan patlak vermiş olan bir kargaşa ihtimaline karşı kendini direk olay yerinin ortasında bulmak istemediğinden köyde bir bara gitmeye karar verdi, konumunu aldı, parmaklarını yavaşça gevşetip elindeki uç uç tozunun yere dökülmesine izin verirken aceleyle sözcükleri ağzından koyverdi. ”Domuz Kafası!”
Birkaç saniyenin ardından yüzüne siper ettiği kolunu indirdiğinde kendini izbe barda buldu, Fransa’dan İngiltere’ye geldiği günden beri tanıştığı bar sahibine belli belirsiz ancak yolunda gitmeyen durumu açıklarcasına bir gülüş attıktan sonra hızla barı terk etti ve hızla De Vries’ın planını öğrenir öğrenmez konuşlanacağı yer olarak belirtilen kitapçıya doğru yola koyuldu. Kapıyı açıp içeri girdiğinde derinden gelen bir rahatlama sesini dışa vurdu zira ortalık gayet sakin görünüyordu. Gözleriyle etrafı taradı , birkaç görevde daha beraber hareket ettikleri Carmen’i bir elinde gazete, diğerinde bir fincan kahveyle gayet olağan bir müşteri gibi bir masada otururken buldu. Kendisi de bir kahve almak için tezgaha yöneldi ve sorumludan koyu bir kahve ile birkaç kurabiye istedi ,bir dakikalık bir bekleyişin ardından uzatılan tepsiyi alıp kasaya parayı ödedi ve Carmen’in oturduğu masaya yöneldi. İkiside birlikte hareket edeceklerini öğrendikten sonra iki yakın arkadaş imajı sergilemeye karar vermişlerdi. Suratına geniş gülümsemesini yerleştirip elindeki tepsiyi ve çantasını masaya koydu ardından söze başladı. ”Selam! Şansımıza hava bugün çok güzel, anlat bakalım tüm hafta boyunca neler yaptın?” Cadının lafa girmesine izin vermeden dikkat çekmeyecek kadar kıza yakınlaştı ve olabilecek en sessiz şekilde birkaç sözcük mırıldandı. ”Ben gelene kadar olağan üstü bir durum yaşanmadı ya? Bay Douglas burada mı?” Kendini düzeltip görevdaşı gibi bir gazeteyi yüzüne siper etti ve ortalığı gözlemeye koyuldu. Olağan geçen birkaç dakikanın ardından her şey bir şimşek çakışı kadar ani gerçekleşti. De Vries’tan olduğu daha ilk anda belli olan üç adam, hızla kitapçıya girip etrafı tozu dumana katmaya ,tehditler savurarak hedeflerini aramaya başladılar. Zaten tetikte olan Océanne görev arkadaşının ne yaptığına dikkat bile edemeden asasını çekip bu üç adamla başa çıkmaya koyuldu. Saliseler içerisinde kafasında bir strateji belirledi. Planına göre hızla raflar arasında saklanıp Bay Lanet Kırıcıyı korumaya almalı, ardından uç uç şebekesiyle yoldaşlık merkezine gitmeliydi. O bunları yaparken Carmen gelen üç adamı oyalayabilir diye düşündü. Cadının görüp görmediğinden emin olmadığı stratejik hareketleri görevdaşına doğru ardı ardına sıraladı. Hemen sonra çantasında hazır bulundurduğu sis bombasını karşı örgüt üyelerine doğru fırlattı ve raflara yöneldi.
Birkaç saniyenin ardından yüzüne siper ettiği kolunu indirdiğinde kendini izbe barda buldu, Fransa’dan İngiltere’ye geldiği günden beri tanıştığı bar sahibine belli belirsiz ancak yolunda gitmeyen durumu açıklarcasına bir gülüş attıktan sonra hızla barı terk etti ve hızla De Vries’ın planını öğrenir öğrenmez konuşlanacağı yer olarak belirtilen kitapçıya doğru yola koyuldu. Kapıyı açıp içeri girdiğinde derinden gelen bir rahatlama sesini dışa vurdu zira ortalık gayet sakin görünüyordu. Gözleriyle etrafı taradı , birkaç görevde daha beraber hareket ettikleri Carmen’i bir elinde gazete, diğerinde bir fincan kahveyle gayet olağan bir müşteri gibi bir masada otururken buldu. Kendisi de bir kahve almak için tezgaha yöneldi ve sorumludan koyu bir kahve ile birkaç kurabiye istedi ,bir dakikalık bir bekleyişin ardından uzatılan tepsiyi alıp kasaya parayı ödedi ve Carmen’in oturduğu masaya yöneldi. İkiside birlikte hareket edeceklerini öğrendikten sonra iki yakın arkadaş imajı sergilemeye karar vermişlerdi. Suratına geniş gülümsemesini yerleştirip elindeki tepsiyi ve çantasını masaya koydu ardından söze başladı. ”Selam! Şansımıza hava bugün çok güzel, anlat bakalım tüm hafta boyunca neler yaptın?” Cadının lafa girmesine izin vermeden dikkat çekmeyecek kadar kıza yakınlaştı ve olabilecek en sessiz şekilde birkaç sözcük mırıldandı. ”Ben gelene kadar olağan üstü bir durum yaşanmadı ya? Bay Douglas burada mı?” Kendini düzeltip görevdaşı gibi bir gazeteyi yüzüne siper etti ve ortalığı gözlemeye koyuldu. Olağan geçen birkaç dakikanın ardından her şey bir şimşek çakışı kadar ani gerçekleşti. De Vries’tan olduğu daha ilk anda belli olan üç adam, hızla kitapçıya girip etrafı tozu dumana katmaya ,tehditler savurarak hedeflerini aramaya başladılar. Zaten tetikte olan Océanne görev arkadaşının ne yaptığına dikkat bile edemeden asasını çekip bu üç adamla başa çıkmaya koyuldu. Saliseler içerisinde kafasında bir strateji belirledi. Planına göre hızla raflar arasında saklanıp Bay Lanet Kırıcıyı korumaya almalı, ardından uç uç şebekesiyle yoldaşlık merkezine gitmeliydi. O bunları yaparken Carmen gelen üç adamı oyalayabilir diye düşündü. Cadının görüp görmediğinden emin olmadığı stratejik hareketleri görevdaşına doğru ardı ardına sıraladı. Hemen sonra çantasında hazır bulundurduğu sis bombasını karşı örgüt üyelerine doğru fırlattı ve raflara yöneldi.
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz