Çatalağız Alımları
+7
Vladimir Vyacheslav
Prurient V De'Phell
Charliané Schult
Rogue Chancellor
Irene Cleveland
Riçırd
Petre Piedmon
11 posters
- Petre PiedmonSlytherin V. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 209
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Çatalağız Alımları
Paz Nis. 08, 2012 12:33 pm
- Kod:
[size=10]Karakter adı:
Yetenek ile ilgili örnek rpg:
Bu yeteneği isteme nedeniniz:
[/size]
Açıklama: Yılanlarla konuşabilme(çataldil) yeteneğidir. Doğuştan var olabilir. Salazar Slytherin soyundan gelenler bu yeteneğe sahip olabilir.
- RiçırdSlytherin V. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 254
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Geri: Çatalağız Alımları
Paz Nis. 08, 2012 12:50 pm
Karakter adı: Richard Chancellor Jr.
Yetenek ile ilgili örnek rpg: Rp admine gönderildi.
Bu yeteneği isteme nedeniniz: Karakterim kurgusunda fazla güçlü, sahiplenici, kendisini her şeyden özel tutan bir karakter. Bu farklılığı yansıtmak için özel bir yeteneğe sahip olmalı diye düşündüm.
Yetenek ile ilgili örnek rpg: Rp admine gönderildi.
Bu yeteneği isteme nedeniniz: Karakterim kurgusunda fazla güçlü, sahiplenici, kendisini her şeyden özel tutan bir karakter. Bu farklılığı yansıtmak için özel bir yeteneğe sahip olmalı diye düşündüm.
- Irene ClevelandYönetici, Hufflepuff III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 164
Kayıt Tarihi : 14/04/11
Geri: Çatalağız Alımları
Paz Nis. 08, 2012 5:08 pm
Kabul edildi, yetenek veriliyor.
- Rogue ChancellorRavenclaw IV. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 156
Kayıt Tarihi : 10/04/12
Yaş : 31
Nerden : İngiliz
Lakap : Ro
Geri: Çatalağız Alımları
Salı Nis. 10, 2012 7:21 pm
Karakter adı: Rogue Chancellor
Bu yeteneği isteme nedeniniz: Karakter abisi gibi özelliklerle dolu olmayı seviyor. Daima en özel güçlerin onu daha güçlü kılacağını düşünüyor. Düzenbaz bir yapısı olduğu için çok az kişinin anladığı bir dil çok işine yarar. Ayrıca abisi de onun gibi bir çatalağız, o da aynı soydan gelerek bu yeteneğe sahip olmalı.
Yetenek ile ilgili örnek rpg:
Bu yeteneği isteme nedeniniz: Karakter abisi gibi özelliklerle dolu olmayı seviyor. Daima en özel güçlerin onu daha güçlü kılacağını düşünüyor. Düzenbaz bir yapısı olduğu için çok az kişinin anladığı bir dil çok işine yarar. Ayrıca abisi de onun gibi bir çatalağız, o da aynı soydan gelerek bu yeteneğe sahip olmalı.
Yetenek ile ilgili örnek rpg:
- Spoiler:
- Karanlık koridorun ortasında genç kız hızla ilerlerken nereye gittiğini pek düşünmüyordu. Daha demin neredeyse ağzını burnunu kıracağı bir çocuktan olabildiğince uzaklaşmalıydı çünkü. Eğer okulda bir daha kavga ederse kovulacaktı ve bunu istemiyordu. Sevgili aile büyükleri Richard eşsiz yüceliğini bir de okulu bitirerek kanıtladığında Rogue okuldan kovulmuş, işe yaramaz biri olamazdı. Ne de olsa Richard kadar iyiydi ve onun sahip olduklarının daha fazlasına sahipti. Bu yüzden o güzel bedenini ortak salonlarından dışarı atmak zorunda kalmıştı. Şimdiyse okulun içinde boş koridorda dolaşıp duruyordu. Genede gelen sesler koridorun düşündüğü kadar boş olmadığını söylüyordu ona. Daha iyi görebilmek adına loş ışıkta gözlerini biraz kısarak ileriye baktı. Gördüğü ikiliyi hemen tanımıştı. Richard Mischa'yı kenara çekmiş bir şeyler anlatıyordu. Abisinin yapılı vücudu kız kardeşinin önünde oldukça heybetli duruyordu. Mischa'da Rogue gibi zayıf ve sarışındı. Rogue kızın da güzel olduğunu söyleyebilirdi, en azından okuldaki birçok kızdan çok daha güzeldi. Zaten böylesine mükemmel olmak genlerinde var gibiydi. Rogue her ne kadar sevmese de Richard'ın da yakışıklı olduğunu kabul ediyordu. Genede o yakışıklı suratı şimdi göremediğinden ne konuştuklarını bir türlü anlayamıyordu. Bunun için biraz daha yaklaştığında bir anda abisinin ona bakmasıyla olduğu yerde donmuştu. Richard her zaman ki buyurucu sesiyle konuştu.
"Ne işin var burada?"
"Seni ilgilendirdiğini pek sanmıyorum abicim."
"İyi! Bir şey konuşuyoruz git şimdi."
"Ne o olanları Mischa'ya yeni mi anlatıyorsun."
Rogue aslında hiçbir şeyin olmadığını biliyordu ama ortalığı ne kadar karıştırırsa konuştuklarını o kadar çabuk öğrenebileceğine emindi. Mischa'nın yüzündeki ifadeyi görünce doğru yolda olduğunu bir kez daha anladı. Genç kız garip bir biçimde sorgulayıcı bakıyordu şimdi. Rogue onun kırıldığını çok net anlayabiliyordu, nede olsa Rogue sevilmeyen kardeşti ve buna rağmen olanları daha önceden biliyordu. Bu durum gerçekten çok eğlenceliydi. Oysa abisi neler çevirdiğini anlamış gibi gözlerini genç kıza dikmişti. Sinirli bir tavırla genç kızın yılan biçimli kolyesine bakarak konuşmaya başladı. Bu sefer ikisi de farkındaydı ki bu dili yalnızca onlar anlayabilirdi. Sıradan bir dil değildi bu, soylarının onlara kazandırdığı çok özel bir armağandı. Yılanlarla konuşabilmek aile üyelerinde bile çok az vardı ve Rogue'de Richard kadar bu büyük armağanla kutsanmıştı.
"Ne yaptığını sanıyorsun? Çabuk düzelt şunu."
Genç kız gözlerini abisinin yılan biçimli madalyonuna gözlerini dikerek bir süre yılanın hareketlerini izledi. İkisi de kendi aralarında konuşmak adına bu yolu çok önceden bulmuşlardı. Üzerlerinde büyülenmiş yılan madalyonları taşıyorlardı, böylece karşılıklı oldukları her an çatal dilinde konuşabiliyorlardı. Genç kız da yine tıslayan bir sesle "Biraz eğleniyorum ve vazgeçmeye niyetim yok." diye soluduğunda Richard'dan tıslamayla karışık bir küfür duymuştu. Genede hiç keyfini bozmadan mavi gözlerini devirdi. Tek elini havaya kaldırarak Mischa'ya bir hoşçakal işareti yapıp gerisin geri koridorda ilerlemeye başlamıştı. O an dışarı çıkmanın bu denli keyifli olması neşesini yerine getirmişti ve hemen yanında biten yılanıyla sohbet ederek ortak salonun yolunu tuttu.
- Petre PiedmonSlytherin V. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 209
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Geri: Çatalağız Alımları
Salı Nis. 10, 2012 7:28 pm
Onaylandı tss.
- Charliané SchultHufflepuff V. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 4
Kayıt Tarihi : 14/04/12
Lakap : Charly.Lia.Liné.
Geri: Çatalağız Alımları
Paz Nis. 15, 2012 6:22 pm
- Charliané Schult.
- Spoiler:
- Darya’yı zapt etmeye çalışırken lanetler havada uçuşuyor, eşyalar kırılıp, parçalanıyor kaos evim demekten nefret ettiğim mekana hızla hakim oluyordu. Ayaklarıma batan, derimi kesip kanatan, esen rüzgarla suratıma çarpan cam kırıklarını umursamadan öylece, derin nefesler eşliğinde bekledim son bulmasını.
Najash’ın tıslamasını da işitiyordu kulaklarım. Güzel kahverengi gözlerini sırtımda hissedebiliyor, çimenlerin üzerinde sürünürken çıkardığı hışırtıları duyabiliyordum. Orada kalmasını istediğimi bildiği için turluyordu evin çevresinde. Güvenliğimden şüphe ettiği anda dev boyutlardaki bir yılandan beklenmeyecek çeviklikle girecekti içeri.
"Buraya gel." diye tısladım, nefes nefese. Şu anda onun derisinin buz gibi serinliğini hissetmeye ihtiyacım vardı.
Karakterimin kurgusuna en uygun yetenek bu. Bazı ailevi nedenlerden dolayı Mercier binasına girmeyi diledi ve şimdi bu binada. Ama hiç de iyi kalpli, sevimli biri değil.
- Prurient V De'PhellSlytherin V. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 224
Kayıt Tarihi : 20/04/12
Lakap : Valérie
Geri: Çatalağız Alımları
Cuma Nis. 20, 2012 2:05 pm
- #Prurient De'Phell
- Spoiler:
- "Öldür."
Rüzgar esintileriyle sessizliği bozulan odada yankılan ölümcül ses, belli belirsiz bir fısıldamayla bir emir vermişti. Kime, neye verildiği belli olmayan bir emirdi bu. İstifini bozmadan uyumaya devam eden beden, soğuk terler dökerken kabusunun etkisinden kurtulmaya çalışıyordu. Gözlerini açamasa da titreyen göz kapakları, bilincinin yarı açık olduğunun göstergesiydi. Ne yaptığının farkında değildi, ya da sabaha nasıl uyanacağının. Rüyada olduğunu anlaması bile onun için fazlasıyla zorlayıcıydı. Yatağından titreyerek kalkan beden, biraz önce fısıldadığı sözcüğün bilincinde olmayarak bakışlarını odaklamaya çalıştı. İçindeki öfkenin ve acımasızlığın sebebini anlamaya çalışıyordu. Kabusun etkisiyle alev alev yanan yanaklarına, buz gibi ellerini değdirdi ve sabaha kadar deliksiz bir uyku çekmek üzere kendini tekrar yatağa bıraktı.
Duvardan süzülerek ilerleyip koridoru bulan sürüngen, esrarengiz bir şekilde gölgesi gibi takip ettiği cadının emrine boyun eğmiş, başka bir karanlık odaya dalmıştı. Bütün eve hakim olan tek ses bu kez bir tıslama sesiydi. İlerledikçe ölümcül bakışları, bedenlerin üzerinde gezerken kat kat daha tehlikeli oluyordu. Karanlıkta seçilen tek şey, parlayan zümrüt yeşili bir çift yılan gözüydü.
***
Güneş bütün odayı aydınlatırken, Prurient geceyi unutmuş bir vaziyette kalkıp perdeleri aralamıştı. Odasından çıkmak istemiyordu. Kahvaltı hazır diyerek gelecek olan dadısını görmek de istemiyordu. Anne ve baba diye tanımalamaktan çekindiği o iki insan çoktan kalkıp günün ilk kavgasını edip çıkıp gitmiş olmalıydılar. Onlardan nefret ediyordu. Bitmek bilmeyen kavgalarından ve anlaşmazlıklarından... Git gide büyüyen taraf kavgaları ailenin tek vazgeçilmezi haline gelmişti. Babası da, annesi de ölümcül büyüler üzerinde ustalardı. Bakanlığa sonradan sızmışlardı ve tek amaçları bakanlığın çöküşünü sağlamaktı. Ne var ki bayan De'Phell anne olduktan sonra iyi bir kadın olmayı seçmişti ve bu aileyi derinden zedelemişti. Soylarını kirletmek olarak adlandırılan bu seçim, Prurient'in sinirini bozan sonuçlar doğuruyordu.
"Bayan De'Phell! Bunu görmelisiniz!"
Prurient derin bir nefes alıp gözlerini devirdikten hemen sonra, dadısının seslenişiyle aylak aylak odadan çıkmış, kadının ilerlediği yöne doğru ilerlemeye başlamıştı. İçini kaplayan huzursuzluğa aldırış etmemeye çalışıyordu. Her sabah olduğundan daha karanlık olan oda, gördüğü rüyayı hatırlatmıştı ona. Yılanı, ölümü, ve kanı... birleştiremediği kavramlar gözünün önünde canlanırken, boğularak öldürülmüş olduğu belli olan iki bedene yoğunlaşmıştı bakışları. Kulaklarının içinde yankılanan tıslama sözcüklerle yer değiştirirken, camın kenarından süzülüp dışarı çıkan yılana baktı. Küçüklüğünden beri peşinden ayrılmayan yılanın neden hep oralarda bir yerlerde olduğunu hep merak etmişti. Sözcükler...
"Emriniss yerine getirildi, efendim."
Yutkunup kıpırdandı ve dadısına döndü. Ağlamaklı kadından o sesin çıkmış olması imkansızdı. Bir adım ileri attı, fakat yatağa daha fazla yaklaşacak cesareti yoktu. Rüyasına odaklanmaya çalıştı yine, fakat faydası yoktu. Annesi ve babasını öldürmüştü. Ama bunu nasıl yaptığını anlayamıyordu.
#Karakterin temel kurgusunu oluşturmasında önemli bir etkisi var yeteneğin. Kurguya ve karaktere en uygun yetenek bu.
- Vladimir VyacheslavYönetici, Konsey Başkanı
- Mesaj Sayısı : 281
Kayıt Tarihi : 06/04/12
Geri: Çatalağız Alımları
Cuma Nis. 20, 2012 3:38 pm
Clementine Chancellor demiş ki:Tamamdır.
- Freja LannisterSlytherin IV. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 93
Kayıt Tarihi : 29/04/12
Geri: Çatalağız Alımları
Paz Nis. 29, 2012 3:06 pm
:: Freja Lannister.
:: Karakterimi tamamlıyor.
:: Karakterimi tamamlıyor.
- Örnek Rp:
- Zihnindeki kaosu durdurmasını sağlayan zehir dolu dumanın görkemli gecenin içinde süzülüşü olduğu gibi, kaşlarının çatılmasını da peşinde sürüklediği aşikardı. Esmeralda'nın ciddiyetle hükümlü bakışları bir kez daha Heaven'ın üzerinde gezindiğinde adeta burnundan soludu zira cadının aldırış etmemekte kararlı tavırları canını sıkmasını sağlamıştı. Yıldızlarının asla barışık olmaması sadece Esmeralda'nın suçu değildi, Heaven'ın da çabalamadığı yıllardır göz önünde duran bir damgaydı. Kulaklarında yankılanan ve adeta aşık olduğu kahkanın sahibi kocasına doğru dönen çehresi, içinde dönen hislerin karmaşıklığında boğulduğunu adeta belli edercesine gözlerine yansımayı seçtiğinde tek kaşı havaya kalktı. Akabinde Slavek'in sarf ettiği sözlerle beraber tazelenen hafızası, Lucilla'nın Monako'da Allisonların yeni Kralının taktim edileceği tören içinde ne kadar güvende olabileceğini canlandırdı kendince. Devamında gelen kelimeler ise küçük bir kahkahanın dudaklarından azat edilmesine şahit olduğu gibi, bakışlarının büyücüyle buluşmasına izin verdi. Ona baktığında yaralı yüreğinin içinde canlanan aşk, milyonlarca saf yağmur damlacığından ibaretti. Kalbindeki yaranın en büyüğünü, ihanet hançeriyle açmayı başardıysa da aşkı bunu bile unutturacak kadar güçlüydü zira bunun farkına varmamak için bir aptal olması gerekirdi. Gerçi aşkın onu acizleştirdiğine inanmasının yanı sıra, teslim olduğu tek şeyin bu duygu olduğunu kabul etmek, güç delisi bir kadın için fazlasıyla zor bir durumdu. Bacaklarının arasına dolanan kusursuz yılanı, avını yok etmeyi başardığı gibi tecrübelerinin verdiği alışılmışlık etkisiyle ardında tek bir iz bile bırakmamıştı. Tüm zarafetiyle cadının, uzun bacaklarının arasında raks etmeyi sürdürürken adeta onu taktir etmesi için can atıyordu zira keskin bakışlarından bunu anlamamak aptalca olurdu. “Teşekkür ederim, tatlım.” Çatal dilindeki tıslaması biçimli dudaklarının arasından sıyrıldığında çehresine kondurduğu muazzam tebessüm, kibre yataklık ediyordu. Onu seçtiği günden beri inanılmaz bir değere sahipti gözünde bu yılan. Bir hayvan değildi Esmeralda'nın gözünde zira her deri değişiminde büründüğü renkler, ne kadar kusursuz olduğunun göstergesiydi. Hatta, kimi zaman Slavek'in onu kıskandığını bile iddia edebilirdi cadı. Ortamı yumuşatmak için adeta debelenen kişinin kocası oluşu bir hayli şaşırılası bir duruma ev sahipliği ederken bunu neden yaptığı ise apaçık ortadaydı. Heaven ve Esmeralda her bir araya geldiğinde muazzam bir kavgayı da peşinde sürüklemeleri artık efsanevi bir olaydı, dilden dile dolaşabilirdi. Bir kez daha bunun yaşanmasını istemeyen, bundan sıkılan taraf olduğunu belli eden kocası, tüm günahlarından uzak, ciddiyetinden yoksun, adeta ortamın neşesi olmak için can atan bir adam rolünü layıkıyla giyinmişti üstüne. İstemsizce titreyen bedeni soğuğu sevdiği halde bunu ifşa etmeyi başarmıştı. Gerçi içinde siyah saten geceliğinden başka hiçbir şey olmayışı, esen meltemlerin onu titretmesine şaşmaması gerektiğine bir işaretti. Üzerindeki kalın palto onu ısıtmak için debelenirken kollarını göğsünde kavuşturmuş, bakışları hala kocası ve kız kardeşinin üzerinde gidip gelmeye devam ediyordu. Aralarında geçen diyalogları dinliyor, bir yandan da kafasında düşüncelerini tartarak bulmacanın boşluklarını tamamlamaya çalışıyordu. Bacaklarının arasından sıyrılan yılan birkaç santim ilerleyip Slavek'in yanına doğru gitmeye yeltendiğinde az önceki düşüncelerini kanıtlarcasına kocasının gösterdiği tutum üzerine yüzüne yayılan sinsi tebessüm kendi ifşa etti an içerisinde. “Okeanos...” Ciddi bakışları, ne anlatmak istediğini adeta vurguladığında annesinin sözünü dinleyen küçük bir çocuk gibi geri çekildi yılan. “Bu kuzgun kadar kara gecede her çeşit avı bulabileceğine inanıyorum bebeğim, hadi...” Yılan kıvrak bir şekilde ilerlemeye başladığında yavaşça büyücünün yanına doğru çöküp saçlarını geriye savurdu. Görkemli ay ışığı yüzünü aydınlatırken, bakışlarını Heaven'a çevirdi zira ona baktığında hissettikleri karmaşıklığın resmiydi. İçinde ona barındırdığı sevgiyi bir kez bile tamamen gösterememişti biliyordu lakin elinden gelen her şeyi yapmıştı zamanında. Ama Heaven, Esmeralda'nın ondan uzak olması için varını yoğunu feda etmişti düşünmeden. Pes etmeyen ve istediğini almakta üstüne olmayan cadı, ilk defa pes etmiş, Heaven'ın peşinden koşmaktan yorulmuştu keza yıllarca çektiği vicdan azabı onu günden güne öldürürken, Heaven'ın sırt dönüşüne kendini kaptırırsa yıkık dökük ruhundan bir tutam dahi eser kalmazdı, biliyordu. Bu durumdan fazlasıyla sıkılmıştı artık Esmeralda. Ne yaparsa yapsın, ondan bir karşılık alamayacağını bilmek ise canını yakıyordu lakin bunu sergilememekte usta bir oyuncu olmuştu yıllardır. Heaven'ın her bir tutumu, her bir davranışı Esmeralda'nın birebir kopyası olduğu gibi, büründüğü roller de birebir aynıydı. Birbirlerini tamamlayan iki ruhtu onlar, bu her hallerinden okunuyordu.
- Çatalağız ile ilgili olan kısımdır.
- Milos DrahoslavRavenclaw V. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 37
Kayıt Tarihi : 28/04/12
Geri: Çatalağız Alımları
Paz Nis. 29, 2012 3:11 pm
Verdim.
- Zagreb Lacroix LeducSlytherin V. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 41
Kayıt Tarihi : 30/04/12
Yaş : 33
Geri: Çatalağız Alımları
Salı Mayıs 01, 2012 3:56 pm
Charliané Schult en son 15 nisanda online olmuş. Bakınız. Ben de onun yerine başvurmak istiyorum.
Zagreb Lacroix Leduc
Karakterin olmazsa olmazı bu yetenek bence. Bir hayvan olsa kesinlikle yılan olurdu. Onu böylesine tamamlıyor.
Zagreb Lacroix Leduc
Karakterin olmazsa olmazı bu yetenek bence. Bir hayvan olsa kesinlikle yılan olurdu. Onu böylesine tamamlıyor.
- Spoiler:
- Zagreb, uyan.
Gözleri fal taşı gibi açılıp yuvalarından çıkacakmış gibi bir sağa bir sola dönerken tüm bedeni su içinde kalmıştı genç büyücünün. Aldığı derin nefesler rayına oturmaya başlamadan parmağını dahi kıpırdatmamıştı Zagreb. Son bir kaç gündür yatağından fırlayarak uyanıyor ardındansa şiddetli mide bulantısı nedeniyle kusuyordu. Hastalığa ihtimal vermeyen genç büyücü yine öğürmeye başlamıştı. Hızlı adımlarla tuvalete koştu. İçerisinde olan her şeyi çıkarmıştı. Yataktan kalkarken vücudunu saran sıcaklık şimdi soğuk terler eşliğinde uzaklaşıyordu gencin vücudundan. Hızla çarpan kalbinin, kulaklarına yaptığı baskıyla yatağının kenarına oturdu büyücü. Bu çarpıntının geçmesini beklerken neredeyse beş dakika geçmişti. Ayaklarının dibinde minnetle sürtünen altın rengi yılanına komuta etti."Yardım getir Laxis." Çatal dilinde kurduğu cümleye son nefesini harcamıştı. Tıslarcasına konuşan Zagreb'in yanından uzaklaşan yılan sadakatini bir kez daha sergilemişti; Zagreb'in yere yığmış baygın bedenini çok geçmeden bulmuşlardı.
- Fia RighelliSlytherin IV. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 63
Kayıt Tarihi : 01/05/12
Lakap : Hell.
Geri: Çatalağız Alımları
Perş. Mayıs 03, 2012 4:10 pm
Fia Righelli.
Yetenek karakterimle bütünleşti.
Yetenek karakterimle bütünleşti.
- Spoiler:
"Hı?"
Koyverdiği boğuk, hayret dolu inilti, dört bir yanını saran yoğun sis tabakasını görmesiyle neredeyse aynı ana denk gelmişti. İçinde olduğu nemli ve soğuk bulut öbeği görüş mesafesini neredeyse sıfıra indirmiş, üzerinde olduğu sert zemini görmek için aşağıya bakan cadı kendi bedenini dahi görememişti. Islak bulut, cübbesini şimdiden üzerine yapıştırmış, Fia'nın açık renk saçlarını nemlendirmişti. Gökyüzünde olduğunu bildiği ama göremediği dolunayın soluk, gümüşi ışığının altında, nereye gittiğini, adım attığı zemini bile bilmeden bir kaç metre yürüdü. Soluk alması güçleşiyor muydu, ona mı öyle geliyordu yoksa?
Nerede olduğunu görmek için etrafında döndü ama gördüğü tek şey gözlerini acıtan puslu beyazlık oldu. Nasıl gelmişti buraya? Son anısını hatırlamak için hafızasını zorladı; sonuç başarısızdı. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın bu ıssız yere nasıl geldiğini hatırlayamıyordu. Hayal meyal anımsadığı tek şey Syrinx'in sıkıntılı bakışları ve Johann'ın kolunu tutup çekmesiydi onu. Asıl soruyu bunları düşünürken buldu: Neredeydi?
"Johann?" dedi endişeyle, cevap gelmedi. Syrinx'e seslendi bu sefer ve hatta Dieudonné'e ve Killingsworth'e bile ama nafile; sis sesini yutuyordu.
Bu boşlukta ne kadar kalacaktı? Neden buradaydı ve daha da önemlisi neresiydi burası? Geçip giden her anda içinde katlanarak artan tedirginliği tetikleyen bir ses duydu zihninin içinde: 'Belki de ölmüşsündür.' Soluğu kesildi Fia'nın. "Belki de ölmüşsündür ve Tanrı cennetlik mi cehennemlik mi olduğuna karar vermeye çalışıyordur." Bu yoğun sis tabakasının ardında bir yerde onu cehennem çukurlarına götürmek için beklerken; çatallı, uzun ve yeşil dillerini şaklatan, kıvrımlı pençelerini derisine geçirmek için sabırsızca kel kafalarındaki bir kaç teli yolan ve simsiyah gözlerini andıran mürekkep karası salyaları, sivri dişlerinden akan iblislerinin soluğunu hissedebiliyordu. İçlerinden biri Fia'nın bilinçaltından kurtulup hemen arkasında bitti. Sivri tırnaklarını Fia'nın ensesinde okşarcasına gezdirip kulağına tısladı: "Sonsuza kadar burada kaldın!" Çığlık atmaya fırsat bulamadan içgüdüyle arkasını dönüp asasını boşluğa salladı: "Yuspar Avorus Maxima!" Dev ateş topu korkunç bir sıcaklık ve ısı yayarak asasından çıktı ve boşluğu yararak bilinmezliğe doğru son sürat ilerledi. Işık kaybolunca terden boncuk boncuk ıslanmış alnını kolunun yenine sildi Fia. Hayal gücünün eseri olan yaratık kabuslarına eşlik edeceği günü bekleyerek yok olmuştu.
İster istemez cehennemi düşündü cadı. Cennete gitmesinin olanağı var mıydı acaba? Belki bir gün? Kendini kandırmasının alemi yoktu, bunun farkındaydı genç kız. Zira en büyük günahlardan birini işlememiş miydi henüz sekiz yaşındayken? Kibrine, şehvetine ve kişiliğinde barındırdığı onca yasağa karşılık gelecek bir günahı vardı ki, Fia Tanrı olsaydı onun cehennemden çıkmasına bu nedenden ötürü asla izin vermezdi. Evet, tövbe edebilir, günah çıkarabilirdi ama tekrarlanacağını adı gibi bildiği bir şey için tekrar tekrar af dilemek saçma olmaz mıydı? Haklıydı da cadı, günah kendini üçe katlamıştı şimdiden ve Fia, yine adı gibi emindi, bu işin sonunun gelmeyeceğinden. Oysa o güneşli bahar gününde yapmak istediği tek şey, malikanelerinin bahçesinde Lómadriethiel ile kısa bir yürüyüştü. Bahçıvanın oğlunun karşılarına çıkması ve iki koluna sardığı bir yılanla onları korkutmaya çalışması hiç de planlanmamıştı Fia'nın ajandasında. O gün gözlerinin önünde tekrar canlanırken sımsıkı yumdu gözlerini. Yılanın Lómadriethiel'e ilerleyip bedenini kıza dolaması, o aptal gencin dudaklarından dökülen emirler ve yılanın tereddütsüz onları yerine getirmesi… Kıskançlığını hatırlıyordu ve ikizinin konuşamadığını, o iğrenç kahkahayı ve hemen ardından on yedi yaşlarındaki çocuğun mide bulandırıcı tıslamasını: "İntikam... Benim için öldür onu!" Ne yaptığının farkında bile olmadan sekiz yaşındaki küçük bir kız çocuğunun yapacağı son şeyi yapıp yılana bağırmıştı Fia. Dosdoğru kocaman sarı gövdesi bahar güneşinin altında pul pul parlayan yılana yürümüş ve ayaklarını yere vurup, şimdi adını dahi hatırlayamadığı çocuğu taklit ederek bağırmıştı: "Onu rahat bırak!" Yılan iğne batırılmış gibi Fia'ya döndüğünde kendi sonunun geldiğini düşünmüştü bir an için. Yine de nereden geldiğine emin olmadığı bir güçle yılanın ateş kızılı, çizgi şeklindeki gözlerinin içine bakıp efendisinin kendisi olduğunu ve Fia'ya itaat etmesi gerektiğini söylemişti. Fia ve Lómadriethiel'in toplamından daha uzun olan sürüngen Lómadriethiel'in narin bedeninden uzaklaşmış, kendi etrafında kıvrılarak Fia'nın önünde durmuştu. Fia daha sonrasında, yaratığın, ona boyun eğdiğini hayal meyal hatırlayacaktı. "Şimdi, benim intikamımı O'ndan al." Yılanın, lafını ikiletmeden kıvrıla kıvrıla gence gidişini ve bahçenin dört bir yanından onlarca yılanın kalın, ince, uzun, kısa, desenli ve rengarenk vücutlarını sürüye sürüye o büyük yılanı takip edişini dün gibi anımsıyordu. Kan, etrafa saçılan et parçaları, yılanların memnuniyetle daha fazlası için kapışmaları ve merhamet için dilenen çığlıklar onu o an bile rahatsız etmemişti. Memnundu çünkü basit bir hizmetkarın sahip olduğundan daha fazlasına sahipti. Duyduğu kıskançlık yerini kuş gibi bir hafifliğe bırakmıştı ve Fia bu mutluluğun çok uzun süreceğine emindi. Belki o an oradan uzaklaşıp, babasına yılanlara hükmedebildiğini söylese, kadim yeteneğini keşfettiği günü kibirle anabilirdi. Geç kalmıştı ama. Yılanlar Lómadriethiel'in ağlamaklı emrine uyup paramparça olmuş bedenden uzaklaştıklarında Fia az önce bir insanın canını aldığını anlamıştı. O an hissettiği korkunun büyüklüğünü bugün bile ruhunun derinliklerinde hissedebiliyordu cadı.
İtalik ile yazılmış konuşmalar çataldilindedir.
- Petre PiedmonSlytherin V. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 209
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Geri: Çatalağız Alımları
Perş. Mayıs 03, 2012 5:23 pm
Veriyorum.
- Petre PiedmonSlytherin V. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 209
Kayıt Tarihi : 08/04/12
Geri: Çatalağız Alımları
Salı Mayıs 08, 2012 11:59 am
Alımlar durmuştur.
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz